Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Şebab'ın dilinden Somali'deki çatışmalar

MuhacirSelman Çevrimdışı

MuhacirSelman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
somalia-al-shabab.jpg

Savaşın Akışının Değişmesi - Mogadişu'dan Stratejik Çekilme
Ebu Kıtal el-Karni
5 Ağustos 2011 (5 Ramazan 1432) Mogadişu sakinleri için unutulmaz bir gündü. İnsan ve ev eşyası taşıyan birkaç tane Toyota Surf 4×4'ün şehirden ayrıldığının görülmesiyle, her şey Ramazan'ın 4'ü olan Cuma gecesi başladı. Fakat kimse, ne olduğuna veya neyin sürdüğüne dair bir ipucuna sahip değildi. İşbirlikçi casuslar şehre biraz özenle yerleştirildi. Daha doğrusu, mucahidlerin onlar için hazırladığı şaşırtmacanın olduğu yere toplandılar. Müminleri canlandırmak ve bir saldırı olacağına dair üstlerine yanlış istihbarat versinler diye şehirdeki düşman casuslarını kandırmak için; kasıtlı olarak "Allahu Ekber!" diye bağıran ve neşidler söyleyen bir grup mücahid taşıyan, ZU-23-2 uçaksavar silahıyla yüklü bir "James Lorry" ile onlara kurulmuş bir tuzaktı.
Kafirler ve onların işbirlikçi uşakları, Mogadişu Stadyumu'nu ele geçirmek amacıyla düzenledikleri saldırıdaki gibi topluca ağır yaralar aldılar. Fakat Allah'ın lütfu sayesinde, mucahidlerin çeşitli karşı atakları karşısında fena halde hezimete uğradılar. Bu, onların tanklarından ikisinin imha edilmesi ve 40'ın üzerinde Uganda askerinin öldürülmesiyle –ki bu Uganda Savunma Bakanlığı tarafından da onaylandı- sonuçlandı. Alışıldığı üzere Burundililerin kayıpları gizlendi. Ayrıca, bir Amerikalı keskin nişancı öldürüldü. Onun cesedini aceleyle uzağa taşıyan Afrikalı Haçlılara da bir karşı saldırı düzenlendi. Onun değerli malvarlığını ve pahalı silahını, Allah'ın mucahidlere verdiği hoş bir ganimet hissesi olması için bıraktılar.
Ek olarak, iki İslam kahramanı tarafından Wardigle'deki düşman komuta merkezine istişhad eylemi gerçekleştirildi. Bunun sonucunda, 5 Kafkasyalı –daha çok Amerikalı görevlilere benziyorlardı- ve 20'den fazla Ugandalı yetkili öldü. Bu, o kutsal gecede (Ramazan ayının 4'ü) Haçlılar ve müttefiklerinin ne ile karşı karşıya kaldıklarını gösteren bir işaretti.
Mogadişu'da her zamanki gibi sabah oldu, ancak bu daha resmi bir sabahtı. Mucahidlerin eylemleri aylar öncesinden planlanmıştı: Mogadişu'daki bütün cephelerden çekiliş ve beklenen gerilla savaşı.
Eğer düşman kuvvetlerinden, bu sabah ne olduğunu tam olarak idrak eden birileri varsa; onlar da Etiyopyalılardır. Onlar, mucahidlerin Somali'deki cihad tarihinde en ölümlü savaşlardan birini verdiği meşhur ve tarihi 9 Gün Savaşları'nda, Mogadişu'da kesinlikle herkesten daha fazla –Amerikalılardan da fazla- kayıp verdiler. Etiyopyalılar -20.000 kukla asker tarafından desteklenen 50.000'den fazla askerle- stratejik olarak konumlanmış birkaç yüz mucahidin gücüyle karşılaştılar. Savaş çok sert ve kanlıydı. Mucahidlerin komutanlarının uzun düşünme sürecinden sonra, en iyi seçeneğin geri çekilme ve gerilla savaşını başlatma olduğu idrak edildi.
Savaşın 9. gecesinde, mucahidler hızlıca geri çekildiler. Etiyopyalılar ertesi sabah, çok sert bir direnişle karşılaşacaklarını umarak kalktılar; fakat bomboş bir savunma bulduklarında şok oldular. Adetleri olduğu üzere, zaferi ilan ettiler ve şehirdeki merkezleri işgal etmeye başladılar. Tahmin edildiği üzere, Mogadişu Stadyumu'nu ve geleneksel mantığa sahip bir komutanın ele geçireceği diğer belli yerleri de işgal ettiler. Mucahidler sabırlıca beklediler ve doğru zaman geldiğinde saldırılar başladı: Sadece hafif silahlarla teçhizatlanmış mucahid birlikleri, şehirde açıktaki Haçlı güçlerine saldırırken; diğer birlikler, [Haçlılara] alet olan devlet memurlarını, dışarıda yolda yürümekten veya bir kafede oturup da çay içmekten korkacak hale getiren geniş kapsamlı suikastler düzenlediler.
Bakara Çarşısı pek çok ölü gördü –bir ay boyunca, günde 4-5 uşak vurularak öldürüldü-. Etiyopyalılara gelince... Mucahidler onların üslerine her gün saldırırken ve her gece Etiyopyalı Haçlılar için, havan toplarının ve mermilerin üstlerine yağmur gibi yağdığı bir kabus haline gelmişken; bir çıkış yolu bulma ümitlerini kaybetmişlerdi. İkmal yolları da ayrıca kesilmişti. Uçaksavarlarla silahlanmış özel mucahid birliklerinin yerde onları beklemesi sebebiyle uçaklarını kullanmayı da beceremiyorlardı.
İşgalci Etiyopyalılar o kadar ümitsizliğe düşmüşlerdi ki, etrafı diğer birlikler tarafından korunan dört tekerli el arabalarıyla üslerine yiyecek getirmeye teşebbüs ettiler. Fakat bu, mucahidlerin onlar için döşediği mayınlar sebebiyle fiyaskoyla sonuçlandı ve [mayınlar onları] paramparça etti. Hiçbir çıkış yolu bulamayan Etiyopyalılar (tüm Haçlılar'ın yaptığı gibi) öfkelerini müslüman halktan çıkardılar.
Mucahidlerin maneviyatlarını kırmak ya da en azından hücum dalgalarını azaltmak için sivil müslümanları ağır toplarla vurdular. Fakat onların aptallıkları ve kinleri sadece saldırıları artırıyor ve onların güçlerini bir arada tutmak için son gayretlerini harcadıkları görülüyordu. Maslah, WarshadaParfunka ve diğer bölgelerden kaçtılar ve WarshadaBastada, Mogadishu Stadyumu, Gashaandiga, Kuliyada ve Başkanlık binasında toplandılar. Bu hareket onların kuvvetlerini belirli yerlerde yoğunlaştırdı ve sadece birliklerinin daha fazla boğazlanmalarına sebep oldu! Ebu Suleym (Allah ona rahmet etsin) gibi kahramanlar hiçbir günü, 10-20 kukla askeri ve onlarca Haçlı askerini öldürmeden geçirmemeyi garantilediler. Nihai sonuç çok netti: Aşağılanmış, boyun eğdirilmiş, tamamen pişman olmuş ve hiçbir şey kazanamamış tüm Haçlı güçleri derhal geri çekildiler.
Beklenildiği gibi, Mogadişu'dan son stratejik çekilmenin ardından Şerif Şeyh Ahmed –Küresel Haçlı güçlerinin Somali'deki ajanı- derhal zaferi ilan etti ve efendisi/akıl hocası Yoweri Museveni ile buluşmak için direkt Kampala'ya uçtu. Yatırımda %60 oranında artış olan 'ödüllerini' ceplerine atmak için ikisi de Amerikalıların ve NATO'nun safında bulunmaktan mutluluk duydular ve hayali zaferlerini alkışladılar.
Bu arada Mogadişu'daki mücahidler, hiç bundan daha fazla mutlu olmamıştı, çünkü Haçlı güçleri ve onların kuklaları son derece yavaş bir şekilde –aslında en yavaşın manası mümkün olandır- ilerlerken, Mogadişu'daki stratejik noktalarda bekliyorlardı. Çünkü [Haçlı] piyade askerleri sahanın gerçekleri hakkında en az fikre sahip olanlardı. Gerçekçi olmak zorundaydılar; çünkü söz konusu olan onların hayatlarıydı ve herhangi bir yanlış dönüş iki şeyden biri manasına geliyordu: Ya berbat bir yaralanma, ya da ölüm ve cesetlerinin Müslüman toplulukların sevinç naralarıyla Mogadişu sokaklarında sürüklenmesi.
Kalplerindeki müthiş korkuya rağmen, Haçlı güçleri son derece dikkatlice ilerliyordu. Yerli uşaklar ise açıkça onların önünde yer alıyorlardı; böylece eğer herhangi bir şey olursa, onunla ilk önce karşılaşacak olanlar mürtedler olacaktı. Mürtedlerin, Karaan'daki müslümanları soymak için yarıştıkları yer olan Sana'a'da ilk çatışma gerçekleşti. Her taraftan ağır otomatik silahlarla ateş açıldı ve bir kısmı hayatta kalmak için korkuyla kaçmaya mecbur kaldı.
Kuşatılan Ugandalı Haçlılar geri çekilirken, ulaşabildikleri herkese, bunun tamamen bir tuzak olduğunu ve mucahidlerin onları pusuya düşürmek için orada beklediğini haber verdiler. Durum SuuqBacad ve diğer yerlerdekine benziyordu. İşgal güçleri Mogadişu Stadyumu'na varıncaya kadar yavaşça ilerlediler. Gazetecilere, Mogadişu'yu tek başlarına nasıl fethettikleriyle övünmek için kameralarını çıkardılar ve fotoğraf ve videolar çektiler. Gazeteciler, tamamen kendi güvenlikleriyle alakalı çeşitli sebepler yüzünden, hızlıca ayrılırken; onlar da diğer herkes gibi, Haçlılar'ın ve onların dostlarının şehrin diğer yarısına geçemediğini fark ettiler. Haçlılar'ın yakınına bile gidemediği Gubta, Arafat, Horwaa ve Sos gibi birçok bölge vardı. Fakat en çok korkulan yer ise mürtedlerin, "Küçük Felluce", "İslam Devleti" ve diğer isimleri taktığı yerdi. Tüm bunlar, onların ve Etiyopyalı efendilerinin Mogadişu'nun işgali sırasında hissettikleri korkuyu anlatıyor. Bu bölge, korkutucu SuuqHoola'ydı. O gerçekten tüm Allah düşmanları tarafından küçümsendi; özellikle de hayatta kalmış ve bu mübarek alanda savaşı yaşamış olanlar tarafından... Size bunu yazdığım gün olan Ramazan'ın 27'sine kadar haçlı güçlerinin hala SuuqHoola'ya 4-5 kilometre uzaklıkta olduklarını söylediğimde şaşırmayın.
Gece oldu ve Haçlı güçleriyle onların mürted uşakları 8 ayrı bölgede, Allah'ın askerleri tarafından saldırıya uğradı. Mucahidler hiç kayıp vermemesine rağmen onlar ağır kayıplar verdiler, Allah'a hamd olsun. Stratejik çekilmeden 6 gün sonra, 50'den fazla Haçlı askeri öldürülmüş, fakat sadece bir İslam kahramanı şehadetle nasiplenmişti, Allah onun şehadetini kabul etsin.
Takip eden günlerde Haçlılar ve onların uşakları ağır kayıplar verdiler.
Aniden Mogadişu havaalanı, haçlı güçleri ve mürtedlerden yaralananların, tedavi için Nairobi'ye götürülmek üzere akın akın getirildikleri önemli bir yer haline dönüştü.
Bu durum, Haçlılar'ın ruh halinin değişmesine sebep oldu. Ayrıca AMISOM sözcüsü, "mucahidler tarafından terk edilen bölgeleri ele geçirmek için daha fazla birliğe ihtiyaç duyduklarını" ve " mucahidlerin bu yeni stratejisinin daha ölümcül" olduğunu açıkladı.
......
Augustine Mahiga –Somali'nin BM'deki temsilcisi- medyaya, "mucahidler tarafından kullanılan yeni taktiklerin" eskilerine göre çok daha tehlikeli olduğunu, söyledi. Bu kez yalan söylemiyordu, zira mücahidlerin, Ramazan Oteli'nin kontrolünü ele geçirmeye çalışan haçlılar ve mürtedlere karşı düzenledikleri saldırıdan sonra Fagah kavşağında yanmakta olan bir tank vardı.
Üç kukla askeri esir alındı. Biri, Mogadişu Stadyumu'na sadece iki kilometre uzaklıktaki WarshadaBaastada'da yalınayak ve afallamış halde medyaya gösterilirken; diğer ikisi mucahidler tarafından boğazlandı. Ayrıca, üç mürted devlet görevlisi Bakaara Çarşısı'nda vurulurken, şehir çevresinde Haçlı ve mürted askerleri hedef alan patlamalar oldu. Haçlılar şaşkınlığa düştüler. Onlara, mucahidleri en iyi nasıl yakalayacaklarını öğretmek için gönderilen yabancı paralı askerler de kafalarını tırnaklıyorlardı.
Mürtedler ve Haçlılar, onlara yönelen şiddetli patlamalarla uğraşırken ve bir yandan da derin iç anlaşmazlıklarla karşı karşıya gelmiş durumdayken; tevhid savaşçıları ise Allah'a –azze ve celle- gülümsüyor ve secde ediyorlardı. Onlar için her şey son derece güzel gidiyordu. Mucahidler, elhamdulillah, Mogadişu'da yıllardır süren savaştan muazzam tecrübeler kazandılar. [Bu savaşlar] Amerikalılar'a karşı başladı, Etiyopyalılar döneminde devam etti ve şu an da olağanüstü korkak Uganda ve Burundi askerlerine karşı sürdürülüyor. Her hareket de bu zengin tecrübe üzerine temellerini atmıştır. Ancak hâlihazırdaki savaş planının düşmana daha fazla avantaj sağladığı konusunda tüm mucahidlerce ittifak edildikten sonra stratejik çekilme gerçekleştirildi. Bunu daha güzel açıklığa kavuşturmak için birtakım hususlardan bahsedeceğim:
1. Mogadişu'daki savaş planı temel olarak askeri stratejistlerin bir kuşatma olarak kabul edecekleri şekildeydi. Düşman bölgenin yaklaşık 4 km yakınına kadar gelmişti. Mucahidler ise, Haçlı ve mürtedlere karşı yaklaşık 12 km.lik uzun bir savunma hattı oluşturmuşlardı. Mucahidlerin savunma hatlarına saldırmaktan çok korkan Haçlılar ise, çok az olay haricinde, bombardımana –bilhassa havan ve BM roketleriyle- aşırı derecede bağımlıydılar. Haçlılar günde az 300 havan topu atıyorlardı. Mucahidler de "Belki de her Haçlı askeri şahsi bir havanla donatılmıştır" diye espri yapıyorlardı. Bu durum, mucahidlerin mermilerden daha çok havan toplarıyla şehid olmasına neden oluyordu. Ayrıca –askeri tecrübesi olan herkesin kabul edeceği gibi- . Bu, Somali'deki durumun oldukça istisnai bir durum olduğu manasına gelir. Diğer hiçbir cihadi cephede bu çeşit bir çarpışma tecrübe edilmemiştir. Bu hal Haçlılar'a avantaj sağladığı gibi, onlar da bu tarz savaşı tercih etmektedirler. Böylece, yüzlerce asker ve tankla korudukları savunma kuleleri inşa ettiler. Ardından saldırıya geçtiler; fakat hiçbirinde başarılı olamadılar. Hepsinde çok fazla kayıp verdiler ve abarttıkları o başarıların da hiçbirini elde edemediler. Yüzlerce askerlerinin öldürüldüğü ve bir Burundi askerinin esir düştüğü bir hafta süren ağır çatışmalardan sonra İçişleri Bakanlığı'nı ele geçirdiler. Sonunda Mogadişu'nun %70'inin güvenliğini sağladıklarını iddia ettiler. Şartlar düşmana bir avantaj sağlamasına rağmen, Allah'ın mucahidlere sabır vermesi ve İslam'ın aslanlarının ayaklarının sabit kalması çok şaşırtıcıdır. Defalarca geniş çapta saldırılar düzenlendi. Bölgenin büyük kısmı ele geçirildi ve savunma hatları Haçlılar ve onların uşakları için Cehennem'e döndü. Onların savunma hatlarına saldıran ve sonra geri çekilen bazı küçük mucahid birimleri tarafından gerilla tarzına benzer saldırılar gerçekleştirildi. Özellikle Bon Dheere, Dabka ve Juba Oteli Haçlılar için Cehennem'e döndü. İzzet Allah'a aittir! Allah
2. Savaş sanatında önemli bir kural vardır: Asla düşmanın savaş alanını belirlemesine izin vermemelisiniz. Bu durum, sizin ne zaman saldıracağınıza ve ne zaman savunmaya geçeceğinize ya da savaşın ne şekilde gelişeceğine onun [düşmanın] karar vermesine izin verir. Bu stratejik çekilme sayesinde mucahidler who call.. sağladılar. Böylece düşman, ne zaman ani bir saldırının geleceğine dair hiçbir fikri olmaksızın her an bir korku halinde yaşamaya mecbur bırakıldı.
Sebepler hayli çoktur ve onları bu kısa yazıda saymak uygun olmaz, yazıyı oldukça uzatır. Özetlersek, Allah der ki:
"Ey iman edenler. Savaş düzeninde iken kafirlerle karşılaştığınız zaman sakın onlara arkanızı dönmeyin (savaştan kaçmayın). Savaş taktiği olarak düşmanı vurmak için çekilme, ya da diğer bir birliğe katılmak durumu hariç- böyle bir günde her kim onlara arkasını dönerse mutlaka o, Allah'ın gazabına uğramış olur. Onun varacağı yer de cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası." Enfal 15-16
Yukarıda geçen ayette Allah -azze ve celle- mucahidlere, stratejik çekilme konusunda açıkça izin vermiştir. Mucahidler Kur'an'ı güzelce okudular ve kınayanın kınamasından korkmadan onun direktiflerini tam olarak takip ediyorlar. Onlar sevgili peygamberimiz Muhammed sallallahu aleyhi vesellem'in adımlarını takip ederler. Rahmet ve savaş peygamberi, bizi düşünen dahi komutan ... Onlar ayrıca, savaş dahilerinin bugün hala üzerinde çalıştığı akıl almaz savaş taktikleriyle Romalılara zilletin her tonunu yaşatan sahabenin adımlarını da takip ederler. Halid bin Velid, Amr bin el-As, Ebu Ubeyde bin el-Cerrah, Saad bin Ebi Vakkas ve diğerleri gibi –Allah hepsinden razı olsun... Onlar ayrıca, daha sonra gelenlerden hak üzere olanların; tevhidin nurunu, doğuda Endonezya'nın en uzak sahillerine, batıda da Endülüs'ün otlaklarına kadar ulaştıran fatihlerin; Salahaddin Eyyubi, Tarık bin Ziyad, Seyfeddin Kutuz ve diğer kahramanlar gibi –Allah hepsine rahmet etsin- tarihin sayfalarını nurla dolduran izzetli kişilerin adımlarına uyarlar. Onlar bu zengin tarihe sahiptir. Haçlıların en son ümit edebileceği şey kolay bir zaferdir. Ki onlar öyle kimselerle savaşıyorlar ki, savaşı bir hayat tarzı olarak görürler –aslında bu bizim için tek hayat tarzıdır. Savaş için doğurulan ve büyütülen kimselerle... Savaş alanında ölmeyi bir zafer ve izzetli bir kazanç olarak kabul eden kimselerle... Bu dünyadan nefret eden; Allah'ın zikri ve onun için toplanmak hariç, [dünyadaki] her şeyi mel'un kabul eden kimselerle... Şereflice ölmeyi, zillet içinde yaşamaya tercih eden kimselerle... Onlara ne yapılırsa yapılsın, imanlarından taviz vermeyen kimselerle... Evet işte bunlar Müslüman kimselerdir. Özbekistan İslami Hareketi'nin şehid lideri Tahir Can gibi... O basitçe şunu söyledi: "Bizler ya hak üzere müminler olarak yaşarız, ya da hak üzere müminler olarak ölürüz." Bu yüzden Rabbimizin bize emrettiği gibi, bizden sertlikten başka bir şey beklemeyin:
Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası! -Tahrim 9
Savaş değişimlere eğilimlidir ve değişim de kaçınılmazdır, özellikle Somali gibi bir yerde,... düşmana karşı yapılan bir savaşta; adapte olmak ve olayların akışını başka bir yöne çevirmek zorunludur. Böylece düşman istediğimiz yöne yönlendirilmiş, uçuruma gitmeye mecbur bırakılmış ve suçlarından dolayı cezalandırılmış olur.
Düşmana gelince: İyi bilin ki, sizler Muhammed'in (s.a.v) adamlarına karşı savaşı tercih ettiniz ve onlar öyle adamlardır ki, düşman yok edilinceye kadar uyumazlar. Aldığınız kayıplar daha başlangıçtır, gelecek olanlar ise daha kötü olacak....
Mucahid kardeşiniz Ebu Kıtal el-Karni tarafından kaleme alındı.
27 Ramazan 1432/ 27 Ağustos 2011
"Küçük Felluce" Mogadişu

Pressmedya
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt