Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat

E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in, ashâbının ve onlara tâbi olanların sünnetine sımsıkı sarılanlar; inanç, söz ve amelde onların yolundan gidenler, onlara uymada kararlı ve istikrarlı olanlar ve bid’atlerden uzak duranlardır. Onlar, kıyâmete kadar var olmaya devam edecekler, galip ve muzaffer olacaklardır. Onlara tâbi olmak hidâyet, muhalefet etmek sapıklıktır.

Onlar birtakım nitelikleri ve özellikleriyle diğer fırkalardan ayrılırlar. Bunlardan bazıları şunlardır:

أَنَّهم أَهل الوسط والاعتدال بين الإفراط والتفريط ، وبين الغلو والجفاء سواء أكان في باب العقيدة أَم الأَحكام والسلوك ، فهم وسطٌ بين فرق الأمَّة ، كما أَنَّ الأُمة وسطٌ بين الملل .


1- Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat, ister i’tikâd, ister ahkâm, ister tutum ve davranış bakımından olsun ifrat ve tefrit, aşırılık ve katılık arasında orta ve dengeli bir topluluktur. Nitekim bu ümmet de diğer milletler arasında orta bir ümmettir.

اقتصارهم في التلقِّي على الكتاب والسنَّة ، والاهتمام بهما والتسليم لنُصوصهما ، وفهمهما على مقتضى منهج السلف .


2- Dînin hükümlerini sadece “Kitap ve Sünnet”ten alırlar, “Kitap ve Sünnet”e önem verir, naslarına teslim olurlar ve onları selefin metoduna uygun bir şekilde anlamaya çalışırlar.

ليس لهم إِمام مُعظَمٌ يأَخذون كلامه كلَه ويدعُونَ ما خالَفه إِلا رسول اللّه -صلى الله عليه وعلى آله وسلم- وهم أَعلمُ الناسِ بأَحواله ، وأَقواله ، وأَفعاله ، لذلك فهم أَشدُّ النَّاس حُبّا للسُّنَّة ، وأَحرصهم على اتباعها ، وأكثرهم موالاة لأَهلها



3- Onların; sözlerinin tamamını alarak ve ona muhalif olan şeyleri terk ederek ta’zim ettikleri, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dışında bir imamları yoktur. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hallerini, sözlerini ve fiillerini insanlar arasında en iyi bilenler onlardır. Bu sebeple insanların içinde sünneti en çok sevenler, ona tâbi olmaya en çok gayret gösterenler ve sünnet ehline en çok dost olanlar onlardır.

تركهم الخصومات في الدِّين ، ومجانبة أَهلها ، وترك الجدال والمراء في مسائل الحلال والحرام ، ودخولهم في الدِّين كُلّه .



4- Dîn konusunda tartışmaları terk eder, tartışan taraflardan uzak dururlar. Harâm ve helâl meselelerinde çekişmeyi bırakırlar. Dîni bir bütün olarak alıp kabul ederler.

تعظيمهم للسَّلف الصالح ، واعتقادهم بأن طريقة السلف أَسْلَم ، وأعلم ، وأحكم .


5- Selef-i sâlihîn’e saygı duyup yüceltirler, selef-i sâlihîn’in yolunun en selâmetli, ilme en uygun ve en sağlam ve en hikmetli yol olduğuna inanırlar.

رَفْضهُم التأويل ، واستسلامهم للشرع ، مع تقديمهم النقل على العقل- تصورات الأذهان- وإخضاع الثاني للأول .


6- Fâsid te’vili terk eder, şerîatın tümüne teslim olurlar. Nakli akıldan önce görür, aklı nakle boyun eğdirirler.

جمعُهُم بين النصوص في المسألة الواحدة وَردهم المتشابه إِلى المحكم .



7- Aynı mesele hakkındaki nasların arasını bulur, müteşabih olanları muhkemin ışığında anlamaya çalışırlar.

أَنهم قدوة الصالحين ؛ الذين يهدون إِلى الحقِ ، ويرشدون إِلى الصراط المستقيم ؛ بثباتهم على الحقِّ وعدم تَقَلُبِهِمْ ، واتِّفاقهم على أُمور العقيدة ، وجمعهم بين العلم والعبادة ، وبين التوكل على اللّه ، والأَخذ بالأَسباب ، وبين التوسع في الدُّنيا والورع فيها ، وبين الخوف والرجاء ، والحب والبغض في اللّه ، وبين الرحمة واللين للمؤمنين والشدةِ والغلظة على الكافرين ، وعدم اختلافهم مع اختلاف الزمان والمكان .



8- Onlar sâlihlerin uyulan örnekleridir. Hakka hidâyet eder, doğru yolu gösterirler. Çünkü onlar hak üzere sebat ederler, istikrarlıdırlar, ilim ve ibâdeti, Allah’a tevekkül ile sebeplere sarılmayı kendilerinde birleştirirler, dünya için çalışırken dünyaya gönül vermezler, korku ile ümit arasında yaşarlar, müminlere şefkat ve merhamet gösterirken, kâfirlere karşı şiddetli ve serttirler, zamana ve mekâna göre yön değiştirmezler.

أَنَّهم لا يتسمَون بغير الإِسلام ، والسُنَّة ، والجماعة .



9- Onlar İslâm, Sünnet ve Cemaat isimlerinin dışında başka bir isimle kendilerini isimlendirmezler.

حِرْصُهُم على نشرِ العقيدة الصحيحة ، والدين القويم ، وتعليمهم النَاس وإرشادهم ، والنصيحة لهم ، والاهتمام بأُمورهم .



10- Sahîh akîdeyi, tevhîdi, dosdoğru dîni yaymaya, insanlara bunları öğretip irşâd etmeye, nasihat etmeye ve onların işleriyle ilgilenmeye çalışırlar.

أَنهم أَعظمُ النَّاس صبرا على أَقوالهم ، ومعتقداتهم ، ودعوتهم .



11- Sözlerinde, i’tikâdlarında ve davetlerinde insanların en sabırlılarıdırlar.

حِرصُهم على الجماعة والأُلفة ، ودعوتهم إِليها وحث النَاس عليها ، ونبذهم للاختلاف والفرقَةِ ، وتحذير النَّاس منها .


12- Cemaate ve kaynaşmaya önem verir, insanları buna çağırıp teşvik ederler. Ayrılıkları ve ihtilafları bir kenara atar ve insanları ondan sakındırırlar.

أَنَّ اللّه عَصَمَهمُ من تكفير بعضهم بعضا ، ثمَ هم يحكمون على غيرهم بعلم وعدل .



13- Allah teâlâ onları birbirlerini kafirlikle ve fasıklıkla suçlamaktan korumuştur. Onlar başkaları hakkında ancak bilgiye dayanarak ve adâletle hükmederler.

- محبَّة بعضهم لبعض ، وترحُّم بعضهم على بعض ، وتعاونهم فيما بينهم ، وسد بعضهم لنقص بعض ، ولا يوالون ولا يعادون إِلا في اللّه .

وبالجملة : فهم أحسنُ النَّاس أَخلاقا ، وأَحرصهم على زكاة أَنفسهم بطاعة اللّه تعالى ، وأَوسعُهم أُفُقا ، وأَبعدهم نظرا ، وأَرحبهم بالخلاف صدرا ، وأَعلمُهم بآدابه وأصوله .



14- Birbirlerini severler, birbirlerine merhametlidirler, aralarında yardımlaşırlar, birbirlerinin eksiklerini kapatırlar. Başkalarıyla dînin kurallarına göre dost ve düşman olurlar.


Özetle; onlar insanların ahlâkça en güzeli ve Allah’a itaat ederek kendilerini temizlemeye en çok dikkat edenleridirler. Ufku en geniş, en uzak görüşlü, farklı görüşlere en tahammüllü kimseler onlardır. Bunun âdâbını ve usûlünü en iyi onlar bilirler.

Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in anlamı konusunda sözün özü şudur:

أنهم الفرقة التي وعدها النَّبي -صلى الله عليه وعلى آله وسلم- بالنجاةِ من بين الفرقِ ، ومدار هذا الوصف على اتِّباع السنة ، وموافقة ما جاء بها من الاعتقاد والعبادة والهدي والسلوك والأخلاق ، وملازمة جماعة المسلمين .


Onlar fırkalar arasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kurtuluşu vaat ettiği fırkadır. Bu vasfın ekseni ise sünnete tâbi olmak ve sünnetin getirdiği, i’tikâd, ibâdet, yol, hal, hareket ve ahlâkı kabul edip Müslümanların cemaatinden ayrılmamaktır.

Böylelikle Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in tarifi selef tarifinin dışına çıkmamaktadır.

وبهذا لا يخرج تعريف أَهل السُّنّة والجماعة عن تعريف السلف ، وقد عرفنا أَنَّ السلف هم العاملون بالكتاب المتمسكون بالسنَّة ؛ إِذن فالسلف هم أَهل السنة الذين عناهم النبي -صلى الله عليه وعلى آله وسلم- وأَهل السنة هم السلف الصالح ومن سار على نهجهم .


Biz selefin Kitapla amel eden ve sünnete sıkı sıkıya sarılan kimseler olduğunu bilmekteyiz. O halde selef, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat derken kast ettiği kimselerdir, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat de selef-i sâlihîn ve onların yolundan gidenlerdir.

وهذا هو المعنى الأخص لأَهل السنة والجماعة ؛ فيخرج من هذا المعنى كل طوائف المبتدعة وأَهل الأَهواء ، كالخوارج ، والجهمية ، والقدرية ، والمعتزلة ، والمرجئة ، والرافضة . . وغيرهم من أَهل البدع ممن سلكوا مسلكهم .


İşte Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in özel anlamı budur. Bu sebeple bütün bid’atçi topluluklar ile Hâricîler, Cehmîler, Kaderîler, Mutezilîler, Mürciîler, Râfizîler gibi heva ehli ve onların yolundan giden diğer bid’atçiler bu mananın dışına çıkarlar.

فالسنَّة هنا تقابل البدعة ، والجماعة تقابل الفرقة ، وهو المقصود في الأَحاديث التي وردت في لزوم الجماعة والنهي عن التفرق .

فهذا الذي قصده ترجمان القرآن ، عبد اللّه بن عباس - رضي اللّه

عنهما- في تفسير قول اللّه تبارك وتعالى



Burada sünnet, bid’atin zıddıdır; cemaat ise fırkanın zıddıdır. Cemaate sarılmak ve tefrikadan sakınmak konusunda gelen bütün hadislerde kast edilen mana da budur.

يَوْمَ تَبْيَضُّ وُجُوهٌ وَتَسْوَدُّ وُجُوهٌ


“O gün kimi yüzler ağaracak, kimi yüzler kararacak” [Âl-i İm-rân:106]

قال : (تبيضّ وجوهُ أَهلِ السُّنَةِ والجماعة ، وتسودَ وجوهُ أَهلِ البدعة والفرقة)



âyetini tefsir ederken Kur’an’ı anlama hususunda Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in duasına mazhar olan büyük sahabi Abdullah b. Abbas radıyallahu anhumâ’nın kast ettiği de budur.

Nitekim O, şöyle demişti: “Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in yüzleri ağaracak, bid’atçilerin ve tefrika ehlinin yüzü kararacak.” [Bak: İbn Kesir Tefsîri, Âl-i İmrân: 106]

ولفظ " السَّلف الصالح " يرادف مصطلح أَهل السنة والجماعة ، كما يُطلق عليهم- أَيضا- أَهل الأثر ، وأَهل الحديث ، والطائفة المنصورة ، والفرقة الناجية ، وأَهل الاتباع ، وهذه الأَسماء والإطلاقات مستفيضة عن علماء السلف .



“Selef-i sâlihîn” lafzı “Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat” kavramıyla eş anlamlıdır. Aynı şekilde onlar hakkında Ehl-i Eser, Ehl-i Hadîs, Tâife-i Mansûra, Fırka-i Nâciye, Ehl-i İttiba ve Guraba isimleri de kullanılır. Bu isimler ve kavramlar selef âlimleri tarafından sıkça kullanılmıştır.bk:el-Vecîz fî Akîdetis-Selefis-Sâlih Ehlis-Sunne vel-Cemâa
 
laylay Çevrimdışı

laylay

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Bazı Taifeler Ehli sünnet vel cemaat tabiri yanlıştır sünnet ehli tabiri doğrudur diyorlar...çünkü hadislere güven olmaz ...hadisleri kuran a arzetmek gerekir diyorlar..bu arzetme sonucundada ehli sünnet vel cemaat tabiri yerine sünnet ehli tabiri geçer diyorlar...bu terim ne kadar sıhhatlidir ...birde bu fırka hadisinde 72 fırka hadisinde ehli sünnet vel cemaate yanlışım olmasın farklı bir tabir kullanıyordu...orada farklı birşey yazıyordu orijaneliden...acaba bizi bilgilendirme yaparmısınız
 
E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bazı Taifeler Ehli sünnet vel cemaat tabiri yanlıştır sünnet ehli tabiri doğrudur diyorlar...çünkü hadislere güven olmaz ...hadisleri kuran a arzetmek gerekir diyorlar..bu arzetme sonucundada ehli sünnet vel cemaat tabiri yerine sünnet ehli tabiri geçer diyorlar...bu terim ne kadar sıhhatlidir.


Sünnet Ehl-i tabiri’ni Hasan-ı Basri -Allah’ın rahmeti üzerine olsun kullanmıştır.o şöyle der:


Şüphesiz sünnet ehli geçmiş dönemlerde insanlar arasında sayıca en az olan kimselerdi. Geriye kalanlar arasında da insanların en az olanlarıdır. Onlar lüks ve debdebe içerisinde olanlara, lüks ve debdebelerinde eşlik etmezler, bid’at ehline de bid’atlerinde eşlik etmezler. Rablerine kavuşuncaya kadar sünnetleri üzere sebat gösterdiler. İşte sizler de -Allah’ın izniyle- hep böyle olunuz Darimi I/72 Muhammed Abdulhadi el-Mısri’nin derleyip hazırladığı Ehli’s-Sünne ve-l-Cemaa.


Ehli Sünnet ve’l-Cemaat sünnet ve cemaat kavramlarının has olarak onlara ait olduğu yoldur ve onların çoğu sünnete söz amel ve itikad’da bağlanır ve tabi olurlar Bu konuda Ebu’l-Kasım et-Teymi el-İsbehani rahımullah şöyle der:
قولهم: فلان على السنة، ومن اهل السنة، اي: هو موافق للتنزيل والأثر في الفعل والقول، لأن السنة لا تكون مع مخالفة الله ومخالفة رسوله


Onların fulankes sünnet üzeredir ehl-i Sünnet’tendir gibi sözlerinin manası şudur: yani o vahiy ve hadislere amelinde ve sözlerinde muvafıktır çünkü sünnet Allah’a muhalif ve Onun elçisine muhalefet ile birlikte olmaz.el-Hucce fi Beyan el-menhece 2/384-385
والسنة هي الطريق المسلوك فيشمل ذلك التمسك بما كان عليه هو وخلفاؤه الراشدون من الاعتقادات والأعمال والأقوال وهذه هي السنة الكاملة ولهذا كان السلف قديما لا يطلقون اسم السنة إلا على ما يشمل ذلك كله وروي معنى ذلك عن الحسن

والأوزاعي والفضيل بن عياض وكثير من العلماء المتأخرين يخص اسم السنة بما يتعلق بالاعتقاد إلا أنها أصل الدين والمخالف فيها على خطر عظيم


İbn Recep rahımullah şöyle der: Sünnet gidilen yol demektir ve bu onun (Peygamberin sallallahu aleyhi ve selem)’in Raşit halifelerin üzerinde oldukları itikadlarına amellerine ve sözlerine sarılmak tabi olmak demektir Tam sünnet bu demektir ve buna göre de daha eskiden selef sünnet adını yalnız bütün bunları ifade edecek şekilde tatbik ediyorlardı ve bu mana el-Hasan el-Evzai el-Fudeyl bin İyad’dan rivayet olunmuştur Son devir alimlerinin çoğu sünet sözünü yalnız itikada bağlı olan şeyler içine hasr ediyorlar çünkü dinin esasıdır Buna muhalif olan ise büyük tehlike içindedir.Camıul Ulum vel-Hikem I/263


Bu konuda İmam’lardan şu nakiller vardır:


Kadı Iyad, İmam Malik’ten şöyle dediğini nakletmektedir: “Bir adam Malik’e: Ey Abdullah’ın babası, ehl-i sünnet kimlerdir? diye sormuş, o da: Kendisi ile tanındıkları bir lakabları bulunanlardan, cehmiyeden, rafızilerden ve kaderilerden olmayan kimsedirler.Tertıbu’l-Medarik I/72


Fudayl b. İyad -Allah’ın rahmeti üzerine olsun- (vefatı: 187 h.) diyor ki: “Ben insanların en hayırlılarının tümünün sünnet sahibi kimseler olduğunu gördüm. Onlar bid’at sahibi kimselerden uzak kalmayı söylüyorlardı.eş-Şerhu ve’l-İbane.s.153


İbn Sîrin -Allah’ın rahmeti üzerine olsun- (vefatı: 110 h.) şöyle diyor: “Daha önceleri isnada dair (hadis alanlar) soru sormazlardı. Ancak fitne baş gösterince, bu sefer: Size bu rivayeti nakleden ravilerin isimlerini bize veriniz demeye başladılar. O halde ehl-i sünnete bakılır ve onların rivayet ettikleri hadis alınır. Ehl-i bid’ate bakılır ve onların rivayet ettikleri hadis alınmaz.Müslim Mukaddime babu ennel isnade mine’d-din I/15


Hadisleri Kur’an’a arzetme konusuna gelince bu konuda gelen rivayetlerin senedlerinin çoğu zayıf ve uydurma’dır.bu onların iddia ettiği bir şeydir Kur’an’da hadislerin Kur’ana arzedileceğine dair bir delil yoktur tam aksine Kur’an’da Allah ve Tebareke ve Teala’nın bizlere iki şey indirdiğini buluyoruz Bunlardan birincisi Kitap yani Kur’an diğeri ise Hikmet indirilen bu Hikmet hem okunuyor hem talim ettiriliyor hemde öğretiliyor Yine Allah Rasulü sallahu aleyhı ve selem bizlere iki şey bıraktığını haber veriyor Ebu Davud’da gelen rivayette Allah Rasülü sallahu aleyhi ve sellem Bana Kitap (Kur’an) ve birde misli (Sünnet) verildi dikkat edin karnı tok koltuğuna yaslanmış bir kişinin Size Kur’an yeter Onda neyi helal bulursanız onu helal kabul edin neyi de haram bulursanız onu haram kabul edin diyeceği vakit yakındır Dikkat edin Allah Rasülünün haram kıldığı Allah’ın haram kıldığı şey gibidir buyuruyor.Yine bunların dediği gibi diyelim ki Kur’an’a arzettik hadisleri Kur’an’a gittiğimiz zaman Kur’an bize diyecek ki :


Allah Rasülü size neyi verdi ise onu alın neyide yasakladı ise ondan sakının bu ayeti okuyup Allah Rasülü’nün bize verdiği şeyi kabul etmemiz gerekecektir.


Hem bu iddia yeni bir iddia değildir Bu iddia Rafizilerin ortaya attığı bir iddia’dır.Bunlar şimdi söylenen sözler değildir bu sözleri şimdi söyleyenler Geçmişteki Selefleri’nin yani Rafizilerin sözlerini söylemektedirler.Bu konuda İmam Suyuti Akide’de sünneti Yeri adlı eseri’nin mukaddemesin’de şöyle diyor:


Bir rafizi zındığı sözünde ileri giderek sünnet-i nebeviye ve rivayet edilen hadislerle amel edilemeyeceğini sadece kur’an’ın delil olacağını söylemiştir Allah Teala azze ve celle hadisi şeriflerin aliliğini ve şerefini arttırsın.Bu kişi sözüne delil olarak şu hadisi getirmiştir:


Size benden bir hadis geldiğinde bunu Kur’an’a arzedin Eğer bu hadisle ilgili Kur’an’da bir aslı buluyorsanız hadisi alın bulamıyorsanız onu reddedin.

Devam ediyor İmam Suyuti: Bu rafiziden bu hadisi ben de bu şekilde işittim Başkalarıda işitti bazıları oralı olmadı bazıları da bu sözün aslını’nın nereden çıktığını bilmiyordu ben bu sözün aslını ve batıl olduğunu insanlara açıklamak istedim çünkü bu toplumu helaka götürecek en büyük sebeblerden bir tanesidir………..ve ondan sonra bu konuda deliller sıralıyor .konuyu geniş geniş izah ediyor daha fazla bilgi almak isteyen bu esere başvurabilir.evet dediği gibi bu rivayetin hiçbir aslı yoktur uyudurmadır.Ukayli hiçbir sahih isnadı yoktur der Sağani mevzudur der Şevkani el-Fevaıdul Mecmua 278,291.


وعن عبد الله بن عمر رضي الله عنهما، قال: قال رسول الله) : " لَيَأتيَنَّ على أمتي ما أتى على بني إسرائيل حَذوَ النَّعلِ بالنَّعلِ، حتى إن كان منهم من يأتي أمه علانية لكان في أمتي من يصنع ذلك. وإن بني لإسرائيل تفرقوا اثنين وسبعين ملة، وستفترق أمتي على ثلاثة وسبعين فرقة، كلهم في النار إلا ملة واحدة " قالوا: من هي يا رسول الله قال: " ما أنا عليه وأصحابي " أخرجه أبو داود والترمذي

Abdullah b. Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdu ki:

"İsrailoğullarının başına gelen şeyler, aynıyla ümmetimin üzerine de gelecektir. Hatta onlardan aleni olarak annesine gelen olmuşsa, ümmetimden de bu çirkin işi mutlaka yapan olacaktır. Nitekim İsrailoğulları yetmiş iki millete (dine, fırkaya) bölünmüştü. Benim ümmetim de yetmiş üç millete bölünecektir. Bunlardan bir tanesi hariç hepsi ateştedir."

"Bu fırka hangisidir?" diye soruldu.

"Benim ve ashabımın üzerinde olduğu şeyden ayrılmayanlardır!" buyurdular.

Hasendir. Tirmizi (2643) Hakim (1/128) Acurri Şeriat (s.15) Deylemi (5347) el-Asbahani el-Hucce (v.9) İbn Vaddah el-Bid'a (s.85) Begavi Şerhu's-Sünne (1/213) Mervezi es-Sunne(s.46) Elbani Sahiha(1348) Sahihul Cami(5343)

وعن معاوية بن أبي سفيان: أنه قام في الناس خطيباً، فقال: ألا إن من قبلكم من أهل الكتاب افترقوا على اثنين وسبعين ملة، وإن هذه الأمة ستفترق على ثلاثة وسبعين ملة، اثنان

وسبعون في النار، وواحدة في الجنة، وهي الجماعة.


Muaviye Bin Ebi Sufyan r.a. insanlara hutbe okumak için kalktı ve dedi ki; "Dikkat edin! Sizden önceki kitap ehli (Yahudi ve Hıristiyanlar) yetmiş iki millete ayrıldı. Şüphesiz bu ümmet de yetmiş üç millete ayrılacaktır. Bunlardan yetmiş ikisi ateştedir. Biri cennettedir ki o da cemaattir.

Bunu Muaviye r.a.'ın kendi sözü olarak bulamadım. Fakat Muaviye r.a. bunu Rasulullah s.a.v'den rivayet etmiştir ve hadis sahihtir. Bkz.: Ahmed (4/102) Ebu Davud (4597) Hakim (1/128) İbn Ebi Asım es-Sünne (1/7)


Hadislerde geçen "cemaat" kelimesini; fıkıh, ilim ve hadis ehlinin cemaati şeklinde açıklamıştır. İbn Kayyım da İgasetu'l-Lehfan'da (1/69) şöyle der: "Cemaate sarılmayı emreden hadiste kastedilen hakka sarılmak ve ona temessük edenler az, muhalifleri çok olsa bile ona tabi olmaya devam etmektir. Zira hak; ilk cemaat olan Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem)'in zamanında üzerinde bulunulan şeydir. Bidat ehlinin ve sonrakilerin çok oluşuna bakılmaz.


72 fırka ile ilgili sorunu biraz daha açarsan burada neyi sormak istiyorsun……farklı bir şey yazıyor derken neyi kast ettiğini biraz daha açarsan iyi olur….
 
laylay Çevrimdışı

laylay

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Allah Razı Olsun kafamdaki tüm sorulara aynı anda cevap verdiniz....allah ecrini versin ahi...
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
ehli hadis arkadasimizn gercekten guzel calismalari var ALAH celle celaluhu ondan razi olsun birde bende birseyi merak ediyorum ama elimdeki kaynak eserler yetersiz kaliyor ehlisunnet imamlarimiz ALLAH celle celaluhu onlardan razi olsun turkiyedeki insanlar henefiyim diyor ama cogu maturidi ve esariden soz ediyorlar birileride maturiidi ile imam safi ve ebu hanifenin bazi konularda ters inanislari var deniyor bilgin var ise yazarsan sevinirim tekrar ALLAH celle celaluhu razi olsun ,,bence kopus surecinin baslangici burada yatiyor...
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt