Bin Selman Zayed vb zalimlerden bahsetmişsin ancak ikisininde saltanatını Amerika korumaktadır. Eğer Amerika ikinci plana atılacaksa bunların saltanatını yıkmak nasıl mümkün olabilir?
Herhangi bir gücün yıkılması onun yerine Müslüman bir gücü getirmez. Dengeli bir siyaset izleyerek İslami bir üs inşa etmek lazım. Türkistan respublikalarını Sovyetler koruyordu. Sovyetleri Müslümanlar yıprattı ve battılar (şimdi Rusya olarak yeniden canlandılar bu arada), ama Kafkasya ve Orta Asya'daki devletler hala ayakta. BAE suni bir devlet olabilir, ama idareleri hafife alıncak bir durumda değil ve iktisadi olarak başarılılar, sırf petrole dayanmıyorlar. Suudi Arabistan ise Amerikan yardımına başvursa da kendi başına da kuvvetli ve gelenk sahibi bir devlet. En önemlisi bu ikisinin de ciddi bir milliyetçi destek tabanı var halk arasında. Ululemre itaat ve vatan sevgisi şiarı altında devletlerine bağlılar. Kabil rejimi ile karıştırılmamalı.
Dediğime örnek, Soğuk Savaşta taraflar birbirleriyle doğrudan savaşmadılar, yerel savaşlar yürüttüler. ABD'yi yerel savaşlar ve kendi toprağında saldırılar yapmak suretiyle yıpratmak mümkün, ama yıkmak mümkün değil! Hem nükleer savaş tehlikesi sebebiyle, hem de bizim bir donanmamız, hava kuvvetlerimiz ve bunları destekleyecek teknolijimiz olmadığından.
Yıpratma stratejisi ancak ABD'yi bölgeden uzaklaştırmada faydalı olur, ki oldu son yirmi yılda. Ama bu tek başına yeterli değil. Yerel devletlerle mücadele için İslami bir devlet kurulmalı. Hatırlarsak ABD'nin bölgedeki gücü de yerel devletler vasıtasıyla yerleşti. Kral Fehd onları Saddam'a karşı Arabistan'a davet etti. Dolayısyıla buradaki ilişki tek taraflı değil, ikisi birbirini tamamlıyor ve bu sebeple ikisine karşı önlem almak lazım.
El Kaide ve aynı şekilde İslamcı hareketlerin varsayımları, yerel devletlerin halk tarafından sevilmediği ve halkın mücahitleri (savaşta) ve İslamcıları (demokratik seçimlerde) destekleyeceği üzereydi. Bu düşünceleri ileriye dönük de olmuştur: zamanla bizi cihadımızla, düşmanın üzerimize üşüşmesiyle veya dini ve siyasi davetimizle tanıyıp destekleycekler şeklinde. Yetmişlerden itibaren İslami davete destek artmış olsa da, devamını getirmek için birleşip yerel bir siyasi-askeri güç oluşturmak lazım. ABD'nin deseteğinin kalkmasıyla yerel güçler yıkılmaz. ABD onların bir rüknü, kendileri ikincisi.
Okuduğuma göre (aklımda kaldığı şekliyle!) Şehit Üsame b. Ladin'e oğlu sormuş neden İsrail dururuken ABD'yle denizaşırı bir savaş yürütüyoruz diye? O da cevap vermiş: ABD bisikletin demir tekerliği, İsrail ise tahtadan bir tekerlek. Demir olan yıkılınca, tahtadan olan çaresiz kalır. Benim burada yanlış bulduğum:
- 1a. İttifaklar bisiklete benzemez. Siyasetler değişkendir. Gerektiğinde ABD çekilir. Amerika'nın desteği sabit değildir. Onu sabit bir etken olarak görmek yanıltıcıdır. Hejemonik devletler bir gün desteklediklerini başka bir gün yüzüstü bırakabilirler. İsrail'e desteği bile bırakmaları mümkün. Arap devletlerinde ise bu evla.
- 1b. Tabi ki tekerleklerin ayrılması bir baise muhtaçtır. Ama bu tekerleği yıkmak değildir. Yıpratmayı deneyebiliriz, ama kendimiz yıkılmadan.
- 1c. İsrail'i veya Arap rejimlerini tahtaya benzetmek onları hafife almaktır. Bu ise mücatleri münasip hazırlığı yapmaktan alıkoyar.
- 3. Bu bisiklet yürürken, bizim bisikletimiz nerede? Bisikletimiz olmadan onları yakalayamayız.
Son düzenleme: