بسم الله الرحمن الرحيم
I am englishingilizceden fıransızcadan almancadan arapçadan farsçadan vs dillerden Türkçeye girmiş kelimeleri türkçe imla kaidesine göre yazarız. Duyduğumuz şekilde yazarız. O kelimelerin o dillerdeki imlalarına göre yazmayız.
Ben tiren yazıyorum. Talebem gülüyor. İzah ediyorum hımmm, deyip hak veriyor.
Biraz çalıştıralım kafayı, yemeyelim hemen zokayı: “Radyo” kelimesi ingilizcede radio şeklinde yazılıp reydiyo şeklinde telaffuz ediliyor. “Televizyon” kelimesi television şeklinde yazılıp televiyjın diye telaffuz ediliyor. “Futbol” kelimesi de ingilizcede football şeklinde yazılıyor ama Türkçede söylediğimiz gibi yazıyoruz. Futbol deyip football şeklinde yazmıyoruz. Böyle yüzlerce misal mümkün.
Ya yazıldığı gibi okuyalım: “cnn”yi “ce ne ne” diye veya söyledikleri gibi yazalım: “si en en”diye. Star tvyi sıtar, “show”u ise sıhov veya şov diye okuyup telaffuz etmeli.
“Onlar özel isim ama yâ ustâz!” dersen ben de derim ki: ingilizler “Mısır” devleti için egypt yazıp îcipt diye teleffuz ediyorlar. Mısır diyen yok.
“Avusturya” için biz Avusturya, almanlar Österrei = östray, Araplar en-Nemsâ النمسا diye söylüyorlar.
Dahası biz “Sultanahmed Camii” diyoruz onlar “bulû mosk” deyip “Blue Mosque” diye yazıyorlar. Gördünüz mü? Sizin gösterdiğiniz itinayı, hassasiyeti hiç gösteren yok. Hani özel isimler aynıydı.
En beteri ise onların bizi ifade ederken hindi hayvanı ile bir tutmaları. Biz hâlâ kendimizi “I am from Turkey = ayem furom törkiy” demekten kurtaramadık. Niye Turkey = törkiy. Niye gâvurların dediği gibi. Ne zaman dik duracaz? Ne zaman I am from Türkiye diyeceğiz? Anlamazlarmış. Eşşek gibi anlarlar. Önce sen kendine sahip çık. Batının tesirindesin. Batasıca batı seni, sen farkında olmadan hamur gibi evirip çeviriyor, sana yön veriyor.
Neden أحمد ‘i AhmeD diye yazmayıp AhmeT diye yazarak kelimeyi bozuyorsun. Allah cc Kur’an’da يأتي من بعدي اسمه أحمد buyuruyor. O isim أحمد “Ahmed”dir, Ahmet değil ki. Ahmet dersen “t” ile kelimenin aslı (حَمِتَ hamite) olur, حَمِدَ hamide olmaz. Böyle gidersen aslı حمد olan محمد ‘i de bulamazsın. Çünkü محمد Muhammed محمت Muhammet olmuştur.
Tabi Arapça, Araplar, Suriyeliler, garibanlar, geri Araplar vs.. hor, hakir, ezilmiş insanlar.. ama ingiliz fıransız amerikan vs..dendiğinde ağzının suyu akanların haddi hesabı yok. Onların adı geçtiğinde hâlâ dünyadaki zulümlerini göremiyorsan ve hâlâ bu kelimeler: ingiliz, fıransız, amerika dendiğinde yalancı, ikiyüzlü, sahtekar, anlaşmalara uymayan, dünyayı kana bulayan, zayıf halkları sömüren, kuvvetsiz devletleri haraca bağlayan bir figür, bir tip kafanda hemen canlanmıyorsa sen de bu sömürüden nasibini almışsın demektir.
O halde kırık derken k den sonra ı’yı yazdığım gibi kıredi yazarken de söylediğim gibi yazarım. Beni kelimenin geldiği dil ilgilendirmez. Kelimenin geldiği dili yazar ve konuşurken o zaman dikkat eder o dil gibi telaffuz eder ve imlasına riayet ederim.
Tiren, Tırabzon, tıraktör, sipor, gurup, puroğram vs kelimeler de öyle . Hür akıl öyle diyor. Benim aklım hür. Dayatılan akıl değil, dayatılan imla da değil. Ama düzeltmeye “Buradan mı başlayalım ya ustaz?” diye sorarsan el cevab: “Bu şerh; hür akıl ve dayatma akıl konusunda bir tedrib, bir antıraman olsun. Sen tabi Ahlak ve Sahih akaidi asla bırakmayacaksın. Gerisi kolay olur biiznillah. Ve’s-selâmu aleykum.
أبو عمار محمد أحمد يغجي
Ustaz Mehmed Yağcı