Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Evlilik Eğitimi Notları

musali Çevrimdışı

musali

Üye
İslam-TR Üyesi
EVLİLİK ÖNCESİ KENDİNİ TANIMA

Evliliğe, aileye önem veren kişilikte biriyle evlenmek, evliliğin sıhhatini arttırır. İnsanın hedef piramidimin en tepesinde soyut hedefler olmalıdır. İnançlı birinin soyut hedefi, Yaratıcının rızası ve memnuniyetidir. “ Hayatının sonuna geldiğinde nasıl anılmak istiyorsan, mezar taşına ne yazılmasını istiyorsan, idealin bu olmalı.”

BEN KİMİM?

Evlilik kararı almak karmaşık bir süreçtir. Kişinin hem kendisini hem de evleneceği kişiyi tanımasını gerektirir. “Ben kiminle evleniyorum, onunla anlaşabilecek miyim?” şeklindeki sorulara kişinin vereceği cevaplar, önce kendini tanımasına bağlıdır. Evlenecek kişiler genelde karşı tarafın nasıl biri olduğu üzerinde durur; ancak kendilerini analiz etmedikleri için onunla anlaşıp anlaşamayacaklarının cevabını sağlıklı veremezler.
Kendini tanıma yani farkındalık, kişinin kendisini analiz etmesi ve aile ortamında, meslek hayatında nasıl biri olduğunu tanımlamasıdır. Duygusal kalıpların tanınması kişinin güçlü, zayıf ve öne çıkan duygularının farkına varmasını sağlar. Kişi kendinde hep olumlu yönleri görür, zayıf yönlerini yok sayar. Kişinin zayıf ve güçlü yönlerini görmesi için, gerçek benliği ve hayalindeki benliği arasındaki algılamayı sıhhatli yapması gerekir. İnsan, hayalindeki benlikte dünyadaki her şeyin kendi etrafında döndüğünü hisseder; en iyi evliliği yapar, zengin olur, kariyerinde sürekli başarılar elde eder v.s. insan bu benliğin etkisine fazlaca girdiği zaman yanlış kararlar alır, fazla riske girer. Benlik algısı ilse kişinin kendi benliği ile hayalindeki benliği arasındaki farkı bilmesi yani öz bilinç oluşumudur.

KENDİMİZİ NASIL SORGULAMALIYIZ?

Öz bilincimizi güçlendirmek için kendimizi sorgulamada acımasız olmalı, başkalarına karşı ise daha fedakar, esnek ve hata yapma hakkı tanıyacak tarzda davranmalıyız.
Kendine güvenmeme, sevilmediğini düşünme duygusu insanlarda çok rastladığımız bir rahatsızlıktır. Çocuk eğitiminde bilinçsiz anne-babalar, çocuklar üzerinde eleştiri ile baskı oluşturuyor ve sevgilerini bir şantaj gibi kullanabiliyorlar. Bu da çocuğun, anne-babasının sevgisini kaybetmemek için çelişkili duygular yaşamasına, kendini hep yetersiz, değersiz hissetmesine ve “Ben ne yaparsam yapayım kendimi beğendiremiyorum” duygusuna kapılmasına neden olabiliyor. Bu şekilde yetişmiş kişiler kendilerine güvenmezler, sevilmediklerini hissederler ve aşırı mükemmeliyetçi olurlar. Bu türden duyguları aşmanın yolu, kişinin kendisini masaya yatırmasından yani olumlu ve olumsuz yönlerini analiz etmesinden geçer.

KİMİNLE EVLENİYORUM?

Ünlü bir düşünür “ Evlilik iki kişinin birbirine bakması değil, aynı yöne bakmasıdır” demiş. Bu söz aslında evlilikte eşlerin ortak ilgi alanlarının ve değerlerinin olması gerektiğine işaret ediyor.

SEVGİ İKİNCİ PLANDA OLMALI

Eş adaylarının birbirini sağlıklı tanıyabilmesi için sevgiyi ikinci plana, aklı ve mantığı birinci plana almaları gerekir. Evlenmeye hazırlanan gençlerde ise mantıktan çok duygular ön plandadır. Bu yüzden evlenecek genç, duygularının kontrolünde hareket eder ve eş adayını tanımaya çalışırken onun hakkından yanlış değerlendirmeler yapar.




EŞ ADAYINI TANIMANIN YOLLARI
Bir insanı tanımanın üç yolu vardır. Birincisi onun geçmişine bakmak yani geçmiş yaşantısını öğrenmektir. İkincisi bıraktığı eserlere bakmak, insan ilişkilerinde nasıldır, şimdiye kadar neler ortaya koydu, nelerde çalıştı, çevresinde bıraktığı izlenim nasıldı v.s. Üçüncüsü ise direkt olarak değerlendirme, ayni karşısındakinden edindiği izlenimdir. Eş adayı ilk iki maddeyi atlayıp “Ben onu seviyorum” diyerek, direkt tanımaya kalkıştığı zaman yanılma payı artar. Bu durum hem kadın hem de erkek için geçerlidir.
Eş adayının geçmişini ve bıraktığı eserleri öğrenmenin yolu, bu konuda başkalarının düşünce ve gözlemlerini dikkate almaktır. Anne babalar yada yakın akrabalar, eş adayının yetiştiği ortamı, nasıl bir karaktere sahip olduğunu, hayata bakışını daha kolay anlayabilirler. İnsan evleneceği kişiyle aylarca beraber olsa bile onun geçmiş yaşantısını, çevresinde nasıl tanındığını, yani iyi ilişki kurum sürdürecek biri olup olmadığını tam olarak öğrenemez.
Evlilik yanan bir ateşe bir ateşe benzer. Ateşin devamlı yanması için sürekli beslenmesi gerekir, tıpkı bunun gibi, evliliğin sağlıklı yürüyebilmesi için de daima beslenmesi, yatırım yapılması icap eder. Bu yatırım kişinin, kadın erkek psikolojisi, eşler arası iletişim, çocuk ve ergen psikolojisi gibi konularda bilgi sahibi olarak kendini geliştirmesiyle gerçekleşebilir.

Modern Çağın Aileye Bakışı

Modern hayat, tüketim ekonomisi ve rekabetin her alanda teşvik edilmesi yönündeki tutumlar, bireylerin beklenti seviyesini yükseltti. Buda küçük şeylerden mutlu olmayan, sahip oldukları şeylerin kıymetini bilmeyen insanlardan oluşan toplumları ortaya çıkardı. Maddi hedeflerin ön plana çıkmasıyla, insanların sadece kendilerini düşünmeye, kendilerini mutlu etmeye çalışmalarına yol açtı. Bu durum genel anlamda, sosyal anlamda sorunlara neden olurken, aile kurumunu da temelden sarstı. Aile kurumu erkek-kadın hakimiyeti çatışması üzerine kurulan bir mücadele alanına sürüklendi. Adeta özgürleşme ve bireyselleşme adına aile kurumu kurban edildi. 1960’larda tüm dünyada başlayan nikah karşıtı akımlar, evlilik dışı beraber yaşamayı teşvik etti ve aile kurumuna ihtiyaç yok düşüncesini yaygınlaştırdı. Batı, bu düşüncenin karşılığını toplumsal dejenerasyon şeklinde ödedi, hala da ödüyor. İnsanlık tarihinde, bu çağdaki kadar çok boşanmanın yaşandığı bir dönem görülmemiştir. Batıda her iki evlilikten birisi boşanmayla sonuçlanırken, Türkiye’de de boşanma oranları her geçen yıl artıyor. Boşanmaların bedelini daha çok çocuklar ve toplum ödüyor.
Kaliforni’yada yaz döneminde ölen yaşlıların %80’inin belediye tarafından defnedildiği ortaya çıkmış. Tatilde olan çocuklarına telefon edildiğinde “Eğer cenazeyi siz kaldırabilirseniz iyi olur” tarzında cevap alınmış. Yine ABD’de bazı kişilerin yaz dönemlerinde hasta olan anne babalarını hastaneye bırakıp tatile gittikleri tespit edilmiştir.
Almanya’da 70 yaşlarında intihar eden çift bıraktıkları mektupta 3,5 aydır kapıcıdan başka kapılarını kimsenin çalmadığından şikayet ediyorlar. Bu da gösteriyor ki, Batı’da çocuğunu duygusal yalnızlığa iten anne baba, ileri yaşlarda yalnız kalıyor. Bunu önüne geçecek tek şey, aile bağları ve aile içi iletişimdir.

EVLİLİKTEN BEKLENTİ

İnsanın hayatında iki önemli tasarrufu vardır; biri meslek seçimi, diğeri eş seçimidir. Kişin bu iki konuda en doğru kararı vermesi mutluluğu için hayati öneme sahiptir. Evlilikte doğru kişiyi bulmak kadar evliliğe nasıl bir anlam yüklendiği ve evlilikten nelerin beklendiği de son derece önemlidir. Beklentiler gerçekçi olup olmadığı ve kadın ile erkeğin beklentilerinin birbirleriyle benzeşip benzeşmediği evlilikteki uyumun kalitesini belirler.
Evlilikten beklentilerin ve amaçların ortak olması, erkek ve kadının yaşam ile ilgili düşüncelerinden kaynaklanır. Farklı ortamlarda yetişmiş iki insanın düşünce kalıpları farklı olacaktır. Dolayısıyla bu iki kişi, olaylar karşısında aynı tepkiyi vermez. Eşlerin dünyaya, hayata, kültürel değerlere inanca, aileye yönelik konulara bakış açıları farklılık gösterdikçe evlilikten beklentilerde farklılaşır ve ortak amaçlarda buluşmak zorlaşır.
Evlilikte çiftlerin kişiliğinin uyumlu olması sanıldığı kadar önemli değildir. Çiftlerin ortak amaç ve hedeflere sahip olmasının kişilik uyumundan daha önemli olduğu söylenebilir. Dolayısıyla, evlilikte kişiliklerin uyumundan çok eşlerin kendi kişiliklerini yaşamasın ama aynı zamanda birlikte ortak hedeflere yönelmeyi başarmasının daha önemli olduğunu söyleyebiliriz. Evlenmeyi düşünen biri, kendine “Evlilikten ne bekliyorum ve ne yapmalıyım?” diye sormalıdır.

Yİ BİR EŞ İÇİN KARİYER YETERLİMİDİR

Günümüzde özellikle gençler toz pembe hayallerle, gerçekçi olmayan beklentilerle evliliğe adım atıyorlar. Evlilik kararında, karşılarındaki insanın karakterinden, evlilikten ne beklediğinden, yaşam düşüncesinden daha çok, cüzdanına, kariyerine ya da fiziki görünümüne bakıyorlar. Halbuki insanın zengin olması, güzel olması yada yüksek mevkilerde bulunması, o insanı iyi biri yapmayacağı gibi iyi bir eş de yapmaz. Gerçekçi beklentiler üzerine kurulan evliliklerde temel sağlam olduğu için sorunlar yaşansa bile yeniden toparlanılır.
Evlilikte yüksek beklentilerin karşılanmaması, kişinin hayal kırıklığı yaşamansa neden olur. Bu yüzden evlilik, uzun bir yolculuğa çıkmak gibi düşünülmeli, iyi ve kötü zamanlarında olabileceği hesap edilmelidir. Önemli olan evliliğin paylaşım noktasında nasıl yaşanabileceğinin bilinmesi ve ortak değerlere sahip olmaktır.

FARKLILIKLARDA UZLAŞMA

Eşlerin ana konularda denk olması, evlilik için ideal olandır. Olaylara, durumlara, insanlara aynı gözle bakabilmek; aynı olmasa bile benzer kültürel değerlere sahip olmak sağlıklı bir ilişki için gereklidir. Çünkü insanın düşünce kalıpları ve zihinsel şartlanmaları çocukken içinde yetiştiği kültürün etkisiyle şekillenir ve davranışlarına yansır. İnsanın oturmasını-kalkmasını, konuşmasını, yemesini-içmesini bile kültürü belirler. Yemek yerken, sohbet ederken v.s. toplum içinde nasıl davranacağını bilmeyen biri ile bunları bilen birinin beraber yaşaması elbette zor olacaktır. Kültürel denklik bu açıdan önemlidir.

DEĞİŞİME AÇIK OLMAK

Kültürlerin birbirinden farklı olduğu değil, tarafların değişime açık olup olmadığı önemlidir. Bir taraf “Ben böyleyim değişmem” diyorsa, karşı taraf zor durumda kalır. Evlilikte “Altın Orta Nokta” dediğimiz bir kural vardır. Her iki tarafta alışkanlıklarından taviz vererek birere adım atıp orta noktada buluşursa, kültürel farklılıklar evliliği pek fazla etkilemez.

ERKEĞİN EĞİTİM SEVİYESİ DÜŞÜKSE

İnsanın kültür durumunu belirleyen önemli unsurlardan biri eğitimdir. Diploma bir etikettir, ama kişi eğitim sürecinde insan ilişkilerini, sosyal temas kurmayı, dinlemeyi, konuşmayı, toplum içinde nasıl davranması gerektiğini de öğrenir. Eşler arasında eğitim farkı varsa sorunlara neden olabilir.
Eğitim seviyesi kadından düşün olan erkek, kendini savunmada hissedip eşini sürekli eleştirebilir. Erkek çoğu zaman “Eğitim görmüşsün ama ben senden daha olgunum” düşüncesiyle hareket eder ve bunu kanıtlamak için eşinin üzerinde hakimiyet kurmak ister.
Eşler eğitim seviyesini aralarında bir savaş nedeni haline getirmemeye gayret etmelidir. Özellikle eğitim düzeyi açısından daha ileride olan taraf, aradaki farkı psikolojik olarak hissettirmemeli, bunu ima bile etmemelidir.
Çiftler evlenmeden öncede eğitimdeki seviye farkını açık açık konuşmalıdır. Tartışma anında yada bir gerginlikte eğitim durumu ön plana çıkarmama konusunda sözleşmek gerekir.
Diploma bir ambalajdır, ambalaja bakıp da öze önem vermeyen insanlarla yapılan evlilikler yürümez. Üstelik Üniversite, eğitim değil, öğretim verir; yani insanın kişiliğini, ahlakını, alışkanlıklarını, davranışlarını daha iyi hale getirmez, sadece bilgi verir ve sistematik düşünmeyi öğretir. Kişi bunları kendi kendisine de yapabilir. İlkokul mezunu olup da herkesin istifade ettiği çok insan vardır toplumumuzda. Bununla birlikte Üniversite bitirmiş ama hayata tutunamamış ve kendisini geliştirememiş örneklere de çokça rastlarız.
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
"Ey insanlar!
"Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınızı; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izisiniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve âdete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
 
Üst Ana Sayfa Alt