Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Şam Ehlinden Ümmete Mektup!

Kuteybe Çevrimdışı

Kuteybe

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bilad’ ul Furkan (Şam) 9 Temmuz 2014

Bismillahirrahmanirrahiym
SS.jpg

Hamd muttakilerin velisi olan ve din düşmanlarını yenik düşüren Allahu Teâlâ’ya aittir.
Salatın en güzeli ve selamın en mükemmeli, büyük hesap günü olan kıyametin biraz öncesinde kılıçla gönderilen, rızkı mızrağının gölgesi altında bulunan, zillet, horluk ve alçalmanın emrine muhalefet edenlere verildiği şanlı elçisi Rasulullah’a (s.a.v) ve O’nun bize öğrettiği şekilde yolundan giden, şirkten beri olmuş bütün müslüman, mücahid kardeşlerimize olsun…


Ehli Tevhid ve Cihadın yükselmeye başladığı geride kalan 10 küsur yıllık sürede isimlerini duymaya alıştığımız birbirinden faziletli şeyhlerin bitmeye yüz tutması, yeni isim ve simaları beraberinde getirdi. Dünya Müslümanlarının önderlerinden İlim ve tecrübe ile yoğrulan hikmet ehli insanlar azaldı ve sözlerini cımbızla seçen faziletlilerin yerini, düşünmeden konuşan seviyesizler almaya başladı.


Bir zamanlar varlıklarıyla yolları aydınlatan ve yürekleri ferahlatan faziletli şeyhlerimiz, Şam beldesinde birbirleri ile savaşarak varlık imtihanını eline yüzüne bulaştıran şu miskin cihad ehline hakkı gösterme imkanı ne yazık ki bulamamıştır. Onlara en çok ihtiyacımız olan dönemde onlardan pek azı hayatta kaldı ve yeni gençliğin bu hikmet ehlinden geride kalanları anlayacak ve onlara tabi olacak seviyesi ne yazık ki bulunmamaktadır.

Bizler, dünya medyasında konuşma hakkına sahip olan emirlerin, bütün dünyanın gözleri önünde müslümanlardan herhangi biri ile tartışma yaşayacağını yada uzun sürecek bir ihtilafa gireceğini asla hayal etmezdik. Müslümanlar adına medyada konuşma yetkisine sahip olanlar ilim ve tecrübenin sahibi hikmet ehli kimselerdi. Onlar İslamın ve Müslümanların korunması gereken değerlerini ve maslahatlarını iyi bilir, bırakın dünyaya maskara olmayı başka bir Müslümanın yanında bile İslamın değerlerine zarar verecek konuşma ve hareketlerden dikkatle sakınırlardı.

Hepimizin bildiği gibi son dönemde Şam beldesinde yaşanan ihtilaflar ve onun yansımaları bütün Müslümanları olumsuz etkilemiştir. Dünyanın kalbinin attığı mübarek cihad beldesinde kimse duruma müdahale edememekte ve işler her geçen gün daha da kötüye gitmektedir. Dün Müslüman ve mücahitlerin birbirine silah kaldırmasına şaşıranlar bugün birbirlerini öldürmelerini maalesef normal karşılamaktadır.

Bununla birlikte ilim ve tecrübeden yoksun İslam ümmetinde Hak ile Batılı ayırt edemeyenlerin sayısı artmakta, yaşanan olay ve gelişen süreçler Müslümanların kafasını daha da karıştırmaktadır. Bu risale ihlasla Allah c.c ın rızasını arayan kardeşler için önemli nasihatler içermektedir.

Ey İslam Devleti arayışıyla yanıp tutuştuğu bir sırada onu yanı başında bulan kardeş;
Bilki; dünyada bilinen ve kabul edilen alimlerin tamamı IŞİD in batıl olduğu konusunda ittifak etmiştir. IŞİD in hatalarını heryerden haykırmakta ve gerçeği görecek feraseti olmayan genç Müslümanları bunlara karşı uyarmaktadırlar. Bil ki; gözünün önüne getirilen gösterişli videolar ve hamasiyet dolu etkili konuşmalar ortadaki ihtilafın bittiği ve ümmetin artık bir yerde karar kıldığı anlamına gelmemektedir.



Dinin önemli konularını anladığını sanan bir çok cahil genç, ne yazık ki Rabbani alimlerin üzerinde batıl olduğuna ittifak etmesine rağmen ilim ehline itibar etmek yerine görsel ve süslü seslere kulak vererek adeta büyülenmişcesine Irak İslam Devleti ve onun Şamdaki uzantısına koşmaktadır.

Ey Muvahhid kardeş! çokça söylenmesine rağmen kulak asmadığın önemli bir konuyu tekrar düşün. İyi bil ki Irak İslam Devleti ve O nun Şamda ki uzantısı sahadaki herkesin ittifakı ile son 1 senesini Müslüman ve Mücahitleri katlederek geçirmiştir. Bu O nun 2006 dan beri Irak ta El-Ensar a yaptığı şeyin devamıdır ve bu bir iddia değil herkesin bildiği bir gerçektir.

El-Nusra nın İdlib emirini, kardeşini, hanımını ve 3 yaşındaki küçük kızını öldüren IŞİD e bağlı genç, El-Nusra tarafından yakalandı. İlginç olan ise bu tunuslu gencin küçük kızı neden öldürdün sorusuna benim kalbim mutmain diyerek cevap vermesidir. IŞİD bir kere olsun kendi adamlarına “aman ha dikkat edin, sakın yanlışlıkla eliniz bir Müslümanın kanına girmesin” diye nasihat etmişmi ki bu katilin kalbinde mutmainlik olmasın. Güvendiği emirlerinden duyduğu tek şey onların cesetlerini çiğneyin, kanları ile sükunet bulun, kafalarına kurşun sıkıp atın dan başka bişey mi ki kalbi mutmain olmasın.

Ne garip ki insanları İslam Şeriatına, Allah c.c ın kanunlarına davet ederken ve başkalarını bunları istemiyor diye mürtetlikle suçlarken, kendileri ile alakalı özel olarak kurulan ve Şeyh Makdisininde özenle takip ettiği Şeriat Mahkemesine oturmayı kabul etmediler. Aslında bu, onların Şeriat Mahkemesini kendilerine taraf toplamak ve iktidarlarını kuvvetlendirmek için kullandıklarının açık bir ispatıdır. Kendilerine gelince mahkemeyi reddetmeleri, başkaları kendilerini reddedince de bunlar Allah c.c ın kanunlarını istemeyen mürtetler demeleri ne kadar da gariptir.

Şeyh Ebu Halid Suri yi biz öldürmedik dediler ama öldüren adamlar yakalandı, IŞİD li olduğu belli oldu ve itirafları yayınlandı. Öldürülen yüzlerce Müslüman varken ve bunların hepsi kafir yada mürtet denilerek öldürülüyorken gerçekleri göremiyorsan, hayatını İslam a ve O nun hakimiyetine adayan Şeyh Zevahirinin Müslüman olduğu sana gizli değildir. IŞİDin Şeyh Zevahiriyi İslam Milletinden sapmakla suçlamasıda seni gerçekleri görmeye sevk etmiyorsa artık olacaklardan dolayı kendinden başkasını suçlama.

İslam Şeriatını uyguluyoruz diye bir hırsızın elini keserken adamın eline defalarca kılıcı kaldırıp vuran, adamın kolunda aynı yeri isabet ettiremediği için kol kesmekten daha çok işkenceye dönüşen görüntüler bu ahmaklar tarafından bakın biz Şeriatı uyguluyoruz diye pişkince internetlerde yayınlandı. Hedef Zulmün kalkması ve adaletin yayılmasıysa, hırsıza yapılan zulmü İslam Devleti o cellattan sormalı değilmiydi ? Yaptıkları işi eline yüzüne bulaştıran bu topluluğa Allah c.c her işlerinde bir taşkınlık izhar ettirmektedir.

Yine IŞİD in askeri emiri Ömer Şişani’nin esir takası ile yaşadıkları İslama göre cezalandırma gerekmektedir. İslami Cephe telsizden Şişani’ye, “bizde sizin adamlarınız sizde ise bizimkiler var, gelin takas edelim” dediklerinde bu cahil emir “bizim esirlerimiz cennette sizinkiler ise ateştedir, biz bunları öldüreceğiz sizde onları öldürün” diyerek ellerindeki esirleri öldürtmüştür. Bu adamlar muhataplarını mürtet olarak gördüklerinden dolayı bir IŞİD müslümanına karşılık gerekirse ellerinde ki bütün mürtetleri (!) serbest bırakmaları gerekirken bütün adamlarını ölüme terk etmişlerdir ki kimse bu olayın hesabını kendisine sormamış aksine taviz vermeyen sağlam Emir olarak ün kazanmıştır. İslami Cephe ise ellerindeki IŞİD esirlerinin çoğunu serbest bırakmıştır ve İslami Cephenin elinde esir olduktan sonra IŞİD i bırakanların sayısı oldukça fazladır.

Neticede IŞİD, Şirkten sonraki en büyük günah olan Müslüman öldürme suçunu defalarca işlemiştir ve bunun ile İslam Devletinin gücünü pekiştirmeyi hedeflemektedir. Şam’da Şeyh Makdisi gibi alimlerin gözetiminde kurulan İslam Mahkemesine oturmayı reddetmiştir. Şeyh Makdisi bu olaydan sonra IŞİD den beri olduğunu ve daha fazlasını açıkça ifade etmiş ve buna benzer açıklamaları yer yer hala devam etmektedir.

İlmin kıymetini bilmeyen kimsenin, İlim ehlinin kıymetini bilmesi beklenemez elbette. Hayatında 3-5 kitap okuyarak öğrendiklerini kendine rehber yapmalarına karşılık, hayatını kütüphaneler okuyarak ve hakkın savunuculuğunu yaparak geçirenleri arkalarına atmalarıIŞİD e koşanlara cahillik olarak fazlasıyla yeter.

Bu gün İslam Şeriatının uygulandığı hilafete koşan gençlerin dünya Müslümanlarının Rabbani olarak tanımladığı alimlere kulak vermesi gerekmez miydi ? O alimler hakkı göremediler de bu kıt akıllı gençler mi hakkı yakaladılar. Öğrendikleri Tevhid ve Akide eğitimlerinin temel taşına -hiç kimseye itibar etme, herkes hata yapabilir- anlayışının yerleştirilmesi, onların haddini bilmemesine ve alimlerin değerini anlayamamalarına neden olmuştur.

Kitaplarıyla çok kişinin hidayetine vesile olan Şeyh Makdisi, Hakkı heryerde ihlasla haykıran, bu duruşundan hiçbir zaman taviz vermeyen ve bundan dolayı hayatı zindanlarda geçen Şeyh Ebu Katade Filistini, Yine ilim ehlinin kendisinin ilmine ulaşmaktan ümidini kestiği Faziletli Şeyh Süleyman el Ulvan ve daha nice hayatını Allah ın şeriatına ve Müslümanların İzzetine adayan Rabbani alimin IŞİD e karşı verdiği reddiyelerine ve fetvalarına kulak tıkayan gençler yarın başlarına gelecek olanlar için artık kimseyi suçlamasınlar.

Bu gençler bu kadar güzel işler yapan Devletimizi neden bir tane bile ilim ehli desteklemiyor diye hiç düşünmüyorlar mı ? evet, ne gariptir ki IŞİD i savunan bir tane bile Rabbani alim bulunmamaktadır. Bu ise aklı başında bir Müslümana tek başına delil olarak yeterlidir.

Dünyada ki bütün İlim Ehline rağmen IŞİD in medyada yalanı kullanması ve yaldızlı yapılan filmleri ile müslüman gençlere “İzzetinize, devletinize gelin Irak Iraklıların Suriye de Suriyelilerin değildir” tarzında ki yıllardır duymak istediğimiz sözler, gençlerin gerçekleri anlamasını ve sağlıklı düşünmesini engellemektedir. Hamasiyet dolu gençliğin bu zaafı, ileriki dönemde ne yazık ki bir çoğunun içinden çıkamayacağı bir bataklığın içindeki çırpınışa dönüşecektir ve bu çırpınış ne yazık ki kaçınılmazdır.

Yalan habercilikte herkesi geride bırakan IŞİD, dünya üzerinden hergün büyük büyük beyatlar geldiği haberi ile insanları kandırmaktadır. Beyat eden olursa onlarıda önemli biriymiş gibi göstererek kendilerini haklı göstermeyi amaçlamaktadırlar. Buna en iyi örneklerden birisi Horasan El- Kaidesinden toplu beyatlar haberidir ki, haberde Ebu Huda es- Sudani yi Filan Şeyhin de Şeyhidir diye takdim etmişlerdir. Ebu Huda yı tanıyanlar açısından bakarsak bu aslında IŞİD için bir utançtır. Ebu Huda nın ne kadar problemli ve sahtekar bir adam olduğu horasanda olan kimseye gizli değildir. Çocuklarımla Sudana dönmek istiyorum, yol paramız yok diye El-Kaide nin kapısını aylarca aşındırtıktan sonra parayı alınca hemen orda bir ev satın alıp oturması herkesin bildiği sahtekarlıklarındandır. Aslında bu adama orda Müslümanlar selam bile vermekten çekiniyorlardı. IŞİD ise bu adamı şeyhlerin şeyhi diye takdim etmiştir.

IŞİD sözcüsü Adnani nin Allahım, içimizden hangimiz yalan söylüyorsak onu lanetine al ve insanlar için ibret kıl şeklindeki lanetmeşmesinin peşinden El- Nusra nın bir çok emiri video yayınladı ve olayları anlattıktan sonra yarın Allah c.c. ın huzurunda da aynen böyle şahitlik yapacağım ve Allah ım yalancıyı lanetine al ve onu insanlar için ibret yap diyerek yaşadıkları ihtilaflarda bizzat gördükleri olayları anlattılar. Olaylarda isimlere ve tafsilatlara girdiler ki bu onların olayların içinde bizzat bulunduğunun deliliydi fakat bunların neredeyse hiçbiri türkçeye çevrilmedi ve birçok kardeşe bu video ve yazılar ne yazık ki ulaşmadı.

Hani es- Sibai ilk dönemler IŞİD e biraz sahip çıktı ve o zamanlar yeryüzün en büyük alimlerinden olarak gösteriliyordu. Hatasını anlayınca bunlardan beri olduğunu ilan etti ve hemen onun cahilin teki olduğunu söylemeye başladılar. Yine bizim Şeyhimiz Ebu Katade Filistini değil Makdisidir dedikten sonra Makdiside bunlardan beri olduğunu ilan edince bu Makdisinin ikinci hatası oldu demeye başladılar. Bunların örnekleri çoktur ve saymakla bitmez.

Daha önce Yahudi iken müslüman olan sahabe hakkında Rasulullah a.s yahudilere filan hakkında ne dersiniz diye sorduğunda o bizim hayırlımızdır, büyüğümüzdür demişlerdi. Müslüman olduğunu öğrendikten sonra ise hemen orada sözü değiştirip tam tersini söylemişlerdi. IŞİD bu tutumu ile bütün dünya medyasının önünde aynen bu yahudiler gibi davranmaktadır.

Adnani konuşmalarında örnek verirken artık yaşayan yada ortada olan hiç kimseden delil getirememektedir. Örneğin son konuşmalarının birinde bütün dünya alimlerinin karşılarında olduğunu bildiğinden dolayı şehit olan alimlerin fetvaları ile Şeyh Zevahiriye reddiye vermiştir. Bu gerçektende gülünç ve aciz bir durumdur. Gülünç olmasının nedeni delil getirdiği alimlerin hepsinin Şeyh Zevahiriye biatlı olarak şehit yada esir olmasıdır. Acizliğinin delili ise kendilerine destek veren kimseyi bulamamalarıdır ve aslında bu onların batıl olduğunun en açık delilidir.

Esasında Adnaniyi tanıyanlar onun kafasında sorunları olduğunu en başından beri söylüyorlardı. “Özren ya Zevahiri” konuşmasını değerlendiren Hani es- Sibai, özür dilemiyorum ey sefih ve ahmak Adnani diyerek konuşmasını cümle cümle şerh etmiş ve hatalarını tek tek açıklamıştır.

IŞİD zihniyeti gücü elde ettikçe haddi aşmakta daha da ileri gitmektedir ve artık dünya üzerinde kendilerinden başka hiç kimseyi dinlememektedirler. Zerkavi nin şehadeti ile başlayan Irak İslam Devleti ilanı ve sonraki bütün adımlar bunların emirlerine isyan eden ve muhaliflerine saldıran bir topluluk olduklarını gösterdi. Hiç şüphesiz yakında Irakta ki kendilerinden olmayan Müslümanlarla da topluca savaşmaya başlayacaklardır. Afganistan daki Taliban İmaratı, bunlardan kat kat güçlü olmasına rağmen, ellerinde Şeyh Usame ve daha nice emirlerin kendilerine biatı varken bunların cür’et ettiği işlere kalkışmamıştır.

Irak İslam Devleti Şer’i kadısı, Irak İslam Devleti ilanından sonra ki süreci Horasandaki Şeyhlere anlattı ve bunların zulüm, yalan ve akidelerindeki sapkınlıklarından bahsetti. Risaleyi yazdığını anlayınca kendisini görevden aldılar ve bunun üzerine Şeyh Horasana hicret edip orada şehit oldu.

Şeyh Atiyetullah Libi r.h, Şeyh Usameye Irak İslam Devleti hakkındaki endişelerinden bahseden bir risale gönderdi, benzerini Mustafa Ebu Yezid r.h da yazmıştı. Bunun üzerine Irak İslam Devletine El-Kaide, bir risale göndererek Şeyh Atiyetullah ın onlara olan talimatlarını iletti ve şura kadrosu ile ilgili bilgi talep etti. O ilim ve feraset sahibi Şeyhler Irak İslam Devletinin ne olduğunu anlamışlardı ama temizlemeye ömürleri ne yazık ki yetmedi. Merak edenler internette araştırma yapıp bu bilgilere ulaşabilirler.

Bütün bu hataların üstüne birçok Müslüman tarafından yalancı olduğu sabit olan Bağdadi, utanmadan İslam Halifesi olduğunu ilan etmiştir. Böyle bir kararı alırken dünya üzerinde ki birçok Muvahhid önderlerin ne diyeceği açıkçası onları hiç ilgilendirmemektedir. Hilafeti kabul etmeyenler için Adnani, safı bölenler ifadesini kullanmış ve kim safı bölerse kafasına kurşun sıkıp atın onun bir değeri yoktur demiştir. İlerde görüleceği üzere bu halifelik ilanı Müslümanlara karşı bir savaş ilanından başka bir anlama gelmemektedir. Irak, Şam ve daha bir çok yerde bu hilafeti kabul etmeyenlere ulaşabildiklerinde neler yapacaklarını kimse inkar edemez . IŞİD in endişesi ise bu süreçte Müslümanların birbirini katletmesi değil katliamlardan sonra yoluna devam edip edemeyeceğidir.


Ey Muvahhid Kardeş,
Bu zamana kadar olanlar göreceğiz ki, bundan sonrasının yanında hiçbir şey değildir. İlerde bu harici devleti kendisine hicret eden herkesi Müslümanların üzerine saldırtacak ve karşı gelenleri itaatsizlikle yada mürtetlikle suçlayarak cezalandıracaktır. IŞİD in içinde Müslümanlara karşı savaşmak istemediğini söyleyenlerin hükmü mürtetliktir. Müslümanlara karşı savaşma konusunda biraz tereddüt edenlerin sonu her zaman yaptıkları gibi gizli olarak öldürülmeleri, geride kalan arkadaşlarına da onu filan yere göreve gönderdik denilmesidir.

Yarın İslam Alimlerinin ve bütün bir Ümmetin desteklediği İslami bir yönetim Şam’da kurulduğunda IŞİD, bu mürtetler bize biat etmediler diyerek İslam Şeriatını uygulayan Müslümanların üzerine ilerleme emri verecek ve o gün bu savaşa karışmak istemeyenler mürtet ilan edileceklerdir. İşte o gün ihlaslı ve insaflı olanlar bataklıkta çırpınacak ve kaçmak için bahane arayacaklar fakat harici yöneticiler hilafet diyarından geri dönmek caiz değildir diyerek memleketine geri dönmek için uydurulan mazeretlere inanmayacaklardır.

Kaçmak isteyenleri hissettiklerinde mürtetlik eğiliminde olduğu için öldüreceklerdir. Birbirlerini tekfir edip öldürmeye başladıklarında ise başına geleceklerden dolayı kimse suçlanmasın. Tek başına hicret edenler kendilerini kaçıp kurtarabilseler bile ailesi ile hicret edenler fitne ve katliamın ortasına sıkışıp kalacaklardır. Gözbebeğimiz gibi değerlerini korumamız gereken İslam Alimlerine kulak asmayanlar, yarın olacaklardan dolayı artık kimseyi suçlamasın. Bunlar gerçekçi öngörülerdir ve yakın tarihte ki Cezayir cihadında bunlardan daha da kötü birçok katliamlar ve tecrübeler bulunmaktadır.

Bunlar istifade etmeni istediğimiz nasihatlerdendir. Nasihatin ulaştığı Müslümanlar için Allah c.c katında mazeretimiz gerçekleşmiştir. Bu gerçekleri yaşayan ve görenler olarak senin bu bataklığa sürüklenmene göz yummak bu cinayetlere ortak olmak demektir. Sana düşen ise ümmetin alimlerine tabii olmandır. Biri yanılsa bile hepsinin aynı anda yanılması mümkün değildir. Allah c.c karanlık fitnelerde yolumuzu aydınlatan Alimlerimizi korusun ve başımızdan eksik etmesin.



Bunlar IŞİD in bütün doğrularını götüren yanlışlarıdır. Hırsızlık, fuhuş ve birçok münkeri temizlemesi elbette inkar edilmemelidir. Şiddet ve katliamlarla ele geçirdikleri bölgedeki herkesi mürtetliklerinden tevbe ettirmelerinden sonra onlara karşı oldukça güzel muamelelerde ve hizmetlerde bulunduğu bilinen gerçeklerdendir.

Hamd olsun Alemlerin Rabbine ki, İslam Ümmetine yıllarca anlatmayı başaramadığımız İran Şialarının iki yüzlülüklerini ve Müslümanlara olan düşmanlıklarını Şam cihadı kısa zamanda ortaya çıktı.

Hamd olsun Alemlerin Rabbine ki, Lübnan Hizbullatının ihanet ve düşmanlıklarını bu ümmet kısa zamanda Şam cihadı ile en güzel şekilde anladı.

Hamd olsun Alemlerin Rabbine ki, nasıl kurtulacağımızı bir türlü bulamadığımız Ehli Sünnetin en küçük hücrelerine kadar sirayet eden aşırı tekfirci zihniyet Müslümanlardan ayrılmıştır. Biz bunları çalışarak asla yapamazdık fakat Alemlerin Rabbi Bilad ul Furkan’da bizlere karşı çok lütufkardır.


Ebu Abdullah

ikranews.net
 
Üst Ana Sayfa Alt