Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Zindanda Yusuflarda Var

H Çevrimdışı

Hattab Amedi

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
117754_20-Yil-Once-Camide-gozaltina-Alinmislardi.jpg

20 Yıl Önce Camide Gözaltına Alınmışlardı...
İslami davadan iki ağabeyinin 20 yıldır cezaevinde olduklarını ifade eden Ömer Aktaş, AYM'nin Ergenekoncu ve Balyozcular için verdiği yeniden yargılama kararına tepki göstererek, kararın kapsayıcı olması gerektiğine işaret etti.

MARDİN – Mardin Nusaybin ilçesinde ikamet eden Ömer Aktaş, Adnan ve Kaan adından iki ağabeyinin İslami davadan dolayı 20 yıldır cezaevinde bulunduğunu söyledi.

Anayasa Mahkemesi’nin Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda verdiği yeniden yargılama kararını değerlendiren Aktaş, “Eğer bir yasa çıkartılacaksa veya bir karar verilecekse her kesi ve her kesimi kapsamalı, sadece bir gruba yönelik çıkartılan yasa adaletten uzaktır.” dedi.

1995 yılında ağabeyleri Adnan ve Kaan Aktaş’ın düzenlenen bir baskın sonucu Mardin’in Nusaybin ilesinde bir camide gözaltına alındıklarını söyleyen Ömer Aktaş, yaklaşık 30 gün boyunca gözaltına tutulduklarını ve çok ağır işkencelerden geçirildiklerini söyledi.

Mahkemelerinin 10 yıl sürdüğünü ve 11. Yılda müebbet hapis cezasına çarptırıldıklarını anlatan Ömer Aktaş, ağabeylerinin sırf dindar olduğunu için yaklaşık 20 yıldır cezaevinde tutulduğunu söyledi.

Kendilerini dindar olarak ifade eden AK Parti hükümetinin geçmişte bir şekilde mağdur edilmiş tüm kişilere yönelik yeni yasaların çıkardığını belirten Aktaş, nitekim Ergenekon ve Balyoz davası sanıklarının bir bir tahliye edildiğini söyledi.

Aktaş sözlerine şöyle devam etti: “Hükümet sanki ‘Her kese adalet ancak dindarlar hariç’ diyor. 90 yıllarda dine ve inanca karşı kirli bir savaş yürütüldü ve dindar ailelerin tümü büyük zarar gördü. Ancak hükümet bunu görmüyor veya görmek istemiyor. Sırf camide Kur’an dersi verdikleri için 20 yıldır insanlar cezaevinde tutuluyor. Eğer bir yasa çıkartılacaksa her kese için çıkartılmalı. Sadece bir gruba yönelik çıkartılan yasa adaletten yoksundur. Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku olur. Bu adaletsizliğin giderilmesi için çıkartılan yasalar kapsayıcı olmalı. Son çıkan yasaya bakıldığında söz konusu yasanın sadece ergenekoncu ve balyozcular için çıkartıldığını görüyor. Buda bizi gerçekten üzüyor. Hükümet, burada çifte standart yapmıştır. Bu zulmün diğer bir boyutu da ağabeyimin ve diğer İslami davadan cezaevinde olanların batıdaki cezaevlerine sürgün edilmeleridir. Biz şuan Mardin’de ikamet ediyoruz, ancak ağabeylerim şuan Ordu Cezaevi’nde tutuluyor. Buda ayrı bir skandal. Kendilerine verilen ceza yetmezmiş gibi bir bize yani ailelere de bir ceza veriyorlar. Yaşlı annelerimiz var, yaşlı babalarımız var. Yaşlılıktan dolayı çocuklarını göremeyen aileler var. Bizler tutuklu aileleri olarak; İslami davadan tutuklu bulunan ve mahkemelerin mağdur ettiği insanların da yeniden yargılanmalarını istiyoruz.” (M. Salih Keskin – İLKHA)

168015.jpg


168016.jpg


168017.jpg


11425_nasit-tutar-hizbullah-tutuklu-h.jpg

Darbecilere Özgürlük Müslümanlara Zindan!

Bizim ülkede acayip işler oluyor. Ülkeyi kaosa sürükleyenler, sokaklarda terör estirenler, darbe teşebbüsünde bulunup ülkeyi cehenneme çevirmek için çalışanlar ve aylarca ekranlarda terörist ilan edilip deşifre edilen bilumum mücrimlerin işledikleri bunca suçlar ortadayken birer birer değil toplu olarak tahliyelerini ibretle izliyoruz. Ergenekon örgütü mensupları işledikleri bunca suça rağmen bir süre önce büyük mağduriyetlere uğramış masum insanlar görüntüsü verilerek serbest bırakıldılar. Aynı şey KCK’liler için de geçerliydi. En sonunda bir kısmının müebbet aldığı, tümü cezaya çarptırılmış 236 darbeci tahliye edildi. İşledikleri suçlardan dolayı zindan hükmü verilen Balyozcular, büyük zaferlerden dönen kahramanlar gibi zindan kapılarında karşılandılar.

Meğerki darbecilerin zindandan çıkması için başbakan bir yıldan beridir özel bir formül arıyormuş. Gazeteci Avni Özgörel’in bildirdiğine göre, tutuklamalardan dolayı Balyozcuların ailelerinin çektiği sıkıntılar başbakanda rahatsızlığa neden olmuş. Bu rahatsızlık, bir formül bulup bunları dışarı çıkarmaya yönlendirmiş. Demek Başbakan formülü bulmuş ki, Özel Yetkili Ağır Ceza mahkemesinin verdiği mahkumiyet kararını Yargıtay’ın onaylamasına rağmen, Anayasa mahkemesinin verdiği karar paralelinde yerel mahkemenin de karar vermesiyle 236 hükümlü tahliye edildi. Tümünün suçu sabit görülüp hükme bağlandığı, üstelik bunlardan bir kısmı mübbet hapis cezası aldığı halde darbeciler büyük bir karnaval havasında tahliye edildiler.

Oysa suç unsuru olabilecek delil olmadığı halde basit bazı iddialarla tutuklanan ve on yıllardır zindanlarda çürütülen Müslümanlar var. Sadece İslami kimlik sahibi oldukları için Kemalist/Solcu/Paralel yapıcı yargıçlar tarafından zindanlara doldurulmuş çok sayıda insan yıllardır işlemediği suçun cezasını çekiyor. Örneğin Sivas davası sanıkları, sadece Kemalist/solcu cenahın gönlünü hoş etmek amacıyla cezalandırıldı. Yirmi yıldan fazladır zindandaki bu insanlar işlemedikleri suçun cezasını çekiyorlar. Sivas davasında tutuklu bulunan insanların suçsuzluğunu herkes bildiği halde kimse gündeme getirmiyor. İslamcı geçinen basın organları bu insanların mağduriyetinden ve onların mazlumiyetinden bahsetmiyor. Balyoz hükümlülerinin ailelerine yüreği yandığı için formül arayan Başbakanın, Sivaslı mağdurlara yüreği yanmıyor. Aksi takdirde onlara da bir formül bulmak için çabalaması gerekirdi.

nasit-tutar-hizbullah-tutuklu.jpg


Bir de Hizbullah davası mahpusları var. Ülke tarihinde Hizbullah davası tutuklularından daha fazla mağdur edilen kimselerin olduğunu düşünmüyorum. Bunun en basit göstergesi, Hizbullah davasını tutukluları 11 yıl zindanda kaldıkları halde davaları neticelenmediği için uzun tutukluluk göz önüne alınarak tahliye edildiler. Sağcı, solcu, Kemalist ve Paralel yapıcılar ayağa kalkıp itiraz ettiler. Ancak Ergenekoncular, KCK’liler, Balyozcular ve daha bilimum suçlular tahliye edildiği halde sağcısı, solcusu kemalisti ve paralelcisi neredeyse ekranlara çıkıp göbek atarak tahliyeleri kutlayacak. Bu kıyas bile zulmün fotoğrafını gözler önüne sermek için yeterlidir.

ibrahim-gov-hizbullah-tutuklu.jpg


Büyük haksızlıklara uğrayan, müebbet hapse mahkum edilenlerin çoğunun suçu camilerde çocuklara Kur’an dersi vermek. Sadece Kur’an’la meşgul olduğu ve çocukları sokaklardan camilere yönlendirerek bozulmalarını önlediği için yüzlerce hatta binlerce genç haksız yere mahkum edilip zindanlara dolduruldu. Yargıçların karşısına çıkanlar İslami kimlik sahibi oldukları için delile gerek duyulmadan ceza kanunlarının evrilip çevrilmesi neticesinde ortaya çıkan boşluklardan istifade edilerek ağır cezalara çarptırıldılar. Bir taraftan gençlerin hayatları karartılırken diğer taraftan aileleri sıkıntılara ortak edildiler.

Yaşlı anaları, eşleri ve çocuklarından yüzlerce kilometre uzakta bulunan Karadeniz ve Batı zindanlarına sürülen bu insanların aileleri görüşe gittiklerinde çok büyük sıkıntılarla karşılaşıyorlar. Birkaç dakikalık görüşme için ailelerin en az üç günü yollarda geçiyor. Kimilerinin cebinde yol parası olmadığı için görüşmeye gitme imkanı bulamıyorlar. Kimi yaşlı anneler yaşlılığın ve hastalığın verdiği sıkıntıyla bin iki yüz kilometrelik yolu gidemedikleri için yıllarca yavrularının yüzüne hasret kalıyor. En sonunda dünya gözüyle bir kere daha göremeden göçüp gidiyorlar.

Hizbullah davasından yargılananların büyük ekseriyeti işlemediği suçların cezasını çekiyor. Bunlardan kimileri yirmiüç yıldır zindanda ömür çürütüyor. Annelerin yürekleri köz bağlamış. Çocuklar perişan, eşler perişan, acı ve sıkıntı kelimelerle ifade edilemeyecek kadar fazla.

Ergenekonculara, KCK’ya ve Balyozculara yürekleri yananlar. Biraz da haksız yere mahkum edilen Müslümanları dikkate almalıdır. Müslümanlara yüreklerinizin yanmasını istemiyoruz. Sadece adil davranmalarını istiyoruz. Bugüne kadar yaşanan mağduriyetlerin son bulmasını, haksızlıkların ortadan kaldırılmasını, sırf Kur’an dersi verdikleri ya da sivil toplum bünyesinde halka yardım ettikleri için zindana mahkum edilenlerin özgürlüğünü istiyoruz. Üstelik Elazığ İhya Der ve başka yerlerdeki çok sayıdaki Müslüman ise, sivil toplum faaliyeti yürüttükleri halde kin ve nefretten kaynaklanan düşmanlık neticesinde ağır cezalara çarptırıldılar.

muhammed-sakir-sadun-cigdem-hizbullah.jpg


Merhamet değil adil davranılmasını istiyoruz.
 
H Çevrimdışı

Hattab Amedi

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Evet 23 yıldır tutukludurlar,ibrahim abe ve diğerlerini yakından tanırım ve beraberliğim oldu,Rabbim şahid yeryüzünde yürüyen melek gibidirler,zaten çocuk yaşta içeriye girdiler ve şuanda 20 -23 yıl içerdedirler..Bu güzel kardeşlerime ,abelerime bir çıkış yolu,esaretten kurtulma yolunu nasib et ALLAHım...dile kolay 20 yıldır içerde olan 100 lerce kardeşimiz var,ne adları nede varlıklarından kimse haberdar değil.ALLAHtan başka dayanakları yok....
 
Kozsoy Çevrimdışı

Kozsoy

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ben bunu paylaşıyorum izninizle... gerçi her ne kadar hizbullah hakkında soru işaretim olsa da 23 yıl bir suç bulamadan insanları içerde tutmak zulmün ta kendisidir . Adalet mülkün temelidir.
 
H Çevrimdışı

Hattab Amedi

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kızından Yusufi Babasına Mektup Ağladım Hıçkırıklarla Sarsıla Sarsıla

Resim_1404220895.jpg


Gazetemizde verdiğimiz zindan yazılarının aksine bu, bedeni özgür ancak gönlü babasının hasretine tutsak Meryem Demir’e ait yürek yakan bir yazı... Hak dava uğruna haksız geçen onlarca yıllık zindan esaretinin yanı sıra bir de ağır hastalıkla boğuşan Yasin Demir’e kızından hüzün yüklü mektup var. Babası zindana girdiğinde henüz küçücük bir kız çocuğu olan Meryem bugün icazetini tamamlamış bir alime olarak İslami hizmetlerde bulunuyor. İşimizin belki de en zor kısımlarındandır böylesi yazıları yayına hazırlamak. Bir yandan okuyucularımızın kesinlikle şahid olması gerektiğine inandığımız bu muhteşem anın, diğer yandan dört duvar arasındaki babanın kızı dilinden okuyacağı mektubun kalbinde bırakacağı sızının acısını birlikte yaşıyoruz. Göz pınarlarımızın ıslattığı yüreklerimizin sahibi şanı yüce Rabbimizin, Yasin Demir’i özgürlüğüne kavuşturması ve kızı Meryem ile ailesine kavuşturması temenni ve duasıyla…

Medresemin duvarlarını aşıp koşarak gelmek istedim

Ankara F Tipi’nin acımasız zindanına,

Ama olmadı, gelemedim sana baba

Yıllar, aylar, günler ve tağutlar izin vermiyor sana kavuşmaya,

Ümitliyim yüce Rabbimden yana, Fakat tahammül sınırlarımın

sonlarındayım, baba artık zor geliyor seni beklemek,

Her gece hayal ile yanına gelmekten, başımı bağrıma

koyup şefkatli ve mahzun gözlerine bakmaktan usandım!…

Çünkü ben seni artık “Hayal bahçeleri”nde değil,

Hakiki bahçelerde görmek istiyorum,

Kokunu yalnızlık… Değil, yanımda koklamak istiyorum.

Yaz gecelerinde göğün küçük yıldızımın yerine seni izlemek;

Başımı omuzuna yaslayıp o yıldızı

beraber seyre dalmak istiyorum her gece…

Her sabah fotoğrafını elime alıp bakmak yerine; minik bir

el ile uyanıp, bakmak istiyorum o gül güzeli güzel yüzüne,

Sensiz, kanadı kırık bir kuş gibiyim baba…

Sensiz, yağmurun altında ıslanan ve bir an önce

dönmesini bekleyen üşümüş minik bir serçe gibiyim,

Sensiz, hayatım tozlu ve bulutlu…

Keşke seni vahşet bekçilerinden ve

zindanlardan kurtarabilsem…

Özlemin büyüyor baba,

Sığmıyor artık kalbimin

derinlerindeki en değerli küçük kutucuğa

Gizleyemiyorum artık gözyaşlarımı kimseden baba,

Hasret denizimin dalgaları azıyor sensizlik girdabında.

Gözlerim hasret ırmağını kasıyor,

mektup satırlarıma damla, damla

Kalemin artık kifayetsiz kalıyor özlemini yazmaya…

Yüreğim artık hükmedemiyor,

benliğimden taşan özlemini yutmaya…

Hıçkırıklar teslim alıyor beni,

yalnız gecelerdeki efkârlı anlarımda…

Baba;

Neden konuşamıyorum seninle doya, doya

Neden sadece seni vakte ecel giydirilmiş bir saatlik zaman diliminde görüyorum zindanın soğuk duvarları arasında.

Neden sadece sana hayal

bahçelerimde sarılabiliyorum baba?

Neden ağladığımda yoksun yanımda baba?

Neden hep arkadaşlarım teselli ediyor,

senin yerine beni baba?

Nedenler böyle uzayıp gidiyor işte baba…

Ama unutma;

Bıraktığın dava mesuliyetini tekrardan yüklenip

müneffis bir hâle getireceğim zalimlerin inadına…

Kalkındıracağız İslam davasını

bi-inayetillah siz Yusufların hayır dualarıyla.

Hasretinle bize miras bıraktığın

davamı seviyorum baba.

Davam; huzur kaynağım, güven tesisim…

İtimat edebileceğin en kavi meskenim…

Bu davaya mutluluklarımız, canlarımız feda.

Bu dava uğruna erimeli bin bir insan daha.

İlay-ı kelimetullah için olunca,

mutluluklar yaşanmamış ne fayda,

Allah razı olduktan sonra,

dünya umurumuzda olmaz bir damla

Ey karanlık dehlizlerimiz inci,

Beklemekteyim seni…

Ne zaman olduğumu bilmeden

ümitle temenni ediyoruz seni,

Bir gün gelir, çıkarsın diye

yaşlı gözlerle bekliyoruz seni,

Babam, kanayan yaram…

14 yıldır sessizce süzülüyor bu kan bağrımdan.

Dilerim;

Hasta bedenim ile devirdiğin

karanlık zindan geceleri

Keffaret-i zünüb olur Rahman katından.

Ey rüyalarımın güzel

yüzü ile ziynetlerinden,

bir ırmak gibi çağlayan ilim deryam,

Nasihatlerin ile ihya

olmaya çalışıyorum durmadan.

Yanında olmak istiyorum her an ve

bekliyorum o günün gelmesini hiç usanmadan.

Dua ediyorum Mevla’ya;

Fettah mucibince, bir bedenin azaları olan tüm Müslüman fertlere, biran önce Zindan kapılarını açsın diye.

Çünkü sen gelince, belki yaralı

olan bir uzvum iyileşecek ama diğerleri

hep ağrıyacak ve sızlayacak…

Selam olsun;

Musibet mektebinde, sabır tahsilini gören tüm kahraman neferlere

Ve selam olsun;

Bir elmanın iki yarısı gibi olan azizlerin,

Yıllardır hasretlerini zindan kapılarında ve kara toprakla gidermeye çalışan,

Tüm mahkûm ve şehit goncalarına…

Dua talebi ile… Vesselam

14 yıldır zindanda bulunan Yusufî bir
kardeşinizin evladı, Meryem Demir
 
Hilafet Sancağı Çevrimdışı

Hilafet Sancağı

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
laik rejimin ve benzerlerinin İslam düşmanlığı olan icraatları.Pekçok kardeş esir vaziyette hizbullah,el kaide,hizbuttahrir,vasat,Anadolu federe islam devleti,ibda-c,ceyşullah gibi.Allah zalimleri ve kafirleri kahretsin.Bu cemaatlerin pekçoğunun(el kaide hariç)akideleri bana uygun olmasada İslam kardeşliği söz konusudur ve laik rejimin zulmü firavunu aratmayacak düzeydedir.Bir müslümanı hemde suçsuz yere hapiste tutmak nedir?hemde ömrünü çürütecek şekilde.Ama rabbim laik kafirlerin bu yaptıklarını gördü çünkü o herşeyi görür.Laik demokratik köpeklerin hakiki yüzünü rahman olan Allah biliyor.Allah bize yeter o ne güzel vekildir.
 
G Çevrimdışı

gülnisa

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
dün , bir tanıdığımıza cezaevine gittim, kendisi siyasi suçlu bizimkiler den, (bizim görüşlerimiz den )
ilk ziyaretim di , polis ve savcı canımı okudular ve beni kesinlikle görüştürmediler,
resmen suçlu gibi sorgu sual den geçtim.
 
F Çevrimdışı

furkan

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
resimdekilerin çogu çıkmişdir neden cezaevinmiş gibi ğösteriyorlar????

mqllaY.jpg

sadece bir ornek

80094.jpg


 
H Çevrimdışı

Hattab Amedi

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
sübhanALLAH...Neden rahatsız oldun kardeşim?23 yıl zindanda olanları görmeyip bundan rahatsız olmak bir müslüman olarak sana yakışmaz.elbetteki bu fotolardaki bazı kardeşler çıkmış,çünkü bu fotolar yıllar önce çekilmiş fotolar,bir kısmı çıkmış diğer kısmı ise yıllardır içerde,mesela bahsettiğin fotodaki kardeş çıkmış,ama yanındakilerin bir kısmı halen içerde,yayınlayınca kesmecemi yapılması lazım?Ayrıca bu fotoların bir kısmını dediğin dışarıya çıkan kardeş,tweter hesabından yayınlamış,ondan sonrada yayılmış,yani başka bir neden aramaya gerek yok,hüsnü zan çokmu zor?mesela şimdi bende elimdeki fotoları yayınlasam,dışardayım ama beraber çektiklerim içerde olmasına rağmen bunda farklı bir amaçmı aramak gerekiyor kardeşim?
elimde toplu çektiğimiz fotolarımız var,çıkanların kafalarını kesip öylemi servis edelim?hem bu iş profesyonelce yayınlanmıyorki kesip yayınlasınlar,herkes paylaşıyor,doğal olarak çıkanda o fotoda gözüküyor,bundan doğalı ne olabilirki?

selametle

Bu arada Rehber tv demişken,bunuda ekleyelim kardeşim..




Rehber TV Sunucusu Canlı Yayında Ağladı
Rehber TV`de Hafta içi her sabah "Hayırlı Sabahlar" adlı haber programını sunan Musab Arasan, canlı yayında makale okuduğu sırada birden duygusallaşarak gözyaşlarına hâkim olamadı. Arasan`ın, canlı yayında gözyaşlarını tutamamasının arkasında yaşanmış acı bir hikâye çıktı.
Resim_1404729174.jpg





Anayasa Mahkemesi`nin Bolyoz, Ergenekon ve KCK davası sanıkları hakkında verdiği "hak ihlali" kararının ardından sanıkların tümünün serbest bırakılmasının yankıları sürerken, Balyoz tahliyeleri kamuoyunda, 90`lı yıllardan bu yana hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulan Müslüman mahpusların serbest bırakılması gerektiği yönünde bir beklenti oluşturdu.

Ancak Hükümet kanadından bu beklentiyi karşılayacak bir adım atılmaması, Müslüman mahpusların hakkını savunması gereken Muhafazakâr medya kuruluşlarını konuya duyarsız olmaya sevk ediyor. Bununla beraber Yeni Şafak`ta ses getiren bir makale kaleme alan yargıç Kemal Şahin’in yanı sıra Zülküf Er, Abdullah Aslan, Hasan Yılmaz, Sait Şahin gibi kimi yazarlar kalemleriyle Müslüman mahpusların mağduriyetini dile getirirken, Doğruhaber Gazetesi, Rehber TV gibi yayın kuruluşları da yaptıkları haberlerle mağduriyetin boyutlarını gözler önüne seriyor.

Ayrıca HDP Diyarbakır milletvekili Altan Tan da verdiği soru önergesiyle kaç Müslüman mahpusun cezaevinde olduğunu bilgisini kamuoyuyla paylaşırken, Mazlumder ise yayınladığı bildiriyle Müslüman mahpuslara da yeniden yargılanma hakkının önünün açılması konusunda çağrıda bulundu. Sosyal medya üzerinden başlatılan "#‎ZindandaYusuflardaVar" ile "#YusufilereOEzguerluekİstiyoruz" kampanyalarını da unutmamak gerekiyor.

Yürek Burkan Acı Hikâyeler Bir Bir Gün Yüzüne Çıkıyor

Öte yandan Müslüman mahpusların acı hikâyeleri de bir bir gün yüzüne çıkmaya başladı. Oğlu Şair-Yazar Muhammed Şakir`den 22 yıldır ayrı olan ve yaşlı olduğundan dolayı 5 yıldır ziyaretine gidemeyen Hanım Şakir, 20 yıl önce camide ders verirken gözaltına alınıp 30 gün boyunca işkence altında alınan ifadelerle 11 yıl süren dava sonunda müebbet hapis cezasına çarptırılan Adnan ve Kaan Aktaş kardeşlerin mağduriyetinin ortaya çıkmasının ardından, bir acı hikâye de bu sabah gün yüzüne çıktı.

Canlı Yayında Gözyaşlarını Tutamadı

Rehber TV spikerlerinden Musab Arasan, bu sabah Hayırlı Sabahlar programını sunarken Hürseda sitesi yazarlarından Zülküf Er`in, `Zindanda Yusuflar Var` başlıklı yazısından, "...Zindanda Yusuflar Var. Zindandayken Annesi vefat eden, Bacısı Hakka yürüyen, Evladını yitiren, Babasını kaybeden ve onlara son kez bakmaktan bile mahrum bırakılan kardeşlerimiz var zindanlarda." bölümünü okurken sesi birden duygusallaştı. Bir kaç saniye duraksayan Arasan, titrek sesle makale okumayı sürdürmek istediyse de, bunu başaramadı ve bir kez daha duraksadı.

8 Kardeş Annesiz-Babasız Büyüdü

Musab Arasan`ın canlı yayında gözyaşlarını tutamamasının arkasında yürek burkan yaşanmış bir hikâye çıktı. 8 çocuklu bir aileye mensup olan Arasan, 28 Şubatçıların başta olduğu 2000 yılında Antep`te yakalandıktan sonra haftalarca işkenceye maruz bırakılan ve daha sonra müebbet hapis cezasına çarptırılan Babası Abdullah Arasan`tan 8 yaşındayken ayrı bırakılmış.

14 yıldır hasret çektiği babası tutuklandıktan kısa bir süre sonra annesi vefat eden Musab`ı, amcası büyütmüş. Musab Arasan`ın acı hikâyesi bununla da sınırlı değil. Babası halen cezaevinde bulunan Arasan, aynı zamanda kardeş hasreti de çekmiş. 4 kız, 3 de erkek kardeşe sahip olan Arasan, erkek kardeşlerin en küçüğü. Amcasının bütün kardeşlerine bakmaya gücü el vermediğinden, her bir kardeşine ayrı yerlerde yaşayan bir akrabası bakmış. 8 yaşında Annesini yitiren Arasan`ın, amcası, halası ve 1 kız kardeşi de vefat etmiş. Ne acıdır ki; Ergenekon, Balyoz ve diğer davalardan müebbet hapis cezasına çarptırılan sanıklara bırakın taziye için izin verilmesini, hepsi tahliye edilirken, Musab`ın babasına söz konusu birince derece yakınlarının taziyesi için izin verilmemiş...

İş Arkadaşlarını da Ağlattı

Bu arada titreyen sesiyle ekran başındakileri duygulandıran Arasan`ın, ağladığını gören kameramanlar ile reji odasındaki arkadaşlarının da gözyaşlarına hakim olamadıkları öğrenildi.



Not... İNTERNETTEN ARAŞTIRDIĞIM KADARIYLA BU KARDEŞİN BABASI YAKALANINCA TÜM İŞKENCELERE RAĞMEN POLİSE İSMİNİ DAHİ SÖYLEMİYOR,ANTEP POLİSİ ÇARESİZ KALIP RESMİNİ BASINA VERİP ADINI ÖĞRENMEYE ÇALIŞIYOR.GOOGLEDEN ARAŞTIRAN BULABİLİR....
 
Son düzenleme:
Üst Ana Sayfa Alt