Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Macid El Macid'den Dr Eymen El Zevahiriye Mektup

A Çevrimdışı

azzam

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Lübnan'da Küresel Cihad Hareketine yakın Abdullah Azzam Tugayları eski lideri Macid El Macid henüz IŞİD ile diğer gruplar arasında çatışmalar çıkmadan önce El Kaide lideri Zevahiri'ye yazdığı mektupta endişelerini dile getirmişti. El Macid'in öngörüleri gerçekleşti. Hizbullah etkisindeki Lübnan ordusu tarafından katledilen Macid el Macid'in bu son derece önemli mektubunu ilginize sunuyoruz.

Macit el-Macit’ten Dr Zevahiri’ye Işidla Alakalı Mektup

Hamd bir olan Allah’adır. Salat ve selam kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan peygamberedir.

Değerli Şeyh Dr Eymen ez-Zevahiri’ye... Allah onu korusun, gözetsin, görüşlerini isabetli kılsın ve hatalarını affetsin…

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun…

Sizlere bu mektubu gönderirken Rabbimden iyi olmanızı ve sağlığınızın yerinde olmasını, açık ve gizli nimetlerini sizlerde çoğaltmasını, sizleri korumasını, tevfik,hidayet ve zafer ile sizleri desteklemesini, yaşadığınız imtihanlarda sizlere yardımcı olmasını ve sizlerden muttakilere önderlik yapacak insanlar çıkarmasını diliyorum.

Bundan sonra:

Değerli Şeyhimiz, hikmetli Emirimiz…

Bu konuşmam da sizlere Şeyh Ebu Bekir Bağdadi’nin Irak ve Şam da devlet ilan etmesi ve Şeyh Cevlani’nin onu reddetmesinden sonra Şam diyarında meydana gelen önemli bazı problemleri zikredeceğim. Aynı zamanda iki taraf arasında dönen atışmalardan, Allah’ın mücahitleri ve komutanlarını bu meseleyi çözmede muvaffak kılmadığı takdirde bu atışmalardan meydana gelen ve meydana gelmesi korkulan helak edici büyük fitnelerden bahsedeceğim. Allah’tan size başarı dileriz…

Konuşmanın konusuna; yakın tarih ile şimdiki zamanı beraberce ele alarak girmeyi uygun görüyorum. Şöyle ki:

Bundan bir yıl önce bizler Şehit Şeyh Ebu Yahya el-Libi (rahimehullah)’a bir mektup gönderdik. Mektubun bir nüshası Şeyh’in (….) (hafizahullah) yanında bulunmaktadır. Bizler bu mektubumuz da Şam sahası ile alakalı bazı konulara, Şam sahasının niteliklerine ve devrimden önce cihadi varlığa ilişkin bazı noktalara değinmiştik. Mektup Şam sahasında mevcut savaş için cihad misyonu ile alakalı bazı tavsiyeleri içermekteydi. Böylece Şeyh Şam sahasında bulunan bazı konuları düzeltecek ve konumuyla alakalı bazı nasihatler edecekti… Ancak Şeyhin bize cevap olarak gönderdiği mektup neredeyse bizim yazdıklarımızdan farksızdı. Ona gönderdiğimiz mektupta bahsettiğimiz konulara cevap olarak Irak İslam Devletinde bulunan kardeşlerimize bir çok önemli noktada tavsiyelerde bulunduğunu bizlere bildirdi…

Suriye savaşı tahmin ettiğimiz gibi uzun bir savaş olacak ve bu savaştan Lübnan, Filistin ve Ürdün gibi ülkeler etkilenecek… Bütün bunlardan sonra diyorum ki:

Şeyh Ebu Bekir el-Bağdadi’nin Irak ve Şam beldelerinde İslami Devlet ilanı şayet tamamlanır ve bu amel gerçekleşirse –olaylara hakim ve muttali olduğumuz kadarıyla- Şam topraklarında yürürlükte olan cihadın belini kıracak, cihadi cemaatlerin saflarını bölecek ve düşmanların cihadi cemaatlerin içine sızmaya güç yettireceği bir kapı aralayacaktır. Böylece birbirlerini kışkırtıp tahrik edecekler ve aralarında savaş çıkması için gerekli şeyleri yapacaklardır. Diğer bir taraftan basın organları, casuslar ve istihbaratçılar komşu ülkeler yoluyla içlerine gizlice sızacaklardır. Bunun bazı sebepleri bulanmakta:

Birincisi: Nusret cephesinin devlet ilanından kaçınmasının sebebi İslam Devletinin yükünü şuan da kaldıracak bir gücünün olmamasından kaynaklanmaktadır. Bununla beraber islam devleti için meşru şartlar da bir araya gelmediğinden dolayı hükmünden, sorumluluklarından ve gerektirdiklerinden doğacak meşakkatleri kaldırabilecek güçte değildir. Aynı şekilde bu projeye yönelik içerden ve dışarıdan, düşmandan ve dosttan, ajandan ve sadıktan, bilinçliden ve bilinçsizden yönelecek tepkilere tek başına karşı koyabilecek güçte de değildir. Zikrettiğimiz konular Ebu Muhammed Cevlani’nin İslam Devleti ilanını reddettiği aleni konuşmasında bizzat kendisinin ifade ettiği şeylerdir. Genelde mücahitler nasihatlerini ve muhalif görüşlerini gizli yapmayı tercih etmesine rağmen –bizim şuan yaptığımız gibi- Şeyh Cevlani bunu açıktan yapmıştı. Ancak zannettiğimiz gibi olayın tehlikesi sebebiyle bunu açıkça beyan etmekten başka bir çözüm bulamadığından yapmıştır. Bu devlet ilanı projesine karşı duran dost, sadık ve bilinçli kimselerin salt zan ve zayıf karinelerle aşağılanması ve ajanlıkla suçlanmasını gerektirmez. Maalesef bizim bir çok kardeşlerimizden bu gibi tepkiler sadır olmaktadır. Bölgenin ileri gelen saygın kesiminin birçoğu, önderlerinin ve şeyhlerinin neredeyse tamamı, mücahit cemaatlerin geneli emirlik ilanı için uygun bir zaman olmadığını, bunun acelecilik ve erken davranılarak meyveyi olgunlaşmadan koparmaya çalışmak olduğunu, devlet ilanının cihadı fesada uğratacağını ve islam düşmanlarının işine yarayacağını belirtmişlerdir. İster olayları değerlendiren kişi bu şekilde diyene muvafakat etsin ister farklı bir görüşü olsan fark etmez.

Bilinmesi gerekir ki bu, cihad sahasını darbeler indirecek, müslümanlar arasında alevlenen kışkırtma ve tahrik içerikli birçok çekişme ve tartışmayı beraberinde getirecektir. Ne kadar da çok kışkırtan ve tahrik edenler var!! İşte bu iki gurubun birbirine şüpheli bakışıdır. Irak tecrübesini araştıran ve bilgi edinen cemaatlerden ve önderlerden birçok kimse bu kardeşlerimize itimat etmiyorlar, mücahitlerin gayretlerinin harcandığı islam devletin de başkanlık yapmaya ehil siyasi bir anlayışlarının ve şer’i bir disiplinlerinin bulunmadığını söylüyorlar. Bu ilana kimse icabet etmeyecektir. Tabi bu onların islam devletinden yüz çevirdikleri anlamına gelmez. Ancak onların bu görüşlerinin acelecilik olduğunu takdim ettiğimizden ve onların yanında bu gurup bu mesabedeyken bu iki gurup nasıl karşı karşıya gelecek?

Bu ise kişiyi şunu tasavvur etmeye yöneltecektir: Devlet ilan eden cemaatte en az yönüyle diğerlerini ihtiva etmeye kadir olması, hatalarına ve haddi aşmalarına sabretmesi, onlara karşı insaflı ve adaletli olması, onları kazanması ve saflarına çekmesi şart koşulmaktadır. Ancak bizler savaşın şiddetinden dolayı ve basın yoluyla başlayacak savaştan dolayı hiçbir cemaatin buna güç yettiremeyeceğini görmekteyiz.

Bu savaştan bir çok güzel maksatlar, amaçlar ve gayeler etkilenecektir. Cemaatlerden birinin diğer cemaatleri kötü göstererek, hatalarından faydalanarak, onlara yalanlar atarak ve diğer cemaatler tarafından bizzat kendilerinin kötü zan altında kaldığını iddia ederek insanlara ulaşmaya kadir olması söz konusu bile olamaz. İşte düşman cihad sahasında bu şekilde oyun oynuyor. Hiç kimsenin bir şey yapamayacağı, giren şeyleri engelleyemeyeceği kapıları kapatmamız gerekmektedir.

Bu sebeplerden ikincisi: Mücahitlerin kuvvetinin ve ağırlığının bulunduğu bölgeler Suriye’nin doğu ve kuzey bölgeleridir. Devlet ilan edildiği takdirde bu ilan bütün çabaları mezkur bölgelere taşıyacaktır. Temkini elde etme çabaları, cihad ve devrime tehlike olarak görülen şeylere karşı çabalar bir yerde toplanacaktır. Bu ise herkesin vaktin gerektirdiği şeyleri yapmasından alıkoyacaktır. Ancak bu rejimin ve Amerika’nın istediği şeylerdir. Çünkü devrim ve cihad amelini başka bölgelerden çekip alacak ve bölgeyi Amerikan ajanları dolduracaktır. Hums ve köyleri ile Şam ve batı köyleri gibi bölgenin en önemli beldelerinde tek kalacaklardır. Bu ise iki seneden beri gerçekleştirmek isteyip başarısız oldukları şeyde başarıyı elde etmelerini sağlayacaktır. Suriye de batı açmazlarından bir tanesi coğrafik konumunun hassas olması ve bölgede maslahatlarına çalışan yerel yönetimlerin ellerinden çıkma tehlikesidir. Bu önemli bölgelerde temkini ele geçirmeleri onları bu açmazdan kurtaracaktır. Böylece hiçbir surette müslümanların faydasına olmayacak konularda rejimle mutabakat sağlayacaklardır. Bunları engelleyecek kuvvet nerede? Bu kuvvet diğer mıntıkaların maslahatı için harcanacak. Amerika ve rejim düşündükleri planları gerçekleştirdiğinde, istikrarı sağladıktan sonra başka bölgelere yol aldığında şiddetli savaşta onları bitirdikten sonra doğu da ve kuzey de kardeşlerimizi yok edecekler.

Üçüncüsü: Nusayri rejimi parça parça dağılmış guruplarını Hums ve batı sahilinde bir araya getirmeye çabalıyor. Bunun nedeni ise denizden ve Lübnan hizbullahı tarafından destek almak. Burada guruplarını ve devletini korumak ve şekillendirmek çabası içerisindedir. Ki mücahitlerle yapılan savaş doğu ve batı desteğiyle diğer bölgelerde sağlık bir şekilde ilerlersin ve devam etsin. Ancak rejimin bu planlarının sağlıklı bir şekilde ilerlemesine devlet ilanı yardımcı olacaktır. Batının yönelişi ne olursa olsun; bu rejim kalacak mı? yoksa müesseseleri imkan dahilinde korunarak rejim değiştirilecek mi? yoksa bir rahatlık elde edilip arap kuvvetlerinin yardımıyla yeni bir hükümet mi oluşturulacak? veya bunların dışında herhangi bir şey mi yapılacak? Cevap her ne ise sonuç müslümanların maslahatına olmayacaktır. Düşmanlar devrimden kendi maslahatlarına yönelik ve oluşturdukları müttefik rejimin maslahatlarına yönelik faydalanmaya başlayacaklar. Tıpkı geçmiş asırlarda ve diğer devrimlerde yaptıkları gibi. Şayet bunlar gerçekleşirse artık bundan sonra işler çokta yolunda gitmez. Sizin sözcünüz ve cemaat içinden veya dışından bizim istişare ettiğimiz her bir kimse şu zamanda ve bu yolla devlet ilanının rejimin, Yahudi ve batı devletlerinin can simidi olacağını söylediler ve Suriye’yi istedikleri gibi resmedecekleri imkanlar sağlayacağını belirttiler. Devrimci güçlerin tamamının reddettiği Suriye hükümetine kendisine karşı olan devrim cesedini parçalama projesi sunacaktır.
Bizler neden planları olan diğer mücahit guruplarla bizi bir araya toplayacak projelerde bir araya gelmiyoruz. Eksiklik olsa dahi iki özelliği taşıyan guruplarla bir araya gelmemiz gerekmektedir:

- Bölgenin anayasası şeriat olacak

- Batı hakimiyetinden kurtulacak

Bu gibi projeler ne kadar zordur! Ne kadar çok ihtiyaç duyuyoruz ihlaslı kimselerin çabalarının zafer bulmasına, bu projede bir araya gelmesine, bütün çabaların bunu gerçekleştirmek için harcanmasına ve ona yöneltilen cezaların kahredilmesine!

Bildiğiniz gibi devrimci güçler dışarıdan gelmeleri reddediyor ve bunun önünde durmaya çalışıyor. Dışarıdan gelen ajanları itiraf etmiyor. Nusret cephesine karşı batı tarafından başlatılan medya savaşından dolayı ve terörist listesine alınmasından dolayı devrimci güçler nusret cephesini destekledi ve arkasında durdu. Diğer cihadi cemaatlerin duruşu da bundan farksızdır. Onlarla yardımlaşmak mümkün olup gayretleri bu yöne yönlendirmek gerekmektedir ve öncelikli yapılması gereken şeylerine başına alınmalıdır. Ümmetin şer’i olarak geride kalması noktasında onlarla beraber fıkıh ve takdirin bulunduğu meselelerin araştırılması, önemli şeyleri elde etmek, imkan dahilinde en mükemmel şer’i projeyi hedeflemek ve bütün bunlardan sonra ıslaha ve itmama yönelmek gerekmektedir. Bütün bunlar sizlerden gördüğümüz ve cihadın meyvesini elde edebilmek, beldeleri kurtarmak ve kulların hallerini düzeltmek için mücahitleri uygulamaya ve anlamaya teşvik ettiğiniz şeylerdir.

Mektubumu önemli bir meseleye değinerek sonlandırıyorum. Bu merhalede gösteriş ve devlet ikame etme meselesi iki önemli nokta içermektedir.

- Uluslar arası rejimler ve Amerika bir çok kırılmalar yaşamasına rağmen ajanlarını hareket ettirme ve savaştığı kimselere karşı ordular düzenleme noktasında hala güç sahibiler.

- Müslüman halklar artık iradeyle dolu aktif bir bir ümmet oldu. Ancak şer’i bilinç, hareket ve siyaset noktasında eksikleri bulunmaktadır. Keşke sizler bu meselelerin fıkhını diriltmeye, araştırılmasına ve yönlendirmeye önem gösterseydiniz. Muasır dönemde uygun olan cihadi gösterişin miktarı ne olmalıdır? Bu merhale devlet ikame etmek için uygun mudur? Yoksa gelecek merhalelere başlangıç olması için bilinç inşa etmek ve ümmeti cihadi projenin taşıdığı hedeflere çekme merhalesi midir? Küfür devletleri ve Amerika müslümanları şeriat devletinden men etmekten aciz kalıncaya dek bizler cihadı ve sabrı artırmaya ihtiyaç duymuyor muyuz? Bütün bu sorular bir mananın etrafında dönmektedir. Sizlerden bu konulara önem göstereceğinizi ve mücahitleri bunlara yönlendireceğinizi temenni etmekteyim.

Macit el-Macit
www.incanews.com
 
Üst Ana Sayfa Alt