- Yazar
- Seyyid Kutub
- Yayınevi
- Hicret
Cahiliyye, yeryüzünde Allah’ın egemenliğine, özellikle O’nun uluhiyyetine, düşmanlık üzerine kuruludur. Özellikle egemenlik… Bu cahiliyye düzeni, egemenliği insana verir. Kimilerini kimilerine Rab yapar. Bunu, cahiliyyenin tanındığı ilk basit, ilkel şekliyle yapmıyor. Allah’ın hayat için koyduğu yöntemden uzaklaşarak, O’nun izin vermediği konularda düşünce, değer, yasa, kanun, sistem koyma haklanın kendisine ait olduğu Allah’ın egemenliğine tecavüz etmek, O’nun kullarına tecavüz demektir. İnsanın, genel olarak, sosyalist sistemlerdeki zelilliği; kapitalist sistemlerde ise, sermayenin baskısı ile birey ve toplumlara uygulanan zulüm, Allah’ın egemenliğine düşmanlığın, O’nun insana bahşettiği değerleri inkarın sonucundan başka bir şey değildir.
İşte burada, İslâmî yöntem kendini ortaya koymaktadır. İslâm sisteminin dışındaki bütün sistemlerde insanlar, herhangi bir şekilde, birbirlerine ibadet etmektedirler. Sadece İslâm düzeninde, insanlar birbirlerinin kulları olmaktan kurtulup yalnızca Allah’ın kulu olurlar. O’ndan isterler, O’na boyun eğerler. Yolların ayrıldığı nokta burasıdır. Aynı zamanda İslâm sistemi ve onun insan hayatındaki sonuçlarının ortaya koyacağı şeyler bizim insanlara vereceğimiz yeni anlayıştır. İnsanlığın sahip olmadığı hazine budur. Çünkü o, Batı uygarlığının, doğusuyla batısıyla bütün bir Avrupa dehasının ürünü değildir. Şüphesiz biz, insanlığın tanımadığı, üretemeyeceği, tamamen yeni bir şeye sahibiz. Ancak, bu yeni olgunun daha önce de belirttiğimiz gibi, pratize edilmesi zorunludur. Öncelikle bir milletin bunu yaşaması gerekir. Bunun için, İslâmi bir toprak parçasında diriliş amebyesi gerçekleşmelidir. Bu dirilişin ardından gelecek olan, aradaki mesafe uzun da olsa, kısa da olsa, insanlığın yönetiminin elde edilmesidir. İslamî uyanış eylemi nasıl başlayacak?
Bu görevi üstlenecek bir öncü cemaat lazımdır. Bu yola baş koymuş bir cemaat… Dünyanın her köşesindeki cahiliyeyi yok etmek için yola çıkmış bir cemaat… Çevresini kuşatan cahiliyeyi yok etmek için yola çıkmış bir cemaat… Çevresini kuşatan cahiliyyeden, bir yandan kendini uzak tutmaya çalışırken, öte yandan onunla ilişkisini koparmadan yürüyen bir cemaat…
Bu görevi üstlenen öncü cemaat için yolda kendisine gerekli bazı “işaretler” zorunludur. Rolünün’ içeriğini, görevinin ne olduğunu, amacını, uzun yol.
İşte burada, İslâmî yöntem kendini ortaya koymaktadır. İslâm sisteminin dışındaki bütün sistemlerde insanlar, herhangi bir şekilde, birbirlerine ibadet etmektedirler. Sadece İslâm düzeninde, insanlar birbirlerinin kulları olmaktan kurtulup yalnızca Allah’ın kulu olurlar. O’ndan isterler, O’na boyun eğerler. Yolların ayrıldığı nokta burasıdır. Aynı zamanda İslâm sistemi ve onun insan hayatındaki sonuçlarının ortaya koyacağı şeyler bizim insanlara vereceğimiz yeni anlayıştır. İnsanlığın sahip olmadığı hazine budur. Çünkü o, Batı uygarlığının, doğusuyla batısıyla bütün bir Avrupa dehasının ürünü değildir. Şüphesiz biz, insanlığın tanımadığı, üretemeyeceği, tamamen yeni bir şeye sahibiz. Ancak, bu yeni olgunun daha önce de belirttiğimiz gibi, pratize edilmesi zorunludur. Öncelikle bir milletin bunu yaşaması gerekir. Bunun için, İslâmi bir toprak parçasında diriliş amebyesi gerçekleşmelidir. Bu dirilişin ardından gelecek olan, aradaki mesafe uzun da olsa, kısa da olsa, insanlığın yönetiminin elde edilmesidir. İslamî uyanış eylemi nasıl başlayacak?
Bu görevi üstlenecek bir öncü cemaat lazımdır. Bu yola baş koymuş bir cemaat… Dünyanın her köşesindeki cahiliyeyi yok etmek için yola çıkmış bir cemaat… Çevresini kuşatan cahiliyeyi yok etmek için yola çıkmış bir cemaat… Çevresini kuşatan cahiliyyeden, bir yandan kendini uzak tutmaya çalışırken, öte yandan onunla ilişkisini koparmadan yürüyen bir cemaat…
Bu görevi üstlenen öncü cemaat için yolda kendisine gerekli bazı “işaretler” zorunludur. Rolünün’ içeriğini, görevinin ne olduğunu, amacını, uzun yol.