Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ümmetin Ihtilafı Rahmettir Sözü

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
A Çevrimdışı

Askalani

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
“ ümmetinmin ihtilafı rahmettir “ sözü ile alakalı ilim ehlinin sözlerini;

SUYUTİ R.H : Bütün muhaddisler indinde ne sahih,ne zayıf ve ne de mevzu olarak senedi mevcut değildir.

CAMİU’S SAĞİR : 1.0.165

İBN HAZM R.H : Böyle bir hadis yoktur. Madem ihtilaf rahmettir, 0 zaman ittifak ta zulmet olması gerekir...

EL-İHKAM Fİ-USULİ AHKAM : 5 .64

ALLAME ES-SUBKİ R . H : Bu hadisin ne Mevkuf ne Merfu ve nede Zayıf ve uydurma olarak senedini bulamadım.

EL- ALBANİ R .H : Diyor ki : Bu söz “….. Ashabımın ihtilafı sizin için rahmettir….. “ …. Ashabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz...” sözleri ile de rivayet edilmiştir. Her ikisi de sahih değildir.Birinaisi son derece zayıf, ikincisi ise uydurmadır.

Silsiletül ehadisi daife : 58.61

Allah kendilerinden razı olsun, ilim ehli olan bu insanların da dediği gibi ; eğer ihtilaf rahmetse ittifak zulmet olur.

İMAM MÜZENİ : Şöyle der : “ … İhtilafi caiz gören ve bir olayda ictihad eden iki alimden birinin helal, diğerinin haram dediğini ve bunların her birinin ictihadlarında doğruyu bulacaklarını iddia eden kimseye şöyle cevap verilir :

“… Bu düşünceyi sen Kitap ve Sünnete dayanarak mı, yoksa kıyas yaparakmı söylüyorsun ? Eğer bir nassa dayanarak söylüyorum cevabını verirse ona şöyle denilir : Kitap ihtilafı kaldırdığı halde sen nasıl oluyorda ihtilafın Kitaba veya Sünnete dayandığını iddia ediyorsun ? … Eğer kıyasla olduğunu söylerse, onada şöyle cevap verilir : Kitap ve Sünnet ihtilafı yasaklarken,nasıl olurda sen ihtilafın caiz olduğunu Kitap ve Sünnete kıyas edersin ? Bu, akıllı bir kimsenin, hele hele bir alimin cevaz vereceği bir husus değildir...”

İBN ABDİL BER CAMİUL BEYAN : 2.C.89.S

İBN ABDİL BER R.H : “... Eğer biri biri ile çelişen iki ayrı görüş doğru olacak olsaydı, selef ictihat ve fetvalarında, birbirlerini hataya düşmekle suçla-mazlardı… Akıl, bir şeyin zıddı ile birlikte doğru olmasını kabul etmez. Dolayısıyla,bir anda iki zıddı bir araya getirmek, imkansız olan en çirkin şeylerdendir… “

İBN ABDİL BER CAMİUL BEYAN : 2.C.88.S

İBN HACER R.H : şöyle der : “ … Birbirine muhalif iki haberden birini diğerine tercih etmedikçe, iki mütenakızın doğruluğu hakkında ilmin hasıl olması imkansızdır… “

NUHBE : 13.S.

EŞHEB R.H da şöyle demiştir : İmam Malik r.h güvenilir ravilerin Resulullah s.a.v’in ashabından naklettikleri iki ayrı hadis ile amel eden kimsenin durumu hakkında : Bunda bir genişlik görüyor musun ? şeklindeki bir soruya şöyle cevap verdi : Allah’a yemin ederim ki doğruyu. bulmadıkça hayır. Doğru ise tektir. Farklı iki görüşün ikisi de doğru oluyor,hayret. Doğru olan sadece bir tanedir.

Camiul Beyanil İlm : 82.88.89.
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
F Çevrimdışı

ferdiosman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
kardeş bildiğim kadarı ile mezhep imamları birbirlerini görmemişler.

Yavaş üstadım yavaş....Ebu Hanife Medineye her gittğinde İmam Malik ile görüşürdü.İmam Malik'ten muvattasnı okuyan İmam Şafi'de geride rahlesinden yetişen Ahmed b. Hanbel gibi birisini bırakmıştır.

Yani Ebu Hanife İmam Malik'i görmüş,İmam Şafi ise hem İmam Maliki hem Ahmed b. Hanbeli görmüştür.
Ayrıca Ebu Hanife'nin talebesi Veki.b. Cerrah'ta Ahmed. Hanbelin hadis okudğu hocasıdır.Ebu Hanife!nin diğer meşhur iki talebesinden biri İmam Malik'ten ders görmüş,diğeride İmam Şafi'nin üvey babasıdır.
Bu yüzden İmam Şafii biz Ebu Hanife'nin fıkıhta iyalleriyiz (çocuklarıyız) demiştir..[et-Temimi, Tabakatu’s-Seniyye fi Teracimi’l-Hanefiyye, Daru’r-Rufai, Riyad, 1983. I, 105.]
İmam Malik (r.a.) de “Muvatta”yı telif ederken Onun tedvin usulünü takip etmiştir.[Muvaffak Mekki, Menakibu Ebî Hanife, (Kerderi’nin Menakibi ile birlikte), Daru’l-Kitabi’l-Arabi, Beyrut, 1981, I, 429.]


İlgili hadis hakkında ise yine meşhur Albani dışında kimse uydurma dememişdir.(ki Albaninde bu konuda oteritesi yoktur)

Allah kendilerinden razı olsun, ilim ehli olan bu insanların da dediği gibi ; eğer ihtilaf rahmetse ittifak zulmet olur..

İmam Nevevî ise Sahih-i Müslim şerhinde bu hususa şu izahı getirir:

“Bir şeyin rahmet olması, onun zıddının azap olmasını gerektirmez. Bu hadiste de böyle bir şey yersizdir. Bunu ancak cahiller veya bilmez görünenler söyler. Cenab-ı Hak şöyle buyurur: ‘Rahat edesiniz diye geceyi sizin için yaratması Onun rahmetindedir.’ Geceye ‘rahmet’ denmiştir, bundan gündüzün azap olması mânâsı çıkmaz.”

Aşağıdaki bilgiler alintıdır;

Bazı hadislere “uydurma” deyip geçenler, daha çok o hadisteki mânâyı, hadisin ne maksatla söylendiğini bilemeyen, idrak edemeyen kimselerdir. Hal böyle olunca, meselenin mahiyetini bilemeden o hususta fikir yürütenlerin sözlerinin bir kıymetinin olmadığı hatırdan çıkarılmamalıdır.Peygamberimizden rivayet edilen hadisler İslâm ulemasınca çok sıkı bir inceleme, araştırma sonunda bize kadar gelmiştir. Sadece bir hadisi öğrenmek için Medine’den kalkıp Mısır’a seyahat eden Ebû Eyyup el-Ensârî’nin gayreti bu meseleyi ispata kâfidir.Daha sonra devam eden asırlar boyunca, yaklaşık 4-5 asırlık bir devrede hadis âlimleri gecelerini gündüzlerine katarak hadislerin sıhhati hususunda çalışmalar yapmışlardır. Hadis olarak duydukları her şeyi hemen kabul etmemişler. Kim rivayet etmiş, nasıl bir rivayet silsilesi takip etmiş, hepsini teker teker incelemişler. Hattâ bu rivayet silsilesinin farklılığından dolayı hadisler derecelendirilmiş, buna göre hadis kitapları hazırlanmıştır.Bazı hadisler vardır ki, mânâsı aynı olmakla beraber farklı şekilde rivayet edilegelmiştir. Yine bazı hadisler de vardır ki, hadis ilminin ıstılâhlarına göre sıhhat derecesine göre “merfu, münkati, mürsel, zaif” şeklinde sıralanmıştır. Hadis âlimleri ilk anda anlaşılamayan bu çeşit hadisleri hadis ilminin kendi esasları çerçevesinde, bazı âyet ve hadislerin mânâ bütünlüğü içinde anlamaya çalışmışlar, ona göre izah ve açıklamalar getirmişlerdir.İşte “Ümetimin ihtilâfı rahmettir” meâlindeki hadisi şerif yukarıda sözünü ettiğimiz hususlara girmektedir. Bu hadis-i şerife İslâm tarihi boyunca çeşitli itirazlarda bulunulmuş. Hadis âlimleri onlara gerekli cevabı vererek itirazlarının mânâsızlığını ortaya koymuşlardır.

Bu nevi hadis-i şeriflere bir örnek olması açısından bu hususta hadis âlimlerinin sözlerini ve açıklamalarını biraz genişçe vermek istiyoruz. Tâ ki, her anlamadığı hadise “mevzudur” deyip geçenler bu hususta ihtiyatlı olsunlar.İmam Aclûnî’nin Keşfü’l-Hafâ isimli bir eseri vardır. Bu eser, hakkında münakaşa edilen ve hadis olarak duyulmuş olan sözlerin hadis olup olmadıklarını inceliyor. Hadis sahasında yapılmış en orijinal bir çalışmadır.Bu hadis hakkında hadis âlimlerinin şu izahlarına yer verilir: İmam Beyhakî Medhal’de İbni Abbas’tan şu meâlde bir hadis rivayet eder:

“Ashabım semadaki yıldızlar gibidir. Hangisinden hadis alırsanız, doğruyu bulursunuz. Ashabın ihtilâfı sizin için rahmettir.” (el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:64; el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 1:210-212.) Yine Beyhakî aynı yerde şu hadise yer vermektedir: “Muhammed’in (a.s.m.) Ashabının ihtilâfı Allah’ın kulları için bir rahmettir.”Aynı meâldeki hadisin varlığını, Taberânî, Deylemî, Ebû Naîm, ez-Zerkeşi, İbni Hacer gibi hadis âlimleri de belirtirler.Büyük hadis âlimi Hattabî ise şöyle der:

“Bu hadis-i şerife iki kişi itirazda bulunmuştur. Birisi deli, öbürü de dinsizdir. Bunlar el-Musilî ile Câhiz’dir. Bunlar şöyle diyorlar: ‘Eğer ihtilâf rahmet olsaydı, ittifak azap olurdu.” Bunun bir saçmalıktan ibaret olduğunu belirten Hattabi “ihtilâf”ı şöyle anlatır:

“İhtilâf üç çeşittir. Birincisi ve ikincisi Allah’ın zat ve sıfatındaki ihtilâftır ki, birisi küfür, diğeri bid’attir. Bir de vecihleri bulunan fıkha ait fer’i meselelerdeki ihtilâftır. İşte buradaki ihtilâf ümmet için rahmettir.”Ömer bin Abdülaziz ise şöyle der:

“Ashab-ı Kiram ihtilâf etmemiştir’ sözü hiç hoşuma gitmiyor. Şayet onlar ihtilâf etmeseydi hiçbir meselede ruhsat çıkmazdı.”

İmam Nevevî ise Sahih-i Müslim şerhinde bu hususa şu izahı getirir:

“Bir şeyin rahmet olması, onun zıddının azap olmasını gerektirmez. Bu hadiste de böyle bir şey yersizdir. Bunu ancak cahiller veya bilmez görünenler söyler. Cenab-ı Hak şöyle buyurur: ‘Rahat edesiniz diye geceyi sizin için yaratması Onun rahmetindedir.’ Geceye ‘rahmet’ denmiştir, bundan gündüzün azap olması mânâsı çıkmaz.”

Yine bazı âlimler, “Ümmetim dalâlet üzerinde toplanmaz” hadisini zikrederek, “Bundan ümmetin ihtilâfının rahmet olmadığı mânâsı anlaşılmamalı” derler.

Hadisteki ihtilâftan hangi mânânın kasdedildiği hususunda da âlimler şöyle derler:

“Buradaki ihtilâftan murad, dinin asıl meselelerindeki ihtilâf olmayıp, fer’î meselelerdeki ihtilâftır. Çünkü dinin asıllarındaki ihtilâf dalâlettir (Kadı İyaz, Sübki). Bu meseledeki ihtilâftan maksat, ümmetin sanat, makam, mevki ve mertebelerindeki ihtilâftır. Bu da ümmet için rahmettir. Çünkü farklı sanatların bulunması herkese faydalıdır. (İmam Harameyn).”

Hadis âlimlerinin bu husustaki birleştikleri nokta fer’î meselelerdeki ihtilâftır. Bunun da adı ictihaddır. Müctehidlerin ise dinin asıllarında değil de, fer’î meselelerdeki ihtilâflarından, yani farklı ictihadda bulunmalarından mezhepler meydana gelmiştir. Mezheplerin farklı farklı olması da Müslümanlar için bir rahmet olmuştur. Çünkü her Müslüman, kendi şartlarına göre bir mezhebi taklit ederek amel ve ibadetini yapmıştır.

Müctehidler bir meselede ihtilâfa düşseler, isâbet edenler iki sevap alırken, yanılmış olanlar bir sevap alırlar. Dinî meseledeki doğruyu ararken yanılmaları dahi onlara bir günah kazandırmamakta, sevap kazandırmaktadır.Bu meseledeki daha geniş izahı Feyzü’l-Kadir’in birinci cildinin 210-212 sayfalarına bakılabilir.“Ümmetimin ihtilâfı rahmettir” meâlindeki hadis-i şerif, “hakka hizmetteki ihtilâf, farklı görüş beyanı, değişik yorumlarda bulunma” tarzında anlaşıldığında mevzu biraz daha umumileşmektedir. Çünkü Müslümanlar aynı esas ve gerçeklere inanmakla beraber her fert müstakil bir şahsiyet ve düşünce yapısına sahiptir. Bunun için de hâdiseleri değerlendirirken farklı açılardan yaklaşılabilir, yorumlanabilir.Müslümanlar meselelerini istişare yoluyla halledeceklerine göre, herkes samimi bir şekilde fikirlerini açıklar, bilgisi ve ihtisası dahilinde görüşlerini beyan eder. İşte bu yönüyle ihtilâf maddî ve mânevî inkişafın kaynağı olur. Bediüzzaman bu hadis-i şerifi Mektubat isimli eserinde izah ederken, meseleyi üç suâl, üç cevap çerçevesinde ele almakta ve misallerle anlatmaktadır. Bu izahı özetleyerek verelim:

Suâl ve cevap şöyle:

Hadiste, “Ümmetimin ihtilafı rahmettir” denilmiş. İhtilâf ise tarafgirlik gerektirir. Bu nasıl rahmet olur?

Hadiste ifade edilen “ihtilâf” müsbet olanıdır. Hakka hizmette bulunan, İslâmî hakikatleri muhtaç olanlara ulaştırmaya çalışan kimseler belli ölçülerde fikir alış-verişinde bulunacaklardır. Fakat bu arada herkes mesleğinin ve hizmet tarzının tamir ve revacına çalışmalıdır. Başkasının fikir ve hizmetini tahrip ve iptal etmeye değil, tamamlanmasına ve ıslâhına gayret etmelidir.Bu müsbet tarafı. Menfî ihtilâf ise, kin, haset ve düşmanca hisler besleyerek birbirlerinin tahribine çalışırlar. Hadis, bunu reddetmektedir. Çünkü birbirleriyle boğuşanlar müsbet hareket edemezler.İkinci suâl: Tarafgirlik hastalığı mazlum halkı zâlim kimselerin şerrinden kurtarır. Çünkü bir kasabanın ileri gelenleri birleşseler mazlum halkı ezerler. Şayet taraftarlık olsa mazlumlar bir tarafa iltica ederek kendilerini kurtarırlar.

Bu mesele de şöyle izah ediliyor:

Şayet tarafgirlik hak nâmına olsa, bu durum haklı ve mazlumlara bir melce, sığınak olabilir. Halbuki şimdiki garaz dolu ve nefis hesabına yapılan taraftarlık haklılara değil, haksızlara sığınak olmuştur. Onların dayanacakları nokta şekline girmiştir. Çünkü bu çeşit insanların yanına şeytan gelse, onun fikrine yardım edip taraftar olsa, ona rahmet okur. Eğer karşı tarafa melek gibi bir adam gelse, ona lânet okuyacak derecede bir haksızlık gösterir.Dolayısıyla bu çeşit ihtilafta rahmet olmadığı gibi, müsbet mânâda bir neticeye varılmaz.

Üçüncü mesele de şöyle:

Hakikat hesabına yapılan fikrî tartışmalarda maksat ve esasta birleşilmekle beraber, vesilelerde ihtilaf edilir, farklı düşünülür. Bu tartışma, gerçeklerin her köşesini açığa çıkardığı gibi, hakka ve hakikate de hizmet eder. Fakat tarafgir bir şekilde ve garaz dolu firavunlaşmış nefis hesabına ve kendini beğenerek yapılan fikrî bir tartışmadan hakikat parıltıları değil, belki fitne ateşleri çıkar. Çünkü bu tarz fikrî bir tartışmaya giren kimselerin fikirlerinin aynı noktada birleşmesi mümkün değildir. Çünkü hak namına yapılmadığı için tartışmalar aşırı bir hal alır, sonsuza kadar devam edip gider. Tedavisi mümkün olmayan çatlaklara, yaralara sebep olur. Çünkü maksatta ittifak edilmemiştir.Özetleyerek verdiğimiz bu izahlardan sonra Bediüzzaman bu hususta bütün mü’minlere şu ikazı yapar:

“Ey ehl-i îman! Zillet içinde esaret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız. İhtilafınızdan istifade eden zalimlere karşı, [Mü’minler ancak kardeştir, meâlindeki âyet-i kerimenin> kal’a-i kudsiyesi içine giriniz, tahassün ediniz [sığınınız>. Yoksa ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz. Malumdur ki, iki kahraman birbiriyle boğuşurken iki çocuk ikisini de dövebilir. Bir mizanda (terazide) iki dağ biribirine karşı müvazenede bulunsa [tartılsa> bir küçük taş müvazenelerini bozup onlarla oynayabilir, birini yukarı, birini aşağı indirir.

“İşte, ey ehl-i iman! İhtiraslarınızdan ve husumet-kârâne [düşmanca> tarafgirliklerinizden kuvvetiniz hiçe iner, az bir kuvvetle ezilebilirsiniz. Hayat-ı içtimaiyenizle alakanız varsa, [Mü’minin mü’mine münasebeti, taşları birbirine destek olan sarsılmaz bir bina gibidir> mealindeki hadiste belirtilen düstur-u âliyeyi düstur-u hayat yapınız. Şefâlet-i dünyeviyeden ve şekavet-i uhreviyeden [dünyada sefaletten ve âhirette azaptan> kurtulunuz.” (Mektubat.s. 247-49)

Bu kadar izahtan ve açıklamalardan sonra artık bu hadise “mevzudur, uydurmadır” deyip geçmek bilgisizlikten başka bir şey olmasa gerekir. Zaten hiçbir hadis âlimi de bu hadise “mevzu” dememiştir(Sorularla İslamiyet alıntı)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
"ÜMMETİMİN İHTİLÂFI RAHMETTİR."

("Ümmetimin ihtilâfı rahmettir." el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:64; el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 1:210-212.)

Ali el-Karî bu hadis (söz) hakkında diyor ki:
İmamların çoğu bunun aslının olmadığını zannettiler. Fakat, Hattabî bunu Garibu’l-Hadis’te istitraden zikretti ve kendi kanaatına göre aslının olduğunu bildirdi.

Suyutî Camiu’s-Sağir”inde şöyle demiştir: Nasr el-Makdisî Hücce’sinde onu tahriç etti ve Beyhakî Risaletu’l-Eş'ariyye’de senetsiz olarak zikretti, ayrıca Huleymi, Kadı Hüseyin, İmamu’l-Harameyn ve diğerleri de hadisi zikrettiler.
Münavi, suyuti’nin şu sözüne bağlı olarak şöyle demiştir: “Sübki şöyle demiştir... (ve ondan zikrettiğimiz sözünü nakletti). Sonra da Münavi şöyle dedi: Hafız el-Iraki, bunun senedinin zayıf olduğunu söylemişdir. (Münavi, Feyzu’l-Kadir I, 212-213)
Bu hadis, hafızların bizim ulaşamadığımız bazı kitaplarında olabilir, Allahu a‘lem, dedi.
Suyutî’nin bu sözü tartışmalıdır. Nitekim, âlimlerin bu konuda açıklamaları vardır:

Bu asrın muhaddisi üstadı, şeyh Muhammed Nasuruddin el-Elbani ise şöyle demişdir:
Bu hadisin aslı yoktur. ibni Hazm’dan nakledildiğine göre, o bu hadis batıl ve mekzuptur, demiştir (Elbani, Silsiletü’l-ahadisü’d-daife ve’l-mevzu’a, 76.)
Buna göre, hadis sahih değildir veya çok zayıftır ki bunun gibisiyle delil getirilmez. Delil getirmeye elverişli de değildir.

Subkî de: Bu, muhaddislerce bilinen bir hadis değildir. Ben ne sahih, ne zayıf ve ne de mevzu bir senetle bu hadise rastladım, aslının olduğunu zannetmiyorum diyor. ( Sabbâğ, Tahkīk ve Ta‘lik, 109, 6. dipnot.)
Ancak bu bir kimsenin sözü olabilir. Belki de birisi “ümmetimin ihtilafı rahmettir” deyip, bazıları da onu alarak, hadis zannetmiş ve peygamberin sözü saymıştır. Hala inanıyorum ki, bu hadisin aslı yoktur. Bunun asılsız olduğuna rahmetin ihtilaf etmemeyi gerektirdiğini bildiren ayet ve sahih hadislerle delil getirilmiştir (Alusi,Tefsir, IV, 24)

İbn Hazm, İhkâm’da: Bu, hadis değildir; bilâkis o, batıldır, mevzudur. Çünkü, eğer ihtilâf rahmet olsaydı, ittifak gazap olurdu. Bu ise, hiçbir Müslümanın söyleyemeyeceği bir şeydir, diyor.
( Muhammed b. Cemil, Fırka-i Nâciye (Kurtulan Toplum), çev. Mehmed Alptekin, Saff Yayınları,1989, 115.)


Zaten, aslonan da iddianın ispatıdır. Âlimlerce senedi bile bulunamayan bir sözün Hz. Peygambere isnat edilmesi doğru değildir.
Allah, Abdullah b. Mübarek’e rahmet etsin, şöyle demiştir:
"İsnat dindendir. İsnat olmasaydı, muhakkak ki, her isteyen istediğini söylerdi." ( Muslim, Mukaddime, 5.)
Yine demiştir ki:
"Bizimle (hadis nakleden) şu kavim arasında ayaklar, yani isnat vardır." ( Muslim, aynı yer.)

Onun bu sözünü Nevevî şöyle açıklıyor:
Bunun manası, eğer sahih bir isnat getirirse hadisini kabul ederiz, yoksa terk ederiz, demektir. İsnatsız hadisi ayakta duramayan hayvana benzetti. Nikekim, ayakları olmayan hayvan da ayakta duramaz.
(Mehmed Sofuoğlu, Sahîh-i Muslim ve Tercemesi, İrfan Yayınevi, İstanbul 1972, 1/39.)

Ümmetimin ihtilafı rahmettir" hadisinin elimizdeki kaynaklarda merfu/sahih bir senedi yoktur.

el-Beyhakî, İmam el-Eş'arî'yi müdafaa maksadıyla kaleme aldığı er-Risâletu'l-Eş'ariyye'sinde [İbn Asâkir, Tebyînu Kezibi'l-Müfterî, 100 vd.] bu hadisi senetsiz olarak nakletmiştir. (İbn Asâkir, Tebyînu Kezibi'l-Müfterî, 106)

Bu hadisi (sözü)bu lafızla zikreden kaynakların hiç birisinde sened zikredilmemiştir. Hatta es-Sübkî, "Muhaddisler tarafından bilinmemektedir. Bu rivayetin ne sahih, ne hasen, ne de mevzu bir senedine rastlamadım" demiştir. [ el-Münâvî, Feydu'l-Kadîr, I, 212.]
Yaygın olarak zikredilmesi dolayısıyla es-Süyûtî, "Belki önceki Hadis alimlerinin eserlerinde senedli olarak zikredilmiştir de, onların eserleri bizlere ulaşmamıştır" demiştir.[ el-Câmi'u's-Sağîr, I, 210.]

Bu rivayeti senetsiz olarak veren kaynaklar es-Sehâvî, el-Aclûnî ve daha birçok alim tarafından zikredilmiştir.
[ el-Makâsıdu'l-Hasene, 26-7; Keşfu'l-Hafâ, I, 66-7.]

ibni Dibağ eş-şeybani de şöyle demiştir: Alimlerin çoğu bu hadisin aslının olmadığını söylemiştir. Fakat Hattabi bunu Ğaribü’l-Hadis’inde istidraden (dolaylı olarak) zikrederek kendisine göre aslının olduğunu hissettirmiştir.
( İbn Dibağ eş-Şeybani, Temyizu’t-tayyib mine’l-hadis, 85.)


Hasılı "Ümmetimin ihtilafı rahmettir" hadisinin(sözünün) aslı (senedi) bulunamamıştır. Bu sebeple onu Efendimiz (s.a.v)'e izafe ederek nakletmek doğru değildir.


"ÜMMETİMİN İHTİLÂFI RAHMETTİR." uyduruk sözünü sahih hadis kabul eden rasul iftiracaılarına aşağıya koyacağım ümmetin ihtilafıyla ilgili hadisi değerlendirmeye davet ediyorum .

"Andolsun ki siz, kendinizden önceki milletlerin yoluna kulacı kulacına, arşını arşınına ve karışı karışına muhakkak tıpatıp uyacaksınız. Hatta onlar daracık bir keler deliğine girseler bile, siz de muhakkak o deliğe gireceksiniz."
Ashâb-ı kiram: "Yâ Rasulellah! O milletler yahudiler ve hıristiyanlar mı?"
"Bunlar olmayınca başka kimler olur?" buyurdu.
(İbn-i Mâce: 3994)



_İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Beni İsrail üzerine gelen şeyler, aynıyla ümmetimin üzerine de gelecektir. Öyle ki onlardan aleni olarak annesine gelen olmuşsa, ümmetimden de bu çirkin işi mutlaka yapan olacaktır. Nitekim, Beni İsrail yetmişiki millete (dine, fırkaya) bölünmüştü. Benim ümmetim de yetmişüç millete bölünecektir. Bunlardan bir tanesi hariç hepsi ateştedir."

"Bu fırka hangisidir?" diye soruldu.
"Benim ve ashabımın üzerinde olduğu şeyden ayrılmayanlardır!" buyurdular."
Tirmizi, İman 18, (2643). kutub-i sitte 4743


- Hz. Muaviye radıyallahu anh anlatıyor:
"Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) aramızda doğrulup buyurdular ki:
"Haberiniz olsun! Sizden önce Ehl-i kitap, yetmişiki millete (dine) bölündüler. Bu ümmet ise yetmişüç fırkaya bölünecek. Bunlardan yetmişikisi ateşte, sadece biri cennettedir. Bu da (Ehl-i Sünnet ve'l) cemaattir."

Ebu Davud, Sünnet 1, (4597). kutub-i sitte 4742

RASULULLAH'I KURUTAN SÖZLER
- UYDURMA HADİSLER -


https://www.islam-tr.org/tevhid/12029-rasulullahi-kurutan-sozler-uydurma-hadisler-kitap.html
 
F Çevrimdışı

ferdiosman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Hadise sahih diyenler kim acaba?Kimse böyle bir iddiada bulunmadı Kaldıki kimileri tarafından senedi varki tahriç edilmiş ve zayıf görülmüş...

Çünkü, eğer ihtilâf rahmet olsaydı, ittifak gazap olurdu. Bu ise, hiçbir Müslümanın söyleyemeyeceği bir şeydir, diyen İbn Hazm'ın şu itirazına :

İmam Nevevî 'nin sözleri açık ve net cevaptır.
“Bir şeyin rahmet olması, onun zıddının azap olmasını gerektirmez. Bu hadiste de böyle bir şey yersizdir. Bunu ancak cahiller veya bilmez görünenler söyler. Cenab-ı Hak şöyle buyurur: ‘Rahat edesiniz diye geceyi sizin için yaratması Onun rahmetindedir.’ Geceye ‘rahmet’ denmiştir, bundan gündüzün azap olması mânâsı çıkmaz.

Büyük hadis âlimi Hattabî ise şöyle der:

“Bu hadis-i şerife iki kişi itirazda bulunmuştur. Birisi deli, öbürü de dinsizdir. Bunlar el-Musilî ile Câhiz’dir. Bunlar şöyle diyorlar: ‘Eğer ihtilâf rahmet olsaydı, ittifak azap olurdu.” Bunun bir saçmalıktan ibaret olduğunu belirten Hattabi “ihtilâf”ı şöyle anlatır:

“İhtilâf üç çeşittir. Birincisi ve ikincisi Allah’ın zat ve sıfatındaki ihtilâftır ki, birisi küfür, diğeri bid’attir. Bir de vecihleri bulunan fıkha ait fer’i meselelerdeki ihtilâftır. İşte buradaki ihtilâf ümmet için rahmettir.”

Ömer bin Abdülaziz ise şöyle der:

“Ashab-ı Kiram ihtilâf etmemiştir’ sözü hiç hoşuma gitmiyor. Şayet onlar ihtilâf etmeseydi hiçbir meselede ruhsat çıkmazdı.”

 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Zaten, aslonan da iddianın ispatıdır. Âlimlerce senedi bile bulunamayan bir sözün Hz. Peygambere isnat edilmesi doğru değildir.
Allah, Abdullah b. Mübarek’e rahmet etsin, şöyle demiştir:
"İsnat dindendir. İsnat olmasaydı, muhakkak ki, her isteyen istediğini söylerdi." ( Muslim, Mukaddime, 5.)
Yine demiştir ki:
"Bizimle (hadis nakleden) şu kavim arasında ayaklar, yani isnat vardır." ( Muslim, aynı yer.)


Hele sahih dediğin şu hadisin senedini ve sahih olma sebebini yazsana
 
maxsimilyan70 Çevrimdışı

maxsimilyan70

Üye
İslam-TR Üyesi
Seneti zayıf olabilir fakad metni gayet isabetli. Hele ki ameli perspektifden bakarsan realite onu doğruluyor.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Seneti zayıf olabilir fakad metni gayet isabetli. Hele ki ameli perspektifden bakarsan realite onu doğruluyor.
Tüm zayıf ve uydurma hadisler, bidatler akla ve mantığa hoş gelebilir. Fakat Rasulullah bunu dedi diyorsan , sahih diyorsan , Rasulullah kendisi hakkınd a güzel de olsa yalan uydurma hadis uyduranların cehennemdeki oturacağı yere hazırlansın sahih hadisini de iyi anlamak gerekir.
 
S Çevrimdışı

soru işareti

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Bu sözü savunanlar "dinlerini parça parça edenler" ve "dalalet üzere bulunan 72 fırka"yı nasıl değerlendiriyorlar?
 
maxsimilyan70 Çevrimdışı

maxsimilyan70

Üye
İslam-TR Üyesi
Sözümü ters anlamayın, senet tenkidi ne kadar önemli ise metin tenkide de o kadar önemlidir. Seneti sahih fakat manası garip gelen bir hadis olsa hemen te'vil etmeye çalışırsınız. Fakat metni isabetli, seneti zayıf olan bir hadis için aynı şeyler düşünülmez.

Sizler bu hadisi itikadi yönden değerlendirirseniz, elbette o zaman bu hadis sapık bir sözden ibaret olur. Ama hadise ameli yönden bakın sahabelerin ameli ihtilafları, imamların ameli ihtilaflarını nereye koyacaksınız?
Bugun bile ameli sahada tek bir görüş üzerinde durulamıyorsa neden bazı şeyleri anlamak için zorlanıyorsunuz?
 
S Çevrimdışı

soru işareti

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Aynı peygamberle birlikte amel etmiş olan aynı sahabeyi farklı amel etmeye iten ne olabilir acaba? Peygamber varken aynı ameli yapanlar peygamberden sonra farklı farklı ameller mi yapmışlar? Peygamber o insanlara bir ihtilaf serbestisi mi getirmiştir? Yoksa bazıları peygamberin istisnai bazı amellerini kesin hüküm belirleyip aslolan amele alternatif olarak mı sunmuştur? Şu an ümmetin şucu, bucu diye fırkalara bölünüp dinin aslı olan ortak paydalar yerine böyle ufak-tefek şeyler üzerinde tartışmamıza neden olan ihtilaflardaki rahmet ne olabilir acaba? Bugün müslümanların deyim yerindeyse anaları ağlatılırken bizler halen bunları mı tartışacağız? Al en sahih görüşü onunla amel et. Ne diye zayıf hadisle amel etmekte direnirsin ki?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Bak kardeşim hadiste en önemli şey seneddir, sened zincirinin sahihliği ve ravilerin sikalığının durumu çok hassas bir şeydir. Uydurma ve zayıf hadislerin çok çok büyük bölümü aklen güzel görünebilir fakat hepsi hadis usulu alimlerince sened bakımından sahihlik onayı alamamış aksine uydurma, mevzu veya zayıf diye şerh düşülmüştür.
Ayrıca bu hadisin metni İslama uygun olmadığı da muhaddisler tarafından da dile getirilmiş; " Eğer alimlerin ihtilafı rehmetse, ittifakında azab olması gerekirdi" demişler bunun ayrıca aklende İslama aykırı olduğunu söylemişlerdir.
kardeşim kafana göre benim aklıma güzel geliyor ben sahihliyorum diyemezsin . Ehli sunnete (usulu hadis metoduna) uymaya davet ediyorum. Delilsiz mesnedsiz aklı öne sürerek hadis sahihlemek ehli sunnetin işi değildir
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt