Çevrimdışı
KARDEŞİM DÜŞMANIMIZI SEVİNDİRME! .
29/01/2010 - 13:23
Sabiha Ateş Alpat
Yer yüzünü yaratıp,insanı onda Halife kılan Allah’a hamd olsun.Halife,bir iş ile vazifelendirilmiş,kendisine görev/misyon yüklenen manasındadır.İnsana yüklenen vazife bireysel bir Müslüman’lık değil “Fitne yer yüzünden kalksın Din (idare,yönetim)yalnızca Allah’ın olsun”(1).Bu görevin yapılış yöntemini/metodunu insanlığın baş öğretmenleri olan seçtiği/seçkin peygamberlerle öğretmiştir…Tevhid tekrarlanan bir cümle,bir kelime değil,aksine hayatın tüm alanını şekillendiren hayat sistemidir.. Bu sistemde tüm kanunlar yalnızca Allah’tan alınır ve seçtiği peygamberlere tabi olunarak hayat yaşanır ki; Peygamberler de nefislerinden konuşmazlar.Tevhid, müntesibini top yekün yeniden inşa eder.İnşası inançtan başlayarak,amel,ahlak,duygu,düşünce,siyaset,ticaret,kültür,edebiyat… Kısacası hayatın her alanına müdahil bir dindir..
Bu nedenledir ki,tevhid çağrısıyla görevlendirilen Peygamberimiz (sav) “şimdi ben bunu kavmime nasıl söylerim” Diğer bir ifadesin de “Ey Hatice artık uyku vakti geçti” buyurmuştur..Çünkü kendisinden istenen, toplumun yeniden inşası noktasında gerekeni yapmasıdır…Toplumsal değişimin zor ve meşakatli bir iş olmasındandır ki,tevhid öğretmenleri olan peygamberlerin yarenleri,havarileri,kadrosu olmuştur...Bir ve beraber olarak inanç kardeşi olmuş ve birlikte omuz vermişlerdir kaldırılması gereken yüke…
Tevhid çağrısının toplumu yeniden inşa görevini yaparken yanına ekip/kadro/ yardımcı isteyen baş öğretmenlerden birisi de Hz.Musa (as)dır..Görevlendirildiğinde şöyle demişti. “Kardeşim Harun’u, Onunla arkamı kuvvetlendir Onu işimde ortak kıl, böylece seni çok tesbih edelim Ve seni çok zikredelim ” (2).
Birlikte göğüslediler,birlikte yürüdüler. Birlikte Firavunun karşısına dikildiler ve dik durdular. Birlikte hicret edip,birlikte israiloğullarını ıslah çalışılmaları yaptılar.Tevhid ile insanın inşası için birlikte cehd ettiler..
Ve bir gün yeni direktifler/kanunlar almak için tur dağına çağrıldı Hz.Musa.. Hz.Harun’u israiloğullarının başlarına idareci tayin ederek tur dağına gitti.Hz.Musa ,vahyin bireye/ topluma yön verecek öğretilerini alıp kavminin yanına döndüğünde, kavminin saptığını,Samirizme uyduklarını,Samirinin ortaya koyduğu ideolojiyi benimsediklerini gördü.Bunun Allah’a şirk anlamına geldiğini bildiğinden hemen tepkisini gösterdi.Ayet bu konuyu bize şöyle haber veriyor “Mûsâ, kavmine kızgın ve üzgün olarak döndüğünde "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?"(3) dedi, telaşla elindeki nüshaları yere bırakıp kardeşi Harun’un başından tutarak “sen neredeydin ki bunlar saptı” dercesine görevini yapmadığını sanarak kardeşine çıkıştı.Hz.Harun şöyle cevap verdi” "Ey anam oğlu" dedi, "Kavim beni güçsüz buldu. Az kalsın beni öldürüyorlardı. Sen de bana böyle davranarak düşmanları sevindirme. Beni o zalimler topluluğu ile bir tutma."(4)
Gerek Hz.Musa’nın davranışı ve gerekse Hz.Harun’un cevabı Hz.Muhammed’in kardeşi (sav) olan bizlere tokat gibi birer mesaj içeriyor….Hz.Muhammed (sav) vahyin öğretilerini en ince ayrıntısına kadar bize öğretti ve Tevhid’in hakim olduğu yönetimi kurdu..Rabbına giderken veda hutbesinde bizleri de şahit tutup, emaneti bize bırakarak yürüdü Rabbine..
Maalesef emaneti taşımada zafiyet gösterdik, elimizden gitti…Bugün Hz.Musa’nın turdan gelişi gibi gelebilseydi ve bizlere “siz neredeydiniz ki bunca şirk,fitne,fesad,fuhuş yaygınlaştı” sorusunu sorsa,sorabilseydi acaba inananlar olarak her birimiz Hz. Harun kadar müsterih bir cevap bulabilir miydik diye düşünmeden kendimizi alamıyoruz..Diğer taraftan Hz. Harun’un cevabı oldukça günümüzün ümmet fotoğrafını resm eder durumda.
Gruplara bölünmüş bir vaziyette Dünya coğrafyasında Müslümanın Müslüman ile ayrışmasını,tartışmasını bölünmesini, yer yer kavgasını izlerken sormadan edemiyoruz.
“şirk,küfür,batıl,bidat yaygınlaştıkça yaygınlaştı.
Olan oldu Peki bize ne oluyor ki; Hala kardeş kavgalarıyla Düşmanımızı sevindirmeye devam ediyoruz”…
Ne dersiniz olan oldu.Peki ya bizler, Düşmanı sevindirmekten vaz geçmeli değil miyiz!?...
Sabiha Ateş Alpat
Dipnotlar.
1:Bakara suresi 193.
2:Ta ha suresi.30-34
3.A’raf suresi.150
4.A’raf.150
29/01/2010 - 13:23
Sabiha Ateş Alpat
Yer yüzünü yaratıp,insanı onda Halife kılan Allah’a hamd olsun.Halife,bir iş ile vazifelendirilmiş,kendisine görev/misyon yüklenen manasındadır.İnsana yüklenen vazife bireysel bir Müslüman’lık değil “Fitne yer yüzünden kalksın Din (idare,yönetim)yalnızca Allah’ın olsun”(1).Bu görevin yapılış yöntemini/metodunu insanlığın baş öğretmenleri olan seçtiği/seçkin peygamberlerle öğretmiştir…Tevhid tekrarlanan bir cümle,bir kelime değil,aksine hayatın tüm alanını şekillendiren hayat sistemidir.. Bu sistemde tüm kanunlar yalnızca Allah’tan alınır ve seçtiği peygamberlere tabi olunarak hayat yaşanır ki; Peygamberler de nefislerinden konuşmazlar.Tevhid, müntesibini top yekün yeniden inşa eder.İnşası inançtan başlayarak,amel,ahlak,duygu,düşünce,siyaset,ticaret,kültür,edebiyat… Kısacası hayatın her alanına müdahil bir dindir..
Bu nedenledir ki,tevhid çağrısıyla görevlendirilen Peygamberimiz (sav) “şimdi ben bunu kavmime nasıl söylerim” Diğer bir ifadesin de “Ey Hatice artık uyku vakti geçti” buyurmuştur..Çünkü kendisinden istenen, toplumun yeniden inşası noktasında gerekeni yapmasıdır…Toplumsal değişimin zor ve meşakatli bir iş olmasındandır ki,tevhid öğretmenleri olan peygamberlerin yarenleri,havarileri,kadrosu olmuştur...Bir ve beraber olarak inanç kardeşi olmuş ve birlikte omuz vermişlerdir kaldırılması gereken yüke…
Tevhid çağrısının toplumu yeniden inşa görevini yaparken yanına ekip/kadro/ yardımcı isteyen baş öğretmenlerden birisi de Hz.Musa (as)dır..Görevlendirildiğinde şöyle demişti. “Kardeşim Harun’u, Onunla arkamı kuvvetlendir Onu işimde ortak kıl, böylece seni çok tesbih edelim Ve seni çok zikredelim ” (2).
Birlikte göğüslediler,birlikte yürüdüler. Birlikte Firavunun karşısına dikildiler ve dik durdular. Birlikte hicret edip,birlikte israiloğullarını ıslah çalışılmaları yaptılar.Tevhid ile insanın inşası için birlikte cehd ettiler..
Ve bir gün yeni direktifler/kanunlar almak için tur dağına çağrıldı Hz.Musa.. Hz.Harun’u israiloğullarının başlarına idareci tayin ederek tur dağına gitti.Hz.Musa ,vahyin bireye/ topluma yön verecek öğretilerini alıp kavminin yanına döndüğünde, kavminin saptığını,Samirizme uyduklarını,Samirinin ortaya koyduğu ideolojiyi benimsediklerini gördü.Bunun Allah’a şirk anlamına geldiğini bildiğinden hemen tepkisini gösterdi.Ayet bu konuyu bize şöyle haber veriyor “Mûsâ, kavmine kızgın ve üzgün olarak döndüğünde "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?"(3) dedi, telaşla elindeki nüshaları yere bırakıp kardeşi Harun’un başından tutarak “sen neredeydin ki bunlar saptı” dercesine görevini yapmadığını sanarak kardeşine çıkıştı.Hz.Harun şöyle cevap verdi” "Ey anam oğlu" dedi, "Kavim beni güçsüz buldu. Az kalsın beni öldürüyorlardı. Sen de bana böyle davranarak düşmanları sevindirme. Beni o zalimler topluluğu ile bir tutma."(4)
Gerek Hz.Musa’nın davranışı ve gerekse Hz.Harun’un cevabı Hz.Muhammed’in kardeşi (sav) olan bizlere tokat gibi birer mesaj içeriyor….Hz.Muhammed (sav) vahyin öğretilerini en ince ayrıntısına kadar bize öğretti ve Tevhid’in hakim olduğu yönetimi kurdu..Rabbına giderken veda hutbesinde bizleri de şahit tutup, emaneti bize bırakarak yürüdü Rabbine..
Maalesef emaneti taşımada zafiyet gösterdik, elimizden gitti…Bugün Hz.Musa’nın turdan gelişi gibi gelebilseydi ve bizlere “siz neredeydiniz ki bunca şirk,fitne,fesad,fuhuş yaygınlaştı” sorusunu sorsa,sorabilseydi acaba inananlar olarak her birimiz Hz. Harun kadar müsterih bir cevap bulabilir miydik diye düşünmeden kendimizi alamıyoruz..Diğer taraftan Hz. Harun’un cevabı oldukça günümüzün ümmet fotoğrafını resm eder durumda.
Gruplara bölünmüş bir vaziyette Dünya coğrafyasında Müslümanın Müslüman ile ayrışmasını,tartışmasını bölünmesini, yer yer kavgasını izlerken sormadan edemiyoruz.
“şirk,küfür,batıl,bidat yaygınlaştıkça yaygınlaştı.
Olan oldu Peki bize ne oluyor ki; Hala kardeş kavgalarıyla Düşmanımızı sevindirmeye devam ediyoruz”…
Ne dersiniz olan oldu.Peki ya bizler, Düşmanı sevindirmekten vaz geçmeli değil miyiz!?...
Sabiha Ateş Alpat
Dipnotlar.
1:Bakara suresi 193.
2:Ta ha suresi.30-34
3.A’raf suresi.150
4.A’raf.150
