Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

10. Bölüm: KURBAN

!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Allah Azze ve Celle buyuruyor ki; “Rabbin için namaz kıl ve kurban(ı Rabbin için) kes”(Kevser 2)
“Biz, her ümmete -(Kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah'ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık. İmdi, İlâhınız, bir tek İlah'tır. Öyle ise, O'na teslim olun. (Ey Muhammed!) O ihlâslı ve mütevazi insanları müjdele! Onlar öyle kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namaz kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah için) harcarlar. Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik. Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvânız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele!”(Hac 34-37)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; “Allah’tan başkası namına kurban kesene Allah lanet etsin.”
Ümmü Seleme radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kimin kesecek kurbanı varsa, zilhicce ayı (nın hilâli) girince kurbanını kesinceye kadar saçından ve tırnaklarından hiç bir şey kesmesin
KURBAN OLABİLECEK HAYVANLAR
Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Yıllanmış (yaşını başını almış) hayvanlardan kurban kesin. Böylesini bulmakta zorluk çekerseniz o başka. Bu taktirde koyun darı bir kuzu kesiverin" buyurdular."
Ukbe İbnu Âmir (radıyallahu anh)'in anlattığına göre:"Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ashabı arasında taksim edilmek üzere bir miktar davar vermişti. Dağıtım yapılınca geriye bir oğlak arttı. Ukbe durumu Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a haber verince: "Onu da sen kurban et!" buyurdu."
Bir rivayette (artık Ukbe'ye kalan) bir ceze'dir. Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "(Sen de) onu kurban et!" demiştir.
Nâfi' (rahimehullah) anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) kurbanlıkların: "Tırnaklılar (yani sığırlar) hakkında üçüncü senesine girmiş, veya geçmiş, etli ayaklılar (develer) hakkında da altıncı yaşına girmiş veya geçmiş olmasını" şart koşardı."
KURBAN OLAMAYACAK HAYVANLAR
Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm), (kurbanlık olarak keseceğimiz hayvanın) göz ve kulaklarına dikkat etmemizi, "Kulağı önden delinmişi veya arkadan delinmişi veya ortadan yarılmışı, veya yuvarlak delirımişi kurban yapmayın" diye emretti."
Ubeyd İbnu Fîrüz, Berâ (radıyallahu anh)'dan naklen, Reslullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini rivayet etmiştir: "Kurbanlıklarda körlüğü belli olan kör, hastalığı açıkca belli olan hasta, (yürümeye mâni olacak derecede) topallığı açık ola topal, iliği kurumuş zayıf hayvanın kurban edilmesi caiz değildir. "
KESİM ADABI VE YASAKLARI
Şeddâd İbnu Evs (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "AIIah Tealâ hazretleri, her şeyde iyiliği emretmiştir. Öyleyse öldürdüğünüz zaman öldürmeyi iyi yapın. Kesecek olursanız kesmeyi iyi yapın. Bıçağın ağzını bileyin. Hayvana (zahmet vermeyin) rahat ettirin."
Ebü Vâkıd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "ResüIuIIah (aleyhissalâtü vesselam) Medineye geldiği zaman, Medineliler, (diri olan) devenin hörgücünü kesiyorlar ve koyunların da kuyruklarını koparıyorlar ve bunIarı yiyorlardı. Bu durum üzerine Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm): "Hayvan diri iken ondan her ne kesilmiş ise, bu meyte (lâşe) hükmündedir, yenilmez" dedi."
KESİŞ ŞEKLİ VE YERİ
Ebu'l- Uşerâ Üsâme İbnu Mâlik İbnu Kahtam bâbasından anlatıyor: "Ey Allah'ın Rasulü, dedim, kesme işi sâdece boğazdan ve gırtlaktan (lebbe) değil midir, (hayvanın başka yerinden de olur mu?)"
Şu cevabı verdi: "(Mızrağını hayvanın) dizine saplarsan sana o da kifâyet eder." Tirmizi: "Bu, zarüret haline mahsustur" der. Ebu Dâvud da: "Bu, (yüksekten) düşen bir hayvanın kesimiyle ilgilidir" demiştir.
İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) buyurdular ki: "Elinde (tasarrufunda) olduğu halde (normal kesişten) seni aciz bırakan şey av gibidir." (Yine İbnu Abbâs), kuyuya düşen bir deve hakkında: "Neresinden gücün yeterse kes!" demiştir. Hz. Ali, İbnu Ömer ve Hz. Âişe (radıyallâhu anhüm) de bu görüşte idiler. İbnu Abbâs, İbnu Ömer ve Enes (radıyallâhu anhüm): "Boğazdan kesmeye başlayınca (acele sebebiyle) başı kopuverse bunda bir beis yok. Ancak, ense tarafından kesilmişse yenmez, baş kopsa da kopmasa da fark etmez" demiştir.
İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) buyurmuştur ki: "Bir deve kesildiği zaman karnındaki yavrunun tezkiyesi, devenin tezkiyesine tâbidir, yeter ki yavrunun hilkati (bütün uzuvlarının çıkmasıyla) tamamlanmış, tüyleri de bitmiş olsun. Yavru annenin karnından çıkınca (yine de hemen) kesilir, tâ ki içteki kan çıksın."
Urve (rahimehullah)'den anlattığına göre, evladlarına şöyle demiştir: "Evlâtlarım., sakın biriniz, bir büyüğe hediye edince utanacağı bir şeyi Allah için kurban sunmasın. Zîra Allah, büyüklerinin büyüğüdür ve O, en seçkine herkesten ziyâde lâyıktır."
KURBANIN KAÇ KİŞİYLE KESİLİR?
Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz, Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte (Hudeybiye senesi) umrede temettu yaptık. O zaman yedi kişi adına bir sığır keserek iştirak ettik. Keza deve de yedi kişi adına kesilmişti."
Huceyye İbnu Adiyy anlatıyor: "Hz. Ali (radıyallahu anh): "Sığır yedi kişi adına kesilir" demişti. Kendisine: "Ya doğurmuşsa?" diye soruldu. "Öyleyse yavrusunu da beraber kes!" buyurdu. Kendisine: "Ya topalsa?" diye soruldu. "Kesim yerine ulaşabildiyse tamam" dedi. "Ya boynuzu kırıksa?" dendi. "Zarar etmez. Biz göz ve kulaklarının sağlamlığını kontrol etmekle emrolunduk!" diye cevap verdi."
Ebu Eyyub (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bizden biri, kendisi ve ailesi halkı için tek bir koyun kurban eder, (etinden hem yerler hem de başkalarına yedirirlerdi). Sonra insanlar, övünmeye başladılar ve (kurbanlar) bir övünme vâsıtası oldu."
İbnu Şihab (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (Veda haccı sırasında) kendisi ve âile halkı için sadece bir deve veya bir sığır kesmiştir."
Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm), ayakta olduğu halde yedi deveyi kendi eliyle kesti. Medine'de ise, boynuzlu ve alacalı iki koyun kurban etti. Rasulullah (aleyhissalàtu vesselâm) keserken tekbir getiriyor, besmele çekiyor ve ayağını hayvanların boyunlarının üzerine koyuyordu."
Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) boynuzlu erkek bir koçu kurban etti. Koç siyahın içinde bakar, siyahın içinde yürür, siyahın içinde yerdi."
KESME ÂLETİ
Râfi' İbnu Hadic (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Bir seferde Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm) ile birlikte idik. (Bu esnâda) bir deve huysuzluk edip kaçtı. Peşine düştüler. Ama tâkipçileri yordu. Bir adam deveye bir ok gönderdi. Derken Allah (c.c.) onu durdurdu. Aleyhissalâtu vesselam Efendimiz: "Bu hayvanların kaçkınları var, tıpkı vahşi kaçkınlar gibi. Onlardan biri size galebe çalacak olursa, ona böyle davranın!" dedi. Ben:
"Ey Allah'ın Resülü, biz yarın düşmanla karşılaşacağız, yanımızda (hayvan kesecek) bir bıçağımız yok. (Hin-i hâcette) kamışla keselim mi?" diye sordum. Bana:
"Bolca kanı akıtılan ve üzerine Allah'ın ismi zikredilenin etini yeyiniz. Diş ve tırnak(la kesmek caiz) değildir. Size (bunun sebebini) söyleyeceğim; "Diş kemiktir, tırnak ise, Habeşlilerin bıçağıdır."
Nâfi'nin anlattığına göre, Ka'b İbnu Mâlik (radıyallâhu anh)'in bir oğlundan, İbnu Ömer'e anlatırken şunları işitmiştir: "Bâbası kendisine haber vermiştir ki: Davar güden câriyeleri, bir koyunun ölmek üzere olduğunu görmüş, derhal bir taş kırarak, onunla koyunu kesmiştir. Babası ailesine: "Ondan yemeyin. Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm)'a sorayım" demiş ve sormuştur. Resülullah(aleyhissalâtü vesselam) yemelerini emretmiştir."
Ata İbnu Yesâr, Beni Hâriseli bir adamdan rivâyet eder ki: "Bu zât bir sağmal deveyi gütmekte iken ölmek üzere olduğunu farkeder. Beraberinde, hayvanı kesebilecek bir şey de bulamaz. Eline geçirdiği bir kazığı devenin ümmüğüne saplar, kanını akıtır. Sonra durumu Rasulullah(aleyhissalâtü vesselâm)'a haber verir. Efendimiz yemesini söyler."
YENMESİ YASAK OLAN KESİLMİŞLER
Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm)'a soruldu: "Halk bize et getiriyor, kesilirken besmele çekilip çekilmediğini bilmiyoruz, ne yapalım?" "Siz besmele çekin, yiyin!" cevabını verdi."
Zühri (rahimehullah) diyor ki: "Arap Hıristiyanlarının kestiklerini yemekte bir beis yoktur. Ancak, Allah'tan başka birisinin adını andığını işitirsen o zaman kestiğini yeme. İşitmemiş isen, (bu durumda vehimlenme), çünkü Allah, onların küfrünü bildiği halde kestiklerini helâl kılmıştır." Ali r.a.'den de bu mânâda rivâyet yapılmıştır.
KURBANLIĞIN İŞARETLENMESİ
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Zülhuleyfe'de öğle namazını kıldı, sonra kurbanlık devesini getirip hörgücünün sağ yanına nişanı vurdu, kan akıttı (boynuna) iki tane nalın taktı. Sonra binek devesine atladı. Beydâ düzlüğüne ulaşınca, hacca niyet ederek telbiye getirdi."
Ayşe (radıyallahu anhâ)'nin bir rivayetine göre, "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) kurban olarak davar sevk etti ve koyunlara işaret taktı."
KURBAN KESMENİN YERİ VE ZAMANI
Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Namazdan önce kurban kesmiş olan (bilsin ki, kestiği kurban değildir, ailesine et takdim etmiştir), yeniden kessin!"buyurdu."
Berâ (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ebu Bürde İbnu Niyâr (radıyallahu anh) namazdan önce kurbanını kesmişti. Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona: "Kurbanını yenile!" dedi. Ebu Bürde: "Ey Allah'ın Resûlü, benim sadece bir oğlağım var. Ancak nazarımda yıllanmış olandan daha kıymetlidir!" deyince: "Öbürünün yerine bunu kurban et. Ancak oğlak senden sonra, kimseye kurban için yeterli olmayacak!" dedi."
İmam Mâlik'e ulaştığına göre, Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Mina'da şöyle demiştir: "İşte kurban kesilen yer. Mina'nın her tarafı kesim yeridir."
Nâfi'nin anlattığına göre İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) şu açıklamayı yapmıştır: "Kurban günleri, yevm-i nahr'den sonra iki gündür."
İmam Malik der ki: "Bana, bunun aynısı Ali İbnu Ebî Talib (radıyallahu anh)'den de ulaştı."
KESMENİN ÂDÂBI
Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) yevm-i nahr'de alacalı, boynuzlu ve iğdiş edilmiş iki koç kesti. Koçları kesmek üzere (yatırıp kıbleye) yöneltince: "Şüphesiz ki ben, bir muvahhid (Allah'ı bir tanıyıcı) olarak yüzümü o gökleri ve yeri yaratmış olan Allah'a yönelttim. Ben müşriklerden değilim" ve "Şüphesiz benim namazım da, menâsikim de, hayatım da, ölümüm de hiçbir ortağı olmayan, âlemlerin Rabbi Allah'ındır. Ben böylece emrolundum. Ben (bu ümmette) Müslüman olanların ilkiyim" (En'âm 162) (âyetlerini okudu ve: )
"Ey Rabbim (bu kurban bize) sendendir, senin rızan için (kesiyoruz) ve sana (ulaşacak)tır. Ey Rabbim, Muhammed ve ümmetinden bunu kabul buyur. Bismillahi vallahu ekber!" deyip, sonra koçu kesti."
Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'le musallâda hazır bulundum. Hutbesini tamamlayınca minberinden indi. Kurbanlık koçuna gelip kendi eliyle kesti. Keserken: "Bismillahi vallahu ekber. Bu benim adıma ve ümmetimden kurban kesmeyenlerin adınadır!" dedi."
Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) elleriyle otuz deve kesti. Geri kalanı da bana söyledi, ben kestim. Bunlar yetmiş tâneydi."
Ebu Musa (radıyallahu anh)'dan rivayet edildiğ ne göre: Kızlarına, kurbanlarını kendi elleriyle kesmelerini, ayağını kurbanın boynuna basmayı, keserken tekbir getirip besmele çekmeyi tenbih etmiştir. "
KURBANDAN YEMEYE DAİR
Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz kurbanlarımızın etinden üç günden fazla yemezdik. Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize ruhsat tanıdı ve:
"Yiyin ve azıklanın da!" buyrdu."
Âbis İbnu Rebîa anlatıyor: "Hz.Aişe'ye: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) kurbanların etlerinden üç günden fazla yenilmesini yasakladı mı?" diye sordum.
"Evet, fakat bunu insanların (kıtlık çekip) acıktığı yılda yaptı. Böylece zenginlerin fakirleri doyurmasını arzu etmişti. Biz koyunun paçasını kaldırıp, on beş gece sonra yiyorduk" dedi. Ben:
"Sizi buna mecbur eden şey ne idi!" deyince güldü ve:
"Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Allah'a kavuşuncaya kadar, Muhammed âilesi üç gün üst üste doyuncaya kadar katıkla ekmek yememiştir" dedi."
Nübeyşe (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Biz sizleri, kurbanların etinden üç günden fazla yemenizi, birçoğunuza kurban eti ulaşsın diye yasaklamıştık. Şimdi, Allah Teâla bolluk verdi. Artık yiyin, biriktirin ve ücret isteyin. Haberiniz olsun, bu bayram günleri yemek, içmek ve zikir günleridir."
HELÂK OLAN KURBANLIK HAKKINDA
Nâciye el-Huzâî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) hedy'ini Medine'den benimle gönderdi. Ben:
"Bunlardan yolda helak olan çıkarsa ben ne yapacağım?" diye sordum.
"Hemen kesersin, nalınını kanına batırırsın, sonra onunla insanlar arasından çekilirsin, yerler" dedi."
İbnu'l-Müseyyeb der ki: "Nafile olarak sevk edilen bir deve yolda helâk olsa ve hemen kesilerek halka terkedilse, halk da bunu yese, bu nafile kurbanın sahibine bir şey gerekmez. Kendisi yese veya ondan yiyene emretse borçlanır."
İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) der ki. "Kim Kâbe'ye bir deve ihda eder, sonra (daha mahalline ulaşıp; kesilmeden) kaybederse veya hayvan ölürse, şâyet bu bir nezir idiyse, yerine yenisini alır. Nezir değil de tetavvu idiyse, dilerse yeniler, dilerse terk eder."
KURBANLIK DEVEYE BİNMEK
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir deve sevk eden birisini görmüştü ki: "Binsene ona!" dedi. Adam: "O kurbanlıktır!" dediyse de Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) emrini tekrarladı: "Bin ona!" Adam tekrar: "O kurbanlıktır" diye haykırdı. Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Bin ona" diye tekrarladı ve ikinci veya üçüncü seferde: "Yazıklar olsun sana!" diye ilâvede bulundu.
Buhârî'nin bir rivayetinde, Ebu Hüreyre'den naklen şu ziyade vardı: "(Râvi) der ki: "Ben o adamı, deveye binmiş Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la beraber yürürken gördüm, devenin boynunda nalın takılı idi."
Câbir (radıyallahu anh)'e; kurbanlığa binme hususunda sorulmuştu, şu cevabı verdi: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı işittim şöyle demişti: "Kurbanlığa, mecbur kaldıysan ma'ruf üzere bin. Bir başka sırt (binek) bulunca da in."
Akikanın Müstehab oluşu:
Selman bin Amir ed Dabbî’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem buyurdu ki; “(Doğan çocuk) ile akika vardır. Onun için kan akıtın ve ondan ezayı giderin.”

Müslim(edahi 43-45) Nesai(dahaya 34) Ahmed(1/108,118,152,217,309,317)
Müslim, Edâhî 42. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Dahâyâ 3.
Müslim(1963) Ebu Davud(2797) Nesâî(7/218)
Buhârî,Edâhî 7, 2;Vekâlet 1, Şirket 12; Müslim(1965) Tirmizî(1500) Nesâî(7/218) İbnu Mâce(3138)
Muvatta(1/380)
Ahmed(1/83,101,127,129,137,150) Tirmizî(1498) Ebu Dâvud(2804, 2805, 2806) Nesâî(7, 217) İbnu Mâce(3142) hasen
Ahmed(4/284,289,300) Muvatta(2/482) Tirmizî(1497) Ebu Dâvud(2802) Nesâî(7/214, 215) İbni Mace(3144)
Müslim(1955) Tirmizi(1409) Ebu Dâvud(2815) Nesâi(7/227) İbnu Mâce(3170)
Tirmizi(1480); Ebu Dâvud(2858) İbnu Mâce(3216)
Tirmizi(1481) Ebu Dâvud(2825) Nesâi(7/228)
Buhâri, Zebâih 23, (Bir bâbın başlığında zikretmiştir).
Muvatta(2/490).
Muvatta(1/380)
Müslim(1318) Muvatta(2, 486) Timizî (904) Ebu Dâvud(2807) Nesâî(7, 222)
Tirmizî(1503) Nesai(4300) Ebu Davud(2422) İbni Mace(3134) sahih.
Muvatta(2/486) Tirmizî(1505) İbnu Mâce(3147)
Muvatta(2/486)
Buhârî, Hacc 117, 119, Cihâd 104,126; Müslim(1966) Tirmizî(1494) Ebu Dâvud(2793, 2794) Nesâî(7/219-230) İbnu Mâce(3120)
Müslim(1967) Tirmizî(1496) Ebu Dâvud(2796) Nesâî(7, 221)
Buhâri, Şirket 3, 16, Cihâd 191, Zebâih 15, 18, 20, 23, 36, 37; Müslim(1968) Tirmizi(1491,1492) Ebu Dâvud(2821) Nesâi(7/226, 227)
Buhâri, Zebâih 18,19, Vekâlet 4; Muvatta(2/489)
Muvatta(2/489) Ebu Dâvud(1823) Nesâi(7/226)
Buhâri, Sayd 21, Büyü 5, Tevhid 13; Muvatta(2/488) Ebu Dâvud(2829) Nesâi(7/237)
Buhari'nin Kitabu'z-Zebâih'de bâb başlığında kaydedilmiştir
Müslim(1243) Tirmizî(906) Ebu Dâvud(1752) Nesâî(5,170,172) İbnu Mâce(3097)
Buhârî Hacc 110, Edâhî 15; Müslim(1321) Tirmizî(909) Ebu Dâvud(1755) Nesâî(5/173,174) İbnu Mâce(3096)
Buhârî, Edâhî 1, 4, 12, Iydeyn 5, 23; Müslim(1962) Nesâî(3/193)
Buharî, Edâhî 1, 8,11,12, Iydeyn 3, 5, 8,10,17, 23; Müslim(1961) Tirmizî(1508) Ebû Dâvud(2800) Nesâî(7, 222, 223)
Muvatta(2/487).
Ebu Dâvud(2795) Tirmizî(1520) İbnu Mâce(3121)hasen
Tirmizî(1522) Ebu Davud(2427) hasen
Muvatta(1/394) Ebu Dâvud(1764)
Buharî, senetsiz olarak bab başlığında kaydetmiştir. (Edâhî 10)
Buhârî, Hacc 124, Cihâd 123, Et'ime 27 Edâhî 16; Müslim(1972) Nesâî(7/233)
Buhârî, Et'ime 27, Edâhî 16; Müslim(1971) Muvatta, Edâhî 5 Tirmizî(1511) Ebu Dâvud(2812) Nesâî(7/235, 236)
Ebu Dâvud(2813) İbnu Mâce(3160) Nesai(4157) Ahmed(19797,19800) Darimi(1876) hasen
Muvatta(1/380) Tirmizî(910) Ebu Dâvud(1762) İbnu Mâce(3105)
Muvatta(1/381)
Muvatta(1/138)
Buhârî, Hacc 103, 112, Vesâya 12, Edeb 95, Müslim(1322) Muvatta(1/337) Ebu Dâvud(1760) Nesâî(5/176) İbnu Mâce(3103)
Müslim(1324) Ebu Dâvud (1761) Nesâî(5,177)
Buhari(5472)
 
Üst Ana Sayfa Alt