Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Sizin Üzerinizde Bir Takım İdareciler Getirilecek ki

farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
190: Mü’minlerin annesi Ümmü Seleme Hind binti Ebu Ümeyye (Allah Ondan
razı olsun)’dan rivayet edildiğine göre peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle
buyurdu: “Gerçek şu ki sizin üzerinizde bir takım idareciler(kaymakamlar, valiler,
başbakanlar, cumhurbaşkanları v.s...)getirilecek ki onların dine uygun olan işlerini
takdir eder, uygun olmayanlarını ise hoş karşılamaz tenkid edersiniz. Kim hoş
karşılamaz(eliyle ve diliyle yapılan kötülüğü alıkoymaya gücü yetmeyip sadece
kalbiyle)tenkid ederse günahtan korunmuş olur. Kim de tenkid eder onların
kötülüklerine engel olmaya(gücü yeterse)çalışırsa kurtuluşa erer. Fakat kim de bu
gayri meşru işlere razı olup onlara uyarsa günahkardır, azaptan kurtulamaz.” Ashap
şöyle dediler: Ya Rasulallah onlarla savaşmayalım mı? Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem): “Aranızda namaz kıldıkları sürece hayır”, buyurdu. (Müslim, İmare 63)

Riyazusssalihin.

bu hadisi nasıl anlamalıyız. Kafamı karışrıtırdı
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
الخامِسُ : عَنْ أُمِّ المُؤْمِنِينَ أُمِّ سَلَمَة هِنْدٍ بنتِ أَبِي أُمَيَّةَ حُذيْفَةَ رضي اللَّه عنها ، عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم أنه قال : « إِنَّهُ يُسْتَعْملُ عَليْكُمْ أُمَراءُ فَتَعْرِفُونَ وتنُكِرُونَ فَمِنْ كَرِه فقَدْ بَرِىءَ وَمَنْ أَنْكَرَ فَقَدْ سَلِمَ ، وَلَكِنْ منْ رَضِيَ وَتَابَعَ »
قالوا : يا رَسُولَ اللَّه أَلاَ نُقَاتِلُهُمْ ؟
قَالَ : «لاَ، مَا أَقَامُوا فِيكُمْ الصَّلاَةَ »
رواه مسلم
Mûminlerin annesi, Ummu Seleme Hint Binti Ebû Umeyye Huzeyfe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Sizin üzerinize birtakım emirler, yöneticiler tayin olunacaktır. Onların dine uygun olan işlerini iyi bulur, uygun olmayanlarını ise hoş karşılamaz, tenkid edersiniz. Kim hoş karşılamaz, kerih görürse günahdan korunmuş olur. Kim de tenkid eder, onların kötülüklerine engel olmaya çalışırsa, kurtuluşa erer. Fakat kim de radı ve hoşnud olur, onlara uyarsa isyan etmiş olur.
Bunun üzerine sahâbe–i kirâm: – Ya RasûlAllah! Onlarla savaşmayalım mı? dediler.
Peygamber Efendimiz: –”Aranızda namaz kıldıkları sürece hayır” buyurdu.
(Müslim, İmâre 63; Riyazu's Salihin, Bab 23, Hadis no: 190)

Müslüman idareci ve başkana karşı yapılacak tutum bu hadiste böylece özetlenmiş oluyor.
Müslüman bozguncu değildir, ıslah edicidir.
Musluman yöneticilerin yanlışlıklarını emr-i bi'l Mâruf we nehy-i ani'l munker emri gereğince, bu fiillere buğzedip, düzeltmeye ve nasihat etmeye çalışmanın gerekliliğine, böyle yapanların kurtuluşa erenlerden olacağı; fakat makam ve mevkisine yaltaklanarak, yanlış olduğunu gördüğü halde nasihat ederek tebliğ yapmaktansa, musluman idarecinin işlediği fâsıklığa göz yumarak onaylayan, radı olan, ilmiyle amel etmeyenlerin Allah ve rasuluna isyan etmiş olacağını buyurmaktadır.
Bu duruma Ebu Hanife (rahimehullah) ve Ahmed bin Hanbel (rahimehullah)ın mevcud yöneticilerin yanlışlarına göz yummamış, radı olmamış aksine tebliğde bulunmuş, buna rağmen zindanlarda işkence altında can vermişlerdir.


***

Peygamber (s.a.v.)’e cihadın hangisi efdaldir? diye sorulunca :Zâlim sultana karşı hakkı söylemektir.
(Ahmed bin Hanbel, 5/251; İbn Mâce, Fiten 20, hadis no: 4011-4012; Tirmizî, Fiten 13, hadis no: 2175; Ebu Dâvud, Melâhim 17)


Tarık b. Şihab (r.anh)’tan rivâyete göre, bir adam ayağını üzengiye koymuş olduğu halde Rasulullah (s.a.v)’e gelerek: “Hangi cihad daha değerlidir?” diye sormuştu da;
Rasulullah (s.a.v): “Zalim idarecinin karşısında hakkı konuşmaktır” diye cevab verdi. (Nesai, Bey’at, 37; Musned, 18076)

Ebu Said el-Hudri (r.anh) demiştir ki;
Rasulullah (s.a.v.)'i: "Kim bir kötülük görür de onu eli ile değiştirmeye gücü yeterse eli ile değiştirsin (mani olsun)..." buyururken işittim.

Hennad hadisin geri kalanını kesti, İbn A'la (Hennad ve Ebu'l Âla, Ebu Davud'un hadisi rivayet elliği ustadlardır. Hennad hadisi kısa kesmiş. Ebu'l Ala tamamını rivayet etmiştir.) ise şu şekilde tamamladı : "(eli ile değiştirmeye) gücü yetmezse, dili ile (değiştirsin) Dili ile (değiştirmeye) gücü yetmezse kalbi ile (değiştirsin) Bu sonuncusu ise, imanın en zayıfıdır."
(Muslim. el-İman 78: Timizi, fıten 11; İbn Mace, fiten 21; Nesai, iman 17; Sunen- Ebu Davud, Melahim, 17, Şamil Yayınevi: 14/492-493)

Açıklama

Bu hadis Ebû Davud'un kitabu’s salat bölümünde 1140 nolu hadis olarak daha önce geçti. Hadisin oradaki rivayetinde Ebû Said el-Hudri bu hadisi, Mervan'ın, bayram günü minberi musallaya çıkarması ve bayram namazından önce minbere çıkması üzerine "sünnete muhalefet ettin" diyen bir adamın sözünü te'yid için rivayet etmiştir.
Hadisin zahiri, bir kötülüğün işlendiğini gören bir müslümanın o kötülüğe gücü ölçüsünde eli veya dili ile mani olmasının, bunlara gücü yetmediği zaman kalbi ile buğzetmesinin gerektiğine delîl teşkil etmektedir.
Kötülüğe el ile mani olmak, onu fiilen engellemektir. Kötülük aletini kırmak, içki ise dökmek, bir malın gasbı ise gasb edilen malı sahibine geri vermektir. Kötülüğe fiilen engel olmanın boyutları sadece bu değildir. Öyle ki Emr-i bîl-Mâruf ve Nehy-i anil-Munker'in birçok safhasında kendisini gösteren oldukça önemli bir konudur.
Dil ile mani olmak; kötülük işleyene nasihat etmek, Allah'ın o kötülüğü işleyenler için vaad ettiği cezayı hatırlatmak ve o konudaki âyetleri okumaktır.
Kalb ile mani olmak da; o kötülüğe radı olmamak, kölülük işleyene içinden buğzetmektir. Davranışın bu şekli kötülüğü manen engellemektir. Çünkü onun gücü daha fazlasına yetmemektedir.
Kötülüğe kalben buğz etmekle yetinmek imanın en zayıf durumda oluşudur.
Nevevi, bundan maksadın imanın semeresinin az olması olduğunu söyler.
Aliyyu'I-Kâri ise: "Bu durumdaki müslüman, iman ehillerinin en zayıfıdır. Çünkü o kuvvetli olsaydı ve dini gayreti yüksek birisi olsa idi kalben buğzetmekle yetinmezdi. En efdal cihad, zalim sultanın yanında hak söz söylemektir, "manasındaki hadis bunu teyid etmektedir."
(Ebu Davud, Melahim, 17)

*************

Zalim sultanın karşısında iken Hakk'ı söylemenin en efdal cihad olması, Allah yolunda canıyla malıyla savaşıp cihad edenin cihadından farklılık arz etmekte, daha çok emr'i bil mâruf, we nehy-i ani'l munkerin zirvesine çıkmak, Sultanın doğru bildiklerinin batıllığını, batıl bildiklerinin de Hakk olduğunu söylemek manasındadır.

Bu hadise örnek bir vakıa gösterecek olursak şu iki olayı aktarırız :

1 - Abdullah bin Huzafe el Sehmi olayı

Rumlar bunu esir alıp krallarına getirdiklerinde “bu Muhammed’in sahabilerinden en değerli birileri, buna gerekenleri yapalım bu hırıstiyan olursa bir çoğu Hırıstiyanlığı kabul eder” diye telkinlerde bulunmuşlar.

Kral da Abdullaha: “Ben sana elimde bulunan iktidara ortak edeceğim , otorite sahibi kılacağım gel hırıstiyan ol” diye teklifte bulunmuş .
Abdullah: “sen bütün elinde bulunanları , hatta Arapların elinde bulunanları bana verecek olsan Muhammed’in dininden bir göz açıp kapayıncaya kadar bir zaman için dahi vazgeçmem“ cevabını vermiş.
Kral: ”O halde seni öldüreceğim” demiş .
Abdullah: ”Bildiğini yapmakta serbestsin” cevabını vermiş.
Kral: “Abdullah’ın bir yerden aşağı asılmasını, okçular tarafından ellerine, ayaklarına okların yağdırılmasını ve burada Abdullah’ın hırıstiyanlığı kabul etmek zorunda kalacağını” söylemiş.
Bu işlemler Abdullah’a yapılırken , Abdullah diretmiş evet dememiştir.
Sonra indirilmesini, yakmış olduğu ateşte suyun kaynatılmasını, Müslümanlardan 2 esirin getirilip onun içine atılarak kebab edilmesini emretmiş. Abdullah burada da Hrıstiyanlığı kabul etmeyi reddetmiş Hrıstiyan olmamıştır.
Sonra Abdullah’ın da aynı suyun içine atılarak yakılmasını emretmiş. Abdullah ağlayınca kral bundan ümitvar olmuş. Artık dininden döneceğini zannetmiş , getirin onu buraya deyip tekrar hırıstiyan olmasını teklif etmiş, Abdullah ağlamış.
Kral : “Sen niye ağlıyorsun?” deyince
Abdullah: “Kendi içimden dedim ki “Şu an kaderin gereği buraya atılıyorsun, ve ben arzuluyordum ki başımdaki bulunan saçların adetince cesedimde başlarım olsun, her biri Allah yolunda şehid olsun. Şu an birden ölüp gidiyorum buna ağlıyorum.”
Kral: ”Ne dersin benim başımı öp seni serbest bırakayım?” demiş
Abdullah: ”Diğer bütün Müslüman esirleri de serbest bırakacak mısın?” diye sorunca
Kral: ”Evet diğer bütün Müslüman esirleri de serbest bırakacağım
Abdullah diyor ki: içimden dedim ki “bu Allah’ın düşmanlarından biri , başını öpeyim beni serbest bıraksın , diğer Müslümanları da serbest bıraksın, ondan sonra benim bunu göreceğim yok, umurumda değil ne olursa olsun.”
Yaklaştı bana, öptüm başını. Esirleri verdi bana. Onlarla Ömer’in Huzuruna vardım, Ömer’e durumu anlattım.
Ömer (r.anh) dedi ki :”Her müslümanın Abdullah bin Huzafe’nin başını öpmesi icab eder. İlk Onun başını öpmeye de ben başlıyorum” dedi ve öptü.

(Bu olay Hakim’in Mustedrak’inde, Hayatu’s sahabede, el-İsabe fi Temyizi's-Sahabe, Kenzul Ummal isimli hadis kitabında , Beyhaki’nin Suneninde, İbn Asakir’de zikredilmektedir.)


2 - Ahmed bin Hanbel'in, Mutezili'nin fikri ürünü Kur'anın mahluk olduğu fitnesi zamanında, Abbasi halifesi Mûtasım'a Hakk'ı söylemesi ve bunun sonucunda zindana atılıp işkenceye uğratılması.




Not :
Kâfir veya murted idareciye karşı cihad etmek vâcibdir!

 
Son düzenleme:
Üst Ana Sayfa Alt