Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Hz. Ali (R.A.) Hayatı ve Halifelik Dönemi

Bay_Bars Çevrimdışı

Bay_Bars

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Hz. Ali (R.A.) genel kabul gören görüşe göre 600 yılında Kabe'nin içinde doğmuştur. Babası Ebu Talib bin Abdulmuttalib ile Peygamber Efendimizin babası Abdullah bin Abdulmuttalib anne baba bir kardeştir. Annesi Fatıma bint Esed'tir.Annesi doğduğunda O'na ilk olarak Esed adını vermiş fakat babası Ebu Talip Ali ismini seçmiştir.Hz. Ali (R.A.)'nin ailesi Peygamberimizin de ikinci ailesiydi.Peygamberimiz daha 8 yaşında iken dedesi Abdulmuttalib vefat edince Ebu Talib'in yanında büyümüştü. Hz. Ali (R.A.)'nin babası ve Peygamberimizin amcası Ebu Talib ne yazık ki müslüman olmadan ölmüştür. Annesi Fatıma bint Esed ilk müslümanlardandı. Hz. Ali (R.A.) nin bilinen üç erkek iki de kız kardeşi vardır. Talib bin Ebu Talib'in Peygamber efendimizi çok sevmesine rağmen müşrik olarak öldüğü bildirilmektedir.Akil bin Ebu Talib Bedir Savaşına müşrik olarak katılmış ve esir düşmüştü. Amcası Abbas bin Abdulmuttalib fidyesini ödedi ve serbest kaldı. Mekke'nin fethinde müslüman oldu. Mute Savaşına katıldı. Muaviye'nin ya da oğlu Yezid'in iktidarında vefat etti.Cafer bin Ebu Talib ilk müslümanlardandı.Mute Savaşında şehit düştü.Kız kardeşi Ümmü Hani bint Ebu Talib Mekke'nin fethinde müslüman oldu. Diğer kız kardeşi Cümame binti Ebu Talib hakkında ise müslüman olduğu bilinmekte fakat hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır.Hz. Ali (R.A.)'nin eşleri Peygamberimizin kızı Fatıma dışında Havle bint Cafer, Leyla bint Mesud, Ümmü'l Benin bint Hizam, Esma bint Ümeys, Ümmü Habib bint Rebia, Ümame bint As, Ümmü Sa'd bint Urve, Ümmühat Evlad ve Mehyat bint İmrul Kays'tır. Bu evliliklerden ondört erkek ondokuz kız çocuğu olduğu belirtilir.

Hz. Ali (R.A.) orta boyluydu. Geniş omuzlu ve iri yapılıydı.Başının arkası hariç saçı yoktu.Sakalı gürdü.Kolları kalın özellikle dirsekten aşağısı oldukça kuvvetliydi.Savaşa giderken hızlı yürürdü.Ebu Talib'in ekonomik olarak sıkıntılı günler geçirdiği bir zamanda Peygamber Efendimiz amcası Abbas'a giderek yükünü hafifletmek amacı ile birer çocuğun bakımını üstlendiler. Cafer bin Ebu Talib amcası Abbas'ın yanına gitti.Hz. Ali (R.A.) de Peygamber efendimizin yanında kaldı.İslamiyet indiğinde Hz. Ali (R.A.) yaklaşık on yaşındaydı.İlk müslümanlardan oldu.Peygamberimiz hicret edeceği zaman isteği üzerine Hz. Ali (R.A.) evinde kalıp yatağında yattı.O'nu öldürmek için gelenler karşılarında Hz. Ali (R.A.)'yi gördüler.Hz. Ali (R.A.) Peygamberimizden birkaç gün sonra tek başına Medine'ye hicret yoluna çıktı.Herhangi bir binek hayvanı olmadan azmi ve kararlılığı ile gündüzleri güneşten korunarak sadece geceleri yol aldı.Kuba'da Peygamberimizle buluştu.Medine'ye hep birlikte girdiler.Medine'de geçen zamanlarda Mescid-i Nebevi'nin inşaasında ve şehirde oluşturulan yeni düzende Hz. Ali (R.A.) her daim Peygamber Efendimizin yanında hazır bulundu.Babanın oğulla, amcanın yeğenle,kardeşin kardeşle karşı karşıya geldiği Bedir Savaşı ikili mübareze ile başladı.Kureyşli müşriklerin karşısına müslümanlardan Peygamberimizin amcası Hz. Hamza ile Ubeyde bin Haris ile birlikte Hz. Ali (R.A.) çıktı.Kureyşli müşrikler geride 70 ölü ve 70 esir bıraktılar. Esirle arasında Peygamberimizin ve Hz. Ali (R.A.) 'nin amcası Abbas ile Hz. Ali (R.A.) nin kardeşi Akili'de vardı. Bedir Savaşından kısa bir süre sonra Hz. Ali (R.A.) Peygamberimizin kızı Fatıma ile evlendi.Bu evlilikten Hasan,Hüseyin ve Ümmü Gülsüm doğdu.

Hz. Ali (R.A.) Uhud Savaşında en ön saflardaydı.Müşrik Kureyşlilerden Talha bin Osman mübareze için karşısına rakip isteyince Hz. Ali (R.A.) öne çıktı.Talha bin Osman dayanamayıp yere düştü ve af diledi.Hz. Ali (R.A.) de O'nu öldürmedi.Müslümanlar zor duruma düşünce Peygamber Efendimizin öldüğü dedikodusu yayıldı.Hz. Ali (R.A.) de Peygamberimizi göremeyince kılıcının kınını kırarak düşman üzerine tek başına saldırdı.Daha sonra Peygamberimiz ile karşılaşınca O'nu korudu.Onaltı yerinden yaralandı.Savaştan sonra Peygamberimizin emri ile Kureyşli müşrikleri takip etti.Mekke'ye döndüklerinden emin olunca durumu Peygamberimize bildirdi.Müşrikler Hendek Savaşında Medine'yi kuşattılar fakat müslümanların şehrin etrafına kazdıkları hendekler nedeni ile şehre giremediler.Kureyşli birkaç süvari hendekler arasındaki bir boşluktan faydalanıp şehre girmeyi başardı.Başlarında bulunan Amr bin Abd teke tek mübareze için müslümanlara meydan okuyunca karşısına Hz. Ali (R.A.) çıktı ve onu öldürdü.Yanındaki müşrikler kaçarak şehirden ayrıldılar.Aralarında Ebu Cehil'in oğlu İkrime'de vardı.

Hz. Ali (R.A.) birçok savaşta olduğu gibi Hayber'in fethinde de ön saflardaydı.Birkaç kaleden oluşan Hayber müslümanlara karşı müşriklerle işbirliği yapan yahudilerin elindeki son yerdi.Hz. Ali (R.A.) çatışmaların en yoğun olduğu yerde yahudilerin komutanı Merhab'ı öldürünce yahudiler dağıldı ve Hayber'in fethi gerçekleşti.Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) Tebük Seferi sırasında Hz. Ali (R.A.) yi Medine'de yerine vekil bıraktı.Yemen'de bulunan Hemdan halkını Peygamberimizin emri ile İslam'a davet etti.Hemdan halkının müslüman olması ile İslamiyet Yemen'de yayılmaya başladı.Veda Haccı sırasında Hz. Muhammed'in (S.A.V.) yanından hiç ayrılmayan Hz. Ali (R.A.) Peygamberimizin vefatından sonra naaşının yıkanması ve defnedilmesi ile ilgilendi.

Hz. Ebubekir (R.A.) , Hz. Ömer (R.A.) ve Hz. Osman (R.A.) Dönemleri

Peygamberimizin vefatının ardından müslümanları toparlayabilmek ve oluşan olumsuz havayı dağıtma görevi Hz. Ebubekir'e (R.A.) düştü.Muhacir ve ensarın ileri gelenlerinin kendisine biat etmeleri ile halifeliği ilan edildi.Hz. Ali (R.A.) Peygamberimizin cenaze işlemleri nedeni ile bir belki iki gün sonra biat etti.Her ne kadar bundan yola çıkarak halifeliğin Hz. Ali (R.A.) nin hakkı olduğunu iddia eden gayri ciddi tarihçiler olsa da, müslümanlar, hastalığı döneminde Peygamberimizin namazları Hz. Ebubekir (R.A.) in kıldırmasını istemesi ve yaşı ile deneyimi itibarı ile Hz. Ebubekir (R.A.) e biat ettiler.Çünkü namaza önderlik etmek esasen topluam önderlik etmek demekti.Peygamberimiz vefat ettiğinde Hz. Ebubekir (R.A.) 59 , Hz. Osman (R.A.) 58, Hz. Ömer (R.A.) 48 yaşındaydı. Hz. Ali (R.A.) ise henüz 33 yaşındaydı.Diğer taraftan yönetimin kan bağı ile geçmesi eski cahiliye adetiydi ve müslümanlar arasında bu gibi eski cahiliye adetleri artık hoş karşılanmıyordu.Hal böyle olunca sadece kan bağı nedeni ile Hz. Ali (R.A.) nin halife olması İslamiyet'in usul ve esası ile çelişiyordu.Hz. Ali (R.A.) nin Hz. Ebubekir (R.A.) e muhalif bir tutum sergilemesi bir yana sevgi ve saygısında hilafetten sonra da hiçbir azalma olmadı.Hz. Ebubekir (R.A.) in arkasında namaz kıldı. Hz. Fatıma hastalanınca kendisi ile Hz. Ebubekir (R.A.) in eşi Esma bint Ümeys ilgilendi.Vefatında yine cenazesini O yıkadı. Hz. Fatıma'nın cenaze namazını Hz. Ebubekir (R.A.) kıldırdı. Hz. Ebubekir (R.A.) in vefatından sonra Hz. Ali (R.A.) eşi Leyla bint Mesud'dan doğan çocuğuna Ebubekir ismini verdi.Kısaca Hz. Ali (R.A.) nin hilafet talebi ve Hz. Ebubekir (R.A.) in bunu gaspetmesi ve bu nedenle Hz. Ali (R.A.) nin muhalif bir tutum sergilemesi büyük bir yalandan ibarettir. Gerçekte ise İslam'ı bizzat Peygamberden öğrenmiş bu yüce sahabeler birbirlerine büyük bir sevgi ve saygı ile bağlıydılar.

Hz. Ömer (R.A.) in halifeliği döneminde Hz. Ali (R.A.) halifeye ve devlete karşı danışmanlık görevi yürüttü. Yeni bir takvim ihtiyacı ortaya çıkınca Hz. Ali (R.A.) nin önerisi ile Peygamberimizin hicret ettiği gün başlangıç kabul edildi. Hz. Ömer (R.A.) Kudüs'ün fethi için Medine'den ayrıldığında yerine Hz. Ali (R.A.) yi vekil bıraktı.Hz. Ömer (R.A.) in şehadetinden sonra oluşturulan şuranın içinde yeralan Hz. Ali (R.A.), Hz. Osman (R.A.) ın halifeliğine karar verilince ilk biat edenler arasındaydı.Hz. Ali (R.A.) Hz. Osman (R.A.) hilafeti boyunca yine benzer şekilde bir çeşit danışmanlık görevi yürüttü.Kuzey Afrikanın fethi ve Kur'an-ı Kerim'in çoğaltılması konularında Hz. Oman (R.A.) ı destekledi.Hz. Ali (R.A.); Hz. Ebubekir (R.A.), Hz. Ömer (R.A.) ve Hz. Osman (R.A.) dan yaş olarak küçüktü. Aşağı yukarı Hz. Ebubekir (R.A.) ve Hz. Osman (R.A.) dan 25 Hz. Ömer (R.A.) den ise 15 yaş. Onlara karşı sevgi ve saygısı hiç eksilmedi. Öyle ki oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i Hz. Osman (R.A.) ı korumaları için görevlendirmiş halifenin şehit edildiğini duyunca kendi çocuklarını azarlayıp dövmüştür. Leyla bint Mesud'dan doğan bir oğluna Ebubekir, Ümmü'l Benin bint Hizam'dan doğan doğan bir oğluna Osman ve Ümmü Habib bint Rebia'dan doğan bir oğluna da Ömer adını vermiş ve sevgisini , bağlılığını göstermiştir. O hiçbir zaman şia tarihçilerinin uydurduğu gibi muhalif bir tutum sergilememiştir.


Gadir-i Hum Hutbesi

Hz. Ali (R.A.) nin halifeliğine geçmeden önce müslümanlar arasında önemli bir ayrıma neden olan Gadir-i Hum Hutbesine değinmek gerekiyor. Gadir-i Hum Mekke ile Medine arasında bulunan bir bölgedir.Peygamber Efendimiz Veda Haccına çıktığı zaman Hz. Ali (R.A.) O'nun emri ile Yemen'de Halid bin Velid'e yardıma gitmiş ve elde ettiği bazı ganimetlerle Mekke'ye varıp Peygamberimizin haccına katılmıştı.Medineli bazı askerlerin ganimetten pay istemesi üzerine (kimisi ganimet olan kumaşlardan elbise yapmış kimisi de yine ganimetin içindeki develere ve atlara binmişti) Hz. Ali (R.A.) onlara tepki gösterdi ve azarladı.Bu askerler Hz. Ali (R.A.) nin tutumundan rahatsız olunca tavırları ve davranışları birlik içinde huzursuzluk oluşturdu.Peygamberimiz bu durumdan haber oldu ve Gadir-i Hum denilen bölgede herkesi topladı ve '' Benden sonra size iki şey bırakıyorum.Birincisi Allah'ın (c.c.) kitabıdır.Siz onu sımsıkı tutun.Diğeri Ehli Beytimdir.Ehli Beytim hususunda size Allah'ı (c.c.) hatırlatıyorum'' dedikten sonra ''Ben kimin mevlası isem Ali'de onun mevlasıdır'' demiştir.Müslümanlar arasındaki ayrılıktan beslenenler bunu ''Ali'yi size halife bıraktım.Benden sonra O'na biat edin'' şeklinde uydurmalarla bu olayı Hz. Ali (R.A.) nin halifeliğine yormuştur.

Halifelik Dönemi

Hz. Osman (R.A.) ın şehit edilmesinden sonra müslümanlar Hz. Ali (R.A.) den halifelik makamına geçmesini talep ettiler.Bunun en önemli sebebi Hz.Ömer (R.A.) in vasiyeti ile kurulan şurada Hz. Osman (R.A.) ve Hz. Ali (R.A.) öne çıkmıştı.Hz. Ali (R.A.) istemediği halde halifelik görevini üstlenince Medine şehri kendisine biat etmiş, hiçkimse muhalif bir tutum sergilememiştir.Müslümanları tüm ileri gelenleri Talha bin Ubeydullah, Zübeyr bin Avvam, Sa'd bin Vakkas, Said bin Zeyd, Ebu Eyyub el Ensari,Zeyd bin Sabit ve diğerleri karşılıksız ve şartsız biat etmiştir.Bazı tarihçiler bu kişilerin Hz. Osman (R.A.) ın katillerini bulup cezalandırması şartı ile biat ettiklerini yazar. Bu gerçek dışıdır.Medine şehrindeki hiçkimse Hz. Ali (R.A.) nin hilafetine karşı şart koşmamıştır. Diğer taraftan Şam Valisi Muaviye bin Ebu Süfyan amcasının oğlu olması sebebi ile Hz. Ali (R.A.) ye Hz. Osman (R.A.) ın katillerinin bulunması için baskı yapıyordu.

Cemel Savaşı (656)

Hz.Ali (R.A.) toplumda ayrışmanın ve fitnenin oluştuğu dönemde halife oldu.Daha doğrusu halife seçildi.Zira kendisi bu makamı istememiş fakat Medine şehrinin ileri gelenlerinin ısrarı ve baskısı ile bu görevi kabul etmek zorunda kalmıştı.Zaten hiçkimse Hz.Ali (R.A.) nin halifeliğini tartışmıyordu.Yaşanan anlaşmazlığın temel sebebi Hz.Osman (R.A.) ın katillerinin henüz yakalanamamasıydı.Muaviye bin Ebu Sufyan amcasının oğlu olması sebebi ile Hz.Osman (R.A.) ın katillerinin bir an önce bulunup cezalandırılmasını istiyordu. Hz.Ali (R.A.) ise öncelikli olarak toplumda oluşan kargaşa ve fitnenin yok edilmesi ve katillerin sonra bulunması taraftarı idi.Hz.Osman (R.A.) döneminde Medine'de yaşanan çalkantılar sonucu Peygamber Efendimizin hanımları Mekke'ye gitmişti.Hz.Osman (R.A.) ın şehit edildiğini haber alınca Hz.Aişe ve yanında bulunan Hz.Talha ile Hz.Zübeyr gibi önde gelen sahabelerle Mekke'den Basra'ya hareket etti.Amacı Hz.Osman (R.A.) ın katillerinin yakalanmasını sağlamak olan bu yolculuk çok farklı sonuçlar doğurdu. Hz.Aişe Basra'da destek topladı. Hz.Osman (R.A.) ın katline katılan Basralılar ile yaşanan çatışmalar sonucu Basradaki fitnecilerin büyük çoğunluğu öldürüldü ve şehir Hz.Aişe taraftarlarının hakimiyetine girdi. Hz.Aişe Şam, Kufe, Yemame ve Medine'deki müslümanlara amacının fitnenin yokedilmesi toplumsal huzurun sağlanması olduğunu ve Basra'daki Hz.Osman (R.A.) ın katillerinin öldürüldüğünü mektuplarla haber verdi.Öte yandan Hz.Aişe'nin Hz.Osman (R.A.) ın katillerini kendisi bulmak ve cezalandırmak istemesi Hz.Ali (R.A.) yi ve hilafetini zor durumda bırakıyordu. Bu sebeple Hz.Ali (R.A.) kendisini durdurmak istedi çünkü müslümanlar arasındaki birlik halifenin etrafında gerçekleşmeliydi.Aksi bir durum toplumda zaten oluşmuş olan ikiliği daha da derinleştirir ve halifelik makamının saygınlığını zedelerdi. Hz.Ali (R.A.) Hz.Aişe'yi durdurmak için ordu toplamaya başladı.Medine'den Kufe'ye hareket etti ve Kufeli müslümanların bir kısmının desteğini aldı. Hz.Ali (R.A.) nin ordusunda Hz.Osman (R.A.) a sağlığında muhalefet etmiş kişilerde vardı.Bu nedenle birçok müslüman bu gerilimde taraf olmak istemiyordu.İki taraf Basra'da karşı karşıya geldi.İki tarafın önceliği de barıştı.Uzun uğraşlar sonucu gelişmeler olumsu seyretti.Hz.Ali (R.A.) nin ordusunda Hz.Osman (R.A.) ın şehit edilmesinde payı olanlar da vardı.Fakat kimlikleri bilinmiyordu.Bu doğrultuda somut kanıtlarda yoktu.İki taraf arasında anlaşmanın sağlanması demek Hz.Osman (R.A.) ın katillerinin bulunması ve fitnecilerin yakalanması demekti.Bu sebeple Hz.Ali (R.A.) nin ordusundaki fitneciler karşı tarafa saldırıda bulundu ve kendilerine saldırıldığını söylediler.Böylelikle savaş alevi tutuştu. Talha bin Ubeydullah savaşın başında aldığı bir ok darbesi sonucu şehit oldu. Zübeyr bin Avvam'da Hz.Ali (R.A.) ye karşı savaşmak istemedi ve savaş alanını terketti.Buna rağmen O'da fitneciler tarafından şehit edildi.Savaşın devamında fitneciler özellikle Hz.Aişe'ye ve bineği olan deveye saldırmaya başladılar.Nihayet Hz.Aişe oradan uzaklaştırıldı ve deve öldürüldü.Böylece savaş sona ermiş oldu. Öğleden hemen önce başlayıp gün bitmeden sona eren bu savaşta tahminen 200 kişi hayatını kaybetti.Savaşın ardından Basralılar Hz.Ali (R.A.) ye biat ettiler.Hz.Aişe ve yanındakiler Hz.Ali (R.A.) nin emri ile güvenli bir yere götürüldü.

Hz.Ali (R.A.) nin halifelik dönemi İslam Dünyasında günümüze kadar gelen ayrışma ve mezhebleşmenin ilk ortaya çıktığı dönemdir.Bu sebeple bazı konulara değinmek gerekiyor.632 yılında Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed (S.A.V.) in vefatından 650 yılında tamamlanan fetihlere kadar olan 18 yıllık sürede İslamiyet'in geniş topraklarda (Yemen'den Anadolu'ya , Horasan'dan Fas'a kadar) kolaylıkla yayıldığı düşünülebilir. İslam Ordusu her ne kadar askeri açıdan zorlansa da Doğu Roma ile Sasani İmparatorluğu arasında uzun zamandır sürmekte olan savaş ve çatışmalar iki ülkeyi de yıpratmış, eski görkemli güçlü günlerinden uzaklaştırmıştır.Bölgede başka etkili gücün olmaması nedeni ile Suriye,İran ve Kuzey Afrika'nin askeri açıdan fethi diğer bölgelere nazaran kolay olmuştur.Hz.Osman (R.A.) döneminde Azerbaycan'daki ve İran'ın doğusundaki Akhunlar dışında İslam Ordusu'nu zorlayan güçler olmamıştır.Dieğr taraftan İslam Orduları Türk kavimleri arasında kendilerini destekleyenlere de rastlıyordu (Örneğin Karluk Türkleri). Askeri açıdan yaşanan bu olumlu duruma rağmen kültürel açıdan durum daha karamsardı.Yeni fethedilen bölgelerde yaşayan halkar İslam'ı içselleştiremiyor, eski adetlerinden kopamıyordu.İdarecilerin eksik ve yanlış tutumları da buna eklenince birçok yerde İslamiyet ''sömürgeci arapların dini'' olarak görülmeye başlandı.Aslında bu yeni değildi.Hz.Muhammed (S.A.V.) in vefatı ile birlikte İslamiyet'i içselleştiremeyen ve içeriğini kavrayamayan kabileler Hz. Ebubekir (R.A.) e isyan ettiler. Ridde savaşları ile bastırılan bu isyanların benzer şekillerde Kuzey Afrika, Basra ve Kufe gibi İslam'a sonradan dahil olan bölgelerde yeniden vücut buldu.Hz.Osman (R.A.) oluşacak bir ayrılığın yaratacağı sarsıntıyı iyi hesaplamıştı.Kendi hayatı pahasına da olsa müslüman kanı dökmedi, döktürmedi.Sonucunda şehit oldu.Hz.Osman (R.A.) ı Hz.Ali (R.A.) nin öldürttüğü iftirası da atıldı.Fakat dönemin birçok şahidi Hz.Ali (R.A.) nin Hz.Osman (R.A.) ı korumak için uğraştığını bizlere aktarmıştır.Hz.Ömer (R.A.) in şehadetinden sonra halifelik için iki isim öne çıkmıştı : Hz.Osman (R.A.) ve Hz.Ali (R.A.) . Dolayısı ile Hz.Osman (R.A.) ın şehadetinden sonra Hz.Ali (R.A.) nin halifeliği doğal olandı.Hiçkimse O'na karşı çıkmadı. Muaviye'de halifeliğin Hz.Ali (R.A.) nin hakkı olduğunu biliyordu. Diğerlerinden farklı olarak Hz.Osman (R.A.) ın katilleri yakalanmadan kendisine biat etmeyeceğini ilan etmişti.Fakat Muaviye'nin de Hz.Ali (R.A.) yaşadığı sürece halifelik iddiası hiç olmadı.Esasında burada gözden kaçan nokta, Hz.Osman (R.A.) ı şehit edenlerin organize hareket eden bir grup olduğunun bilinmemesiydi.Bu anlık bir eylem değil önceden planlanmış kasıtlı bir olaydı.Sonradan hariciler olarak anılacak olan bu grubun esas amacı halifeliğin soya bağlı bir saltanata dönmesiydi.Tıpkı cahiliye dönemindeki gibi.Bu sebeple ilk zamanlarda Hz.Ali (R.A.) nin yanında yer aldılar.Hz.Ali (R.A.) İslam'ı Peygamberimizden öğrenmiş ve dolayısı ile İslamiyet'in içerisine yerleştirilen eski cahiliye adetleri ile de mücadele etmiştir.Medine'de olduğu bir zamanda bazı sapkınlar Hz.Ali (R.A.) ye ''Sen bizim Rabbimizsin,rızkımızı verenimizsin'' demişler Hz.Ali (R.A.) ne kadar uyarsa da bu fikirlerinden vazgeçmemeleri üzerine bizzat Hz.Ali (R.A.) nin emri ile ateşe atılmışlardır.Sıffin Savaşından sonra da Hz.Ali (R.A.) tüm gücü ile haricilere karşı mücadele etti.Hz.Aişe'nin yaşanan İfk Olayı sonucu Hz.Ali (R.A.) ye kin beslediği ise başka bir iftiradır.Böyle birşey sözkonusu olsa savaş öncesinde iki taraf barışa nasıl razı olsun ya da savaştan sonra Hz.Ali (R.A.) Hz.Aişe'nin hayatını neden kurtarsın? Müslümanlar bugün bu olaylardan ders çıkarmalı ve aralarındaki birliği beraberliği koruyup güçlendirmek için uğraşmalıdır. İki taraftan birini düşman ilan edip taraf tutmak olabilecek en aptalca tutum olur.İslam dini birlik beraberlik dinidir.İslamiyet'te en güzel namaz toplulukla kılınan namazdır.İslam dini bireysel değil toplumsaldır.Nitekim burada adını andığımız tüm kişiler müslümanlar arasında ayrılık çıkmasın diye mücadele etmiş ve gerektiğinde bu uğurda gözünü bile kırpmadan şehadete yürümüştür.

Sıffin Savaşı Cemel Savaşından bir yıl sonra gerçekleşti. Bu da Hz.Aişe ile Muaviye'nin Hz.Ali (R.A.) ye karşı birlikte hareket etmediklerini göstermektedir.Ne Muaviye ne Hz.Aişe ne de diğer müslüman ileri gelenler Hz.Ali (R.A.) nin hilafetine karşı değildi.İstedikleri tek şey Hz.Osman (R.A.) ın katillerinin bir an önce yakalanmasıydı.Fakat Hz.Osman (R.A.) ın katli sırasında Medine'ye Mısır, Basra ve Kufe'den çok sayıda muhalif gelmişti.Çıkan arbede ve karışıklıkta kimlerin halifeyi şehit ettiği bilinmiyordu.Ka'ka bin Amr'ın Zübeyr ve Talha'ya söyledikleri durum en açık şekilde özetliyordu. ''Basra'da Osman (R.A.) ın katillerinden 600 kişi vardı.Tamamını öldürdünüz ancak biri kaldı.O da Hurkus bin Züheyr idi.Sizden kaçıp kavmi Sa'doğlullarına sığındı.Onu onlardan alıp öldürmek isterseniz kavmi buna mani olacak ve 6000 kişi bütün halde sizin karşınızda duracak.Şayet onu bırakıp öldürmezseniz dediğinizin zıttını yapmış olacak ve Hz.Ali (R.A.) nin düştüğü duruma düşeceksiniz.Hurkus sebebi ile Sa'doğullarına karşı savaş açarsanız size galip gelirler ve sizi hezimete uğratırlar.Hurkus'u istemek sureti ile Rebia ve Mudar kabilelerini de kızdırdınız.Size karşı Sa'doğullarına yardım için biraraya geldiler'' diyerek konunun siyasi olarak karmaşıklığına değinmiştir.Ka'ka bin Amr Hz.Ali (R.A.) nin aklındaki çözümün ise öncelikle toplum içinde varolan ikiliğin ve ayrılığın giderilmesi ve halifeye katillerin bulunması için destek olunmasıydı.Fakat Muaviye bin Ebu Sufyan Şam halkının ve kabilesi Ümeyyeoğullarının baskıları ile Hz.Ali (R.A.) ye bir an önce katillerin bulunması için baskı yapmış ve sonucunda iki taraf Sıffin Savaşında karşı karşıya gelmiştir.

Sıffin Savaşı 657

İki ordu Sıffin'de karşılaşınca bir süre barış çabaları ile geçti.Sonuç elde edilemeyince savaş başladı.İlk gün iki tarafta çok fazla kayıp verdi.Savaşın ikinci günü Hz.Ali (R.A.) nin ordusu baskın gelmeye başlayınca Muaviye askerlerini savaşa teşvik ederek dengeleri değiştirdi ve olası bir mağlubiyeti engelledi.Savaşın üçüncü günü iki tarafta yorgun ve bitkindi.Nihayet Hz.Ali (R.A.) nin komutanlarından Eş'as bin Kays savaşın devam etmesi halinde iki tarafında zayıf kalacağını ve İslam Devleti'nin güçten düşeceğini söyledi.Söyledikleri Muaviye'ye iletilince ''doğru söylüyor.Böyle devam edersek Rumlar ve Farslılar çoluk çocuğumuzu esir alır'' dedi ve Şamlılar Muaviye'nin emri ile mızraklarının ucuna Kur'an-ı Kerim'i bağlayıp barış görüşmelerine başlamak istediklerini bildirdiler.Böylece savaş sona erdi.

Hakem Olayı (658)

Taraflar Sıffin Savaşı sonunda anlaştıkları üzere yaklaşık bir yıl sonra Ezruh'ta (bazi tarihçilere göre Devmetü'l Cendel'de) toplandılar.Muaviye birlikleri ile geldi.Hz.Ali (R.A.) haricilerle artık savaş halinde olduğu için katılamadı, birliklerini gönderdi.İki taraf dışında bu çatışmalara hiç katılmamış olan müslümanların ileri gelenleri de toplantıdaydı. Muaviye'nin hakemi Amr bin As'tı. Hz.Ali (R.A.) ise Ebu Musa el Eşari'yi hakemi tayin etti.Seçilen hakemlerin ortak bir karara varamamaları sonucu taraflar anlaşamadan ayrıldılar.Anlaşmazlığın temelinde Şamlıların ve Muaviye'nin Hz.Ali (R.A.) ye biat etmemesi vardı.Bunun sebebi de henüz Hz.Osman (R.A.) ın katillerinin yakalanmamış olmasıydı.Muaviye bu süreçte hiçbir zaman hilafet iddiasında bulunmadı. Kaldı ki Şamlılar Hz.Ali (R.A.) şehit edilene kadar Muaviye'yi ''emir'' olarak görmüşler Hz.Ali (R.A.) nin şehit edilmesinden sonra kendine ''müminlerin emiri'' (halife) demişlerdir.

Haricilerle Savaş (Nehrevan Savaşı 658)

Sıffin Savaşından sonra hariciler Hz.Ali (R.A.) nin Ebu Musa el Eşari'yi hakemi tayin etmesine muhalefet ettiler.İslamiyette hakemlik olamayacağını, hakemin sadece Allah (c.c.) olduğunu dillendirmeye başladılar. Kufe'deki hariciler Hz.Ali (R.A.) nin tutumunda taviz vermemesi üzerine diğer şehirlerdeki haricilere mektuplar yazarak Nehrevan'da toplanma kararı aldılar. Hz.Ali (R.A.) Nehrevan'da toplanan haricilere önce mektuplar yazarak bu ayrılıktan vazgeçmelerini istese de etkili olamadı. Haricilerin Nehrevan ve çevresinde müslümanlara zarar vermeye başlamaları üzerine Hz.Ali (R.A.) ordusunu toplayarak Nehrevan'a haricileri durdurmaya gitti.Önce kendilerine elçiler gönderdi ve vazgeçmelerini emretti.Fakat hariciler elçileri öldürdü.Bunun üzerine Hz.Ali (R.A.) nin emri ile Ebu Eyyub el Ensari sancağı yukarı kaldırarak ''kim bu sancağın altına gelirse güvendedir, kim Kufe şehrine dönerse güvendedir'' diyerek son kez vazgeçmelerini emretti.Birçok kişi haricilerden ayrıldı.Geriye kalan hariciler saldırıya geçti.Birçoğu öldürüldü.Küçük bir kısmı kaçmayı başardı.

Nehrevan Savaşı'ndan kurtulan bazı hariciler Hz.Ali (R.A.) yi, Muaviye'yi ve Amr bin As'ı öldürmek üzere yemin ettiler.Ramazan ayının 17. gecesi zehirli kılıçlarla suikast yapacaklardı.Muaviye ve Amr bin As suikastten kurtulmayı başardılar fakar Hz.Ali (R.A.) İbn Mülcem adlı harici tarafından 661 yılında Kufe'de şehit edildi.Allah (c.c.) rahmet eylesin.
 
Üst Ana Sayfa Alt