Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Van Şehadet Aşıkları / Furkan Toprak

E Çevrimdışı

ebu_makdisi

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
VAN ŞEHADET AŞIKLARI / FURKAN TOPRAKhttp://huseynisevda.net/news_cats.php?cat_id=17
van-sehitleri.jpg
Şehidleri çok olan şubat ayıydı. Kainat sessizlik elbisesine bürünmüştü. Günlerdir lapa lapa yağan kar şiddetini artırmıştı. Karın yağması bazı mahrumiyetleri de beraberinde getirmişti. Kaldıkları ev çarşıya yakın iki katlıydı. Evin üst katı henüz tamamlanmamış; inşaat halindeydi. Evin içi de dışı da sadeydi. O kutlu insanın aralarından ayrılışının üzerinden yaklaşık dört hafta geçmişti. O’nun ayrılışının gerçekleştiği gün kendini yerden yere vurmuş; çocuklar gibi ağlamıştı. İçi kan ağlıyordu; artık gülmez olmuştu. O kutlu Rehber’in akibeti gibi bir akibet için sürekli dua ediyordu.
Gece ölüm sessizliğindeydi. Oturduğu odanın içinde biraz dolaştı. Pencerenin önüne bıraktığı sandalyeye oturdu. İlk nöbet O’nundu. Saat ikiye geliyordu. Arkadaşları ise yeni yatmışlardı. Daima Allah (cc)’ı zikrediyor; bu dünyadan alnı ak bir şekilde rabbinin huzuruna gitmek için sürekli dua ediyordu Zahir. Bir an hayallere daldı. Hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti. Dava arkadaşlarının islam için yaptıkları fedakarlıklar, hizmetler hep gözünün önüne geldi. Allah’u Teala’nın kendisine verdiği hidayet nimetinden dolayı şükretti. Bu eve gelişinin üzerinden bir iki hafta geçmişti. Geldiği ilk gün Sabahattin’in yaptığı tavsiyeleri bir bir düşündü. Tavsiyeleri ne kadar da isabetliydi. Evet bu davaya sürekli saldırılar yapılmış işkence, iftira, zindan, şehadet hep olagelmiştir. Ama herşeye rağmen bu ilahi dava hakim olacaktı. Bunda hiçbirisinin şüphesi yoktu.
İslam için daha çok çalışmalıyız dedi kendi kendine. Dışardan gelen gürültü ile hayallerinden sıyrıldı. Aniden duran arabanın sesiyle hafifçe doğruldu. Her taraf bembeyazdı. Araba yavaşça kaldıkları evin biraz ötesinde durdu. Arabadan inen on-onbeş kişilik ekip kaldıkları evi birbirlerine gösteriyorlardı. Hemen yatan arkadaşlarını kaldırdı. Kısa sürede hepsi uyanmış önceden kararlaştırdıkları gibi odalara dağıldılar.
Arabadan inenler ise topluluk halinde evin kapısına geldiler. Şimdiye kadar bu insanlar istedikleri eve istedikleri saatte girmişler. Evleri darmadağın edip istedikleri kişileri de alıp götürmüşlerdi. Oun için rahat ve pervasız hareket ediyorlardı. Nasıl olsa şimdiye kadar kimse onlara hesap sormamıştı. İstediği şahsı alır, götürür ve her türlü işkenceyi yapardı. Zahir’de iki ay önce islami hizmetlerinden dolayı gözaltına alınmış her türlü işkenceye ve sorguyu rağmen Allah’u ekber demekten başka bir şey dememiş, düzenledikleri hiçbir kağıda da imza atmamıştı. Mahkemeden serbest bırakılınca orda bekleyen işkenceci zalimlere elbette yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz. O’nun bu cesaretine herkes hayran kalmıştı.
Kapıda biriken ekiplerin niyetinde kapıyı havaya uçurup ordakileri yakalamak vardı. Mutfak tarafından bir el bombası onlara doğru atıldı. İçerden atılan ve ayaklarının dibine düşen bombanın etkisiyle irkildiler. Ama bomba patlamamıştı. Ölüm onları heran yakalayabilirdi. Bombanın atılmasıyla panikleyip geriye doğru kaçmaya başladılar. Evi rastgele taramaya başladılar. İçerden de onlara tekbir sesleriyle karşılık verildi. Bu ilk çatışmada ekipten iki kişi vuruldu. Hemen oracaktı bulundukları yerde can verdiler.
Mutfak tarafından kapının önü daha iyi görülüyordu. Mutfaktan onlara karşılık veren nuri arkadaşlarına seslenerek:
- Siz evi terk edin. Ben onlarla uğraşırım dedi. Ondan önce de Sabahattin aynı talimatı vermiş. Ama hiçkimse duymamıştı.
Mutfaktan Nuri’nin ateş etmesiyle onlarda çok zor durumda kalmışlardı. Ancak diğerlerinin yavaş yavaş evi terk etmesiyle bütün silahlar O’na yönelmişti. Bu arada arkadaşlarına baktı. Ses yoktu. Herhalde çıktılar dedi kendi kendine. Şu anda daha ilk silah atışlarında karnında vurulmuştu. Ancak arkadaşları O’nu görmemişti. En gençleri olan ve 20 yaşındaki Nureddin ise sağ kolundan yaralanmış, diğer odaya almışlardı. Sabahattin bir daha vargücüyle bağırdı; evi terk edin diye. Ancak Nuri karnından ağır yaralanmıştı. Evden çıkamayacağını anlamış arkadaşlarının çıkması için zorlukla hareket ederek birkaç el ateş etmişti. Yarası gittikçe kötüleşiyordu. Ama arkadaşları çıkana kadar dayamalıydı. Mutfak duvarına tutunup kalkmak istedi. Ama olmadı. Artık elleri tutmuyordu. Yerde kanlar içerisinde ruhunu rabbine teslim etti.
Zahir, yanındaki iki arkadaşıyla arka odanın pençeresinden bahçeye inip ara sokaklardan evden uzaklaşmaya çalıştı. Evin en arka odasında kadınlar ve çocuklar vardı. Çatışmanın başlamasıyla onlar odalarından hiç dışarı çıkmadılar.
Neye uğradıklarını şaşıran özel harekatçılar evin ön tarafında toplanmışlardı. Onun için Allah’ın da yardımıyla evden çıkmak zor olmamıştı. Hızlı adımlarla köprüyü geçip hafifçe yüksek olan tepeye çıktı Zahir. O’nun arkasından da iki arkadaşı geldi. Onlar daha yeni tepeye varmıştı ki sabahattin de geldi. Ancak Nuri’nin gelmediğini gören Sabahattin:
- Siz burdan uzaklaşın. Ben onları oyalarım. Nuri’ninde gelmesini bekleyeceğim dedi.
Arkadaşları kendilerinin kalması için ısrar ettilerse de Sabahattin onlara izin vermedi. İstemeden de olsa birbirlerinden ayrıldılar. Sanki bir daha görüşmeyeceklermiş gibi birbirlerine baktılar ve sarıldılar. Nuri’ni gelmesi gecikmişti. Silah sesleride durmuştu. Nuri’nin yanına gitmeyi düşündü. Nasıl yapması gerektiğini planlarken karşı taraftan yardımcı kuvvetler de geliyordu. Onlar onu görnüşlerdi. Evin terk edildiğini gören evdeki ilk ekip de ayak izlerini takip edip tepeye doğru gelmişlerdi. İki ekip arasında kalan Sabahattin oların ateş etmesiyle ateş etmeye başladı. Kurşunlar vızır vızır geçiyordu. Kendini korumak için tümsekten çıkıp sokağa yöneldi. Daha iki adım atmıştı ki her iki taraftan gelen zalim kurşunlar bedenine isabet etti. Allah’u ekber diyerek yere kaleşnikofunun üzerine düştü. Kendini doğrultup ateş etmek istediyse de tekrar yere düştü. Vücuduna isabet eden kurşunlarla ağır yaralanan Sabahattin karların üstüne düşüp temiz ruhunu rabbine teslim etti. Silahların kesilmesiyle O’nun cansız bedenine rastgele ateş ettiler. Vücudunda onlarca kurşun isabet etti. Vücudu delik deşik olmuştu. Vücudundaki onlarca kurşunla Allah’ın huzuruna gitti. Akan pak kanı karların üstende hafifçe aktı.
Zalimler bu direnişin karşısında şaşırmışlardı. Tek amaçları O’nu sağ ele geçirmekti. Ama yine amaçlarına ulaşamamışlardı. Gördükleri bu kahramanlık ve cesaret karşısında irkilmişlerdi. Korkuları bir kat daha arttı. Sabahattin sağ olarak düşmanın eline geçmemesi için sürekli dua etmişti. Elinde sadece bir çakı da olsa teslim olmam. O da olmazsa taşla direnirim demişti. Allah (cc) samimi olarak edilen bütün duaları kabul ettiği gibi o salih kulununda duasını kabul etmişti.
Evden çıkmayı başaran üç arkadaş birbirlerine tutunarak yokuşu geçtiler. Mahallede inşaat halinde bulunan eve girdiler. Nureddin’in sağ kolundaki yarası sürekli kanıyordu. Evde bezle bağlamışlardı. Ama kanı durdurmak mümkün olmamıştı. Kolunu pek hareket ettiremiyordu. Zahir, arkadaşının kolunu bir daha kontrol ettikten sonra herkes en yakın akrabasına gitsin dedi. Zahir, yaralı arkadaşı ile beraber gece karanlığından faydalanarak gidecekleri evin kapısına geldiler. Ortalıkta pek kimse yoktu. Hafifçe kapıyı çaldı. İçerden ses gelmeyince dış kapının yanındaki pencereyi hafifçe tıkladı. Murat, perdeyi hafifçe aralayıp bakınca Zahir’i gördü. Hemen avluya koşup kapıyı açtı. Onları içeri aldı. Ortalığa bir göz atta. Kimse görünmüyordu. Zahir, olup bitenlerle ilgili kısa bir izahat yaptı. Nureddin’in kolunu temizleyip bir daha sardılar. Nureddin’in kolunu bağlayan Zahir hafifçe gülümsedi. Fazla ağır değil dedi Zahir, uzun yıllar islami davaya hizmet etmiş, yapılması gereken hiçbirşeyden geri kalmamıştı. İhlaslı, takvalı, abid, cesur ve hayalı biriydi. Bu kadar güzel huyun bir insanda toplanması nadir görülen bir şeydi. Arkadaşlarına karşı mütevazi, küfre karşı şiddetliydi. Küfre, zulme, kötülüğe hiç tahammülü yoktu. Hz. Ömer gibi cesaretli, Hz. Osman gibi hayalıydı. Allah için yapılması gereken hiçbirşeye yok dememişti.
O gecenin sabahına doğru kaldıkları evin etrafında sesler gelmeye başladı. Gürültülerle araba sesleri de karıştı. Kar çok yağmıştı. Onların ayak izlerini takip edip bulmak zor olmamıştı. Zahir, perdeyi aralayıp bakınca bir ekibin yaklaşmakta olduğunu gördü. Arkadaşlar ses çıkarmayın yaklaşsınlar dedi. Zaten arkadaşlarını orada bırakıp gelmesi çok zoruna gitmişti.
Özel harekatçılardan bazıları evin etrafını sararken diğeleri de yavaş adımlarla avlu kapısına yaklaşıyorlardı. Fazla sağlam olmayan avlu kapısını açıp bahçeye girdiler. Tam bu esnada Zahir, evin kapısından gelenlerin üzerine Allah’u ekber diyerek ateş açtı. Bu ilk atışlarda iki kişi daha isabet aldı. Orada yığılıp kaldılar. Kaçanların üzerine ateş etmeye devam etti. Kaçanlardan da birisi yere düştü.
Bu işkenceci zalimleri tanımayan yoktu. Özellikle islam ihizmetlerin içerisinde olanlar, özellikle camide Kur’an, siyer dersi verenler.
Bu ilk atışın etkisiyle panikleyip geri kaçtılar. Ağır silahlarla, roketatarla eve ateş ettiler. Bu ağır ateş sonucu evin dış duvarı yıkıldı. Evin etrafı bir ordu kalabalığında sarılmıştı. Bu kızgın ateş esnasında Zahir, ağır yaralar alarak yere düştü. Sürekli tekbir getiriyordu. Silah seslerinin kesilmesiyle eve giren zalimler O’na ateş etmeye devam ettiler. Ama biraz uzaktan. Çünkü O’na yaklaşmaktan korkuyarlardı. Tekbir sesleri kesilince yaklaştılar. Son nefesini de bu şekilde vermişti. Ağır yaralanan diğer ikisini yerden kaldırıp avlu duvarına yasladılar. Taramalıyla rastgele taramaya devam ettiler. Ta ki pak kanları yerleri kırmızıya boyayıncaya kadar. Üçü de onca kurşun yarasıyla rabbi rahimin huzuruna vardılar. Özel harekatçılar ve terörle mücadele ekipleri yaralılarını hastaneye götürmeye çalışıyorlardı. Her iki evde toplam beş kişi can vermiş, komiser ve yardımcısı olmak üzere altı kişi yaralanmıştı.
Şehadetiniz kutlu olsun ey şehid Sabahattin, şehid Nuri, Şehid Nureddin, Şehid Zahir, Şehit Murat yüce islam davası için döktüğünüz kanlarınızın bereketi ile yüzlerce insan uyandı. İslam davasına yine sahip çıktı. Tüm insanlığa direnişin, yiğitliğin ve kendini Allah yolunda feda etmenin yolunu gösterdiğiniz. Yaktığınız bu ilahi meşale kıyamete dek sönmeyecek ve yolunuz sürdürecektir.
Furkan TOPRAK
 
Üst Ana Sayfa Alt