Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kalplerin Mühürlenmesi Ne Demektir???

A Çevrimdışı

akifturker

Üye
İslam-TR Üyesi
Soru : Kalplerin mühürlenmesi ne demektir? Kalbi mühürlenen bir insan, iman etmemekten nasıl sorumlu tutulabilir?

Cevap:

Kalp mühürlenmesi, bir kalbin küfür ve isyanla katılaşmak ve kararmak suretiyle imanı kabul edemez hale gelmesi şeklinde tarif edilir.

Allah Resulü (asm.) buyururlar ki: Her günah ile kalpte bir siyah nokta meydana gelir.

Bir ayet-i kerimede de “Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını (sair günahları) dilediği kimse için bağışlar.” (Nisa Sûresi, 48) buyrulur. Bu hadis-i şeriften ve âyet-i kerimeden anladığımıza göre, kalbi karartan en büyük siyahlık şirk, yani Allah’a ortak koşmaktır. Bir insan, şirki dava eder ve bu hususta müminlerle mücadeleye girişirse, her geçen gün kalbindeki bu siyahlık daha da koyulaşır ve genişlenir. Git gide bütün kalbi sarar. Artık o insanın iman ve tevhidi kabul etmesi âdeta imkânsız hale gelir. Nur müellifinin ifadesiyle, “Salâh ve hayrı kabule liyakati kalmaz.”

İşte sözü edilen âyet-i kerime, Allah Resûlüne (asm.) cephe alan, onunla mücadele eden müşrikler hakkında nâzil olmuştur. Ve o müşriklerin kalplerinde şirkin tam hâkimiyet kurması ve tevhide yer kalmaması, “kalp mühürlenmesi” şeklinde ifade edilmiştir.

İşte kendilerine hidayet kapısı kapananlar, bu noktaya varan müşriklerdir. Yoksa günah işleyen, zulüm eden yahut şirke giren her kişi için hidayet kapısının kapanması söz konusu değil. Aksi halde, asr-ı saadette, daha önce putlara tapan on binlerce insanın İslâm’a girmelerini nasıl izah edeceğiz?!..

Şirke giren her insanın kalbi mühürlenseydi, hiçbir müşrikin Müslüman olamaması gerekirdi. Demek ki, kalbi mühürlenenler, tevhide dönmeleri imkânsız hâle gelenlerdir.

Ve onlar, bu çukura kendi iradelerini yanlış kullanarak düşüyorlar.

Çok önemli bir noktaya da kısaca değinmek isteriz: Nur Külliyatında küfür iki kısımda incelenir: Adem-i kabul ve kabul-ü adem. Adem-i kabul, yani “iman hakikatlerini kabul etmeme” hakkında “Bir lâkaydlıktır, bir göz kapamaktır ve cahilane bir hükümsüzlüktür.” denilir. Kabul-ü ademde ise küfrü dava etmek ve batıl itikadını ispata çalışmak söz konusudur. Bu ikinci gurup, küfür cephesinde yer alarak iman ehliyle mücadele ederler. İşte kalp mühürlenmesi, daha çok, bunlar için söz konusudur. Daha çok diyoruz, çünkü bu insanlardan da, az da olsa, hidayete erenler, İslamı seçenler çıkmaktadır.





Alaâddin Başar (Prof. Dr.)



Şüphesiz maddi gözler köretmez ama göğüslerde olan kalpler körelir" (el-Hacc, 22/46). Bu âyet-i kerimelerde anlatılan manevî kalbtir. Kalb imân merkezi olan duyudur. Nitekim Allah Teâlâ "İnananların kalpleri Allah'ı anmakla yatışır. İyi bilin ki kalpler ancak Allah'ı anmakla yatışır" (er-Râd, 13/28). "Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir" (el-bakara, 2/7). Buyurmuştur. Bu âyet-i kerimeler imanın kalple alâkalı oludğunu anlatmaktadır. Aynı konuda bir başka âyette şöyle buyurulmuştur:

"Hayır, onların işleyip kazandıkları şeyler kalplerinin üzerine pas olmuştur" (el-Mutaffifin, 83/4).

İslam kültüründe kalb (gönül)'e çok geniş yer verilmiştir. Allah sevgisinin muhafaza edileceği yer, sevgi, muhabbet, kin ve nefretin hissedildiği ruhun ulvî bir özelliği olduğu kabul edilmiştir: "İnsan vücûdunda bir et parçası vardır o düzelirse bütün vücud düzelir, o bozuk olduğunda bütün vücud ifsâd olur. İyi bilin ki, işte o et parçası kalbtir" (Buhârî, İmân, 39; Müslim, Musâkât, 107; İbn Mâce, Fiten, 14). Ma'rifet yani Allah'ı bilmek ve tanımak kalbin işidir (bk. Buhârî, İmân, 13). Hased, gazab ve nefret gibi kötü duyular kalpte bulunduğu gibi imân, Allah korkusu, hilm ve takva da kalbe ait fiillerdir (Nesâî, Cihâd, 8; Müslim, İmân, 230; Tirmizi, Fiten, 26; Ahmed b. Hanbel, V, 71).

Duaların kabul edilmesi içinde gerekli olan kalbin kötü duygu ve hasletlerden uzak tutulmasıdır. Bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.s) dualarında Allah Teâlâ'dan selim bir kalb istemiş ve bunu ümmetine öğretmiştir (bk. Buharı, Deâvât, 33, 44; Müslim, Deâvât, 49).
Hz. Peygamber Allahu Teâlâ'ya dua ederken şöyle dua ederdi: "Ey kalbleri (iman ve iyilikte) sabitleştiren Allahım. Kalplerimizi senin dinin üzere sabit kıl" (İbn Mâce, Mukaddime, 13)
 
Üst Ana Sayfa Alt