Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

HÜKÜM ZAHİRE GÖREDİR

A Çevrimdışı

AbdulMuntaqim

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Seyfuddin El-Muvahhid - Buhari ve Müslim'den islam Davetçilerine Öğütler



HÜKÜM ZAHİRE GÖREDİR



AbduIIah b. Utbe b. Mes'ud (r.a)'den şöyle rivayet edilmiştir:


Ömer (r.a)'den işittim. O şöyle diyordu:


«İnsanlar Rasulullah (s.a.s) zamanında vahiy ile gizli hallerinden de sorumlu tutulurlardı. Rasulullah'ın vefatı ile vahiy kesilmiştir. Bugün sizi gördüğümüz amellerinizden dolayı sorumlu tutarız. Bu yüzden kim bize hayır ve adalet gösterirse onu emin sayar ve güvenilir kabul ederiz. Onların gizli hallerini araştırmak bize düşmez. Gizli hallerinin hesabını da Allah görür. Bize zahiren fena hal gösterenlerden de emin olamayız. Niyetinin iyi olduğunu söylese bile ona inanmayız.» (Buhari)


HADİSTEN NE İSTİFADE EDERİZ


Yukarıdaki hadiste, birçok insanın hataya düşmesine sebeb olan bir konu aydınlığa kavuşturuluyor. Hükmün zahirde görülen söz ve amellere göre olması.


İnsanın kalbinden geçirdiği düşünce ve niyetler, gelecekte olacak olaylar, ancak Allahın bilebildiği gaybi bilgilerdir. Hiçbir kulun bu gibi şeyleri bilmeye veya bu gibi konularda fikir beyan etmeye kudreti ve izni yoktur. Ancak Allah (c.c) bazı zamanlarda gönderdiği vahiy vasıtasıyla insanların kalblerinden geçenleri veya gelecekte olacak bazı olayları Rasullerine bildirmiştir. Onlar da vahiy sayesinde bu gibi konularda insanlara haberler verebilmişler veya zahirde gösterdikleri alametlere rağmen, insanlara kalblerinden geçenlerle hükmetmişlerdir. Fakat bu hal ancak Rasullere mahsus bir özelliktir.


Şu günümüzde kim kalblerden geçenleri bilebildiğini iddia ederse; ya kendisine vahiy geldiğini iddia ederek, Kur'an'ın vahyin kesilmiş olduğuna dair haberini yalanlamış ya da gaybi bildiğini iddia ederek, Allah'ın ilmine sahib olduğunu söylemiş olur. Bu iki hal de Allah'a ve kitabına karşı büyük bir cürüm ve apaçık bir küfürdür.


Kalblerden geçenlere ait ilmin sadece Allah'a ait olduğunu ısrarla bildiren İslam dini, bu nedenle, insanların birbirlerine dair verdikleri hükümleri, ancak ve ancak zahire yani söylenen söz ve işlenen amellere dayandırmalarını emretmiştir. Hüküm ancak zahire göredir. Zahiren imanın gereklerini gösteren kimse, kalben bunu tasdik etmese bile, insanlar katında müslüman kabul edilir. Fakat kalblerden geçeni hakkıyla bilen Allah indinde hükmü, kafirden başka birşey değildir, şüphesiz. Aynı şekilde zahiren La ilahe illallah inancını bozan bir amel ya da söz sarfeden kişi -niyetinin iyi olduğunu söylese veya sarfettiği söz ve amele kalben inanmadığını iddia etse bile- bu amel ve sözden döndüğünü gösterene dek, müslümanlar gözünde kafirdir. Zira, ortada iki altematif vardır: Ya zahiren görülene itibar etmek ya da zahirde tam tersi bir durum devam ettiği halde, kalbte iyi niyetin olduğuna inanmak. Kalblerden geçenleri ancak Allah'ın bilebileceğine hakkıyla iman eden herkes, zahirde görülenlere itibar edilmesinin gerekliliğini savunacaktır şüphesiz. Nitekim Allah'ın kitabının, Rasulünün ve bunlara hakkıyla bağlanmış olan sahabelerin bildirmiş olduğu gerçek de budur. Aksi bir iddia ancak işledikleri şirk ve küfürlere, İslam reddettiği halde İslam'dan delil getirmek isteyen ya da Allah'ın ilim ve kudretine sahib olduklarını iddia ederek insanlar üzerinde yücelip, rabblik ve ilahlık taslayan kafirlerce ortaya atılabilir. Rabbimizi bu tür iftiralardan tenzih ederiz.
 
Üst Ana Sayfa Alt