İşte gidiyorum
bir sevdalının sevgilisinden ayrılığının acısıyla gidiyorum
kaç bin çocuğun yüreğinde tutuşan baba sevgisinin hasretiyle gidiyorum
bin bir gurbet elde can veren yiğidin bağrında tutuşan özlemlerin her birisiyle gidiyorum
İşte gidiyorum
Tabakamda bin bir derdi tasayı dillendirecek kaçak sarımlık bin bir ciğara ve dilimde bir birinden hüzünlü bin bir türküylegidiyorum.
Gasp edilmiş bir mütebessüm çehreyi geride bırakarak gidiyorum.
Yedi tepeli şehri istanbulun haliçte duran ihtişamlı eyübünü ve çamlıca tepesini geride bırakarak gidiyorum.
Koca tepe camisinin ön avlusunda bulunan enine 72 boyuna 145 döşeli taşın anısını bırakarak gidiyorum.
İşte gidiyorum
Kaç bin evsizin kimsesizin can çekişine binlerce kez şahitlik edip kılını kıpırtadmayan istanbulun bin bir sokaklarını size bırakarak gidiyorum.
Her akşam güneş batınca azan şairlik yanım ile kalemin boynuna sarılan ellerim ile aşka sevdaya belki yarına dair bin bir umutlu hayalleri peydahlayan zihnimin tüm iyimser yanını bırakarak gidiyorum.
İşte gidiyorum ; elinden oyuncağı alınan bir çocuğun yüreğinin kırgınlığı ile gidiyorum.
Gecelerin bağrında yankılanacak son bir çığlık atarak gidiyorum. Yarına dair peydahladığım bin bir ümidi umudu ve sevdayı geride bırakarak gidiyorum.
İşte gidiyorum ; asi bir gerillanın asiliğinde ve bir militanın inancı ile gidiyorum. Anadolumun yaylalarında konup göçen bir göçerin dizginlenemez özgürlüğüne gidiyorum.
İşte gidiyorum; marmaranın o durgun ve mat denizlerini yüz üstü bırakarak; gecenin bir yarısında ışıl ışıl parlayan bogaz içi köprüsünden marmara denizini ve kayıkçı gemilerinin seyrine doymadan gidiyorum.
Hoşçakal ecdadı osmaniyenin bey efendisi ve hanım efendisi edasındaki üsküdarım. Balıkçı çarşısı hoşçakal. Kirlenen dünyaya inat edebinden hiç bir şey kaybetmemiş köşede edeple bekleşen balıkçı kedisi hoşçakal.
Hoşçakal Eminönünde bekleşen yıllara şahitlik eden kuşlar
Hoşçakal yedi tepeli şehrin en güzel tepesi çamlıca ve vadilerin arasında kalan kağıthane gülhane ve beyazıt meydanındaki miting alanı.
Hoşça kal gözleri uykuya doymamış mendil satan küçük Hoşçakal bedini hapsedilen yüreği üzgür her bir sevda militanı; metriste bayrampaşada ve ülkemin her bir yerinde ümitleri foltalardaki adımlara mahkum olan her bir nefer.
Kaçakta sınır boylarına gidildiğinde zulalarda saklanan al yazmalı yiğitler.
Hoşçakal en yasaklı dilde en yasaklı sözcüğü ifşa eden sevdalı yürekler sizi " Ez Te pır hızdıkım" diyerek ayrılıyorum.
Hoşça kal türk dil kurumuna inat edercesine devrik cümlelerle yazdığım tüm şiirlerim vede hikayelerim ve şarkılarım. Hoşça kal kederli ağzı ve ağlamaya hazır gözleri ile elleri nasırlı anneciğim. Sesinin titrek ve içten nidasına hasret yanımla gidiyorum.
Hoşça kal canımdan öte can olan anam hoşçakal. Yokluğumda yakacağın içli bir ayrılık türküsünün mırıldısına kulak kabartmışken gidiyorum. Güneşin karanlıklara yenildiği o anlarda beliren ve kimsesiz çocukların ayaz gecelerinde biri birine sokulupta uyumaya çalıştığı anlarına şahitlik eden yıldızlar hoşçakalın.
Hoşça kalın Orta köyde sahilde duran bankın üzerine nahşedilmiş bir yürek kabartısının iki yanına kazınmış her bir harf. Hoşça kal anadolumun her bir köyünde elektiriksiz vede susuz zamanlarında yanan ocağın başında odun ateşi ile kaynamış kaçak bir çayı yudumlayıp hüzünlü bir halkk türküsünü mırıldanan ve odanın karanlık köşesinde dinleyen; dinlerken yüreğinin kıvrık yarısında gizlenen sevda ile acılara boğulan
Hoşça kal ;bin bir yetimhanedeki garip çocuk__________________
BE'dualarınızda ve nefret hissiyatlarınızda olmamak ümidi ve arzusu ile.
Şemsettin Tan
Ey sevgil; bir bayram gününün üç beş adımlık mesafede olduğu demlerde ;bir kartpostalcıdan yüzbinlerce kartpostal alırım. Kimisi bir kış günü manzaralı kimisi gül desenli; her biri üzerine bir birinden farklı yüzbinlerce şiir yazarım. Fakat hiç birini sana layık göremediğimden gönderemem;Çünkü ben bir şairin bir yazarın sevgiliye layık bir cümle kuramayışındaki acziyete düşmüşüm.
bir sevdalının sevgilisinden ayrılığının acısıyla gidiyorum
kaç bin çocuğun yüreğinde tutuşan baba sevgisinin hasretiyle gidiyorum
bin bir gurbet elde can veren yiğidin bağrında tutuşan özlemlerin her birisiyle gidiyorum
İşte gidiyorum
Tabakamda bin bir derdi tasayı dillendirecek kaçak sarımlık bin bir ciğara ve dilimde bir birinden hüzünlü bin bir türküylegidiyorum.
Gasp edilmiş bir mütebessüm çehreyi geride bırakarak gidiyorum.
Yedi tepeli şehri istanbulun haliçte duran ihtişamlı eyübünü ve çamlıca tepesini geride bırakarak gidiyorum.
Koca tepe camisinin ön avlusunda bulunan enine 72 boyuna 145 döşeli taşın anısını bırakarak gidiyorum.
İşte gidiyorum
Kaç bin evsizin kimsesizin can çekişine binlerce kez şahitlik edip kılını kıpırtadmayan istanbulun bin bir sokaklarını size bırakarak gidiyorum.
Her akşam güneş batınca azan şairlik yanım ile kalemin boynuna sarılan ellerim ile aşka sevdaya belki yarına dair bin bir umutlu hayalleri peydahlayan zihnimin tüm iyimser yanını bırakarak gidiyorum.
İşte gidiyorum ; elinden oyuncağı alınan bir çocuğun yüreğinin kırgınlığı ile gidiyorum.
Gecelerin bağrında yankılanacak son bir çığlık atarak gidiyorum. Yarına dair peydahladığım bin bir ümidi umudu ve sevdayı geride bırakarak gidiyorum.
İşte gidiyorum ; asi bir gerillanın asiliğinde ve bir militanın inancı ile gidiyorum. Anadolumun yaylalarında konup göçen bir göçerin dizginlenemez özgürlüğüne gidiyorum.
İşte gidiyorum; marmaranın o durgun ve mat denizlerini yüz üstü bırakarak; gecenin bir yarısında ışıl ışıl parlayan bogaz içi köprüsünden marmara denizini ve kayıkçı gemilerinin seyrine doymadan gidiyorum.
Hoşçakal ecdadı osmaniyenin bey efendisi ve hanım efendisi edasındaki üsküdarım. Balıkçı çarşısı hoşçakal. Kirlenen dünyaya inat edebinden hiç bir şey kaybetmemiş köşede edeple bekleşen balıkçı kedisi hoşçakal.
Hoşçakal Eminönünde bekleşen yıllara şahitlik eden kuşlar
Hoşçakal yedi tepeli şehrin en güzel tepesi çamlıca ve vadilerin arasında kalan kağıthane gülhane ve beyazıt meydanındaki miting alanı.
Hoşça kal gözleri uykuya doymamış mendil satan küçük Hoşçakal bedini hapsedilen yüreği üzgür her bir sevda militanı; metriste bayrampaşada ve ülkemin her bir yerinde ümitleri foltalardaki adımlara mahkum olan her bir nefer.
Kaçakta sınır boylarına gidildiğinde zulalarda saklanan al yazmalı yiğitler.
Hoşçakal en yasaklı dilde en yasaklı sözcüğü ifşa eden sevdalı yürekler sizi " Ez Te pır hızdıkım" diyerek ayrılıyorum.
Hoşça kal türk dil kurumuna inat edercesine devrik cümlelerle yazdığım tüm şiirlerim vede hikayelerim ve şarkılarım. Hoşça kal kederli ağzı ve ağlamaya hazır gözleri ile elleri nasırlı anneciğim. Sesinin titrek ve içten nidasına hasret yanımla gidiyorum.
Hoşça kal canımdan öte can olan anam hoşçakal. Yokluğumda yakacağın içli bir ayrılık türküsünün mırıldısına kulak kabartmışken gidiyorum. Güneşin karanlıklara yenildiği o anlarda beliren ve kimsesiz çocukların ayaz gecelerinde biri birine sokulupta uyumaya çalıştığı anlarına şahitlik eden yıldızlar hoşçakalın.
Hoşça kalın Orta köyde sahilde duran bankın üzerine nahşedilmiş bir yürek kabartısının iki yanına kazınmış her bir harf. Hoşça kal anadolumun her bir köyünde elektiriksiz vede susuz zamanlarında yanan ocağın başında odun ateşi ile kaynamış kaçak bir çayı yudumlayıp hüzünlü bir halkk türküsünü mırıldanan ve odanın karanlık köşesinde dinleyen; dinlerken yüreğinin kıvrık yarısında gizlenen sevda ile acılara boğulan
Hoşça kal ;bin bir yetimhanedeki garip çocuk__________________
BE'dualarınızda ve nefret hissiyatlarınızda olmamak ümidi ve arzusu ile.
Şemsettin Tan
Ey sevgil; bir bayram gününün üç beş adımlık mesafede olduğu demlerde ;bir kartpostalcıdan yüzbinlerce kartpostal alırım. Kimisi bir kış günü manzaralı kimisi gül desenli; her biri üzerine bir birinden farklı yüzbinlerce şiir yazarım. Fakat hiç birini sana layık göremediğimden gönderemem;Çünkü ben bir şairin bir yazarın sevgiliye layık bir cümle kuramayışındaki acziyete düşmüşüm.
