18) Dinde Meydana Getirilen Yeniliklerden (Bidatlardan) Sakınmak
“... O halde nasıl oluyor da gerçeklerden sapıklığa döndürülüyorsunuz.” (Yunus: 10/32)
“... Biz kitapta tek bir şeyi bile ihmal edip eksik bırakmadık.” (Enam: 6/38)
“... ve herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz onu Allah’a ve peygamberine götürün.” (Nisa: 4/59)
“Şüphesiz benim dosdoğru yolumdur. O halde ona uyun, diğer yollardan gitmeyin ki sizi onun yolundan ayırıp saptırmış olurlar.” (Enam: 6/153)
“Ey peygamber de ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin.” (Al-i İmran: 3/31)
171. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kim bizim bu dinimizde ondan olmayan bir şey ortaya çıkarırsa, o şey kabul edilmez.”
Müslim’in bir rivayeti şöyledir:
“Kim bizim dinimizde olmayan bir şey yaparsa o merduttur, makbul değildir.”[1]
172. Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hutbe irad ettiği zaman gözleri kızarır, sesi yükselir, “Düşman sabah ve akşam üzerinize hücum edecek, kendinizi koruyunuz” diye ordusunu uyaran kumandan gibi öfkesi artar ve şehadet parmağı ile orta parmağını bir araya getirerek:
“Benimle kıyametin arası şu iki parmağın arası kadar yaklaştığı sırada ben peygamber olarak gönderildim” derdi. Sonra da sözlerine şöyle devam ederdi:
“Bundan sonra söyleyeceğim şudur ki: Sözün en hayırlısı Allah’ın kitabıdır. Yolların en hayırlısı Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’ in yoludur. İşlerin en kötüsü, sonradan ortaya çıkarılmış olan bid’atlardır. Her bid’at dalâlettir, sapıklıktır.” Sonra da şöyle buyurdu:
“Ben her mü’mine kendi nefsinden daha ileriyim, daha üstünüm. Bir kimse ölürken mal bırakırsa o mal kendi yakınlarına aittir. Fakat borç veya yetimler bırakırsa, o borç bana aittir; yetimlere bakmak da benim görevimdir.”[2]
3/172: 158 nolu hadis te bu konuyla alakalıdır. Lütfen oraya bakınız.
* Yukarıdaki her üç hadisten de öğrendiğimize göre kitap ve sünnet esasına uymayan her şey dinden sayılmaz, kabul edilmez, batıldır. Dini tahrif edip bozmak için ortaya atılan yeniliklerle daha dindar olabilmek için yapılan, kitap ve sünnetin ruhuna uymayan her amel de aynen bidattır ve reddedilir. Yani Kur’an ve sünnete dayalı bir temeli bulunmayan din adına delili bulunmaksızın ortaya atılan her türlü yenilik asla kabul edilmez. Çeşit olarak ne olursa olsun yeniliğin=bidatın her türlüsü sapıklıktır, dinden uzaklaşma anlamına gelir. Din adına olmayıp zamanla ortaya çıkan icadlar ve ihtiyaçlar bidat sayılmaz. Yukarıdaki ayetler ve Maide: 5/3, Nahl: 16/89 ayetleri dinin tamam olduğunu, kıyamete kadar her ihtiyaca cevap verebileceğini bize bildirir. Her yönde Allah Rasulünun örnek olmasıyla alakalı Ahzab: 33/6-21 ayetleri de gözden uzak tutulmamalıdır. [3]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Buhârî, Sulh 5; Müslim, Akdiye 17, 18. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 2.
1649’da tekrar gelecek ve açıklama orada verilecektir.
[2] Müslim, Cum’a 43. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 7.
[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 70
“... O halde nasıl oluyor da gerçeklerden sapıklığa döndürülüyorsunuz.” (Yunus: 10/32)
“... Biz kitapta tek bir şeyi bile ihmal edip eksik bırakmadık.” (Enam: 6/38)
“... ve herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz onu Allah’a ve peygamberine götürün.” (Nisa: 4/59)
“Şüphesiz benim dosdoğru yolumdur. O halde ona uyun, diğer yollardan gitmeyin ki sizi onun yolundan ayırıp saptırmış olurlar.” (Enam: 6/153)
“Ey peygamber de ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin.” (Al-i İmran: 3/31)
171. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kim bizim bu dinimizde ondan olmayan bir şey ortaya çıkarırsa, o şey kabul edilmez.”
Müslim’in bir rivayeti şöyledir:
“Kim bizim dinimizde olmayan bir şey yaparsa o merduttur, makbul değildir.”[1]
172. Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hutbe irad ettiği zaman gözleri kızarır, sesi yükselir, “Düşman sabah ve akşam üzerinize hücum edecek, kendinizi koruyunuz” diye ordusunu uyaran kumandan gibi öfkesi artar ve şehadet parmağı ile orta parmağını bir araya getirerek:
“Benimle kıyametin arası şu iki parmağın arası kadar yaklaştığı sırada ben peygamber olarak gönderildim” derdi. Sonra da sözlerine şöyle devam ederdi:
“Bundan sonra söyleyeceğim şudur ki: Sözün en hayırlısı Allah’ın kitabıdır. Yolların en hayırlısı Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’ in yoludur. İşlerin en kötüsü, sonradan ortaya çıkarılmış olan bid’atlardır. Her bid’at dalâlettir, sapıklıktır.” Sonra da şöyle buyurdu:
“Ben her mü’mine kendi nefsinden daha ileriyim, daha üstünüm. Bir kimse ölürken mal bırakırsa o mal kendi yakınlarına aittir. Fakat borç veya yetimler bırakırsa, o borç bana aittir; yetimlere bakmak da benim görevimdir.”[2]
3/172: 158 nolu hadis te bu konuyla alakalıdır. Lütfen oraya bakınız.
* Yukarıdaki her üç hadisten de öğrendiğimize göre kitap ve sünnet esasına uymayan her şey dinden sayılmaz, kabul edilmez, batıldır. Dini tahrif edip bozmak için ortaya atılan yeniliklerle daha dindar olabilmek için yapılan, kitap ve sünnetin ruhuna uymayan her amel de aynen bidattır ve reddedilir. Yani Kur’an ve sünnete dayalı bir temeli bulunmayan din adına delili bulunmaksızın ortaya atılan her türlü yenilik asla kabul edilmez. Çeşit olarak ne olursa olsun yeniliğin=bidatın her türlüsü sapıklıktır, dinden uzaklaşma anlamına gelir. Din adına olmayıp zamanla ortaya çıkan icadlar ve ihtiyaçlar bidat sayılmaz. Yukarıdaki ayetler ve Maide: 5/3, Nahl: 16/89 ayetleri dinin tamam olduğunu, kıyamete kadar her ihtiyaca cevap verebileceğini bize bildirir. Her yönde Allah Rasulünun örnek olmasıyla alakalı Ahzab: 33/6-21 ayetleri de gözden uzak tutulmamalıdır. [3]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Buhârî, Sulh 5; Müslim, Akdiye 17, 18. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 2.
1649’da tekrar gelecek ve açıklama orada verilecektir.
[2] Müslim, Cum’a 43. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 7.
[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 70