Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Kutuplarda Namaz, Vakti Girmeyen Namaz Kılınmaz mı?

Devlet-i 'Aliyye Çevrimdışı

Devlet-i 'Aliyye

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun Aleykum

ESKI DIYANET ISLERI BASKANI Ömer Nasuhi bilmenin yazdigi Büyük Islam Ilmihalinde (bu kitapta Hanefinin, Safinin, Malikinin ve Hanbelinin hükümleri toplanmakta) 121ci sayfada namaz vakitleri bapinda söyle yaziyor:
"Vakit namazin sarti oldugu gibi, vucubunda sebebidir. Bu bakimdan, bir yerde namaz vakitlerinden biri veya ikisi bulunmasa, o vakitlere ait olan namazlar, o yer halkina farz olmaz. Bazi bölgelerde yilin bir mevsiminde daha safak kaybolmadan fecir dogarak sabah vakti girmektedir. Bu gibi yerlerde yatzi namazi DÜSMÜS olur, çünkü yatsinin vakti BULUNMAMISTIR."
Imami Safi olsun Imami Maliki olsun Hanbeli olsun, CÜMLE EHLI SÜNNET Vaktin farz oldugunu tasdiklemistir!!!
1 Ayet-i Kerime.. Nisa Suresi 103)
Esteuzubillah
"Çünkü namaz, müminler üzerine MUAYYEN, BELLI VAKITLERDE yazili bir FARZ bulunuyor."

Bu bilginin ne kadar doğru olduğunu öğrenmek istiyorum inşeallah. Allah razı olsun.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullah;

Kardeşim buradaki yazan ifadeleri (her ne kadar ihtilaflı bir mesele olsa da) isabetli görmüyoruz. Sebeb olarak da güneşin açısından dolayı şafağın kaybolmadığı veya güneşin tam olarak batmadığı kutub gibi bölgelerde güneşe göre değil, en yakın bölgedeki namazlarını beş vakit olarak kılanların zamanına / saatine göre ayarlayarak kılarlar. Namazlar 4 veya 3 vakit olarak değişmez, düşmez.
Misal olarak da Rasulullah (s.a.v.)'in Deccalin çıkması zamanındaki gün ve gecelerin durumundaki değişiklik vaktinde muslumanların namazlarını nasıl düzenlemesi gerektiğini bildirmesi verilebilir.

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Mesih Deccal hakkında şöyle buyurmuştur:

( يَا رَسُولَ اللهِ! وَمَا لَبْثُهُ فِي الْأَرْضِ؟
قَالَ: أَرْبَعُونَ يَوْمًا يَوْمٌ كَسَنَةٍ، وَيَوْمٌ كَشَهْرٍ، وَيَوْمٌ كَجُمُعَةٍ، وَسَائِرُ أَيَّامِهِ كَأَيَّامِكُمْ، قُلْنَا: يَا رَسُولَ اللهِ! فَذَلِكَ الْيَوْمُ الَّذِي كَسَنَةٍ أَتَكْفِينَا فِيهِ صَلَاةُ يَوْمٍ؟ قَالَ: لَا اقْدُرُوا لَهُ قَدْرَهُ...)
[ رواه مسلم ]
Sahâbe (Allah onlardan râzı olsun): "(Mesih Deccâl) yeryüzünde ne kadar süre kalacaktır" diye sordular.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: O kırk günün bir günü bir seneye, bir günü bir aya, bir günü bir Cumua'ya (bir haftaya), diğer kalan günleri ise sizin günlerinize denk olacak kadar süre yeryüzünde kalacaktır.
Sahâbe (Allah onlardan râzı olsun): "Ey Allah’ın elçisi! Bir günü bir seneye denk olan günde, bir günlük namaz kılsak yeterli midir?" diye sordular.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : Hayır. Namazın vaktini, (diğer günlerdeki vakit gibi) takdir edin."
(Muslim, Fiten, Bab 20, Hadis no: 110 (2937); Tirmizi, Fiten, 59; Musned 4, 181)



Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Bize Ebû Hayseme Zuheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Velîd b. Muslim rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Abdurrahman b. Yezîd b. Câbir rivayet etti, (Dedi ki) : Bana Hıns Kadısı Yahya b. Câbir Et-Taî rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Abdurrahman b. Cubeyr, babası Cubeyr b. Nufeyr El-Hadramî'den rivayet etti. O da Nevvas b. Sem'an El-Kilâbî'den dinlemiş.
Bana Muhammed b. Mihran Er-Râzî de rivayet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki) : Bize Veîid b. Muslim rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdurrahman b. Yezid b. Câbir, Yahya b. Câbir El-Tâî'den, o da Abdurrahman b. Cubeyr b. Nufeyr'den, o da Çabası Cubeyr b. Nufeyr'den, o da Nevvas b. Sem'an'dan naklen rivayet etti. Nevvas şöyle demiş : Bir sabah Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Deccal'ı andı da onun hakkında alçaltma yükseltme yaptı, hattâ onu hurma "bahçeliğinde zannettik. Akşamlayın yanına vardığımızda bizdeki tu za'nnı anladı.
Ve: «Hâliniz nedir?» diye sordu.
Biz : — Yâ Rasûlallah! Sabahlayın Deccal'i andın, onun hakkında öyle alçaltma yükseltme yaptın ki, kendisini hurma bahçesinde zannettik, dedik.
Bunun üzerine şöyle buyurdular: «Daccal'dan başkası sizin namınıza beni daha çok korkutur. Eğer ben sizin aranızda iken çıkarsa, sizin namınıza ona ben galebe çalarım. Ben aranızda yokken çıkarsa, herkes kendi nefsinin galibi olur. Allah her müslüman hakkında benim halifemdir. Bu adam kıvırcık saçlı bir gençtir. Gözü fırlamıştır. Ben onu Abdû'l-Uzaz?. b Katana benzetir gibiyim. Sîzden ona kim yetişirse, üzerine Kehf suresinin ilk âyetlerini okuyuversin. O, Şam'la Irak arasında bir semtten çıkacak ve sağa sola fesad saçacaktır. Ey Allah'ın kulları, sebat edin
Biz: — Yâ Rasûlallah! Yeryüzünde o, ne kadar kalacaktır? dedik.
«Kırk gün (kalacak). Bir gün bir sene gibi. Bir gün bir ay gibi. Bir gün bir hafta gibi sair günleri de sizin günleriniz gibi olacaktır.» buyurdular.
Yâ Rasûlallah! Bu bir sene gibi olacak günde, bir günün namazı bize kâfi gelecek mi? dedik.
«Hayır! Onun için günün miktarını takdir edin!» buyurdu.
Yâ Rasûlallah! O'nun yeryüzünde sur'ati ne olacak? dedik.
«Arkasından rüzgâr esen yağmur gibidir. Bir kavmin üzerine gelerek onları davet edecek. Onlar da kendisine iman edecek ve icabette bulunacaklardır. Gökyüzüne emredecek, o yağmur yağdıracak. Yere emredecek, o da nebat bitirecektir. Akşamlayın deve sürüleri o kavmin yanlarına alabildiğine uzun hörgüçlü ve bol sütlü, böğürleri dolu olarak döneceklerdir. Sonra bir kavme gelerek onları da davet edecek, fakat onun sözünü reddedecekler, o da kendilerinden savuşup gidecektir. Bunlar kıtlık içinde sabahlayacaklar, ellerinde mallarından bir şey kalmayacaktır. (Bu adam) Bir harâbezâre uğrayarak ona dermelerini çıkar, diyecek. Harabenin defineleri arı kovanları gibi hemen arkasına düşeceklerdir.

Sonra genç babayiğit bir adam çağıracak ve onu kılıçla vurarak ikiye bölecek, her parçayı bir ok atımı yere fırlatacaktır. Sonra bu adamı çağıracak. Adam ona gülerek yüzü parlar bir halde gelecektir.
O bu halde iken anîden Allah, Mesih b. Meryem'i gönderecektir. Mesih, Dimeşk'in doğusundaki Ak minareye iki boyalı elbise içinde, elini iki meleğin kanatları üzerine koymuş olarak inecek. Başını eğdiği zaman su damlayacak, kaldırdığı zaman ondan inci gibi gümüş taneleri yuvarlanacaktır. Onun nefesinin kokusunu duyan her kâfir mutlaka ölecektir. Nefesi de gözünün gördüğü yere varacaktır. Mesih bu adamı arayacak, nihayet ona Lud kapısında yetişerek öldürecektir.

Sonra Meryem oğlu İsa'ya bu adamın şerrinden kendilerini Allah'ın koruduğu bîr kav m gelecek. İsa onların yüzlerini silecek, onlarla cennetteki derecelerine göre konuşacaktır.
O bu halde iken Allah, İsa'ya : Ben öyle bir takım kullarımı çıkardım ki, onları öldürmeye hiç bir kimsenin eli varmaz. Şimdi sen benim kullarımı Tûr'a götürerek koru, diye vahy indirecek ve Allah Ye'cûc'u Me'cûc'u gönderecektir.
Bunlar her tepeden sur'atla sızacaklardır. Bu suretle öncüleri Taberiye gölüne uğrayacak ve içindeki suyu içecekler.
Son gelenleri oraya uğrayacak ve : Bu gölde bir zamanlar hakikaten su vardı, diyeceklerdir..
Nebiyyullah İsâ ile arkadaşları muhasara edilecek hattâ onlardan birine bîr öküz başı, sizden birinize bugün yüz altından daha makbul olacaktır. Bunun üzerine Nebiyyullah İsa ile arkadaşları (Allah'a) niyaz edecekler. Allah da Ye'cûc Me'cûc'un üzerine, boyunlarına isabet edecek deve kurdu gönderecektir. Böylece bir kişinin ölmesi gibi helak olarak sabahlıyacaklardır.
Sonra Nebiyyullah İsâ ile arkadaşları (Turdan) yeryüzüne inecekler. Yeryüzünde onların leş ve pislikleri ile dolmadık bir karış yer bulamıyacaklardır. Nebiyyullah İsa ile arkadaşlar, yine Allah'a niyaz edecekler, Allah da Horasan develerinin boyunlar, gibi kuşlar gönderecek, bu kuşlar onların cesetlerini yüklenerek Allah'ın dilediği yere atacaklardır.
Sonra AlIah öyle bir yağmur gönderecek ki, ona ne kerpiç ev ne de çadır mâni olabilecektir. Bu yağmur yeryüzünü yıkayacak, onu ayna gibi yapacaktır.

Sonra yere mahsulünü bitir, bereketini tekrar getir, denilecektir, işte o gün cemaat nar yiyecekler ve onun kabuğu altında gölgeleneceklerdir. Süte bereket verilecek hatta yeni doğurmuş bir deve sürülerce insanlara yetecek; yeni doğurmuş bir sığır insanlardan bir kabileye yetecek. Yeni doğurmuş bir koyun akrabadan bir oymağa kâfi gelecektir. Onlar bu halde İken, Allah güzel bir rüzgâr gönderecek, bu rüzgâr onları koltuklarının altlarından yakalayacak, her mu'minin ve her müslümanın ruhunu kabzedecek insanların kötüleri kalarak yeryüzünde eşekler gibi alenen çiftleşeceklerdir. İşte kıyamet bunların üzerine kopacaktır
(Muslim, Fiten, Bab 20, Hadis no: 110 , 2937; Musned 4, 181)



Hadisdeki konumuz olan namazların zamana göre takdir edilmesi meselesi hakkında âlimler şöyle demişlerdir:

Bir günün bir sene, bir günün bir ay ve bir günün bir hafta olmasını ulemâ zahiri mânâsı-üzere kabul etmişlerdir. Çünkü hadîsde sair günlerinin mutad günler gibi olacağı bildirilmiştir. Ashab bu uzun günlerde namazlarını nasıl kılacaklarını sorunca Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün mikdârı takdir edib, o miktar içinde beş vakit namazlarını kılmaları lâzım geldiğini tenbih buyurmuştur. Yâni; fecir doğduktan sonra sair günlerdeki mutad zaman geçtikten sonra öğleyi kılacaklar. Öğle ile ikindi arasındaki zaman miktarı geçince ikindiyi kılacaklar. Diğer namazlarda da buna göre hareket edeceklerdir.
Kaadı Iyâz ile ulemâdan bazıları :
«Bu hüküm o güne mahsustur. Bunu bize şeriat sahibi meşrû kılmıştır. Bu hadîs olmasa da mesele bizim içtihadımıza bırakılsa, biz diğer günlerde olduğu gibi, o uzun günde de vakit geldikçe o vaktin namazını kılar ve sadece beş vakit namazla iktifa ederdik.» demişlerdir.
Maamafih mes'ele ihtilaflıdır. Bir takım ulemâ : «Vakit mueddanın zarfı, edasının şartı, nefsi vucubunun sebebi zâhirisidir. Şart bulunmayınca meşrut da bulunmaz. Binâenaleyh gerek bu uzun günlerde, gerekse kutublar gibi gece ile gündüzün altışar ay devam ettiği yerlerde vakit bulunmadığı için namaz da farz değildir.» demişlerdir.
Onlara göre altı ay devam eden günde sadece beş vakit namaz kılınacak, demektir.
Sâir ulemâ ise bu hadîsle istidlal ederek, bu yerlerde oraya en yakın mutad günü ve gecesi olan bir beldenin günleri miktarı zaman ayrılarak, o zamanın içinde yukardaki takdire göre beş vakit namaz kılınacaktır. Fetva bu kavle göredir. İhtiyat da budur.


İlgili Konu:

Günes Batmayan Bir Ülkede Namaz Vakitleri Nasıl Olur?
https://www.islam-tr.org/konu/gunes-batmayan-bir-ulkede-namaz-vakitleri-nasil-olur.32135/
 
Üst Ana Sayfa Alt