Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Islam Baskı Ve Zorlamadan Uzak, Barış Ve Hoşgörü Dinidir

Pulcet Çevrimdışı

Pulcet

Forumun Bekçisi
Site Emektarı
Son dönemlerde birtakım çevrelerde İslam ahlakı hakkında yanlış bir izlenimin hakim olduğu görülmektedir. Kuşkusuz ki bu durum, din ahlakı hakkındaki bilgi eksikliğinden ya da hatalı bilgilendirilmelerden kaynaklanmaktadır. Bu izlenime sahip kişiler, kendilerine din ahlakına gore yaşayan bir toplumun baskı altında yaşayacağı yanılgısı telkin edildiği için bu üstün ahlakın bir topluma getireceği güzellikleri gereği gibi fark edememektedirler. Oysa bu yanlış düşüncenin aksine, Yüce Rabbimizin Kuranda bildirdiği ahlak, baskıdan ve zorlamadan uzak, sevgiye, saygıya, hoşgörüye, adalete dayalı üstün bir ahlaktır. Bunun bir sonucu olarak da islam tarihi, değerli Peygamberimiz Hz. Muhammed(sav)in ve diğer İslam büyüklerimizin her fikirden ve inançtan insana karşı hoşgörü örnekleri ile doludur.

İslamiyetin temeli olan ve tüm Müslümanlara bir öğüt ve rehber olarak indirilmiş olan Kuranda bildirilen ahlak; sevgi, şefkat, merhamet, tevazu, fedakarlık, hoşgörü ve barış kavramlarına dayanmaktadır. Dolayısıyla da İslam her türlü baskı, zorlama ve huzursuzluğun engelleyicisi ve tek çözümüdür. Ancak son zamanlarda kimi çevrelerdeki İslam ahlakını bilmemekten kaynaklanan yanlış düşünceler nedeniyle bu gerçek göz ardı edilmekte ve İslam ahlakı toplumun refahı için sözde bir tehdit gibi sunulmaya çalışılmaktadır. Oysa İslam ahlakına göre yaşayan bir toplumda;

Baskı değil tam aksine huzur, hoşgörü, karşılıklı sevgi ve saygı hakim olur.

Son derece kibar, ince düşünceli, alçak gönüllü, adaletli, güvenilir, uyumlu, etrafına huzur ve neşe veren bireyler yetişir.

Farklı inançtan ya da düşünceden kişiler, devletin bütünlüğüne ve toplumun huzuruna bir tehdit oluşturmadığı sürece sahiplenilir. Bu kişilere karşı gerginlik oluşturulmaz. Farklı düşünceye ya da yaşam tarzına sahip kişileri kendinden ayrı görme, dışlama gibi cehaletten kaynaklanan gerilimli davranışlardan titizlikle kaçınılır.

* Peki İslam ahlakının -tüm dünyadaki ön yargıların, karmaşanın ve ayrımcılığın çözümü olan- bu etkisi nasıl oluşur?

* Geçmiş dönemlerde İslam ahlakının bu olumlu etkisi toplumları nasıl aydınlatmıştır?


Barış ve Güvenliğin Kaynağı: İslam Ahlakı


Kuran Allah'ın insanlara yol gösterici olarak indirdiği bir kitaptır. Allah Kuran'da insanlara güzel ahlakı emretmektedir. Bu ahlakın temelinde ise, sevgi, şefkat, hoşgörü, adalet ve merhamet gibi kavramlar yer alır. "İslam" kelimesi, Arapçada "barış" kelimesiyle aynı anlama gelir. İslam dini, Allah'ın sonsuz merhamet ve şefkatinin yeryüzünde tecelli ettiği huzur ve barış dolu bir hayatı insanlara sunmak için indirilmiş bir dindir. Kuran ayetlerinde insanlar, yeryüzünde merhametin, şefkatin, hoşgörünün ve barışın yaşanabileceği tek hayat şekli olan İslam ahlakına çağrılmaktadır. Bakara Suresi'nin 208. ayetinde şöyle buyrulmaktadır:

Ey iman edenler, hepiniz topluca "barış ve güvenliğe (Silm'e, İslam'a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.

Ayette Rabbimiz, insanların güvenliğinin ve aralarındaki barışın Kuran ahlakının yaşanmasıyla sağlanabileceğini bildirmektedir. Kuran ahlakına göre iman sahibi bir kimse, Müslüman olsun veya olmasın tüm diğer insanlara karşı iyi ve adaletli davranmakla, zayıfları ve masumları korumakla ve "yeryüzünde bozgunculuğu önlemekle" yükümlüdür. Bozgunculuk, yeryüzünde insanların güvenlik, barış ve huzurunu ortadan kaldıran her türlü durumdur. Hür bir iradeye, düşünce ve inanç özgürlüğüne sahip kişilere herhangi bir nedenden ötürü baskı yapmak da İslam ahlakına uygun olmayan ve toplum içinde bozgun çıkaracak bir davranıştır. Dolayısıyla, "...Allah, bozgunculuğu sevmez". (Bakara Suresi, 205) hükmünün bir gereği olarak Müslümanlar bu hatalı davranıştan titizlikle sakınırlar. Aksine Müslümanlar toplumun huzurunu bozan kişileri ve faaliyetleri fikri bir mücadeleyle önlemekle, iyiliği emredip kötülükten sakındırmakla, yeryüzündeki bozgunculuğu ortadan kaldırmak ve tüm insanlara huzur ve barış dolu bir ortam sağlamakla sorumludurlar. Allah'tan korkan bir insanın devletine, milletine, insanlığa en küçük zarar dokunduracak bir harekete dahi vesile olmasının veya göz yummasının söz konusu olmadığı çok açıktır.

İslamda Zorlama ve Baskı Yoktur

İslam, insanların düşünce ve yaşam özgürlüğünü sağlayan ve güvence altına alan bir dindir. Yüce Allah insanlar arasında gerginliği, anlaşmazlığı, birbirlerinin hakkında olumsuz konuşmayı ve hatta olumsuz düşünceyi (zan) dahi engelleyen ve yasaklayan hükümler indirmiştir. En önemlisi de her türlü eksiklikten münezzeh olan Rabbimiz şiddet eylemlerini kesinlikle yasakladığı gibi, insanların üzerinde fikri olarak en ufak bir baskı kurulmasını dahi yasaklamıştır:

"Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır." (Bakara Suresi, 256)

"Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın. Onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin."
(Gaşiye Suresi, 21)

İslam Ahlakında İnanç Özgürlüğü Esastır

İnsanların bir dine inanmaya veya o dinin ibadetlerini uygulamaya zorlanması, İslam'ın özüne aykırıdır. Çünkü İslam'da samimi iman, özgür irade ve vicdani bir kabul ile mümkündür. Elbette Müslümanlar birbirlerini Kuran'da bildirilen ahlaki vasıfların uygulanması için teşvik edebilirler. Kuran ahlakının, en güzel sözle anlatılması veya hatırlatılması, tüm iman edenlerin üzerine yükletilen bir sorumluluktur. Ancak iman edenler "... Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır..." (Nahl Suresi, 125) ayeti doğrultusunda din ahlakının güzelliklerini anlatır, fakat "Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir..." (Bakara Suresi, 272) ayetinin de bilincinde davranırlar. Asla zorlamada bulunmaz, insanlar üzerinde maddi ya da manevi baskı uygulamazlar. Ya da karşılığında dünyevi çıkarlar teklif ederek, kişiyi din ahlakını yaşamaya yönlendirmezler. Çünkü Yüce Allahın bildirdiği ibadetleri uygulayıp uygulamama, iman edip etmeme kararı kişinin kendisine aittir. Nitekim Allah Kuran'da iman edenlere şöyle buyurmuştur:

"Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver." (Kaf Suresi, 45)

Ayrıca insanların ibadet yapmaya zorlandıkları bir toplum modeli, Allah Katında da makbul olmayabilir. Çünkü inanç ve ibadet, sadece Allah'a yönelik ve kişinin kendi seçimiyle olduğunda bir değer taşır. Eğer bir sistem insanları inanca ve ibadete zorlayacak olursa, bu durumda insanlar o sistemden korktukları için görünüşte dindar olabilirler. Din ahlakı açısından makbul olan ise, vicdanların tamamen serbest bırakıldığı bir ortamda Allah rızası için din ahlakının yaşanmasıdır.

"Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır..." (Bakara Suresi, 256)
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt