Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Küresel Cihad'ın Mimarı

Muhammed Yusuf Çevrimdışı

Muhammed Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Küresel Cihad'ın Mimarı

Pressmedya yeni bir analiz serisiyle okuyucuları karşısında

Ebu_Musab_al-Suri.jpg

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Dünya Tarihini gerçekçi bir bakış açısıyla inceleyenler bu tarihi belirleyen asıl unsurun barış değil savaş olacağını göreceklerdir. Savaş her ne kadar tüm inanç ve dinlerde insan doğasına aykırı bulunsa ve her ne kadar barış hep tercih edilen durum olsa da İnsanlık tarihi bir savaş arenasından ibarettir. İslamcılara göre bu savaş hak ile batılın savaşıdır. Hakkın taraftarları yeryüzünde İlahi kanun ve öğretilerin egemenliğini talep ederler. Yaşamı, ölümü, barışı, savaşı, politikayı ve dünya siyasetini yönlendirmesi gereken asıl gücün İslami değerler olması gerektiğini savunurlar. Budistler hayatın iyi ile kötünün mücadelesinden ibaret olduğunu dünyada iyilik yapan insanların ruhlarının iyi bir rolde başka bedenlere hulul edeceğini savunurlar. Sosyalistler hayatın proletarya ile elit kesim arasındaki güç ve serveti bölüşme mücadelesi olduğunu savunurlar. Herkes iyiliğin kendinde olduğu düşüncesindedir. Dünya her zaman iyi dinler ile kötü dinler arasındaki mücadelede bir savaş alanıdır. Herkes kendi dünya görüşünün en iyi olduğuna inanır ve bunu geçerli kılmak için de kıyasıya bir mücadeleye girer. Dünya tarihini gelecekte okuyanlar işte bu savaşlardan birinin de 20. Yüzyılın ortalarında şekillendiğini, 1980’lerde Afgan-Rus savaşıyla birlikte olgunlaşıp Sovyetlerin yıkılmasıyla birlikte birinci evresini tamamladığını göreceklerdir. Amerika öncülüğündeki Batı koalisyonunu ile Hilafeti yeniden kurma düşüncesi taşıyan Küresel Cihad yanlıları arasında son 15 yıldır devam eden Küresel Terörle Savaş (Diğer tarafın deyimiyle Haçlılarla Mücadele) savaşı ise bu tarihi mücadelenin ikinci raundudur. Henüz kazananı belli olmayan bu savaşın bir tarafında Neo-Conlar, İslam karşıtı batılılar, Vatikan, 44 Avrupa ülkesi, NATO, BM, Afrika Birliği hemen hemen bütün İslam ülkeleri liderlikleri ve neredeyse dünyadaki bütün askeri ve siyasi otoriteler vardır. Dünyanın ABD, İngiltere Çin gibi en güçlü ülkelerinden Mali, Tacikistan gibi en zayıf ülkelerine varıncaya kadar her siyasi otorite bu savaşta bir tarafı temsil etmektedir. Savaşın diğer cephesinde ise El Kaide, Taliban ve bunlara destek veren bazı İslamcı hareketler vardır. Batı dünyası çeşitli ılımlı İslam hareketleri ve Suud Selefiliği aracılığıyla Küresel Cihad yanlılarını meşrutiyet açısından hedef almaktadır. Son 10 yılın analizini yapan Uluslararası İlişkiler Uzmanları, Sosyologlar, Siyasi analistler, Askeri Stratejistler, ve dünya sistemini anlamaya çalışan bireyler Küresel Cihad Yanlıları ile Neo-Conların başını çektiği Batı ittifakı arasında devam eden bu savaşı görmezden gelerek yaptıkları her türlü okumada hatalı sonuçlara ulaşacaklardır. Herhangi bir gün dünyadaki ana medya organları ya da haber kaynaklarını inceleyenler her gün haber kaynaklarında Küresel Cihad yanlıları ile alakalı birçok haberin olduğunu görürler. 10 yıldır dünya gündeminin belirlenmesinde bu hareket oldukça etkili olmuştur. Bu hareketi anlamadan, hedeflerini, kökenini, tarihini yöntem ve taleplerini sağlıklı ve tarafsız bir bakış açısıyla analiz etmeden yapılan her türlü yorum başarısız ve eksik tezlerin oluşmasına kitlelerin yanlış yönlenmesine neden olur ve özellikle de Ortadoğu’yu anlama çabalarının eksik kalmasına neden olur. Herhangi bir devletin, strateji kurumunun, bölgesel aktörün, yada siyaset analizcisini Küresel Cihad hareketini ve dünyaya son 10 yılda yaptığı etkiyi görmezden gelme lüksü bulunmamaktadır. Bu hareketle savaşında Batı cephesi 1 milyondan fazla asker, on binlerce istihbarat görevlisi seferber etmiş, medya organları, ekonomik ve siyasi kurumlar, stratejik düşünce kurumları Küresel Cihad isimli bu tehlikeli hareketin dünyada evrensel bir hilafet kurma çabasına karşı seferber edilmiştir. Batı dünyasının 2 dünya savaşından sonra organize ettiği en üst düzey ve geniş askeri ve siyasi harekat Küresel Terörle Mücadele adı altında Küresel Cihad Yanlılarına yönelik yapılmıştır ve bu savaş hala şiddetlenerek devam etmektedir. Dünyayı son 10 yıldır kasıp kavuran çatışmalar, siyasi çalkantılar, Küresel Ekonomik kriz, Arap baharları ve siyasi adımlar tamamen bu savaşla alakalıdır ve El Kaide’nin başını çektiği Küresel Cihad hareketi bu savaşın iki aktöründen biridir.


[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Küresel Cihad düşüncesinin oluşmasında oldukça kritik bir rol oynayan stratejistlerden biri de Ebu Mus’ab El Suri’dir. Asıl adı [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Mustafa bin Abdulkadir Sit Meryem Nasardır. Halep’te doğan Suri Halep Üniversitesi Mekanik Mühendislik bölümü mezunudur. 1980 yılında İhvanı Müslimin hareketine katılmış, 1982 Hama isyanında rol almıştır. Hama katliamı esnasında kurtulmayı başaran Suri İspanya’ya iltica etmiş burada İspanyol bir bayanla evlenmiştir. 1987 yılında Afgan Rus harbine katılan Suri 2001 yılında da El Kaide saflarında ABD’ye karşı savaşmıştır.Suri’nin 11 Eylül saldırılarında etkin rol aldığı düşünülmektedir. 1997 yılında bir çok Avrupa ülkesini gezen Suri bir dönem İslami Çatışmalar Araştırmaları Birimi isimli bir kurum açıp yönetmiştir.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]
Abu_Musab_al-Suri_20.jpg



[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Hakkında Avrupa ve Amerika’da onlarca yüksek lisans ve doktora tezi yazılan, binlerce makale ve onlarca kitaba konu olan bu kişi Küresel Cihad’ın Mimarı olarak tanımlanmaktadır. 20 yıllık siyasi ve askeri tecrübelerini 1700 sayfalık El Mukaveme (Küresel Cihad Cepheleri Direnişi) isimli kitabında yayınlayan Ebu Mus’ab El Suri ABD ve Rusya’ya karşı yıllarca savaşmış ve hareket üzerinde ciddi etki bırakmıştır. Ebu Mus’ab El Suri’nin kitabı El Mukavame Amerikan askeri kolejlerinde okutulan baş yapıtlardan biridir. Yayınlandıktan kısa süre sonra bizzat CIA tarafından kısa sürede İngilizceye çevrilen eser Batı ittifakı tarafından Küresel Cihad Düşüncesini ve Dünya görüşlerini anlamada en önemli kaynak olarak kullanılmaktadır.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]
abu-musab-suri.jpg


[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Ebu Mus’ab El Suri 2005 yılında Ravalpindi’de Pakistan askerleri tarafından tutuklanmış bazı kaynaklara göre burada bir süre kaldıktan sonra Suriye’ye teslim edilmiştir. Suriye İsyanı sırasında hapisten kurtulan bazı mahkûmlar El Suri’nin şu an Suriye’de hapiste bulunduğunu bildirmişlerdir. Son on yıldır bütün dünyayı az ya da çok bir şekilde etkileyen ve son 10 yıldır bütün dünyada gündemin ilk sıralarında yer alan Küresel Cihad Hareketinin oluşumunda bu derece etkili olan Ebu Mus’ab El Suri’ye ait kitabın bazı makalelerini Pressmedya.com okuyucularıyla paylaşıyoruz.





[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]
coverkay.jpg




[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Ebu Mus’ab El Suri


[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Global Cihad Stratejisi




[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bu Makale Ebu Mus’ab El Suri’nin uzun yıllar edindiği tecrübelerle yazdığı 1700 bin sayfalık EL Mukaveme (Direniş) isimli strateji kitabından alınmıştır.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Metodumuzla uyumlu olarak, askeri teorimiz, cihattan bizzat edindiğimiz tecrübelerle doğmuştur. Bu, teoriler yaşanmış tecrübelerin ürünüdür. Bu tip teoriler, sadece aktif şekilde bu işin içerisine giren, -başarı Allah’tandır- kişiler tarafından formüle edilebilir. Bunlar savaş alanlarında yazılmıştır. Fikirlerin içindeki detaylar, mücahitlerin dinlenme zamanlarında savaş alanlarında toparlanmıştır. Allah’tan onlardan biri olmayı dileriz.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Şimdi dikkatlerinizi başka bir yöne çekmek istiyorum. Burada dile getirmek istediğim şeylerin çoğu, kendi tecrübelerime, çalışmalarıma, karşılaştırmalarıma ve tecrübeli mücahit liderlerle ve kadrolarla yaptığım konuşmalara dayanan, özel düşüncelerdir. Bu konuların çoğu, neyin helal neyin haram olduğu ile ilgili değildir. Bunun yerine, bunlar tecrübelerden elde edilmiş, savaş ve savaş hileleri ile ilgili kişisel hükümlerdir. Savaşın da fizik kuralları gibi evrensel gerçekleri ve değişmeyen yöntemleri vardır.
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]1991 yazında, bu fikrin ilk tohumlarını attım. O zaman, Irak’a düzenlenen Çöl Fırtınası Operasyonunun rüzgarı Afganistan’da bizi de etkilemişti. Daha sonra bu fikri Cezayir cihadının fırtınalı günlerinde geliştirdim. Sonra, Afganistan İslam Emirliği(Taliban Demokrasiyi reddettiği ve İlam’a alternatif olarak görmediği için bu ismi tercih etmiştir) askeri kamplarında bu fikir olgunlaştı, şekillendi ve son halini aldı. Taliban’ın desteği ile bu fikirleri uygulamaya çalıştım. Ve 11 Eylül geldi, acımasız işkenceler bizi ev hapsine ve zindana zorladıktan sonra, kendimi tamamıyla bu fikri son şekliyle formüle etmeye adayabildim. Bu hapsin avantajlı yanı, olayları takip etmemi, düşünmemi ve yazmamı sağlamasıydı. Afganistan’ın düşmesinin üzerinden üç yıl geçti ve medeniyetin yüzünü ve tarihi akışını değiştiren bazı tarihsel değişiklikler oldu. Yeni taktikleriyle ve her yere tam donanımlı saldırılarıyla, Amerikan seferleri başladı. Bu saldırılar bana fikirlerimin doğruluğunu böylece öğretmiş oldu – Allah her şeyi bilendir- ve bu fikirlerden emin oldum ve onları daha da geliştirdim, böylelikle karşılaştığımız yeni gerçeğe daha da uyumlu oldular. Düşmanlarımız ve bizim aramızdaki maddi dengesizlik ortadan kayboldu. Maddi güç onların lehineydi ama sonra aleyhlerine döndü.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Onlarla bizim aramızda askeri denge yoktur. Karşılaştırılamaz bile. Eğer onlara karşı koymaya karar verdiysek ve bunu bir dini görev olarak adlandırırsak- ki doğru olan budur-, Allah’ın izniyle bu bölümdeki detaylı olarak anlatacağım fikirler, dikkatle göz önünde bulundurulması ve kullanılması gereken tek yöntemdir. Allah’tan zafer isteriz, kolaylaştırma ve doğru olan için ilham isteriz, rahmetini umarız, rehberliğini ve birbirimize bağlılığı isteriz. O dualarımızı kabul ederek lütfunu gösterecektir. O gerçekten her şeyi duyan ve cevap verendir.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Cihadi süreç boyunca kullanılan metod ve yöntemler (1963-2001):

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Birinci bölümün, altıncı ve yedinci kısımlarında söz ettiğim gibi, cihat tecrübeleri 1960’ların başında başlamıştır ve 11 Eylül 2001’e, yeni bir dünya düzeninin tam anlamıyla başladığı zamana kadar, devam etmiştir. Bu süreci gözleyen kişi üç cihat metodolojisini, karşılaştırma yöntemine dayanarak, kategorize edebilir. Bu dönemde yapılan her Cihadi çatışma bu kategorilerden birine dâhil edilmiştir. Ortaya çıkan sonuçlar şöyledir:

  1. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Gizli askeri organizasyonlar ekolü: (bölgesel-gizli- hiyerarşik)
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Not: Burada bahsedilen bazı İslam’i hareketlerin gizlice silahlanması ve devrim yapma amacıyla hükümet güçlerine karşı savaşması meselesidir. Suriye İhvanı, Cezayir Cihad Hareketi vb.
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bu, daha önce bahsettiğim cihat tecrübeleri ve organizasyonlarıdır. Cihat ideolojisini benimsemişler ve bölgesel bazda, gizli bir sistem ve hiyerarşik iletişim ağı yoluyla örgütsel çalışmayı yönetmişlerdir. Ana amaç, var olan hükümetleri ve sistemleri çökertmektir ve cihat yoluyla İslami sistemi kurmaktır.




[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Sonucun özeti:

  1. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Askeri başarısızlık: savaş alanında yenilgi.
  2. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Güvenlik başarısızlığı: gizli örgütlenmenin dağıltıması
  3. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Dava başarısızlığı: İslam ümmetini harekete geçirme, motive etme ve desteğini alma yetersizliği
  4. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Eğitimsel başarısızlık: gizlilik yüzünden(gizlilik kaygısı kitlelere ulaşmayı engellemiştir)
  5. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Politik başarısızlık: Hedefe ulaşılmamıştır. Bu hareketlerin hiç biri İslam devrimi gerçekleştirememiştir.
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Sonuç: Bütün aşamalarda tam bir başarısızlıktır.

  1. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Açık cephe ve hat çatışması
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bu ekol düşmanla düzenli birlikler şeklinde cephelerde karşılaşmayı esas alır. Afganistan, Bosna, Çeçenya gibi direniş bölgelerinde bu yöntem sıkça kullanılmıştır. Bu çatışmalarda kullanılan metod düşmanla kalıcı askeri kamplarda karşılaşmak ya da yarı düzenli yarı gerilla tarzı savaş yürütmektir.
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Sonucun özeti:

  1. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Ezici askeri başarı.
  2. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Güvenlik başarısı
  3. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Dava başarısı: Bu çatışmalarda elde edilen başarı İslam ümmetini bu davalar etrafında harekete geçirmiştir.
  4. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Kamplarda ve cephelerde kısmi eğitim başarısı.
  5. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]İslam Devleti kurulan Afganistan dışında, politik başarısızlık.
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Sonuç: Genellikle başarı ve Afganistan’da ise tam başarıdır.


  1. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bireysel cihat ve küçük hücre savaşı ekolü:
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bu, küçük gruplar veya bireyler tarafından uygulanan operasyonlardır. Bazı operasyonlar şunlardır:

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]-Seyyid Nasir El Meşri’ nin Siyonist Kahane’yi öldürmesi
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]-Remzi Yusuf El Balaçi’ nin, New York kulelerini ilk defa imha etme girişimi
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]- Ürdün’ lü El Dakamsa’nın, sınırda Siyonist kadını öldürmesi
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]- Süleyman Hatir El Meşri’ nin İsrail sınırında nöbetçileri öldürmesi
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]- Ve Körfez Savaşı boyunca yapılan bireysel operasyonlar… Liste uzundur.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Özet:

  1. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Askeri başarı: Düşmanı tedirgin eder.
  2. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Güvenlik başarısı: Çünkü bu operasyonlar yeni hücreler kurulmasına ilham kaynağı olurlar.
  3. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Dava başarısı: İslam ümmetinin dikkatini çeker ve sempatisini artırır.
  4. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif] Eğitimsel başarısızlık: bir programın olmaması sebebiyle
  5. [FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Politik başarısızlık: Bunu bir olguya çevirebilecek bir programın olmaması sebebiyle
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Sonuç: Düşmanı şaşırtıp telaşlandırmada ve İslam ümmetini harekete geçirmede başarıdır.


[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Böylece, araştırmamızda, bugünkü direniş için en iyi metot olan yolu saptamak için bu üç ekolü tartışmaya başlayabiliriz. Şu sonuca vardık: Yukarıdaki tabloda bahsettiğim gibi, hükumetlere gizli örgütlerle şehirlerde savaş açma ekolü Cihadi grupları tamamen başarısızlığa götürmüştür. Bu sözleri dışardan yorum yapan biri gibi söylemiyorum. Aksine, ben onların liderlerinden ve örgütsel kuramcılarından biriydim. Allah, bağışlayıcıdır, O’nun rızasını ve affını dilerim.. Ancak ben metotlara, araç gözüyle bakıyorum bir saplantı gözüyle değil. Biz, ispatlanmış yarar sağlayan bu metotları kullanmalıyız ve zamanla eskiyen metotları ise unutmalıyız. Yoksa biz de zamanla unutuluruz ve eskiriz.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Doğrusu, daha önce bahsettiğim gibi, 11 Eylül olayları, cihadın gizli örgüt kalıntılarına – özellikle Araplara ait Cihadi yapılara - son vermiştir. Bu olayların yansımaları, gizli örgütlerden geri kalanları da tahrip etmiş, üyelerin çoğu ya öldürülmüş ya da tutuklanmıştır. Ancak 11 Eylül, bu ekolün son bulmasının tek sebebi değildir. Pratikte bu ekol, 10 yıl önce, 1990 yılında Yeni Dünya Düzeni’nin başlaması ile sona ermiştir.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]20. yüzyılın son on yılı boyunca, terörizmle mücadele programları, örgütleri dağıtabilmiş, askeri açıdan yenebilmiş, kitlelerden izole etmiş, birbirinden ayırabilmiş, itibarlarını zedeleyebilmiş, finansal kaynaklarını çökertebilmiş, elemanları evsiz bırakabilmiş, onları sürekli açlık ve korku durumuna sokabilmiş ve insan ve destek ihtiyacını karşılayamaz hale getirmiştir. Bu benim de benim gibi eski cihatçıların çoğunun da bildiği gibi açık bir gerçektir.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Süreç içinde bu gibi gizli örgütler ortadan kayboldu ve dağıldı. Geri kalan küçük gruplar (cihatçılar) Doğu’da ve Batı’da mülteci konumuna geldiler, aileleriyle, çocuklarıyla ve grubun diğer fertleriyle birlikte acı çektiler. Mülteciler orada küçümsendiler ve hiçbir şey üretemediler.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Ölü firavun kral 2. Hasan’ın rejimi Moro Genç Organizasyonu’nun 60’ların başında kurmaya çalıştığı Cihadi yapılanmayı daha başlamadan dağıttı.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bu aynı zamanda, yetmişlerin ortalarında, Cezayir’de Çadli Benjedid rejiminin yaptığı şeyin aynısıdır. Bu rejim, zorlanmadan, İslami Devlet Hareketini yıkmıştır. Suriye’deki Nusayri Baas rejimi, 11 Eylül olaylarından yirmi sene önce, Yeni Dünya Düzeni oluşumundan on sene önce, on sene kadar mücadele eden Said Havva, Şeyh Edip gibi Müslüman Kardeşler hareketi liderlerinin yönettiği askeri isyanı tamamen ortadan kaldırmıştır.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Mısır’daki, Hüsnü Mübarek – Allah onu veya onun gibi insanları asla mübarek etmesin - yönetimindeki cani Firavun rejimi, Mısırdaki bütün cihat örgütlerine sırayla son verebildi. Bu örgütlerin en sonuncuları El Cihad ve Cemaatı İslami’dir. Bunlar da 1990’ların ortalarında ortadan kaldırıldı. Mısır istihbaratı, bu örgütlerin, 11 Eylül olaylarından önce, hücrelerini dağıttı, mensuplarını ve destekçilerini tutukladı.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Libya’da da aynı şey oldu. Kaddafi rejimi, 1980’lerin ve 1990’ların ortasında iki önemli cihadi girişimi sona erdirmiştir.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bu, her Arap ve İslam ülkesinde (!) hatta en zayıf istihbarat ve güvenlik sistemine sahip olan rejimde bile Cihadi hareketler başarısız oldu. Bu konuda detaylı açıklamalar ve analizler kitabın birinci bölümde, 6 ve 7.kısımlarda, anlatılmıştı bu nedenle burada özetle geçiyorum.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bütün koşulların uygun olmasına rağmen, Cezayir’de 1991 ve 1997 arasında, Arap güvenlik rejiminin büyük temizleme operasyonu ve ezici başarısıyla, aynı netice gerçekleşmiştir. Yemen’deki ve Lübnan’daki Cihat hareketleri, 20.yy’ın sonlarında kaybolup gitmiştir.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Arap rejimleri ve yerel istihbaratların işbirliği ile ülkelerimizdeki güvenlik rejimleri Cihadi girişimlere son vermiştir. Bu rejimler uluslar arası sistemle de yakın işbirliği yapmışlardır. Bölgesel Cihadi hareketlerin analizi şöyle özetlenebilir:

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]<!--[if !supportLists]-->· Bütün karşılaşmalarda, gizli örgütlerimiz, askeri açıdan yenildi. Evet, genel savaş içersinde birçok çatışmada başarılı olduk, ancak savaşın tümüne gelince başarısız olduk. İnatçılarla münakaşa ile zaman kaybetmek istemiyorum, gerçekler en büyük şahittir.
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]· Gizli örgütlerimiz güvenlik açısından yenilmiştir, hücreleri ortaya çıkarılmış ve dağıtılmıştır. Yeniden inşa gayretleri de durdurulmuştur. Düşmanın güvenlik sistemi, hücre kurma çalışması olan yerleri bile, daha kurulmadan veya kurulma aşamasında tespit edebilecek seviyeye ulaşmıştır.
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif].Bu tecrübelerde, cihat heyecanı oluşturma noktasında, feci şekilde başarısız olduk. Cihat hareketleri, doğru yolda olmalarına ve hakkı temsil etmelerine rağmen, kitlelere hitap edemedi, popüler olamadı. Milyonlarca nüfuslu ülkelerde, destekçilerin sayısı, yüzleri veya belki de onları geçmedi.
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif].Cihat hareketleri aynı zamanda, elemanlarını, ideoloji, ilke, program, metodoloji gibi konularda uzmanlaştırma güvenlik konularında, eğitim, savaşa hazırlama ve alıştırma yaptırma bakımından ve politik ve askeri tecrübe edindirme noktasında da başarısız oldu. Bunlar, düşmanla karşılaşmalar başladıktan sonra daha da derinleşti, Çünkü bu gizli örgütlerin hiçbirisi hazırlık programlarını ve “savaş yoluyla eğitim” sloganlı inşa ve eğitim programlarını tamamlayamadı. Bu yolla, çekirdek kadro ve uzun süreli eğitimden geçen destekçiler bitirilmiştir (öldürülmüş ya da tutuklanmış) ve yerine geçen ikinci nesil çekirdek kadronun eğitim seviyesi düşmüştür. Bu olaylar, birçok tecrübelerde yaşanmıştır.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Sonuçta, detaylardaki başarısızlık sebebiyle, genel projenin hedeflerini gerçekleştirme ve pratiğe aktarma konusunda tam bir başarısızlık yaşandı

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Şimdi kısaca Yeni Dünya Düzeni kurulduktan sonraki mevcut gerçekler ışığında ve özellikle 11 Eylül olaylarından sonra gelen terörizm ile mücadele kampanyalarından sonra, bu metotların sonuçlarına dikkatimizi çevirelim. Eğer “hiyerarşik, bölgesel ve gizli örgütler” metotları son on yılda, yerel güvenlik rejimlerine karşı koymada tamamen başarısız olduysa, Yeni Dünya Düzeni güvenlik aletlerine karşı koymada ne kadar fazla başarısız olacağımızı bir hayal edin. Ayrıca dünya çapında, bütün güvenlik konusunda işbirliği yapan, askeri, ideolojik, politik ve ekonomik açıdan donanımlı terörizmle mücadele kampanyasıyla nasıl baş edeceğimizi….?! Bu yöntemlerle dünyaya kafa tutmak mümkün değil. Şu anki şartlar altında eğer biz bu metotları kullanmaya ısrar edersek, bence, bu intihara kalkışmak ve başarısızlıkta ısrar etmektir. Bu, kendini cihada adamış samimi gençleri kandırmak ve boş ümitlere sevk etmek anlamına da gelir.
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Eski moda yöntemlerle ümmetin zaferi adına mücadele etmek ayrıca bir çok mücahidi başarısızlığa mahkûm bir yola yöneltme sorumluluğunu da beraberinde getirir. Bizler cihad hareketleri olarak edindiğimiz her tecrübeye çok değerli kanlar feda ettik.


[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Hata, ne gizli örgütlerin metotlarında ne de genel olarak örgütlerdeydi. Bu başarısızlığın asıl nedeni zamanın değişmesi ve bu metotları geçersiz kılması hatta bu metotların zararlı olmasına sebep olan 1990’dan sonra ki yeni gerçeklerdi. Afganistan’daki dersler sırasında, bu konuyu açıklamak için bir örnek vermiştim. Diyelim ki, güçlü ve harika bir elektrikli makineniz var ve makine sadece eski elektrik sistemi ile 110 voltla, çalışıyor. Ülkemizde olduğu gibi, elektrik 220 volta çevrildi. Bunu kullanmada ısrar ederseniz ne olur? Makine yanar ve elektrik sisteminizi çökertir. Belki de sizi elektrik çarpar. Şurası kesindir ki güçsüzlük makinede değil, çünkü iyi çalışan bir makineydi, yeni sistem o makineyi tarihi eser yaptı ve müzeye gönderdi. Sizin onu sevmeniz, hatıralarınız, onun ailenizin mirası olması bu gerçeği değiştirmez. Makine artık çalışmaya elverişli değil. Zaman değişti ve makine emekliye ayrıldı. İşte, Yeni Dünya düzeni, bizim örgütsel makinelerimize, bölgesel gizli hiyerarşik modelimize, bütün ihtişamına rağmen, bunun aynısını yaptı. Sonuç olarak, önemli, olgular oluştu, bunları burada özetlersek:

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]1- 1960-70-80’li yılların tümü hükümetlerin cihat örgütlerini yıkabilmesine kadar, hükümetler ile cihat örgütleri arasındaki savaşlara sahne oldu Bu süreç hükümetlerle yapılan şiddetli savaşlar ve hükümetlerin büyük kayıplar vermesine neden oldu. Suriye’deki cihat (1973-1983) on yıllık karşı koymadan sonra bitti ve Mısır’da da aynı durum yaşandı. Fakat Cezayir’e bakarsak, burada cihat için gereken harika koşullar var olmasına rağmen, mücadele dört yılda (1992-1995) dağıldı. Ve 21.yy’ın başında hükümetlere karşı yapılan silahlı mücadelelerin birçoğu birkaç günde durduruldu ve yok edildi. Mesela Lübnan’da Ebu Ayşenin (Allah rahmet eylesin) yıllar süren bir çalışma sonucu oluşturduğu organizasyonu beş günlük çetin bir savaş sonucu ağır bir yara aldı. Yemende Ebul Hasan El Mihtarın -Allah rahmet eylesin- çalışması üç beş günde başarısızlığa uğratıldı. İşte bu başarısızlıklar bizlere eski makinenin artık çalışmadığını, sadece bu klasik yöntemleri hala uygulamaya çalışan Müslümanlara yıkım ve zarar getirdiğini göstermektedir.<!--[endif]-->
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]2- Yerel ve uluslararası standartlar ve ölçüler bölgesel ve uluslararası gizli organizasyonların çalışma yapmasına müsait değildir. Hatta İslami olmayan örgütler dahi 1990’larda başlayan ve özellikle de 11 Eylül sonrası hızlanan Yeni Dünya Düzeni sürecinde pek müsait ortam bulamamaktadırlar. Bir zamanlar dünya 2 kutupluydu. Doğu ve Batı cephesi vardı. Batı cephesinde eksenler vardı, devletlerin çıkarları ve çatışmalar vardı. Bu bazı düşman ülkelerdeki direnişçilerin bir kutuptan diğer kutup ülkesine kaçmasına ve oralarda düşman ülkeye yönelik operasyonel aktivite yapmasına olanak sağlıyordu. Bu ülkeler arası düşmanlık sayesinde direniş hareketleri faaliyet alanı buluyordu. Kendilerine güvenli kamplar inşa ediyorlar ve yeniden güç kazanıp zenginleşiyorlardı. Bu açıdan bakıldığında Doğu eksenine bağlı Mısır’daki direnişçiler, Batı eksenine bağlı Suudi Arabistan’da faaliyet imkânı bulunuyorlardı. Mesela Saddam’ın muhalifleri ona Suriye’den saldırı imkânı bulurken, Müslüman Kardeşler Hareketi ve Savaşın Süvarileri Hareketi, Suriye rejimine karşı Irak ve Ürdün üzerinden saldırı gerçekleştiriyordu. Cihatçılar İslamcılar ve politik muhalifler, dünyanın her yerini gezebiliyor, birçok ülkede konaklayabiliyor, siyasal sığınma alabiliyorlar ve sınırlar arasında gizlice operasyonlar yürütüyorlardı.<!--[endif]-->
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bununla beraber Rusya’nın çöküşüyle ve ABD’nin liderliğindeki tek kutuplu dünyada dünyanın birçok ülkesi özellikle de küçük olanlar sadece bir politikanın empoze edilmesinde araç konumuna düştüler. Yani, kukla ülkeler arasındaki çatışmalar ve eksenler artık yok. Ülkeler politik partiler ve küçük güçler aralarındaki çıkar uyuşmazlığını ortadan kaldırdılar ve dünyadaki hâkim gücün, politik emirlerini uygulamak üzere birleştiler. Bir ülke, gizli organizasyon ya da cephe ne kadar zayıf olursa, bu Yeni Dünya Düzeni’nin ona vereceği zarar da o kadar fazla olacaktır. Bu büyük dönüm noktasında en büyük zararı gören organizasyonlardan biri de gizli direniş örgütleri ve muhalefet partileridir. Yeni Dünya Düzeninin uygulayıcıları bu örgütler ve muhalifleri aktivitelerini durdurmaları, kendilerini feshetmeleri teslim olmaları ve hükümetlerle anlaşmalara gitmeleri yönünde baskıya maruz bıraktılar. Aksi halde tasfiye edileceklerdi. Bu açıdan tezimizin en acı örneklerinden biri de Kürdistan İşçi Partisi PKK ve lideri Abdullah Öcalan’ın durumudur. Bu örgüt dünyadaki en güçlü muhalif askeri organizasyonlardan biridir. Türkiye’de Suriye’de Kuzey Irak’ta ve Lübnan’da binlerce savaşçısı ve birçok kampı vardır. Kuzeybatı İran’da da PEJAK isimli paralel bir örgütü ve destekleyicileri vardır. Avrupa’da, özellikle de Almanya’da yüz binlerce Kürt PKK’ya aylık olarak ciddi bir gelir sağlıyor. PKK’ya gönderilen yardım ve aidatlar yüz milyonlarca doları bulmaktadır. Örgütün birkaç tane uydu kanalı da vardır vb. Cihadi organizasyonlarla kıyaslanınca PKK organizasyonal bir imparatorluk gibidir (Yazar kitabı kaleme aldığında PKK gücünü hala koruyordu, süreç içerisinde El-Kaide birçok ülkede güç kazanırken PKK güç kaybetmiştir.)
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Yenidünya Düzeni ortaya çıktığında Suriye de korkudan ve hırstan ötürü ABD eksenine kaydı. Bu nedenle Suriye ülkedeki ve Lübnan’daki PKK kamplarını kapattı. (Suriye ilk başlarda ABD nin eksenine yaklaşırken 11 Eylül süreciyle birlikte şer üçgeni sınıfına dâhil edilmiş ve İran’la yakınlaşmıştır.) PKK lideri birkaç ülkeye iltica etmek zorunda bırakıldı ve daha sonra da CIA Mossad ve Türk istihbaratının ortak çalışmasıyla yakalandı. Türkiye’nin tarihi düşmanı olan Yunanistan bile, Öcalan’ın Türkiye’ye iade edilme sürecine destek oldu. PKK bir tasfiye kampanyasına maruz kaldı ve birçok kampı imha edildi. Irak’taki kampları da ABD tarafından kısıtlandı. Sonuçta örgütün geri kalanları askeri seçeneği birinci öncelik görmediklerini ve demokratik standartlara ve Yeni Dünya Düzenine uygun politik bir muhalefet partisiyle (DTP, şu anda BDP) devam edeceklerini açıkladılar.
[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]İrlanda Cumhuriyet Ordusu (İRA) : Bu organizasyonun tarihi yüz yıl geriye dayanmaktadır. Dünyadaki en büyük organizasyonlardan biridir. İrlanda toplulukları lobileri ve ABD’deki İrlandalılar arasında ciddi desteğe sahiptir ve milyonlarca dolar destek almaktadır. ABD’de ve birçok batı ülkesinde kampları vardır ve Cezayir ve Libya gibi birkaç ülke ve birkaç solcu Arap organizasyondan destek almaktadır. Yeni Dünya Düzeni ortaya çıktığında ve İngiltere, ABD öncülüğündeki yeni eksenin lider ülkelerinden biri olunca İrlanda Cumhuriyet ordusu barışçıl bir seçeneği kabul etmeye mecbur bırakıldı. Silahlarını teslim etti, silahları imha edildi, örgüt tasfiye edildi ve hikâye bitti.


[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bunlar bizden önce gerçekleşen bazı ibretli olaylardır. Eğer biz bu derslerden yeterince ders alamadıysak ve 11 Eylül akabindeki iki yılda Afganistan’daki askeri güçlerimizin % 80’i imha edildiyse bundan dolayı sadece kendimizi suçlamalıyız. Artık Torabora anlayışının son bulması gerekir. Zaman değişiyor ve bizler de çağın şartlarına uygun bir mücadele metodu sergilemeliyiz. Tekrar ediyorum asıl zayıflığın sebebi gizli organizasyonlar ya da onların iç zayıflıkları değildir. Tabi bunlar da etkendir ancak asıl sebep zamanın devrimsel nitelikte değişmesi ve köklü değişimler getirmesidir. Bu değişimler tarih algımızı, zamanımıza ve geleceğe bakışımızı değiştirmektedir.

[FONT=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Cihadi tecrübelerin gelecek bölümünde Ebu Musab El Suri 11 Eylül öncesindeki dünyada açık cephelerin (siper savaşları) eğitimlerine yönelik detaylı bir analiz sunuyor. Burada uygun arazi şartlarında gerçekleştirilecek gerilla savaşlarının bölgesel hiyerarşik ve gizli örgütlerden nispeten daha başarılı sonuçlar verdiğini inceliyor.


pressmedya
 
ebu el-fadl Çevrimdışı

ebu el-fadl

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
abd-kuresel-cihadi-durduramiyoruz.jpg


PKK: El Kaide'liler çok adanmış onlarla mücadele etmek çok zor

Civan İbrahim, Suriye’nin kuzeydoğusunda el Kaide militanlarıyla çarpışan Kürt milislere liderlik ediyor. İbrahim, birçok cihatçının Suriye’de bile doğmamış olduğuna dikkati çekiyor. “Yüzde doksanı başka ülkelerden geliyor” diyen Civan İbrahim, bu militanların çoğunun Suudi, Tunuslu ve Libyalı olduğuna, hatta bazılarının Avrupa ülkelerinden geldiğine dikkati çekiyor.

Kürt milis liderine göre güçlü motivasyona sahip cihatçı militanlarla mücadele etmesi çok zor. İbrahim, “Kafalarında imha edip cennete gitmekten başka bir şey yok. Bu da onların işini bizimkinden daha fazla kolaylaştırıyor” diyor.
 
Üst Ana Sayfa Alt