Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Dini Tebliğ Ve Öğretimde Metodun Önemi

M Çevrimdışı

mümkündür

Üye
İslam-TR Üyesi
DİNî TEBLİĞ ve ÖĞRETİMDE METODUN ÖNEMİ
Mehmet ŞANVER*
Her başarının temelinde metodlu çalışmalar vardır. Öyleyse dini insanlara anlatma ve dinin mesajını, emir
ve yasaklarını tebliğ etmede metodun ve metodlu çalışmanın yeri ve önemi nedir? İyi bir metod nasıl olmalıdır?

Tebliğ: Anlam ve mahiyeti
Büluğ ve belâğ, zaman, mekân veya belirlenen işler bakımından maksat ve hedefin en son noktasına kadar
ulaşmaktır.1 Belâğ, tebliğ yani ulaştırmak anlamına da gelmektedir.2
Tebliğ, "bel-le-ğa" fiilinin masdarı olup, bir şeyi veya işi ulaştırmak, iletmek, bildirmek, yetiştirmek,
eriştirmek, nakletmek, götürmek, taşımak; bir bilgiyi ulaştırmak, bir işin bildirilmesini ihtiva eden kitap
manalarına gelmektedir.3 Buna göre tebliğ'i, bilgilendirme olarak da ifade edebiliriz. Ayrıca, "tebliğ, başkasına
bilgi ulaştırmak ve onunla iletişim kurmaktır"4 şeklinde de belirtilmiştir. İletişim, duygu, düşünce veya bilgilerin
akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır. İletişim sözcüğü Latince communicare kökünden
gelmektedir ve dilimizde komünikasyon, haberleşme ve bildirişim sözcükleriyle tanımlanmaktadır.5
Tebliğ; bir yerden bir başka yere iletilmek üzere alınan bir emanetin, gösterilen yere tam olarak teslimini
ifade etme noktasında tavsiyeden ayrılmaktadır.6
Belâğ ve tebliğ kelimeleri, Kur'an'da aynı anlamda kullanılmakta ve 10 küsur yerde7 geçmektedir. Bunların
hepsinde anlam, vahyin mesajını insana iletmek8 ve insanı bilgilendirmektir.
Terim olarak tebliğ, ilâhî vahyi yani "Allah'ın emirlerini kullarına duyurmaktan ibarettir."9 Bir başka
ifadeyle peygamberlerin, Cebrail aracılığıyla Allah'tan aldıkları mesajları insanlara iletmelerine tebliğ
denilmektedir10. Dolayısıyla tebliğ, duyurma ve bilgilendirmenin ötesinde, zorlama veya baskı kurma gibi bir
anlam ve yükümlülük taşımamaktadır. Bunu beyan eden bazı ayetler şöyledir:
"Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen apaçık bir
duyurmadır."11
"De ki: Allah'a itaat edin; Peygamber'e de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber'in
sorumluluğu kendisine yüklenen (tebliğ görevini yapmak), sizin sorumluluğunuz da size yüklenen (görevleri
yerine getirmeniz) dir. Eğer O'na itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygamber'e düşen, sadece
açık-seçik duyurmaktır."12
"Yine de yüz çevirirlerse, artık sana düşen ancak açık bir tebliğden ibarettir."13
"Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece
duyurmaktır..."14
"O halde öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorba değilsin."15
Elbette bu durum, sadece Hz. Peygamber için değil, bütün peygamberlerin tebliğ faaliyetlerinde geçerli
olan bir özelliktir. Kur'an, daha önceki peygamberlere ait bir olayı naklederken "Bizim görevimiz, açık bir şekilde
Allah'ın buyruklarını size tebliğ etmekten başka birşey değildir, dediler."16 ayetiyle bu noktaya temas etmektedir.
Yukarıdaki ayetlerden anlaşıldığına göre, insan için tebliğ, daha çok ve özellikle zihinsel muhteva
oluşturmaya yönelik ve aklı aksiyona ve iradeyi zorlamaya teşvik eden bir etkileme faaliyetidir. Bir başka
ifadeyle tebliğ, muhatabın zihninde, tefekküre uzanan kıpırdanışların oluşması ve yeni ufukların açılması için
entellektüel düzeyde bilgisel bir teşebbüstür17.
Tebliğ, risaletin kendisine bağlı olduğu bir görevdir. Çünkü, "Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et.
Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun..."18 ayeti bunu ifade etmektedir. Dolayısıyla İbn Arabî
de, risâletin, makam değil bir hal olduğunu belirtmiş ve konuşandan dinleyene sözün ulaştırılması olduğunu
ifade etmiştir. Bunun zorunlu sonucu da, tebliğ bitince risaletin son bulması ve bu görevin insan için sadece
dünyada sözkonusu olmasıdır.19 Bununla beraber, Kur'anî tebliğin hem muhtevası, hem de tebliğ metodunun
bilgilendirme ve uyarma gücü, insanı sadece haberdar etmek için değil, nihaî olarak insan mizacını değiştirmek
üzere düzenlenmiştir. Dolayısiyle Kur'an ifadelerindeki psikolojik etkinin ve ahlâkî yönlendirmenin rolü, tebliğin
etkinliğinde önemli bir faktördür.20
Allah Teâlâ, Kur'an'ın ilk suresinin ilk ayetlerinde kendisini "âlemlerin terbiyecisi" (Rabbu'l-âlemîn)21
olarak vasıflandırmaktadır. İnsanların bilgilendirilme yolu olan tebliğ de, O'nun Rab (Terbiyeci, yetiştirici)
vasfının (veya isminin) bir neticesi ve tezahürüdür. Böylece Kur'an, "terbiye-tebliğ ilişkisi"ni güzel bir şekilde
ortaya koymuş olmaktadır. Yani dünyevî hayattaki "ilâhî terbiye", Cenab-ı Hakk'ın bir öğretimi ve bilgilendirme
tarzı olan tebliğ ile başlamaktadır. Bir başka ifadeyle, tebliğ, terbiyenin ilk merhalesini, başlangıç safhasını
oluşturmaktadır. Nitekim bir ayette, gönderilen Peygamber'in, ayetleri önce okuyarak tebliğ etmesinden, daha
sonra da ta'lîminden yani öğretiminden ve terbiyevî diğer görev ve fonksiyonlarından bahsedilmektedir.22
Mübelliğ ise, tebliğci, tebliğ faaliyetini yürüten kimsedir. Yani tebliğ görevini yerine getirmekle yükümlü
olandır.

Metod Kavramı:
Fransızca bir kelime olan metod (méthode), usûl, yol, yöntem, tarz, biçim, sistem gibi anlamlara
gelmektedir23. Bir eğitim-öğretim kavramı olarak metod; bir amaca veya belli bir sonuca ulaşmak, bir eylemi, bir
işi, bir etkinliği sonuca götürmek, bir problemi çözmek, bir işi görmek, bir teşebbüsü sonuçlandırmak için
bilinçli bir şekilde, akla uygun olarak, izlenen ya da izlenmesi gereken yol, yöntem, bir şeyi bazı ilkelere ve belli
bir düzene göre söyleme, yapma tarzı, usül demektir.24 Veya "metod, belirlenen amaçlara varabilmek için izlenen
en kısa, en doğru ve en güvenilir bir yoldur."25
anlamını ihtiva eden ayetler arasında bir çelişki var gibi görünüyorsa da, esasen bir çelişki yoktur. Zira bu ayetler, tebliği kabul eden ve İslâm'a giren insanlara karşı Peygamber'in görev ve fonksiyonlarını dile getirmektedir. Yani Peygamber'in müslümanlara karşı görevi tebliğ, tebyin, ta'lîm ve tatbiktir. İkinci kısım, yani "Peygamber'e düşen sadece tebliğdir" anlamını ifade eden ayetler ise, Peygamber'in inanmamakta
direnenlere veya tebliği kabul tavrı göstermemiş olanlara karşı görevini belirtmektedir.(Bu konuda geniş bilgi için bkz. Beyânûnî, Muhammed Ebu'l-Feth, el-Medhal ilâ 'Ilmi'd-Da've, Beyrut 1993, s. 19-20 vd.). Başka bir ifadeyle, Peygamber'e düşen görev,
kendisine vahyedileni öncelikle insanlara tebliğ etmektir. Bunu yapmakla O, görevini yapmış olmaktadır. Ancak Peygamber, tebliği kabul eden ve inananlara, yani mü'minlere karşı ayrıca yeni bir görev üstlenmektedir ki, o da ta'lîm ve tatbik, yani tebliğ ettikleriyle onları terbiye sürecine tabi tutmaktır.
Uygulanan alan ve ulaşılmak istenen amaca göre, bir değil, birçok metodlar sözkonusu olmakta ve bazan
metod, kompleks bir karakter arzedebilmektedir. Hele ruh-beden-akıl üçlüsünden oluşan ve kendi zatında
kompleks bir özellik arzeden insanın eğitim-öğretiminde uygulanacak metodlarda bu durum son sınırına
varmaktadır. Metodun öğretim ve tebliğe, yani insanların bilgilendirilmesine uyarlanmış şekline öğretim veya
tebliğ metodu adı verilebilmektedir. Bu noktadan baktığımızda genel olarak bir tanım yapacak olursak, metod;
bir bilgiyi, bir mesajı iletme, tebliğ etme, öğretme konusunda istenilen amaca ulaşmak için, uygulanacak
kuralların, takip edilecek yolların, gözetilecek prensiplerin ve kullanılacak vasıtaların tümüdür, diyebiliriz.
Tebliğ veya "öğretimde metod, bir konunun öğretiminde veya öğreniminde amaca ulaştıran en kısa, en doğru, en
sağlam ve en kolay yoldur."26
Metodun en önemli özelliği değişkenliktir. Zamana ve şartlara göre metod, değişmek mecburiyetindedir.
Bu değişkenliği, ya da tekâmülü, dinî kaynaklarımızda da görmek mümkündür. En dikkat çekici olarak, vahyin
geliş şekillerinin çeşitliliği göterilebilir.27

Tebliğde Metodun Rolü ve Önemi
Bir din, doktrin ya da sistem, ne kadar derin ve yüksek hakikatler ihtiva ederse etsin, gereği gibi
tanıtılmadıkça etkili olması mümkün değildir. Bir şeyin kesin bir hakikat olması kadar, bu hakikatin
duyurulması, tanıtılması ve neticede bunun insanların davranış ve tutumlarına etkide bulunmasının yol ve
yöntemlerini bilmek de büyük önem arzetmektedir.28
İngiliz filozofu Bacon: "Doğru yolda yürüyen bir topal, yolunu şaşırmış bir koşucudan daha önce hedefine
varır," diyerek öğretimde amaca kolay ve kısa yoldan ulaşmada anahtar rol oynayan metodun önemine işaret
etmektedir29.
Metod, çalışmaları düzenleyip, disiplin altına aldığı gibi, aynı zamanda işe ciddiyet kazandırmakta ve
amaca ulaşmada önemli ölçüde kolaylık sağlamaktadır. Hedeflenen amaçlar yönünden insanı ve toplumu olumlu
bir biçimde etkileyebilmesi için öğretim ve tebliğ, çok ciddî, planlı ve metodlu yürütülmelidir.
Ayrıca her konunun öğretim ve tebliği farklı metodlarda olabilir. Bu bakımdan tek bir metod yoktur,
metodlar vardır.30 Bu metodların belirlenmesinde, tebliğ edilen veya öğretilen konunun özellikleri, tebliğ veya
öğretimin amacı, muhatap veya öğrencinin özellikleri, konunun öğretildiği yer ve zaman gibi faktörler rol
oynamaktadır.
Tebliğde muhataba verilmek ve kazandırılmak üzere ele alınan konuya en uygun düşen tebliğ ve öğretim
metodları, ilke ve teknikleri bir uyum içinde, gereğinde ve yeteri kadar kullanılırsa, o zaman bilinçli ve uygun
tebliğ ve öğretim yapılmış olur.
Uygulanan tebliğ metodu, aynı zamanda, bir konunun tebliği sırasında muhatap ya da muhataplarda
dinleme ve öğrenme isteği uyandırabiliyorsa, onları zihinsel aktiviteye ve bedensel etkinliklere sevk edebiliyorsa
o iyi bir metoddur.
İyi bir tebliğ ve öğretim metodunda bulunması gereken belli başlı özellikler şunlardır: İyi bir tebliğ/öğretim
metodu,
Öğrenme ilkelerine uygundur.
Öğretim ilkelerine uygundur.
Düşünme ilkelerine uygundur.
Öğrenciyi yormaz.
Bireysel farklılıkları dikkate alır ve psikolojik prensiplerden yararlanır.
Zihinsel etkinliği sağlar.
Bedensel etkinliği sağlar.
Muhatabı tümü ile aktif kılar.
Sosyal ilişkileri sağlar.
Konunun özelliklerine uygundur.
Konunun, eğitim-öğretim ve tebliğin amaçlarına uygundur.
Muhatabın ilgi ve ihtiyaçlarını dikkate alır, ilgi ve istek uyandırır.
Mantığa uygundur.
Statik değildir.31
Verilmek istenen mesajın muhatapta kalıcı olması ve neticede onu düşünce ve davranış değişikliğine sevk
etmesi için, metod, muhatabı düşünmeye sevk etmeli ve onun aktifliğini sağlamalıdır. Metodlu çalışma
yapılmadıkça veya uygun metodlar takip edilmedikçe iyi bir öğretim ve verimli bir tebliğ yapılamaz, yapılan
tebliğ amacına ulaşamaz.

1 Râgıb el-Isfahânî, el-Müfredât fî Garîbi'l-Kur'an, Beyrut, ts., s.61 (beleğa md.); el-Mu'cemu'l-Arabiyyi'l-Esâsî (Heyet), Alecso 1989,
s.174. Ayrıca bkz. Öztürk, Yaşar Nuri, Kur'an'ın Temel Kavramları, İstanbul 1993, s. 572 (Tebliğ md.)
2 İbn Manzûr, Ebu'l-Fadl Cemaluddîn Muhammed b. Mükerrem, Lisânü'l-Arab, Beyrut 1990, c. VIII, s. 419 (beleğa md.); Fîrûzâbâdî,
Muhammed b. Ya'kûb, el-Kâmûsü'l-Muhît, Beyrut 1993, s. 1007
3 İbn Manzûr, age, VIII, 420; Fîrûzâbâdî, age, s. 1007; Mes'ûd, Cobran, er-Râid, Beyrut 1978, c. I, s. 337; el-Müncid, Beyrut 1992, s.
48-49; el-Mu'cemu'l-Arabiyyi'l-Esâsî, s. 174; el-Mu'cemu'l-Vasît, Beyrut, ts., c.I, s. 69-70; Sarı, Mevlüt, el-Mevârid, İstanbul 1982, s.
127; Develioğlu, Ferid, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara 1988, s. 1254; Meydan Larousse, İstanbul, ts., c. XI, s. 956
4 Atay, Hüseyin - Öztürk, Yaşar Nuri - Bilgin, Beyza - Ayas, Rami - Güneş, Arif - Elik, Hasan, İslam Gerçeği, Ankara 1995, s. 21
5 Saraç, Tahsin, Fransızca-Türkçe Büyük Sözlük, Ankara 1976, c. I, s. 253; Baltaş, Zühal - Baltaş, Acar, Bedenin Dili, İstanbul 1994, s.
19; Kemertaş, İsmet, Uygulamalı Genel Öğretim Metodu, İstanbul 1965, s. 138. [Komünikasyon (Fr. Communication): (Bir yerden
bir yere) geçme, geçirme, iletme, iletilme, iletişim, bilimsel bildiri ve tebliğ, haber, mesaj, ulaştırma, bağlantı, irtibat, telefon
konuşması anlamlarına gelmektedir(Saraç, age, I, 253)].
6 Çakan, İsmail L., Hakkı Tavsiye Metod ve Vasıtaları, İstanbul 1992, s. 22
7 İlgili ayetler için bkz. Abdülbakî, Muhammed Fuâd, el-Mu'cemu'l-Müfehres li Elfazı'l-Kur'an, İstanbul 1986, s. 135 (belâğ md.)
8 Öztürk, age, s. 572
9 Uludağ, Süleyman, İslam'da İrşad, İstanbul 1984, s. 19. Ayrıca bkz. Izutsu, Toshihiko, Kur'an'da Allah ve İnsan (Çev. Süleyman
Ateş), yrs., ts., s. 168
10 Çakan, age, s. 22
11 Teğâbün, 64/12
12 Nûr, 24/54
13 Nahl, 16/82
14 Şûrâ, 42/48. Bu konuda başka ayetler için bkz. Cin, 72/23; Kaf, 50/45; Kehf, 18/29; Yunus, 10/99; Ra'd, 13/40; Bakara, 2/256; Hûd,
11/12; Nisâ, 4/80; Al-i İmrân, 3/20; Nahl, 16/35; Mâide, 5/67,92,99; En'âm, 6/107.
15 Ğâşiye, 88/21-22
16 Yâ-sîn, 36/17
17 Bkz. Bulaç, Ali, " 'Din-dışı'nın Seküler Sisteminden 'ed-Dîn'in Sahici Dünyasına", Bilgi ve Hikmet, İstanbul, Bahar-1994, sy. 6, s. 3
18 Mâide, 5/67
19 Bkz. İbn Arabî, el-Fütuhâtü'l-Mekkiyye, Beyrut, ts., c. II, s. 257.
20 Fazlur Rahman, Ana Konularıyla Kur'an (Çev. Alparslan Açıkgenç), Ankara 1993, s. 76
21 Fatiha, 1/1
22 Bkz. Cum'a, 62/2; ayrıca bkz. Âl-i İmrân, 3/164; Bakara, 2/151. Bu ayetlerle, "Peygamber'e düşen sadece tebliğdir" 23 Saraç, age, II, 834-835.
24 Alaylıoğlu, Ruşen - Oğuzkan, A. Ferhan, Ansiklopedik Eğitim Sözlüğü, İst. 1976, s. 240; Meydan Larousse, İst., ts.,c. VIII, s. 682;
Büyük Larousse, 1993, c. XXIV, s. 12601; Bilgiseven, Amiran Kurtkan, Sosyal İlimler Metodolojisi, İstanbul 1982, s. 3 . Ayrıca bkz.
Öcal, Mustafa, Din Eğitimi ve Öğretiminde Metodlar, Ankara 1990, s. 227; Pazarlı, Osman, Din Eğitimi ve Öğretiminde Metodlar,
İstanbul 1967, s. 4; Kemertaş, age, s. 326; Önkal, Ahmet, Rasulullah'ın İslam'a Davet Metodu, Konya 1981, s. 25; Çakan, age, s. 51
25 Kemertaş, age, s. 57
26 age, s. 327
27 Çakan, age, s. 51
28 Hökelekli, agm, s. 27
29 Kocaçınar, Muhip, Genel Öğretim Metodu, İstanbul 1969, s. 162; Antel, Sadrettin Celal, Umumî Didaktik, İstanbul 1952, s. 74
30 Bkz. Kemertaş, age, s. 327
31 Geniş bilgi için bkz. Kemertaş, age, s. 328; Özbek, Abdullah, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, Konya 1991, s. 120-121
 
Üst Ana Sayfa Alt