Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İz Bırakanlar - Ömer İbni Abdulaziz [Full _ Tam]

DjKarakurt Çevrimdışı

DjKarakurt

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
İz Bırakanlar - Ömer İbni Abdulaziz [Full _ Tam]

17.jpg
Müjdelenen İnsan Ömer Bin Abdülaziz-1İslam tarihinde Müslümanların ve diğer insanların model alabileceği nice şahsiyetler bulunmaktadır. Ömer bin Abdülaziz radıyallahu anh, İslam tarihindeki bu nadide şahsiyetlerden sadece bir tanesidir. İlmî yönüyle, takvasıyla, siyasi zekâsıyla herkesin örnek alabileceği bir şahsiyettir.
NESEBİ Hulefa-i Raşidin’ in ikincisi Ömer bin Hattab radıyallahu anhdır.. Halife Ömer radıyallahu anh, her sabah yaptığı gibi o sabah da Medine sokaklarında dolaşıyordu. Bir ara yorulup bir evin önünde dinlenmek için oturdu. İçerden bir anne ile kızının konuşma sesleri geliyordu. Anne kızına süte su katmasını söylüyordu. Lakin kızı bu işin yanlış olduğunu, halifenin bu uygulamayı yasakladığını söylüyordu. Bunun üzerine annesi Halife Ömer radıyallahu anhın onların süte su katacaklarını nereden göreceğini sordu. Kızı ise Halife Ömer radıyallahu anh görmese bile Allah’ın gördüğünü söyledi. Bu konuşmayı başından sonuna kadar dinleyen Ömer radıyallahu anh, derhal evine geri döndü. Ertesi gün oğlu Asım’ı yanına çağırarak dünkü aileyi gidip araştırmasını söyledi. Asım radıyallahu anh gidip aileyi araştırdı. Kızın bekâr olduğunu öğrendi. Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh oğlu Asım’ı o kızla nikâhladı. Daha sonra bu birliktelikten Ömer bin Abdülaziz radıyallahu anhın annesi olan Leyla radıyallahu anh doğdu. Babası ise Ümeyye oğullarından Mervan bin Hakem’in oğlu Abdülaziz’di. Abdülaziz, Resûlullah’ın aleyhisselamın mescidinde hadis halkalarını ve sahabinin sohbetlerini dinleyerek büyümüş birisiydi. Annesi ise Sünnet’e olan bağlılığı, zühdü ve takvasıyla meşhur olan Abdullah bin Ömer radıyallahu anhın dizi dibinde yetişmişti. Ömer bin Abdülaziz radıyallahu anh, Leyla radıyallahu anh ile Abdülaziz radıyallahu anh ın izdivacıyla Hicri 61 yılında Medine’de dünyaya gelmişti. ÜMMETİN EŞECCİ Eşecci kelime manası olarak yüzünde yara izi bulunan kişi demektir. Ömer bin Abdülaziz radıyallahu anhın lakabı Eşecc’iydi. Ömer bin Abdülaziz’in radıyallahu anh, büyük dedesi Ömer radıyallahu anh rüyasında kendi soyundan, yüzünde yara izi bulunan birisinin geleceğini ve bu kişinin dünyayı adaletle dolduracağını görmüştü. Bu olay halk arasında dilden dile dolaşıyordu. Ömer bin Abdülaziz radıyallahu anhın yüzünde küçüklüğünden geçirdiği bir kazadan dolayı bir yara bulunmaktaydı. Bu olay gerçekleştikten sonra oğlunun bu hâlini gören baba Abdülaziz şu sözleri söylemişti: “Eğer sen Ümeyye oğullarının Eşecci isen, o zaman en mutlu kimsesin demektir.” Ömer bin Abdülaziz radıyallahu anh Ümeyye oğullarının değil, Ümmet’in Eşecciydi. Yeryüzünü iki yıllığına dahi olsa adaletle doldurup kıyamete kadar bataklıkta açan çicek nasıl olur Ümmet’e gösteren kişi o olmuştu ÜMMETİN DELİKANLISI Ömer bin Abdulaziz gençliğinde halifelik şuurundan çok uzak bir hayat yaşıyordu. Yaşantısına bakıldığında halife olacak bir özelliği yok gözüküyordu. Pahalı elbiseler giyiyor, lüks bir hayat yaşıyordu. Medine sokaklarında yürüyüşü darbı mesel olmuş “ Ömer’in yürüyüşü” diye meşhur olmuştu. Yürürken kazara cübbesi bir yere takılsa tenezzül edip de düzeltmez, cübbeyi çıkarıp giderdi. İsraf hayatının hemen her safhasında vardı. Ama valilikle başlayan görev süreci Ömer bin Abdulaziz’de ciddi değişimlere vesile olmuştu. Allaha karşı duyduğu derin sorumluluk şuuru, hayatının her safhasını değişime uğratmıştı. Kibir ve israf dolu hayat gitmiş, yerine züht ve tevazu gelmişti. Makam ve mevki kullukta onu yükseltmiş, Rabb’ine daha da yaklaştırmıştı. Halifelik basamaklarını bugünlerden tırmanıyordu. Medine sokaklarının delikanlısı, artık İslam’ın delikanlısı oluyordu. İLİMDE HOCALARI Ömer bin Abdülaziz radıyallahu anh, çocuk yaştayken hafız olmuştu.. Birçok sahabenin sohbetine katılmış ve onlardan hadis rivayet etmiştir. Hocalarının tamamına yakını döneminin âlim ve fakihleriydiler. İlim olarak döneminin büyük âlimleri arasında idi. İlk ilmi eğitimini aldığı hocası Salih bin Keysan’dır. Hocalarının sayısı tam olarak otuz üç tanedir. Bunlardan sekizi sahabi, diğerleri ise tâbiûnun önde gelenleri idi. Onun ahlaki açıdan yetişmesinde en büyük etken annesinin amcası olan Abdullah bin Ömer’dir. Diğer hocaları ise Said bin Müseyyeb, Ubeydullah bin Abdullah bin Utbe bin Mesut, Salim bin Abdullah bin Ömer gibi İslam tarihinde ayrı yeri bulunan büyük âlimlerdir. MEDİNE VALİSİ Ömer bin Abdülaziz radıyallahu anh, Velid bin Abdülmelik döneminde Medine’ye vali olarak atanmıştı. Lakin Ömer bin Abdülaziz radıyallahu anh, bu görevi almak istemiyordu. Çünkü bu görevi alırsa zalim saltanatın zalimliklerine de ortak olacaktı. Bu yüzden Velid bin Abdülmelik’e şu şartları sundu: 1- İnsanlara hak ve adaletle davranacak ve kimseye zulmetmeyecek, hazine için insanlara ağır yükler yüklenmeyecekti. Bu da Emevi hazinesine gönderilen paranın azalacağını gösteriyordu. 2- İlk sene hac yapılmasına izin verilecekti. Çünkü Ömer bin Abdülaziz, daha önce hiç hacca gitmemişti. 3- Medine’de insanlara yardım dağıtılmasına müsaade edilecekti.[1] Velid bu şartları kabul etti. Bunun üzerine Ömer bin Abdülaziz görevine başladı. İlk iş olarak Ömer bin Abdülaziz, Medine’nin on büyük âlimini toplayarak bir şura meclisi kurdu. Bu meclisin tamamı sahabi torunlarından, âlim insanlardan oluşmaktadır. Yaptığı her işte bu şura meclisine danıştı. İşini ona göre yaptı. O dönemde Emeviler, ehlibeyte ağza alınmayacak sözler ederdi. Lakin Ömer bin Abdülaziz, Emevilerin aksine Hüseyin radıyallahu anh efendimizin oğlu olan Ali Zeynel Abidin radıyallahu anhı çokça ziyaret eder, tavsiyelerini alırdı. Ömer bin Abdülaziz, ehlibeyte muhabbet duyar, onlara her konuda yardımcı olurdu. Ömer bin Abdülaziz, valiliği döneminde Mescid-i Nebevi’yi genişletmiştir. Velid bin Abdülmelik, mescidin süslenmesini de istemesi üzerine istemeyerek de olsa bu işi yapmıştır. Ömer bin Abdülaziz, Haccac bin Yusuf es Sakafı’nın, komploları yüzünden Velid tarafından azledilmiştir. Onun azledilmesine tüm Medine halkı çok üzülmüştü. Çünkü onun sayesinde Medine adalete ve iyi bir yönetime kavuşmuştu. Velid bin Abdülmelik, valilikten sonra onu merkeze yani Şam’a çağırdı. Onu kendi danışmanları arasına aldı. Valilik tecrübesi Ömer bin Abdülaziz için çok iyi olmuştu. Hem bu sayede ümmetin eksikliklerini görmüştü. Halifeliği döneminde ise bu eksiklikleri Allah’ın izniyle bir bir kapatacaktı. Velid bin Abdülmelik siyaset olarak hep zalimce bir siyaset izlemiştir. İsyan eden insanlarla konuşup anlaşmak yerine onlara kılıcını göstermiştir. Gerçi Emevi saltanatının genel siyaseti bu idi. Ömer bin Abdülaziz, bu durumdan çok rahatsız olurdu. Velid’i bu yüzden çok şiddetli bir şekilde eleştirirdi. Velid’in valileri de ondan pek farksız değildiler. Yargılama dahi yapmadan kafalarına göre insanları idam edebiliyorlardı. Velid’in ölümünden sonra başa Ömer bin Abdülaziz ile çok iyi dostluğu olan Süleyman bin Abdülmelik geçti. Onun döneminde Ömer bin Abdülaziz devlet yönetiminde daha etkin olmuştur. Çünkü Süleyman bin Abdülmelik, yaptığı her işte veziri olan Ömer bin Abdülaziz’e danışarak yapardı. Ömer bin Abdülaziz, Süleyman bin Abdülmelik döneminde arka plandan da olsa gösterdiği aktif siyaset halk tarafından çok beğeni toplamıştı. Süleyman bin Abdülmelik’ten sonra halife seçilmesinde bu gösterdiği aktif siyaset etkili olacaktı. Allah ondan razı olsun. Mus’ab Yılmaz / Gençdoku Aralık 2012
[1] “Emeviler Dönemi-2” Prof. Muhammed Sallabi, Ravza Yayınları



GD_44_BASKI-58.jpg
Beşinci Raşid Halife: Ömer bin Abdülaziz-2 Aralık sayısından itibaren “Ömer bin Abdülaziz” yazı serimize başlamıştık. Halifelikten önceki hayatı, hilafeti ve şahsiyeti olmak üzere üç bölümde Ömer bin Abdülaziz’i siz değerli Genç Doku okurlarına anlatmaya çalışacağız. Ömer bin Abdülaziz, Süleyman bin Abdülmelik’in vasiyeti üzerine halifelik makamına seçilmişti. Lakin Ömer bin Abdülaziz böyle bir durumu kabul etmedi. Çünkü ümmetin halifesini yine ümmet seçmeliydi. Kendisinin halife olduğunu öğrenmesi üzerine minbere çıkarak halka kendi halifelerini kendilerinin seçmesi gerektiğini onlara söyledi. Zaten halk ondan memnundu. Çünkü valiliği ve halife danışmanlığı dönemlerinde izlediği siyaset ile halk tarafından büyük beğeni toplamıştı. Halkta tereddütsüz olarak onun halifeliğini kabul etti. Adil Düzeni İhya Etti!.. Ömer bin Abdülaziz, halifeliği döneminde dedesi Ömer bin Hattab (ra) gibi adaletli bir yönetim izlemiştir. Halife seçilmesi üzerine ilk iş olarak zevcesi Fatıma binti Abdülmelik’in altın ve mücevherlerinin tamamını Beytül Mal’a aktarmak oldu. Daha sonra Ümeyye oğulları ailesinin haksız yere almış bulundukları malların tamamını da Beytül Mal’a aktardı. Tabi bu durum Ümeyye oğullarının sinirlenmesine sebep olmuştu. Ondan bu durumu durdurmasını istemişlerdi. Lakin Ömer bin Abdülaziz kabul etmedi. Çünkü Ümeyye oğulları hilafet makamına geçtiklerinden beri hep haksız yere kazanç sağlamışlardı. Halkı sömürmüşlerdi. Artık devran dönmüştü. Adil bir sistem tesis edilecekti. Bundan dolayı halktan “mezalim malları” adı altında alınan malları halka iade etti. Ümeyye oğullarının haksız yere kazanç sağlamalarına izin vermedi. Ömer bin Abdülaziz’den önceki halifelerin zamanında gayri Müslimler müslüman oldukları zaman onlardan daha önce gayri Müslim oldukları için cizye adı altında vergi alınırdı. Ömer bin Abdülaziz bu uygulamayı sonlandırdı. Bu islamın daha hızlı yayılmasına sebep oldu. Halka zulmeden bütün valileri görevden aldı. Çünkü o adil bir düzeni ihya etmeye çalışıyordu. Kendisi ne kadar adaletle hükmetse bile valileri onun gibi olmazsa onun çalışmalarının bir faydası olmayacaktı. Onun sayesinde müslümanlar iki yıl boyunca Raşid halifeler dönemini yaşayacaklardı. EHLİ BEYT VE ÖMER BİN ABDÜLAZİZ Emeviler, hilafet makamını ele geçirdikleri andan itibaren Ehli Beyt’e hutbelerde ağza alınmayacak sözler ederlerdi. Peygamberin ev halkına karşı her türlü maddi ve manevi işkenceyi reva görürlerdi. Lakin Ömer bin Abdülaziz dönemine gelindiğinde ise bu durum değişti. Hutbelerde Ehli beyt aleyhine söylenen bütün sözler yasaklandı. Bunun yerine günümüze kadar gelmiş olan bir uygulamayı başlattı. Nahl suresinin 90. Ayetlerinin okunmasını adet haline getirdi. Hem yanlış bir uygulamaya son vermiş Hem de yanlış bir uygulamayı güzel bir uygulamayla tamamlamış oldu. Ömer bin Abdülaziz’in Döneminde; 1- Çıktıkları dönemden beri büyük bir sorun teşkil etmekte olan Haricilerle anlaşma yoluna gitti. Önce onlarla yapılan savaşa son verdi. Daha sonra da onların önderlerini çağırarak onlarla fikri bir münakaşa yaptı. Bu fikri münakaşada onların bütün tezlerini çürüterek halk nezdinde itibarsızlaştırdı. Böylece bir fitne güruhunu bir süre de olsa etkisiz hale getirdi. 2- Rabbimizin büyük emirlerinden olan zekât tam manasıyla uygulanmış, zekât verilecek fakir bulunamaz hale gelmiştir. Zekâtın toplumsal refahı ve adaleti tesis edişi onun devrinde açık olarak görülmüştür. 3- Hurafe ve bid’atlara karşı, sünnet kılıcı ile ciddi bir şekilde savaşmış, müslümanların Kuran ve sünnetten en güzel şekilde istifade etmelerine engel olacak, yanlış görüş ve uygulamalara izin vermemiştir. 4- Âlimleri toplayarak onlara dağınık bir halde olan hadislerin kâğıtlara yazılarak toplanması emrini verdi. Böylece islam tarihinde ilk hadis tedvinini yapan kişi Ömer bin Abdülaziz oldu. 5- Ömer bin Abdülaziz’den önceki halifeler döneminde yalancı, yalaka ve paragöz olan şairlere değer verilirken; hakkı söyleyen âlimler ise dışlanır ve cezalandırılırdı. Lakin Ömer bin Abdülaziz, şairlerin sözlerini dinlemek yerine âlimlerin sözünü dinlemeyi tercih etmiştir. Çünkü bu ümmetin âlime değer verdiği zaman yükseleceğini çok iyi bilen bir insandı. ŞEHADETİ Ömer bin Abdülaziz’in Ümeyye oğullarının haksız bir şekilde kazanç elde etmesine izin vermemesi, bu ailenin fertlerinin ona karşı bir kin duygusu beslemesine yol açmıştır. Bu yüzden onu öldürerek daha rahat bir şekilde yolsuzluklarına, saltanatlarına devam etmek istiyorlardı. Onu şehit etmek için yakın kölelerinden birini özgürlük ve mal vaatleriyle kandırarak onun şehit etmesini sağlamışlardır. Kölesi, Ömer bin Abdülaziz’i zehirli bir suyla şehit etmişti. Ömer bin Abdülaziz hicri 101 yılında kırk yaşında vefat etmiştir. Halifeliği döneminde on yılda yapılacak işleri iki yıldan daha az bir sürede yapmıştı. Son olarak: “Şüphesiz gönüllerdeki iman meşalesi sönmez. Çağların ve hatalı yöneticilerin örttüğü küllerin altına gizlense de dosdoğru bir yöneticinin soluğu ile hemen parlar. Ömer bin Abdülaziz’in soluğu ise güçlü ve tertemizdi. O soluk ve nefese insanlar cevap vermiş ve ona güvenin ışıkları kalpleri aydınlatmıştı. Yönetici mutlu, yönetilenler mutluydu. Filozofların zihnini meşgul eden “Erdemliler Medeniyeti” bu insanların dünyasında gerçek anlamıyla kurulmuştu.”[1] Allah ondan razı olsun. HULEFA-i RAŞİDiN NE DEMEK? Hulefa- i Raşidin tabiri Efendimizin hadis-i Şerifinde geçen bir tabirdir. Efendimiz aynı kendi sünneti gibi onlarında sünnetine (uygulamalarına )uyulması gerektiği hususunda ümmetine tavsiyelerde bulunmuştur. Efendimizin hadis-i Şerif’in de bildirdiği “ Halifelik benden sonra 30 yıldır” hadisine göre bu zaman dilimi dört büyük halifeyi kapsamaktadır. Buna göre Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali rdıyallahu anhüm da halifelik görevleri sürecinde Allah’ın şeriatından ve sünnetten taviz vermeden bu görevi ifa ettikleri için bu payeyi hak kazanmışlardır. Başta büyük hadis tefsir ve fıkıh alimi Süfyani Sevri olmak üzere bir çok alim Ömer bin Abdulaziz’i sünnete olan bağlılığından dolayı raşid halifelerden saymıştır. Bu görüş genel kabul görmüş ve İslam tarihi boyunca raşid halifeler deyince aklımıza bu beş kişi gelmiştir. Ümmeti muhammed olarak hafızamızda ve gönlümüzde yer etmiştir. Allah onlardan razı olsun.
Mus’ab Yılmaz / Gençdoku Ocak 2013
[1] “İkinci Ömer, Ömer bin Abdülaziz“ Abdülhamid Cude es-Sahhar, Rağbet Yayınları s:150.

17.jpg


GD_44_BASKI-58.jpg
 
Üst Ana Sayfa Alt