Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Filbahri

N Çevrimdışı

Nihade

Üye
İslam-TR Üyesi
Toprak, yaratılış kokusunu tekrar ederken, arka bahçenin iç aydınlığında oldu hadise.
sabahtı. sabahtan çok sabaha yakındı. güllerin açmasına daha vardı. evvel bahardı. bahçeler mor ile kırmızı, menekşe ile gül arasında papatya,fasl-ı beyzadaydı. orada hep gördüğüm bir fidan, şimdi beyaz çiçeklerini açmış, bambaşkaydı. fidanın önüne çekti beni Nihade, bembeyaz bir dalın altına. hayatla ölüm arasındaki perde olan nefesle aldım bir esinti halinde yüzüme çarpan kokuyu. koku, izin olan nefesle dokundu kalbime. gözlerim kapalıydı. kısacık bir andı. ruhlar yaratıldığında ezel gerçekleri ile yüzyüze gelip de, hemen arkasından unutuşa gömüldükleri kadar. kaderleri levh üzerinde kendilerine gösterildiği, şimşek parlaması kadar kısa bir an. aracısız, önüme serildi ezelin kokusu.
sendeledim önce. düşmemek için bir yerlere dayandım.
su değildi, suyun kokusu yoktu ama su gibi kokuyordu.
çok iyi hatırlayıp da bir türlü tanıyamadığım çok uzak bir hatıranın kokusu. ruh ve ten birbirine dokunmaz demesindi kimse. bir bedene hapsolarak geçici bir tutsaklığa mahkum edilmiş fakat mahiyesi sınırsızca özgür olan ruhum dokundu kendi kafesine. o an kokuyla bildiğimi ömrümün evvelinde ne görmekle ne işitmekle ne de dokunmakla bildimdi. Ruhum kafesinden sıyrılarak yükseldi. gözyaşının ferahlığıyla yıkanmış kocaman bir tebessümdü bu. uyumuşum. uyanmışım. bir de baktım ki acı çeken bir ceset olarak kendimi bir rüyada bırakmışım. bu dünyadan yükselerek, kendime ve türlü suret acılarıma, hepsinin gelip geçici olduğunu kavrayabileceğim bir noktadan bakmışım. beni içine alan sonsuz ırmakta bir damlaymışım. ışığın ve suyun ruhuna karışmışım.
Ruhum tenimden sıyrıldığında: Gözyaşı.
Hatırlamanın sarhoşluğunda duyduğum benzersiz haz.
Ruhum tenimden sıyrıldığında: Hayatın cennetten nişane hatırlama anı.
Ama hepsi sadece bir andı. Hatırladım ve tekrar unuttum. Unutuş çok acıydı. Talih kadar eski, o kadar ağırdı.
Gördürdü ama bildirmedi.
Vurdu, götürmedi, gitti.
Geldi ve geçti.
Yaşadığım tecrübenin inanılmaz ağırlıktaki güzelliği altında. önce gülümsedim ama gülümsemekten başka bir şey olan bir gülümseyişle gülümsedim. sonra ağlamak, tam içimden, kokunun yakıcı bir nefes olup da kalbimin zarına değdiği yerden kopageldi.
bir daha ve sonra defalarca çektim o yağmurda titremiş kokuyu içime. Hatırlayanın, hatırlatan üzerindeki sınırsız hakkıyla bağlandım o beyaz çiçeğe. her defasında göz açıp kapaması kadar kısacık koku anında hatırlıyor ama nefesimi salıverdiğimde kaybediyordum, geriye sadece sarhoşluk kalıyordu.
...

Bana dair kesin bilgiyi taşıyan hatıranın eşiğinden gerisin geri dönüyor olmanın acısıyla, Allah'ım dedim,ey en güzel isimlerin sahibi! Hatırladığım şeyin ismini koymama, onu tanımama izin ver, bir isim, istediğim sadece bir isim. Ki bir daha unutmayayım. Ya Hafiz, ya Koruyucu, Sen isimleri de koruyan değil misin?
Ama, Rab koruyucuydu da ben, onun unutucu olarak yarattığı insandım. İsmi manaya,manayı isme koyan, hükmünü kelimelerle tamam eyleyen Rabbin bilgisiyle ezelde bana öğretilmiş olan ismikalbim bugüne taşıyamamış olmalı ki, hatırladığım şeyin ismini koyamadım. Hatırayı taşıdığı kesin olan sadık koku benim zalim unutkanlığımda, karşılığını bulamadı. Hatırlayamadığım şeydi tamam eyleyen kalbimi. Çıldıracaktım.
Hatıranın kendisini tanıyamayınca merak ettim hatırlatanın ismini. Yağmura durmuş bu beyaz çiçeği. Sordum. Dedim, Nihade, ne bunun adı? Gülümsedi. Karanlık gözlerinin bütün şefkatiyle, limon çiçeği, dedi, diğer adıyla filbahri. Kalbim aydınlandı.
İki ismi vardı. demek bir isme sığmayacak kadar büyümüş bir hayattı. Filbahri, diye yineledim. Büütün çiçeklerin ruhu olan gülün resmi ya da şiiri bile güle yetişemezken, filbahrinin ismi onun kokusunu nasıl yetişsindi? Kelam, bilmenin yoluydu. Ancak, kelamla bilmenin tek yolunun, içimde daha evvel yaşanmış tecrübeyi tekrarlamak olduğunu da öğrenmişken. İsmine sığan herşey kendisinden bir parça az oluyordu. Ve filbahri kokusu filbahri sözcüğüne hiç mi hiç sığmıyordu.
.......
Nazan Bekiroğlu-İsimle Ateş Arasında
 
hifa Çevrimdışı

hifa

Üye
İslam-TR Üyesi
Ruhum tenimden sıyrıldığında: Hayatın cennetten nişane hatırlama anı.
Ama hepsi sadece bir andı. Hatırladım ve tekrar unuttum. Unutuş çok acıydı. Talih kadar eski, o kadar ağırdı.
Gördürdü ama bildirmedi.
Vurdu, götürmedi, gitti.
Geldi ve geçti.


Allah Razi olsun can... +1
 
Üst Ana Sayfa Alt