Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Lehve'l Hadîs (boş Söz Dersi Verme Tesisleri - Cemaatlar)

KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
LEHVE'L HADÎS
(BOŞ SÖZ DERSİ VEREN TESİSLER- CEMAATLAR)


Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) in zamanında onun tebliğinin önünü kesmek, insanların onu dinlemesini engellemek için müşrikler bir alternatif yol buldular. Kur'anın iman çağrısını ve insanların onu dinlemeye olan iştiyakını bu alternatif yolla kesmeye çalıştılar.


Nadr bin Haris Hira ve Şam’a gitmiş, oralardan çeşitli halk efsaneleri, Rüstem ve İsfendiyar gibi krallarla ilgili menkıbeler öğrenmişti. Mekke’ye dönüşünde halkın arasına girerek her mecliste öğrendiği bu kıssaları anlatmaya başladı. Böylece insanların Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e kulak vermelerini engellemeye çalışıyordu. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ne zaman ki bir meclise oturup Allah'ı ansa peşine hemen bu kişi gelir kendi kıssalarını anlatırdı. Sonra “benim kıssalarım Muhammed’inkinden daha güzeldir.” Diyerek alay ederdi. Hatta bu adam işi daha da azdırarak şarkıcı bir cariye satın aldı. İslam’a girmek isteyenleri tutup bu şarkıcıya getirir, onu yedirip, içirir, eğlenceye daldırırdı. Sonra da “bu Muhammed’in çağırdığından daha hayırlıdır”. Diyerek insanları haktan saptırmaya çalışırdı.

Allah-u Teala onun hakkında şu ayeti kerimeyi indirmiştir.

“İnsanlardan öyleleri var ki herhangi bir ilmî delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı (lehvel hadîs)i satın alır. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır.”[1]

Bu gün de Nadr bin Haris’ler yok mu ? Meclislerine topladıkları insanları Kur’an okumaktan ve Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) in pak sünnetini öğrenmekten alıkoymak için, ölülerin menkıbeleri ile veya bir dizi kerametle onları dinlerinden alıkoyanlar yok mu? Var elbette.

Bugün hangi tasavvuf dergahında yücelttikleri şeyhlerin düzmece hikayelerinden başka bir şey anlatılıyor ki?

“Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki” diye başlayan hadisler terk olunalı yüzyıllar oldu, eskiden İslamî tedrisat rasulullahın sözlerine bina edilirdi, şimdi ise “efendi baba buyurdular ki” veya “şeyh hazretleri buyurdular ki” ile geçirilen sohbet saatleri sayesinde, dini ilimler terkedilmiş, lehve’l hadis (boş söz) tedrisatına başlanmıştır. İşte bu yüzden ortada ümmet yok. İşte bu yüzden mazlumların ahı yerde kalmakta. İşte bu yüzden İslam coğrafyası kafirlerin ayak paspası olmakta. Ümmeti bu zillete mahkum edenlerin kimin tarafında olduğu anlaşılmalı değil mi artık.

Allah'ı yüceltmek yerine efendisini, seyidini yücelten adamlar futbol takımı tutar gibi şeyh tutmakta. Rakip takımı ezmek ister gibi din kardeşinin çukurunu kazmakta. Bu gidişat ümmet olma yolunda ancak geri geri gitmektir. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) in numune insan oluşunu unutup, “biz onu çok seviyoruz” diyerek kuru bir sözden ibaret peygambere iman da, elbette ümmeti zilletten kurtarmayacaktır. Topluma din diye yutturulan hikayeleri ve anlaşılmaz muammaları reddetmedikçe, boş gidilip boş gelinen oturmalardan vazgeçmedikçe, ümmet iflah olmayacaktır.

50 sene tarikat meclislerinde bu menkıbe ve kerametleri dinleyen bir ihtiyar İslam’ın nesini öğrenmiştir. Peygamberin sünnetine göre abdest almayı torununa öğretebilir mi? Bu dinlediği hikayeler Allah katında kendisine ne fayda verecektir.

İnsaf ehli olup düşünmeli ve tarikat sohbetlerinde imanın şartı gibi tekrarlanan menkıbelerin İslamın önünü kesmek için, kuranı susturmak için, ümmeti cehalet çukurunda eğlemek için tezgahlanmış birer lehve’l hadîs (boş söz) olduğu artık anlaşılmalıdır. Kulun dünyada zilletten izzete kavuşması için evladı iyalini kurtarması için, bilgili bir ümmet teşekkülü için ve bu ümmetin ahiretinin de cennet olması için boş sözleri ve boş adamları terk etmeli, Kurana ve sahih sünnete yönelmeliyiz ki “Rabbimiz bize dünyada da güzellikler ver ahirette de” diye tekrarlayıp durduğumuz yakarışlarımız, dualarımız kabul olsun.

[1] Lokman Sûresi (Ayet 6)


Eklenme Tarihi: 28-10-2005

Yazarı: TasavvufaSon
 
Üst Ana Sayfa Alt