Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü İslam'a, Rasulullah'a Hakaret Edenlere Sabredilmeli Diyenlere Cevap?

heycan Çevrimdışı

heycan

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu

Abdulmuizz abi bir arkadaşım bu son olaylarla ilgili şu videoyu gönderdi :

Abi videoyu tamamen yazmak daha faydalı olur diye hepsini yazdım abi geçen ayetleri araştıramadım ama videoyu tamamen yazıya döktüm hepsini okursanız adamın neyi savunduğunu daha iyi anlayabilirsiniz

*************************************************************************************************************

Kuran'da Nuh a.s söylenen-yapılan kötü şeylerden bahsedip Rasullulah'ın başınada benzerleri geldiğini Kuran'dan görüyoruz daha da göreceğiz diyor.

O zaman tepkimiz nasıl olmalı,Eğer Ona hakaret edildiğinde öfkelenmeli ve bağırıp çağıracaksak bu kızanların sahabeleri olmalarını ileri sürerdim,onların imanı daha çoktu peki nasıl bizimle aynı tepkiyi vermiyorlardı nasıl protesto etmiyorlar,öfkeyle bağırıp çağırmıyorlar,çünkü onlar anlamıştı ki Kuran sadece peygamber sevgisini vermek için gelmedi aynı zamanda böyle durumlarda nasıl davranacaklarını göstermek içinde geldi

Nasıl oluyorda bilmiyoruz peygamberimize "onlar ne derse desin sabırlı ol"dendiğini bu ayet karşısında ağzım açık kalıyor çünkü ma kelimesi "onlar ne derlerse desinler""onlar ne dedilerse dediler"bile değil ortaya ne atabiliyorlarsa atsınlar arapçadaki bu zaman kipi hepsini kapsıyor yani Rasullahın siyaseti onlara karşı sabırlı olmak.Kuranın neresinde bu kızgınlık hali doğru gösteriliyor,bu öfke bir şeklide savunulabilir,ancak bizden nefret eden,müslümanlara düşmanlık hissedenlere karşı tasa hissedersek,bu insanlar için üzüntü duymalıyız,onlar peygamberi incitemezler,onun şerefini düşüremezler bu şeref ona Allah tarafından verilmiştir,dünya üzerindeki hiçbirşey bu şerefi ondan alamaz,hiçbir yazı,hiçbir film,hiçbir karikatür,hiçbir sanat şekli bunların hiçbiri Onun onurunu azaltamaz bunlar boş çabalardır fakat düşünün bizim böyle duygusal davranmamız ve mantıksız bir şiddete başvurmamız islamı yanlış sunmuyor mu?

Biz islam düşmanlarının istediğini yapmıyor muyuz,İslamı yanlış tanıtmak için eğer beni kızdıracak birşey olsaydı bu bizim kuranın politikasını ve onların nasıl tepki verdiğini anlamayışımız olurdu "en güzel şekilde mücadele et"

son olarak bir şey bazı insanlar bunun islamın erken dönemlerinden yapılması gereken olduğunu düşünüyor yani peygamberimiz mekkede pasif olmalıydı ama hicret ettiğinde Bedir,uhud,tebuk gibi savaşlarında politikası sabırlı olmak değildi ve bizde bunu yapmalıyız o zaman ali imran suresine bakalım uhud savaşında Allah bize ne buyuruyor?"Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a ortak koşanlardan size eziyet verici birçok söz işiteceksiniz,Zina edenlerden ve Allah'ın dinine küfür edenlerden kesinlikle incitici şeyler işiteceksiniz"bu tür şeyler Allah'ın bizi önceden zihinsel olarak hazırladığına bir kanıttır tepkinin ne olması gerektiğini Allah bize kendisi söylüyor"eğer sabreder ve takva gösterirseniz muhakkak ki bu(yapılacak)işlerin en değerlisidir"müslümanın tepkisi bu olmalıdır.

Yayınlanan o kötü içerikleri biz izliyoruz hit kazandırıyoruz popüler yapıyoruz bununla bitirmek istiyorum bilirsiniz okulda kabadayılık eden çocuğa sataşılır ve bilirlerki o da buna takılır ve tepki gösterir biz ne kadar bu şekilde davranırsak diğerlerini de o kadar çok peygamberimize-islama hakaret etsinler diye tahrik ediyoruz-cesaretlendiriyoruz demektir.Bizim olgun asil ve daha yüksek söylemlerle cevap vermemiz lazım Kuranın ve Rasulunun bizden istediği budur dua ediyorum ki bu öfkeli genç kardeşlerimiz için bir mesaj olsun inanıyorum ki yapabilirler bu kızgınlıklarını pozitif birşeylere çevirebilirler


Bu adamın reklamı olmasın diye linki böyle veriyorum,abi bu videoya nasıl cevap verebiliriz?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullâhi we berakâtuhu


Bilhassa avrupa gibi kufur diyarlarında ikâmet ederek (istisnalar hariç) davetçi konumunda bulunanlarda, içinde bulunduğu namusait şartlardan dolayı kâfirlerle cihad gibi kıtal mevzularına karşı psikolojik eziklikten dolayı böyle saptırıcı ve çarptırıcı yorumlarla tağutlara şirin gözükme endişesi içerisinde hareket ettiklerine şahid olmaktayız.
Videodaki şahıs ta bunun tipik örneğini teşkil etmektedir.
Bu tür ezik akide sahiblerinin izahatlarını son 20 senedir tağutların abdestli, icâzetli medyatiklerinden işitmekteyiz. Daha önce de İslamda cihadı inkar edenler, "İslamda sadece savunma amaçlı cihad vardır" diyerek küfür diyarlarını feth etme amaçlı sefer halinde şehid olan ashabı izah edemediklerinden Müsiad'ın tuccar patronlarına(!) yormuşlardır.

Videodaki şahsın saptırıcı açıklamalarına dönecek olursak; İslam dininin tamamlanmamış, Cihad ayetlerinin inmemiş dönemlerindeki vâkıaları veya İslam'ın haraket metodu ilkesince tedrici merhale gereğine riâyet ederek içinde bulunulan durum ve siyaset gereğini de dikkate alındığı duruma has (özel) uygulamaları, İslam'ın nihai hükmüymüş gibi kabul edenler; sonraki dönemlerdeki aksi uygulamaları izah edemeyeceklerdir.
İşte videodaki şahısın düştüğü durum gibi Kâb bin Eşref gibi dönemin yahudi medya patronuna bizzat Rasulullah (s.a.v.) tarafından Muhammed bin Mesleme (r.anh)'a suikast düzenlenmesini (İbn Hişam, Siret, 2/51-57; İbn Kesir, İbn Kesir, es-siretu’n-nebeviye, 3/9-12) ; küfür ve düşmanlıkta azgınlaşanları isim isim sayarak Mekke'nin fethi esnasında Kâbe'nin örtüsüne sığınmalarına rağmen öldürülmelerini emretmesi ve yine Hendek gazvesi esnasında andlaşmayı bozarak Kurayş'li muşriklere Muslumanların aleyhine yardım edem Kurayzaoğullarının teslim olmalarına rağmen boyunlarının vurulma emrini ve pratiğini görmemezlikten gelerek bahsedemeyecektir. İşte bu zillettir, bilerek Hakk'ı ketmetmektir!


"Mallarınız ve canlarınız hususunda imtihana çekilecek ve sizden önce kendilerine kitab verilenlerden ve muşriklerden de herhalde incitici birçok şey işiteceksiniz. Eğer bunlara katlanır sakınırsanız işte bu, hadiselere karşı bir azim ve metanettendir." (Âl-i İmran 186)

Yahya ibn Fâris kanalıyla Kâb ibn Mâlik'ten o da babasından rivayet eder ki Kâb ibnu Eşref, Peygamber (s.a.v.)'i hicveder ve Kurayş muşriklerini aleyhine tahrik ederdi. Peygamber (s.a.v.) Medine-i Munevvere'ye geldiğinde oranın ahalisi müslumanlardan, puta tapanlardan ve yahudilerden olmak üzere karışıktı.
Yahudiler, Peygamber (s.a.v.) ve ashabına eziyet ederlerken Allah Tealâ Rasûlu'ne sabır ve affı emretmişti. İşte onlar hakkında "sizden önce kendilerine kitab verilenlerden ve müşriklerden de herhalde incitici birçok şey işiteceksiniz.." âyetini indirdi de Ka'b ibnu'l-Eşref, Peygamberce eziyetinden vazgeçmeyince Efendimiz (s.a.v.), Sâd ibn Muâz'a "Kâb'ı öldürmek üzere bir grubun gönderilmesini" emretti. O da Muhammed ibn Mesleme'yi gönderdi ve onlar da Kâb ibnu'l-Eşref i öldürdüler.
Kâb ibnu'l-Eşref in öldürülmesi üzerine yahudiler ve muşrikler korkup Peygamber (s.a.v.)'e geldiler ve "Arkadaşımızın kapısı çalındı ve hile ile öldürüldü" dediler.
Efendimiz de onlara, daha önceki sözünü hatırlattı ve müslümanlara eziyetten vazgeçmelerine, yahudîlerle müslümanlar arasında bir andlaşma yapmaya davet etti. Kabul etmeleri üzerine bir sayfaya yahudiler ve müslümanları bağlıyacak bir andlaşma yazıldı. (Ebu Davud, el-Harâc ve'I-Fey' ve'l-İmâra, Bab 22, hadis no: 3000)

Taberî'nin tefsirinde Kâb ibnu'l-Eşref in öldürülüşü ile ilgili Zuhrî'den rivayetle tahric olunan haberde bazı ayrıntılara da yer verilmektedir. Buna göre son derece zeki ve ihtiyatlı olan Kâb ibnu'l-Eşref i, onu öldürmeye giden sahabîler ancak hile ile yanlarına gelmesini sağlıyarak öldürebilmişlerdir. Gönderilenlerden birisi kaçmasını önlemek üzere ona sarılmış, Ebu İsa böğrüne ilk darbeyi vurmuş arkasından Muhammed ibn Mesleme de tepesine binerek kılıcıyla işini bitirmiştir. (Taberî Tefsiri, IV, 134)
Kâb ibnu'l-Eşref in öldürülmesi hadisesi Bedr Gazvesinden kısa bir süre sonradır ve öldürülmesi ile ilgili birçok ayrıntı ile onun şiirinden, öldürülmesi üzerine söylenen şiirlerden örnekler İbn Hişâm'ın Sîre'sinde yer almaktadır. Buradaki çarpıcı ayrıntılardan biri, onu öldürmeye giden sahabîlerin içinde Kâb'in bir süt kardeşinin de yer almasıdır. Silkân ibn Selâme ibn Vakş adındaki bu sahabînin hey'ette yer alması Kâb'ın bu hey'etin yanına gelmeye razı olmasında büyük rol oynamış görünüyor. (İbn Hişâm, es-Sîretu'n-Nebeviyye, Kahire 1375/1955,11,51-58)

Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm bir gün): "Kâb İbnu'l-Eşref'in hakkından kim gelecek? Zira bu Allah ve Rasûlune ezâ veriyor!" buyurdular.
Muhammed İbnu Mesleme (radıyallahu anh) atılarak: "Onu öldürmemi ister misiniz?" dedi.
Aleyhissalâtu vesselâm: "Evet!" deyince,
Muhammed İbnu Mesleme: "Hakkınızda menfi şeyler söylememe de izin veriyor musunuz? (Güvenini kazanmamız için buna gerek olacak)" dedi.
Aleyhissalâtu vesselâm: "(İstediğinizi) söyle(yin)" buyurdu.

Bunun üzerine Muhammed İbnu Mesleme (radıyallahu anh) Kâb-İbnu'l-Eşref'e gelip onunla konuştu, aralarındaki (eski) dostluğu hatırlattı ve: "Şu adam var ya, sadaka istiyor ve bize sıkıntı oluyor!" dedi.
Kâb bunu işitince: "Ha şöyle! Vallahi ondan daha da çekeceksiniz!" dedi.
Muhammed İbnu Mesleme: "Biz ona şimdi gerçekten tâbi olduk. Onu büsbütün terkedip sonunun ne olacağını seyretmekten de korkuyoruz." dedi.
Kâb: "Söyle bana dedi, içinde ne var, ne yapmak istiyorsunuz?"
Muhammed: "Onu yalnız bırakmak, ondan ayrılmak istiyoruz." deyince,
Kâb: "Şimdi beni mesrur ettin." dedi.
Muhammed ilave etti: "Bana biraz ödünç vermeni talebediyorum..." dedi.
Kâb da: "Bana rehin olarak ne bırakacaksın?" diye sordu.
Muhammed İbnu Mesleme: "Ne istersin?" dedi.
Kâb: "Kadınlarınızı bana rehin bırakmalısın!" dedi.
Muhammed İbnu Mesleme: "Ama sen Arabların en yakışıklısısın. Sana kadınlarımızı nasıl rehin bırakalım? (Şu yakışıklılığın sebebiyle hangi kadın nefsini senden men edebilir?)" dedi.
Kâb: "Öyleyse çocuklarınızı rehin bırakırsınız!" dedi.
Muhammed İbnu Mesleme: "Ama nasıl olur, birimizin çocuğuna hakaret edip: "Bir veya iki vask hurma karşılığında rehin edildin." diye başına kakarlar. Ama sana zırhları yani silahı rehin bırakalım." dedi.
(Kab bu teklifi makul bulub) "Pekala, bu olur!" dedi.
Bunun üzerine Muhammed İbnu Mesleme, ona el Hâris İbnu'l-Evs, Ebu Abs İbnu Cebr ve Abbâd İbnu Bişr ile birlikte gelmek üzere randevulaştı. Bunlar geceleyin gelip onu (dışarı) çağırdılar.
Kâb yanlarına indi. Kadını: "Ben bazı sesler işitiyorum, bu sanki kan sesidir (gitme!)" dedi.
Ancak O: "Hayır, bu gelen Muhammed İbnu Mesleme ile süt kardeşi ve Ebu Nâile'dir. Mert kişi geceleyin yaralanmaya bile çağırılsa icabet eder!" dedi.
Muhammed İbnu Mesleme arkadaşına: "Gelince, ben elimi başına uzatacağım. Onu tam yakaladım mı göreyim sizi!" dedi.
Kâb kılıncını kuşanmış olarak indi.
"Sende tîyb kokusu hissediyoruz!" dediler.
Kâb: "Evet! nikahımda falan kadın var. Arab kadınlarının (sevdiği) kokuyu sürüyorum." dedi.
Muhammed İbnu Mesleme: "Ondan koklamama musaade eder misin?" dedi.
Kâb: "Tabi ederim, kokla!" dedi.
Muhammed yakalayıp kokladı.
Sonra: "Bir kere daha koklamama musaade eder misin?" dedi.
Sonra onu yakaladı. "Göreyim sizi!" dedi ve orada öldürdüler."
(Buhârî, Megâzî 15, Rehn 3, Cihâd 158, 159; Muslim, Cihad 119, (1801); Ebu Dâvud, Cihad 169, (2768)



***********

Soru: Mücerred olarak Peygamberimiz’e (صلى الله عليه وسلم) söven tekfir edilir mi yoksa (tekfir için) istihlal (yaptığını helal sayması) şartı gerekli midir?

Cevab: Sahabe, tabiin ve onlardan sonra gelen Ehl-i Sünnet alimleri icma etmişlerdir ki, her kim açık küfür olan bir söz (söyler) veya fiil işlerse istihlal şartı koşulmadan tekfir edilir.

İlim ehli ittifak etmiştir ki küfür; (bazen) inkar, (bazen) yalanlama veya (bazen de) yüz çevirme ile gerçekleşir.
Bu bazen Allah’a sövmek, peygambere sövmek, din ve ahkamıyla alay etmek gibi sözlü küfürle gerçekleşir, bazen de puta secde etmek, kabirleri tavaf etmek, cinler, putlar vb. için hayvan boğazlamak gibi fiili küfürle de gerçekleşir, bazen de amelin cinsini (bazen namazı, bazen orucu, bazen zekatı) kulli olarak terketmekle küfür gerçekleşir.

İshak b. Rahuye ve diğerleri (Mervizi, Abdullah Şakik el-Ukayli, Eyyub es-Sahtiyani) namazı bilerek terk eden kişinin kafir olacağı hususunda icma nakletmiştir. Nitekim Muslim’in Sahih’inde geçen rivayette Rasûlullah (صلى الله عليه وسلم) şöyle der: “Kişi ile şirk ve küfür arasında namazın terki vardır.
Küfür lafzı Elif ve Lam marifesi ile gelirse bu küfr-u ekber (büyük küfre) delalat eder. Ancak namazı terk eden kişi hakkında mezhebler arasında ihtilaf vardır ve mezheb alimlerinin bir kısmi namazın vâcibliğini inkar etmeyen kişinin kafir olmayacağını söylemişlerdir.

Bir grup da, sahabenin icma etmesi nedeniyle namazı terk eden kişinin büyük küfre girdiğini söyleyerek onu tekfir etmiştir. Ancak bu grup bir vakit namazı terk edenin mi yoksa toptan terk edenin mi küfre gireceği hususunda kendi aralarında ihtilaf etmişlerdir.

Ehl-i Sünnet genel anlamda günahları sebebiyle – Harici ve Mutezile’nin aksine kişileri tekfir etmez. Harici ve Mutezile fırkaları büyük günahları günah değil küfür adleder. Bazen de insanlara sözlerinin lazımı ile (ihtimalli söze rağmen) muamele/tekfir ederler. Nitekim muteahhirleri de (bu asrın haricileri) bunu çokça yapmaktadır. Aynı zamanda mutlak/muayyen tekfirin arasını ayırmayıp meseleleri birbirine karıştırırlar. Kısacası sapkınlıkları hususunda kendilerine muvafakat etmeyen herkesi tekfir ederler. Nitekim vasıfları Rasulullah’ın (صلى الله عليه وسلم) diliyle bize haber verilmiştir: “Onlar ehli İslam öldürüp, put ehlini bırakırlar.” (Buhari, Muslim)

Ehl-i Sünnet; Hariciler ve Murcieler arasında orta yoldadır, büyük günah sahiblerini yaptıklarını helal saymadıkları müddetçe tekfir etmez veya Murcielerin dediği gibi “imanla beraber günah zarar vermez veya insan yaptığını (kufrünü, şirkini) helal saymadıkça küfrü/şirki sebebiyle tekfir edilmez” demezler, ki bu görüş (tekfir için helal sayma şartı) Kur’an’a, sünnete ve icmaya göre batıldır. Her kim Allah’a ve Rasûlune söverse kafir olur ve bu konuda (tekfiri için) istihlal şartı da konulmaz. İshak b. Rahuye bu meselede icma olduğundan bahsetmiştir. Ve Alimler de icma etmiştir ki her kim Allah’a ve Rasûlune söverse veya Allah’ın indirdiğinden bir şeyi reddederse veya Allah’ın Nebilerinden bir Nebiyi öldürürse, Allah’ın indirdiklerini kabul etse dahi kafirdir. Allah (جل وعلا) en doğrusunu bilir.
Allâme Şeyh

Suleyman bin Nasır el-Ulvan




Rasulullah'ın İntikamcısı Said ve Cherif Kouachi Kardeşler
İslam düşmanı Charlie Hebdo Karikatür Dergi İntikamı


Allah'a, Peygambere Küfredeni Öldürmenin Hükmü Nedir?
 
heycan Çevrimdışı

heycan

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
jazakallahu khayr abi
İşte onlar hakkında "sizden önce kendilerine kitab verilenlerden ve müşriklerden de herhalde incitici birçok şey işiteceksiniz.." âyetini indirdi de Ka'b ibnu'l-Eşref, Peygamberce eziyetinden vazgeçmeyince Efendimiz (s.a.v.), Sa'd ibn Muâz'a "Ka'b'ı öldürmek üzere bir grubun gönderilmesini" emretti.
Yani ayet indikten sonra Rasulullah'ın nasıl davrandığını görüyoruz bizim örneğimizde O sav. dur.
 
Üst Ana Sayfa Alt