Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

EY FEDAÎLER TOPLULUĞU , YOLUNUZA DEVAM EDİNİZ!

ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
-Şehid Seyyid Kutub-


"Ey Peygamber! Müminleri savaş için coştur. Sizden sabırlı yirmi kişi, onlardan ikiyüz kişiyi yener. Sizden yüz kişi, inkâr edenlerden bin kişiyi yener. Çünkü onlar, anlayışsız bir topluluktur." (Enfâl: 65)

EY FEDAÎLER TOPLULUĞU , YOLUNUZA DEVAM EDİNİZ!


(Bu makale, Seyyld Kutub'un kalemiyle 20.11.1951 tarihinde Kahire'de yayınlanan "Ed-Dava" adlı haftalık dergide yayınlanmıştır. Bu dergi. 1954 de kapatıldı. Bu makale, o günün İslâmî hareketinden söz ettiği için kaynak yönünden pek büyük bir önem taşımaktadır. Bu makale yayınlandığı zaman, israil yahudi devletini kuran ve koruyan ingiliz ordusu Mısır'da idi...)

Artık hükümet başkanına ve yetkili bakanlıklara her şeyi açık ve kesin olarak en güçlü bir sesle söylememizin anı gelmiştir. Bizim gizli ve kapalı hiç bir yönümüz yoktur. Bütün işlerimiz açıktır. Bizi bilmeyen hiç kimse yoktur. Size, açık açık söylüyoruz: Hayır, fedailer topluluğunun derneği asla kapatılamaz. Bunu kapatmaya hiç kimsenin gücü yetmez.

Hükümetin kapatmayı tasarladığı fedailer topluluğunun derneği, bu yersiz ve anlamsız karara boyun eğmeyecektir. (Bu makalenin kaleme alınışından 18 yıl sonra fedailer topluluğunun derneği, yeniden baskı altına alınmakta ve kapatılmasına gidilmektedir...)
Fedailer topluluğu, bu idam kararına karşı çıkacak ve kolay kolay bu karara teslim olmayacaktır.

Hayır, hükümetin, istediği her şeyi yapmaya gücü yetmeyecektir. Hükümet yaptığı her şeyi, önce düşünsün ve eğer yapmak istediği şey, vatanın geleceği için hayırlı ise yapsın. Eğer yapmak istediği şeyler ve almak istediği kararlar, bu vatanın geleceği için zararlı ise, hemen vaz geçsin. Devlet işlerinde veya siyasi diplomasilerde daima bu gerçeği, göz önünde bulundurmalıdır.


Hükümet; bu gerçeklerden yüz çevirmiş olarak her yerde binlerce Mısır'lı müslümanın temiz kanı dökülürken, namusu ayaklar altında çiğnenirken ve her türlü haksızlıklara maruz kılınırken basit siyasi ve diplomasi esaslar dahilinde oyalanıp durmaktadır...
İngilizlerle barış içinde bulunduğumuzu ilân eden bakanlar kurulu, bu inancını bütün Mısır'lı vatandaşlara da kabul ettirmeye çalışmaktadır, iki devlet arasında siyasi temsilci ve elçilikler bulundurmakta, ekonomik ilişkiler içinde yatırımlara gidilmekte, fedailer topluluğunun elinde bulundurduğu silâhlan almak ve onların derneklerini kapatmak hususunda İngiliz polisi ile iş birliği yapmaktadır.

Mısır ordusu ve polisinin elindeki silâhları, rafa kaldırmak üzere silâhlarını teslim ettikleri gibi, fedailer topluluğu silâhını, asla teslim etmeyecektir. Çünkü fedailer topluluğunun, bu hükümete ve aldığı kararlara itimadı yoktur. Bu hükümet, İngiliz baskısı altındadır ve aldığı bütün kararları İngilizlerin siyasi baskısı ile almaktadır. Bu yüzden de bu hükümetin ve bakanlar kurulunun aldığı kararlara güvenmiyoruz. Evet, Mısır ordusu ve polisi İngilizlerin siyasi denetimi altındadır. Bunu hiç kimse inkâr edemez...


Ben sadece gerçeği söylüyorum. Görünen ve herkes tarafından bilineni yazıyorum. Yoksa bakanlar kurulunu ihanetle itham etmiyorum. Evet, ben sadece, gerçek olanı yazıyor ve bu bakanlar kurulunun ülkeyi hürriyete kavuşturmak için çarpışma niyetinde olmadığır: söylüyorum. Bakanlar kurulu, ingilizlerle nasıl siyasi ve diplomasi ilişkiler kurulacağı ve bu alanlarda yapılacak antlaşma ve müzakerelerin hangi esaslara dayanması gerektiğini tartışmaktadır.


Bu şartlar altında, İngilizlere karşı savaş ilân etmesini veya İngiliz askerlerini müslüman topraklarından atmak için göğüs goğüse çarpışmasını da bu hükümetten istemiyoruz. Bu hükümetten istediğimiz tek şey, halkı kendi vazifesini yerine getirmesi için serbest bırakması ve halk üzerinden siyasi baskılarını kaldırmasıdır.

Eğer hükümet, bunu yapmaz ise, halk kendi vazifesini - hükümet razı olsa veya razı olmasada - bizzat yerine getirecektir. Evet, bu müslüman halk, hükümete rağmen, bu yüce ve mukaddes vazifesini yerine getirmeye azimlidir. Hangi şartlar altında olursa olsun mutlaka bu vazife yerine getirilecektir.

Eğer hükümet dilerse, bu yüce ve mukaddes vazifenin yerine getirilmesi için verilecek savaşa katılabilir ve halkı gizlice destekleyebilir. Yok, eğer böyle bir niyeti yok ise, o zaman halkın önünde engel ve düşmana baskı aracı olmaktan çekilsin. Halkı, düşmanla baş başa bıraksın...

Bu kahraman müslüman halk, hürriyet ve bağımsızlığını elde edinceye ve islâm topraklarını emperyalistlerin çizmesi altından kurtarıncaya kadar savaşacaktır'...
Biliyoruz, halkın silâhlanması ve hürriyet için haeıriık içinde bulunması emperyalist İngiliz kumandanlarının hoşuna gitmez. Bu yüzden de kendi siyasi nüfuzunun gölgesinde bulundurduğu bu hükümetin bakanlar kuruluna, halktan silâhların toplanmasını ve fedailer topluluğunun lokal ve derneklerinin kapatılmasını istemektedir. Kahraman müslüman halkın, bu hazırlığından ve savaşmak için azimli oluşundan iç ve dış düşmanlar korkmaktadırlar.

Onlar çok iyi biliyorlar ki, bu müslüman halk, kendi hallerine bırakıldıkları zaman, hürriyetlerini elde edinceye kadar savaşacak ve düşmanlarını yurdundan atacaktır. Yalnız bununla yetinmeyecek, içten ve dıştan her türlü haklarını ve bağımsızlıklarını elde etmesini de bilecektir.
İç ve dış düşmanlar, bu yüzden hürriyet arabasını hareket ettirmemek için elele verip engellemeye çalışmaktadır.

Eğer bu araba, günün birinde hareket etmeyi başarırsa, hiç bir kuvvet onu durdurmaya güç yetiremeyecektir...
Emperyalistler, bu gerçeği çok iyi bildikleri için halktan, halkın kıpırdanmasından ve halkın silâhlanmasından korktukları kadar başka hiç bir şeyden korkmazlar. Bütün korkulu rüyaları, halkın uyanması ve silâhlanmasıdır...


Yukarda da söylediğim gibi, hükümeti ihanetle itham etmiyoruz. Ancak, emperyalistler halktan ve halkın silâhlanmasından korktukları için hükümeti, fedailer topluluğunun derneğini ve hürriyetçilerinin lokallerini kapatmaya zorlamaktadır.

Bu milletin kahraman evlâtlarına, ve fedailer topluluğunun imanlı gençlerine uyanık ve dikkatli olmaları için çağında bulunuyorum. Siahlarını teslim etmemeye, hangi ağır şartlar altında bulunursa bulunsunlar, yüce ve mukaddes vazifelerini bırakmamaya çağırıyorum...

Eğer bakanlar kurulu, bu uyarımızı dinler ve halkı, başlamak üzere olduğu hürriyet savaşından caydırmaktan vaz geçerse, kendisine teşekkür eder, saygılar sunarız. İçinde bulunduğumuz siyasi baskılardan dolayı da mazur görürüz. Emperyalizme, karşı neden baş kaldırmıyor diye de kendisini suçlamayız.
Bizden hiç kimse, bakanlar kurulundan, gücünün yetmeyeceği bir şeyi isteyecek değildir.


Savaş için gerekli hazırlığı yapmadan önce, (Savaş için hazırlık! Bütün kralların ihmâl ettiği ve sadece kendi şahıslarını koruyacak bir takım beyinsizlerin eline, emperyalistlerden satın aldıkları modası geçmiş çalışmaz paslı silahlar... Kral Faruk'da diğer krallar gibi sadece, kendi nefsini düşünmüş ve cihâd ruhunu Mısırlı müslümanlardan söndürmeye sebep olmuştur.

Çağımızın bir çok kralı, hâlâ kral Faruk'un yolunu izlemektedir...
bakanlar kurulundan emperyalist düşmana karşı savaş ilân etmesini isteyen yoktur. Bizden hiç bir ferdin, hükümetten böyle bir istekte bulunacağını da sanmıyorum. Ancak, bizim bakanlar kurulundan istediğimiz, halkın tırnaklarını sökmemek ve onu savunmasız bırakmamaktır.

Halkın, hürriyet ve bağımsızlık için başlatacağı savaşın önünde durmamak ve fedailer topluluğunun derneklerini kapatmamaktadır. İslâm ümmeti, vereceğiniz kararlara dikkatle bakmakta ve fedailer topluluğu ise, neticeyi sabırsızlıkla beklemektedir.
Ben bu satırları yazarken, neler söylediğimi ve neyi kast ettiğimi çok iyi biliyorum. Anlamayanlara ise, açıkça söylüyoruz ki;

Fedailer topluluğu hükümetten daha güçlüdür. Halkın onlara olan güveni kadar, hükümete karşı güvenleri yoktur. Hükümetin düşmana teslim olduğu gibi, fedailer topluluğu başını önüne eğe rek, düşmanına teslim olmayacaktır. Silâhlarını teslim etme hususunda da asla boyun eğmeyecektir.


Evet, fedailer topluluğunun kahraman gençleri, İngilizle savaşacak ve İngiliz askerlerini temiz ve mukaddes topraklarından atacaklardır. Emperyalizmin, pis ayaklan ile kirlettikleri toprakları, şehit kanlarıyla arındıracaklardır. Bu ülkeyi, İngilizlere mezar yapacaklar ve İngiliz askerini doğduğuna pişman edeceklerdir.

Bakanlar kurulu dilerse, Mücahitlerin yolundan çekilir ve onlara engel olmaya çalışmaz. Bunu yaptığı takdirde kendisine müteşekkir kalacağız. Yok, eğer fedailerin yolunda durur ve onların hareketlerini engellemeye kalkışırsa, fedailer topluluğu önlerine çıkan her türlü engeli temizlemeyi çok iyi bilir. Yollarına çıkanları ezip geçecekleri hususunda da azimlidirler...


Ben bunları yazarken, neler söylediğimi ve neyi kast ettiğimi çok iyi biliyorum. Hükümetin, düşünmeden alacağı kararların ve fedailer topluluğunun derneklerini kapatmak için vereceği emrin neticesinde, bu ülkede nelerin olacağı ve ne gibi vahim olayların cereyan edeceğini bildiğim için hükümeti uyarıyorum.

Emperyalist İngiliz kumandanlarına verdiği "Ülkede silâh taşıma yasağı" sözünü, yerine getirmekten vaz geçsin. Verdiği bu sözü, eğer yerine getirmeye kalkışırsa, bunu, sandığı gibi pek kolay yerine getiremeyecektir. Başına büyük dertler açacak ve bir çok temiz kanın, boşuna akmasına sebep olacaktır.

Fedailer topluluğu, davalarında samimidirler. Şimdiden söylüyoruz; yollarında - davalarına engel olmak için - duranlara yazıklar olsun!..
Eğer hükümet, mutlaka bazı dernekleri kapatmak ve faaliyetlerine engel olmak istiyorsa, meydanlarda ve sokaklarda çılgınca dans partisi düzenleyen, "savaş değil aşk istiyoruz" diye nağralar atan çalgıcı ve müzikcilerin çeşitli adlar altında açmış bulundukları dernek ve lokalleri kapatsın. Bu gibi derneklerin, halkın yanında hiç bir değeri yoktur. Zarardan başka bu ülkeye, sağladıkları her hangi bir yararlan da yoktur.

Hükümetin bu gibi dernekleri kapatması, bu milletin sevgisini kazanmaya vesile olacaktır.
Bir de bu ülkede öyle gerçek fedailer vardır ki, onların isim ve adresleri bilinmez. Onlar, pusuda hürriyet ve bağımsızlık için gelecek günün, an ve saatini bekliyorlar. Onların toplantı yerlerini ve aldıkları kararları da kendilerinden başkası bilmezler. Bunlar, fedailer topluluğundan ayrı olarak faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bunlar, lakap ve şifrelerle kendi aralarında tanışırlar. Bu yüce ve mukaddes vazife için kendilerini adamışlardır. Bunlar, emperyalizmin bütün baskı ve işkencelerine göğüs geren ve bağımsızlığa kadar savaşacaklarına dair Allah'a söz veren kahraman kimselerdir.

Hürriyet ve bağımsızlığı elde edinceye kadar bu mukaddes yoldan yürüyecekleri hususunda and içmişlerdir.
Allah ve vatan için samimi olarak yola çıkan bu mücahitleri, hiç bir kuvvet durduramaz. Onlar, ne bu hükümete ve ne de emperyalistlere karşı boyun eğmeyeceklerdlr. Ellerindeki silâhlarım da hiç kimseye teslim etmeyeceklerdir. Hangi şartlar ve zorluklar altında bulunursa bulunsunlar, mutlaka bu yüce ve mukaddes görevlerini yerine getireceklerdir.
Bu vatanın bir evlâdı olarak, ileride vahim neticeler doğuracak her hangi bir yanlış karan almamak için hükümeti, uyarıyor ve bakanlar kuruluna öğütte bulunuyorum. Bir yazar olarak bu, benim birinci vazifemdir. Bunu yazmak zorundayım.

Eğer ben bunu yazmaz ve bu hükümeti bu hususta uyarmaz isem, yarın Allah katında sorumlu olurum. Bu milletin ve bu vatanın geleceği için hayırlı olanı yazmaya devam edeceğim. Bu ülkenin evlâtlarının boş yere birbirleriyle savaşmalarını, kalarını dökmelerini ve düşmanlarını sevindirmelerini asla istemiyoruz.

Düşman bizi içten bölmeye, parçalamaya çalışmaktadır. Bu sinsi plâna karşı uyanık Olalım ve düşmanın oyununa gelmeyelim. Düzen ve kanunu korumak amacı ile, bu ülkenin evlâtlarını baskı ve işkencenin altına atmayın ve halkı kendinize düşman yapmayın. Bu zararlı karar ve yanlışlıklarınızdan vaz geçin. Halkın, haklı isteklerine kulak verin.
Yalan ve iftiralara kanmayın, gerçeği araştırın ve halkın birliğini sağlayın.
Ey fedailer topluluğu! Sakın gevşemeyin. Bildiğiniz ve inandığınız hak yolda yürümeye devam ediniz. Önünüze çıkan her hangi bir engeli tanıyıp dinlemeyin.

Savaşın orta yerinde, silâhlarınızı bırakıp gerisin geriye kaçmayın. Allah yolunda, cihâd emri için yürüyün ve hiçbir kuvvetten korkmayın.Bilin ki Allah'ın yardım ve zaferi sizinledir. Bu yolda ölmek veya öldürmek hususunda cesaretli olun. Allah yolunda ve vatan uğrunda çarpışanlar, dünya ve âhirette aziz olacaklardır...


Ey fedailer topluluğu! Allah yolunda cihâd için hazırlıklı bulunun. Vatanın mukaddes topraklarını, emperyalistlerin pis ayaklan altında çiğnenmekten kurtarın. ölümü gözünüze alarak bu yolda yürüyün. Bu yolda ölmek ve şehitlik mertebesine ermek, şereflerin en büyüğüdür. Bilin ki, sizin için mutlaka iki güzel, iyi ve üstün mertebeden biri vardır: Zafer veya şehit olmak. Bu hususta Allah, Kur'an-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır: "Allah yolunda öldürülenleri "ölü" olarak sanmayın. Belki onlar, Rableri katında "diri" olarak yaşarlar." (Al-i İmrân sûresi, âyet: 169.)

-Şehid Seyyid Kutub-
 
Üst Ana Sayfa Alt