Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

HARAMI HELALLEŞTİRMEK

C Çevrimdışı

cendel

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Haramı Helalleştirmenin Manası, Hükmü ve Çeşitleri


İslam şeriatinde helalleştirmenin manası: Allah’ın kesin haram kıldığı bir şeyi helal kılmaktır.
Hükmü: Böyle yapmak İslam milletinden çıkaran büyük küfürdür.

Delil:

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Nesi” (haram ayların yerlerini değiştirmek) ancak inkarda bir artıştır. Bununla kafirler şaşırtılıp şaşırtılıp saptırılır. Allah’ın haram kıldığına sayı bakımından uymak için, onu bir yıl helal, bir yıl haram kılıyorlar. Böylelikle Allah’ın haram kıldığını helal kılmış oluyorlar. Yaptıklarının kötülüğü kendilerine “çekici ve süslü” gösterilmiştir. Allah, inkarcı bir topluluğa hidayet vermez.” (Tevbe: 37)

Allah-u Teâlâ bu ayette Allah-u Teâlâ’nın haram kıldığı nesi’yi (haram ayların yerlerini değiştirmeyi) helal kılmanın küfrü artırmak olduğunu bildirmiştir.

“Küfrü artıran şey, küfürdendir.” Buna göre; “Allah-u Teâlâ’nın haram kıldığı şeyi helal kılmak küfürdendir.”


Haramı Helalleştirme Çeşitleri


1 - Haramı Dille Helalleştirmek:

Allah-u Teâlâ’nın Tevbe: 37 ayetinde haber verdiği kafirlerin nesi’yi helal kılmaları (haram ayların yerlerini değiştirmeleri) gibi…

Müşrikler haram ayı helalleştirmek istedikleri zaman, hac mevsiminde onlardan bir adam çıkar ve helalleştirmek istedikleri haram ayın ismini, örneğin; Muharrem ayını zikrederek gelecek sene o ayın helal olduğunu, onun yerine Safer ayının haram olduğunu yüksek sesle ilan ederdi.

Dille haramı helalleştirmenin örnekleri;

Devlet yöneticileri, bakanlar ve millet vekillerinin, beşeri sistemlerin kanunlarına bağlı kalacaklarına ve saygılı olacaklarına dair ettikleri yemin gibi sözlü olarak yapılan ameller…


2 - Haramı Yazı İle Helalleştirmek:

Haram, yazı ile de helalleştirilebilir. Çünkü yazı bir çok yerde söz yerine kullanılır. Bu sebeble şöyle bir fıkıh kaidesi oluşmuştur:

“Yazı söz gibidir” (El-Mugni Şerhul Kebir c: 11 s: 326-327)

Yazı ile haramı helalleştirmenin örnekleri:

İslam şeriatinde haram kılınan riba (faiz), zina, içki, kumar, kadınların açık gezme serbestliği, müslümanın malını ve canını haksız yere helal kılma gibi amellerin beşeri sistemlerin kanunlarında yazılı olarak helal kılınması gibi...


Beşeri sistemlerin haramı helal kılan yazılı kanunları şu özelliklere sahibtir:

a - Haramı Yapmaya Zorlayıcıdır:

Bunun en açık örneği; ihtilaf halinde ihtilafı çözecek olan beşeri kanunlarla hükmeden mahkemelerdir.

Beşer aklının ürünü kanunlarla hükmetmeyi ve bu kanunlara muhakeme olmayı İslam dini haram kılmış ve işlenmesini büyük küfür olarak görmüştür. Fakat beşeri sistemler, yazılı olarak çıkardığı kanunlarla müslümanları bu kanunlara muhakeme olmaya zorlarlar.





b - Müslümanın Malını Ve Canını Haksız Yere Helal Kılar:

Beşer aklının ürünü olan yazılı kanunlara göre; Kur’an’ı bir kenara atarak beşeri kanunları tatbik eden bir yöneticiye karşı çıkan, onu azletmek isteyen bir müslüman suçludur ve ölümü haketmiştir.

Oysa böyle yapmak isteyen bir müslüman Allah’ın kanunlarına göre büyük bir mücahid, Allah’ın hükmünü tatbik etmeyi isteyen ihlaslı bir muvahhiddir.





c - Haramları Meşrulaştıran Müesseselere Ruhsat Verir:

Beşeri sistemler, faizle uğraşan bankalara, kumar oynatan kumarhanelere, her türlü haramların işlendiği gazino, meyhane gibi yerlere ve zinanın meşru hale geldiği genelevlere yazılı ruhsat verirler.

Oysa ruhsat; bir şeyin yapılmasına izin vermektir. Bir şeyin yapılmasına izin vermek ise onu mübah kılmaktır.





d - İrtidatı Mübah Kılar:

Beşeri sistemlerin kanunlarında şöyle bir madde vardır:

“İnanç hürriyeti korunmuştur.”

Bu madde, dileyen kimsenin dilediği anda İslam’dan irtidat etmesine hak tanıyan bir maddedir.





e - İslam’da Cezası Olan Suçlara Ceza Verilmesini Gerekli Görmez:

Beşeri sistemlerin kanunlarında İslam şeriatinin ceza belirlediği suçlara, ceza vermemek gerektiğine dair yazılı maddeler vardır.

Bu sistemlerin kanunlarına göre ancak, kanunun suç kabul ettiği meseleler suçtur. Bu sebeble onların kanunlarında şöyle bir madde vardır:

“Ancak kanunun belirlediği suç, suçtur ve kanunun suç olarak kabul ettiği suça ceza verilir.”

Bu kanun maddesine göre; beşeri sistemlerin kanunlarında suç olarak yazılmayan bir mesele, İslam şeriatince suç olarak görülse bile, suç değildir. Bu sebeble İslam’ın suç olarak gördüğü bir meselenin işlenmesi serbesttir ve kanuna göre bu meselenin suç olarak yazılmadığı için o ameli işleyene ceza verilmez. Bilakis o kimseye ceza vermek isteyene ceza verilir.

Bu kanun maddesine göre; kadın ve erkek kendi rızalarıyla zina yaparlarsa, bu amelin kanunda cezası olmadığı için zinakar bu kimselere ceza verilmez. Çünkü beşeri kanunlara göre kadın ve erkeğin kendi rızalarıyla zina yapmaları suç değildir.

İslam şeriatinin haram kıldığı içki, kumar gibi ameller de böyledir. Bu gibi ameller İslam şeriatince haram kılınmasına rağmen, beşeri kanunlarca yasak kılınmadığı sürece mübahtır ve bu amelleri işleyenlere ceza verilmez. Bilakis bu kimselere ceza vermek isteyenlere ceza verilir. Zira beşer sistemlerin kanunlarında; “bunlar suçtur” diye yazılı değildir.


Bu açıklamalardan çıkan sonuç şudur:

Beşeri sistemler Allah-u Teâlâ’nın kesin haram kıldığı meseleleri, haram olduğunu bilerek gerek dille, gerek yazı ile helal kılmışlardır. O halde her kim, bunlar gibi gerek dil ve gerekse yazı ile Allah-u Teâlâ’nın kesin haram kıldığı bir ameli, haram olduğunu bilerek helalleştirirse, işte o kimse büyük küfür işlemiş ve İslam milletinden çıkmıştır. Böyle yapan kimse, bu ameli her ne niyetle veya sebeble yaparsa yapsın hiç önemli değildir.

Haramı, helalleştiren kimse bu amelini, Allah-u Teâlâ’nın haram hükmünü yalanlayarak yaparsa, “yalanlama küfrü” işlemiştir.

Şayet bu kimse bu amelini, inadi olarak yaparsa, yani; haram hükmünü kabul ettiği halde sırf inadı sebebiyle yaparsa, “inadi küfür” işlemiştir.

Beşeri kanunlarla hükmeden yöneticilerin çoğunun küfrü bu türdendir. Bu yöneticiler Allah-u Teâlâ’nın haram hükümlerini kabul etmelerine rağmen, çıkardıkları kanunların İslam’a zıd kanunlar olduğu kendilerine söylendiğinde, yine de o kanunları insanlara uygularlar ve hatta insanları bu kanunlara uymaya zorlarlar.

İşte böyle kimselerin bu ameli, Allah-u Teâlâ’nın kanunlarını hafife almak ve ona karşı inat etmektir. Allah’ın kanunlarını hafife alan ve bu kanunlara karşı inatçı tavır gösteren kimseler; “inadi küfür işleyen” kimselerdir.


Burada şu meseleyi de belirtmek gerekir:

“Haramı helalleştiren kimse, ancak haramı kalben helalleştirirse kafir olur” demek İslam akidesine terstir. Çünkü bir kimsenin İslam milletinden çıkması için yalnızca kalble haramı helalleştirmesi şart değildir. Bir kimsenin dille sözlü olarak veya yazıyla, bir haramın helal olduğunu belirtmesi zahiren onun küfre girmesi için yeterlidir.
 
Üst Ana Sayfa Alt