Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Mut'a Ve Geçici Nikah Üzerine

H Çevrimdışı

hasna

Üye
İslam-TR Üyesi
Mut`a; evlenme engeli bulunmayan bir kadınla, belli bir süre içinde ve belli bir mal karşılığında, "senin cinsî yönlerinden şu kadar süre ve şu kadar bedel ile yararlanayım" diyerek icap ve kabulde bulunmaktır.

İslâm`ın ilk devirlerinde zaruret gereği izin verilmiş olan bu evlilik şekli, sonradan neshedilerek ebedî olarak yasaklanmış ve belli bir süreyi kapsayan nikâh akitleri batıl kılınmıştır. Çünkü bu çeşit bir nikâh akdiyle, evlilikten beklenen amaçlar elde edilemez (Muhammed Ali es-Sâbûnî, Tefsîru Âyâti`l-Ahkâm, I, 457).

Mut`a nikâhı anlamında bir de "geçici (muvakkat) nikâh vardır. Bu da bâtıl bir nikâhtır. Aralarındaki ayrılık hemen hemen lâfız farkından öteye gitmez. Meselâ; geçici nikâhta, süreyle birlikte, evlilik ifade eden nikâh ve tezvic sözleri; mut`ada ise; temettu, veya istimta`, yani "kadının cinsel yönlerinden yararlanma" anlamı ifade eden sözler kullanılır. Diğer yandan mut`a nikâhında, şahit ve süre sınırlaması şart değildir. Geçici nikâhta ise bunlar şarttır (İbn Âbidin, Reddü`l-Muhtâr, İstanbul 1984, III, 51, vd).

Kur`an-ı Kerim`de mut`a nikâhının esaslarını belirleyen açık bir âyet yoktur. Konu ile bağlantı kurulabilen şu âyettir: "Evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı. Sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna. Bunlar Allah`ın üzerinize farz kıldığı hükümlerdir. Bunların dışında iffetli olarak zina etmeksizin mallarınızla evlenmek istemeniz size helâl kılındı. Onlarla cinsel temasta bulunduğunuzda, ücretlerini (mehir-mut`a) verin. Mehir takdir edildikten sonra birbirinizi razı etmenizde bir sakınca yoktur. Şüphesiz ki Allah, herşeyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir" (en-Nisâ, 4/24).

İslâm hukukçuları mut`a evliliğinin haram olduğu konusunda görüş birliği içindedir. Şiîlerden başka, cumhurun görüşüne karşı çıkan olmamıştır. Şiîlerin bu konudaki sözleri Kitap, Sünnet ve icmâa ters düştüğü için reddedilmiştir. Şöyle ki,

1) Şîa; "Onlarla cinsel temasta bulunduğunuzda, mehirlerini bir hak olarak verin" âyetini mut`aya delil getirir. Halbuki bu âyet, meşru nikâhla evlenip, cinsel temastan sonra, kadının mehre hak kazandığından söz etmekte, bir önceki cümlede, "Bunların dışında iffetli olarak zina etmeksizin mallarınızla evlenmek istemeniz" ifadeleri yer alır. Burada zina, sifah ile ifade buyurulmuştur. Sifah veya müsâfeha; sırf suyunu boşaltmak; yani aile yuvası kurarak çocuk sahibi olmak amacı bulunmaksızın sırf cinsel temas ve şehveti gidermek için evlenmek anlamını içerir. Bu durum yasaklanınca, geçici veya mut`a nikâhı, başka bir deyimle "metres edinmek" de bu yasak kapsamına girer.

2) Şianın dayandığı başka bir âyet de şöyledir: "Mehrin belirlenmesinden sonra karşılıklı anlaşmak suretiyle birbirinizi razr etmenizde bir sakınca yoktur" (en-Nisâ, 4/24). Onlara göre, bu âyetten maksat, mut`a akdinde belirlenen süre bittikten sonra, erkeğin ücreti, kadının da süreyi arttırarak akdi uzatmalarıdır.

Halbuki, bu âyet, mehrin belirlenmesinden sonra, karşılıklı anlaşmak sûretiyle, belirlenenden az veya daha çok vermekte bir sakınca bulunmadığını bildirmektedir (el-Alûsî, Rûhu`l-Meânî, Kahire t.y., V, 5; Fahruddin er-Râzî, et-Tefsîru`l-Kebîr, y. ve t.y., X, 45, 46; Elmalılı, Hak Dini Kur`an Dili, İstanbul 1936, II, 1327-1329).

Daha önce de belirttiğimiz gibi İslâm`ın ilk dönemlerinde mut`a caizdi. Tirmizî`nin naklettiği şu hadis bunu açıkça ifade eder; ancak daha sonra bu cevaz hükmünün neshedildiğini de belirtir. İbn Abbas`tan (r.a) nakledildiğine göre şöyle demiştir: "Mut`a, İslâm`ın ilk döneminde vardı. Bir kimse tanımadığı bir beldeye geldiği zaman, orada kalacağı süre içinde, eşyasını koruyacak ve kendisine hizmet edecek bir kadınla evlenirdi. Bunun üzerine, şu âyet indi: "Ve onlar ırzlarını korurlar. Ancak eşleri ve sahip oldukları câriyeler bunun dışındadır. Bunlarla olan cinsel ilişkilerinden dolayı kınanmazlar" (el-Mü`minûn, 23/5, 6). İbn Abbas bu âyet inince şöyle demiştir: "Bu iki evlilik dışında bütün yollar haram kılınmıştır" (Tirmizî, Nikâh, 29. H. No: 1122, III, 430).

Bu âyetle, evliliğin meşrû yolu iki olarak belirlenmiş, bunun dışındaki yollar kapatılmıştır. Mut`a nikâhı bu iki şeklin dışında kalan bir yoldur (el-Cassâs, Ahkâmü`l-Kur`ân, Kahire, t.y., III, 99).

Mut`a bir nikâh olarak kabul edilemez. Dilde ve bir fıkıh terimi olarak nikâh ile mut`a birbirinin yerine kullanılamaz. Bu iki terim arasındaki farkları şu şekilde belirlemek mümkündür:

1) Nikâh akdinin bir takım özellikleri vardır ki, onlar olmayınca nikâh olmaz. Meselâ; sürenin geçmesi bu akdi etkilemez. Mut`a da ise, belirlenen süre sona erince, boşama tasarrufuna gerek olmaksızın mut`a kendiliğinden ortadan kalkar.

2) Nikâh akdinde, cinsel birleşme olduktan sonra eşler boşanırlarsa kadının iddet beklemesi gerekir. Kocanın ölümü hâlinde ise cinsel birleşme olsun veya olmasın iddet gerekli olur (bk. el-Bakara, 2/228, 234). Mut`a da ise, erkeğin ölümü iddeti gerektirmez. Belki kadının hamile olup olmadığını belirlemek için bir hayız süresince bekletilir (bk. İbn Kesîr, a.g.e., II, 226; "İstibrâ" madd).

3) Sahih nikâh akdi miras hakkı doğurur (bk. en-Nisâ, 4/12). Mut`ada ise miras cereyan etmez.

4) Nikâh akdi meydana geldikten sonra, ölüm, boşama veya dinden çıkma gibi bir sebep bulunmadıkça sona ermez. Mut`a nikâhı ise, sürenin dolmasıyla, kendiliğinden ortadan kalkar.

Nikâhla mut`a arasındaki bu farklar, mut`anın nikâh niteliğinde olmadığını gösterir. Mut`anın; nikâh veya câriye edinme (mülk-i yemin) özelliğinin bulunmadığı sabit olunca da hakkında şu âyetin uygulanması gerekir: "Kim nikâh eşi veya sahip olduğu câriyesinin ötesine geçmek isterse, işte onlar haddi aşan mütecavizlerdir" (el-Mü`minûn, 23/7; ayrıntı için bk. el-Cassâs, a.g.e., III, 98 vd).

Mut`anın yasaklandığını bildiren sünnet delili:

Mut`anın tam olarak hangi tarihte yasaklandığı belirli değildir. Buhari`deki rivayette onun Hayber günü yasaklandığı (Buharî, Nikâh, 7/16); Müslim`deki rivayette Mekke`nin fethinde nehyedildiği (Müslim, Nikâh, 22); Müslim`in başka bir rivâyetinde Huneyn savaşının bir kolu olan Evtas savaşı sırasında yasaklandığı (Müslim, Nikâh, 3, H.18); İbn Mâce ve Ebû Dâvud`un Sünenlerindeki hadislerde ise Vedâ haccı sırasında nehyedildiği (İbn Mâce, Nikâh, 44; Ebû Dâvud, Nikâh, 14, H.No: 2072) bildirilmektedir.

Hz. Ali`den (r.a). şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Nebî (s.a.s), Hayber gününde mut`a nikâhını ve evcil eşeklerin etini yasaklamıştır" (Buhârî, Nikâh, 31; Müslim, Nikâh, 29-32; İbn Mâce, Nikâh, 44).

Semre b. Ma`bed el-Cühenî`den çeşitli yollarla nakledilen bir hadîs, mut`anın sonsuza kadar yasaklandığını belirtmektedir. Rasûlullah (s.a.s) ile birlikte Mekke fethine katılan Seleme, orada Allah elçisinin izin vermesi üzerine bir câriye ile mut`a yapmış, rivâyete göre bir veya üç gün câriye ile beraber olduktan sonra, sabahleyin Rasûlullah`ın (s.a.s) Hacer-i Esved ile Kâbe kapısı arasında durarak şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Ey insanlar, ben size kadınlarla mut`a yapmanız konusunda izin vermiştim. Şüphesiz Allah, onu kıyamet gününe kadar haram kılmıştır. Kimin yanında (mut`a nikahı ile tuttuğu) kadın varsa, onu serbest bıraksın. Onlara verdiklerinizden hiçbir şey geri almayınız" (Müslim, Nikâh, 19, 22, 24; İbn Mâce, Nikâh, 44; Dârimî, Nikâh, 16; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 406). Bazı rivayetlerde bu yasaklamanın Vedâ haccı sırasında yapıldığı belirtilir (bk. İbn Mâce, Nikâh, 44, H. No: 1962).

Mut`anın ne zaman yasaklandığını bildiren hadisler arasındaki bu çelişkiler, hadisçiler tarafından giderilerek, mut`anın birkaç kez yasaklanıp serbest bırakıldığı belirlenmiştir. İmam Nevevî`ye göre, mut`a hakkındaki nehy ve serbest bırakma iki kez vuku bulmuştur. O şöyle der: "Hayber`den önce helaldi. Hayber`de yasaklandı. Mekke fethinde mübah kılındı. Evtas vak`ası da Mekke`nin fethini müteakip olmuştur. Bundan üç gün sonra da mut`a ebediyyen haram kılınmıştır" (en-Nevevî, Şerhu Sahihi`l-Müslim, IX, 193, Alûsî, a.g.e., V, 5, 6).
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt