Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İman en büyük imkandır

ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
"İmkanım yoktu" deme. Kendine doğruyu söyle. "Üşendim" de…

"Tembellik ettim" de…
"Canım istemedi" de…
"Yapmak içimden gelmedi" de…
Hiç değilse "yattım" de…
Ne dersen de, ama "imkanım yoktu" deme.

Unutma, iman en büyük imkandır. İmanı olanın imkanı tükenmez. Hatta kimi zaman "imkanım yoktu" demek "imanım yoktu" demeye bile gelebilir.

Birileri önüne çıkıp şöyle sorabilir: "Falancanın imkanı var, fakat yapmıyor; nesi eksiktir dersin?"

O zaman diyeceğin bir şey, vereceğin bir cevap yoktur.

İmanın makarrı olan yürek bitimsiz bir güç merkezidir. Göz ferini, diz dermanını, yumruk fermanını yürekten alır. Tıpkı kaslara komuta eden sinir sistemi gibi. Başını dik tutan kasların değil, o kasa komuta eden beynindir. Yumruğunu havaya kaldıran pazuların değil, o pazulara komuta eden beynindir.

Gittinse, ayağın değil yüreğin götürdüğü için gittin.

Gitmedinse, yüreğin yetmediği için gitmedin.

Yaptınsa, elin erdiği için değil aklın erdiği için yaptın.

Yapmadınsa, elin ermediği için değil yüreğin yetmediği için yapmadın.

Gördünse gözün olduğu için, baktığın için değil, gönlün olduğu için gördün. Eğer gözü olan herkes görseydi, bunca "bakarkör"ün varlığını nasıl ve neyle açıklardık? Eğer göz görmenin yegane organı olsaydı, gözü olmadığı halde bir çok göz sahibinin göremediği hakikatleri gören kafa gözü kör, kalp gözü açık yiğidi nereye koyardık?

Görmedinse göz olmadığı için değil, hatta "göz bakmadığı" için değil, "gönül akmadığı" için görmedin. Tıpkı yapmadıklarını gönlün olmadığı için yapmadığın gibi. Tarih bir işe baş koyanların, önce o işe gönül koyduklarının şahididir.

"Yapacaktım ama, kimsem yoktu" deme.

"Kimsesiz" değilsiniz, "kimse, sizsiniz". O ise, sadık yâriniz ve her an yanı başınızda hâzır ve nâzır yardımcınızdır.

Yapacağı işte onu hesaba katmayanlar besmelesizdirler. Besmeleli olanlar, yaptıklarını O'nun sayesinde, O'ndan aldıkları yetki ve güçle, O'nun yardım ve desteğiyle yaptıklarının bilincinde olanlardır.

O, elde var "Bir"dir. Gerisi sıfır olsa ne yazar?

O'nu yanında bilen kimseye muhtaç değildir, O'nsuz olanın kimsesi yoktur.

Görevini yapmak için sağına soluna ve dahi ardına bakanlar, O'nun gözetimi altında olduklarının, O'na karşı sorumlu olduklarının şuurunda olmayanlardır.

"Yürüyeceğim ama, kim gelecek?" deme, sadece yürü.

Yeter ki yürü ve iz bırak. Zamana ve mekana bir soğuk damga gibi vur ayak izini. Yürüyüşünün tanığı olsun bıraktığın izler. Hiç iz bırakıp da izlenmeyen birini gördün mü? Unutma ki iz bırakanlar mutlaka izlenirler.

Hem baksana kendine! Sen, senden önce yürüyen birilerinin izini izlemiyor musun? Bunu ancak yolcu olduğunu unutmayanlar, yolculuğu her şeye rağmen sürdürenler bilir.

Zaten yol dediğin, izlerin icmalinden başka nedir ki?

Yolu yol kılan biraz da senin ve senden önce yürüyenlerin izi değil midir? Zaman ve mekanda var olan tüm yolları, yolcular açmamışlar mıdır? Ve yolun kerameti yolcudan menkul değil midir?

Ve bir de "yapacağım ama, değerinin bilineceğinden umutlu değilim" deme.

Bir kere umut dediğin imanın öz çocuğudur. Çocuğuna kıyan anasını ağlatır. Umuduna kıyma ki imanın ağlamasın.

Etrafına bak, ne kadar umutlu adam varsa, hepsi de bir şeyler yapan, değer üreten, kıymet ortaya koyan kimselerdir. Yani yapanlar umutlu, yatanlar umutsuzdur. Handiyse birinin umuduna bakıp onun "yapanlardan" mı "yatanlardan" mı olduğunu anlayabilirsin.

Hem yatanların umutlu olması hayra alamet değildir, tabi ki yapanların umutsuz olması da…

Değerini kim mi bilecek?

Bu kaygı sahte değerlere yakışan bir kaygıdır. Sahici değerler "Değerim bilinir mi acaba?" diye kaygı duymazlar.

Çünkü onların varlığı ve hâlâ bir şeyler yapıyor olmaları, değerin değerini takdir eden birilerinin her zaman ve zeminde mutlaka varolacağının en güzel isbatıdır.
İnancı olan kuş yerin altında da uçar




“Eğer gerçekten inanıyorsanız, üstün gelen siz olursunuz” der Kur’an. Allah(c.c.) ve insanın olduğu yerde çare ve imkan tükenmez. Allah(c.c.) her zaman ve her yerdedir, insansa sizsiniz. İmanınız en büyük imkanınızdır.

Samimi hiçbir mü’min “İmkanım yoktu” mazeretinin arkasına sığınamaz. Çünkü iman en büyük imkandır. Bin imkan bir iman yaratamaz, bir iman bin imkan yaratır.

Hz. Peygamber, tevhid mücadelesinin en zor günlerinde, etrafındaki insanları motive ediyor, onların umut ve himmetlerini diri tutmalarını istiyor, onları şöyle müjdeliyordu: “Direnin, Kayser ve Kisra’nın sarayları, nimetlerini ellerinize sunacak.” Bunu, bir kez Mekke’de, müşriklerin genel boykotu sırasında herkesin karnına açlıktan taş bağladığı bir zamanda söylüyor, bir de Hendek Savaşı’nda olmak ya da olmamak mücadelesinin verildiği bir zamanda.

İşin en dikkat çeken tarafı nedir, biliyor musunuz? Bu insanlar açlıktan sarkmaması için karınlarına taş bağlarken, Hz. Peygamber’in bu müjdesinin gerçekleşeceği konusunda en ufak bir tereddüt taşımıyorlar, düz mantığın kabul etmekte zorlanacağı bu habere kuşkuyla bakmıyorlar.

İnanıyorlar ve engin bir sorumluluk bilinci içerisinde görevlerini yapıyorlar. İlahi senaryoda kendilerine en uygun rolü seçiyorlar ve onu en güzel bir biçimde oynamaya çalışıyorlar. Ve insanlık tarihinin şahit olduğu en büyük iman hamlelerinden birini başlatıyorlar. Hayatları, kendilerinden yüzlerce yıl sonra yaşayacak olan insanların hayatına örnek ve rehber oluyor, milyonlarca kadın ve erkeğe ilham veriyor.

Her çağda onların rüzgarını gelecek kuşaklara taşıyan yürekten inanmış kadın ve erkekler çıkıyor ve onların gök kubbeye bıraktıkları hoş sadaya, kendi “şimdi ve burada”larından ses katıyorlar; o sayhayı iklimden iklime, çağdan çağa, gönülden gönüle taşıyorlar.

Bunlar, kimi zaman aramızda bir meçhul asker gibi isimsiz, bir denizaltı gibi derinden ve bir dip akıntısı gibi sessizce yaşıyorlar. Onların farkına, ancak çığlık attıkları zaman varabiliyoruz; tabi ki çığlıklarını duyacak yerlerimizi öz ellerimizle hâlâ yok etmemişsek.


( alıntı)

 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
sendende ve tüm kardeşlerimdende razı olsun inşallah...selametle
 
Üst Ana Sayfa Alt