Faziletli Şeyh Velid Es-Sinâni Kimdir?
Tam ismi: El-Aneyza şehrinden Velid bin Salih bin Hamad bin Ali es-Sinani el-Ameri Es-Subay’i’dir. Künyesi Ebu Subay’i’dir.
Hayatı ve İlmi Hayatı: 1965 yılında doğdu. Liseyi bitirip üniversiteye gitti ama onların eğitim şeklini beğenmediği için Merkez Kütüphane’ye nakloldu ve üniversitenin bir çalışanı oldu. Bir çok Alimden ders aldı, Önde gelen alimlerden etkilendikleri ise Şeyh Hamud et-Tuveycerî idi ve Şeyh Abdurrahman ed-Devserî’den de çok etkilenmişti. Sözlerinin birçoğunu ezberlemiş ve onları delil olarak kullanmıştır.
O, tevhid ve akîdeye büyük bir ilgi duymuş ve bu ilim dalında pek çok meseleye odaklanmıştır. Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab ve oğullarının risalelerine büyük bir ilgisi vardı ve bu risalelerin birçoğunu ezberledi. Arapça nahivde mükemmeldi, asla hata yapmaz ve hatalardan da hoşlanmazdı.
O tarih ve nesep ilminde uzmanlaşmıştır. Bu iki ilim dalında insanlar için bir referanstı. Necid’de vuku bulan bir çok tarihi olayı, savaşları ve onun hakkında yazılan şiirleri ezberledi.
Hüccetlerde (delillerde) çok kuvvetlidir, münazaralarda fevkaladedir. Allah katında doğru olduğuna inandığı şeylere karşı büyük bir heyecanı vardır, iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma konusunda son derece dürüst ve cesurdur. O kınayacının kınamasından korkmazdı ve onunla oturanlar bunu iyi bilirdi.
Cömert ve misafirperverdi. Muazzam cömertliği ile tanınırdı, misafirler onu Riyad’dan ve dışarıdan ziyaret ederlerdi.
Onun sıfatları sabır, sertlik ve cesarettir. Necid çölünde yaptığı seyahat ve yolculuklarıyla tanınırdı. Burada çöl ehliyle karışıp onların olaylarını ve soylarını ezberlemiştir. İnsanlar buna çok şaşırırdı ve bu konuda anlatılmayacak kadar uzun hikayeleri ve anlatıları vardır.
Başlangıçta Suudi devletine karşı büyük bir şevk ve tutkusu vardı, onları savunmakta çok ileri gitti. Devletin geçmişine ve tarihine dair bir mektubu vardır. Fakat (Birinci) Körfez Savaşı’ndan sonra ve Körfez ülkeleri yabancı (kâfir) güçlerden yardım istedikten sonra 180 derece döndü. Bu onun için ağır bir darbe oldu. Bu adım karşı eleştirilerini gizlemedi ve bu da onlara muhalif olmasına neden oldu.
Tutuklanmasının Nedenleri: Hayatının dönüm noktası, Körfez’in işgali ve Saddam Hüseyin’e karşı yabancı güçlerden yardım isteyen Arap liderlerin ardından geldi. Bu kararı eleştirmekten hiç vazgeçmemiş, buna ‘Sömürgeleştirme’ adını vermiş, hatta bu konuda verilen fetvayı bile eleştirmiştir. O zamanki diğer davetçiler gibi neşriyatı ve minberi olmadığı için konuşmaları ve sohbetleri, insanların meclisleri ve misafirleriyle oluşturduğu kendi meclisleriyle sınırlıydı. Bu yüzden o kadar meşhur değildi.
Gördüklerinden hareketle Suudi Devleti’nin meşruiyeti üzerine münazara ve tartışmalara başladı. Tartıştığı şeylerden biri de Körfez’in işgaliydi. Bu onun meşhur olduğu en önemli konuydu ve her zaman ve her fırsatta bunu güçlü bir şekilde gündeme getirirdi. Şeyh Velid’in bir seyahati sırasında, tam olarak sınırlara yakın Hakl şehrine yaptığı seyahatte, Bin Baz ve Daimi Fetva Heyeti’nin akideyle alakalı kitaplarını bazı tavsiyelerle dağıttı.
O sırada istihbarat teşkilatları tarafından çağrıldı. Onların yanına gitti. Ona adını ve Suudi Devleti hakkındaki görüşünü sormaya başladılar. Bunun üzerine Şeyh elindeki her şeyi beyan etti ve delillerini zikretti. Ona bağlı olduğu örgüt veya logoyu da sordular, Şeyh onlara Nebi Muhammed’den (sallallahu aleyhi ve sellem) başka kimseyi takip etmediğini söyledi. Yakın arkadaşları ve tanıdıkları, Şeyh’in Riyad’a ulaştığı anda tutuklanacağından şüphe duymuyorlardı ancak tutuklama bu olaydan sonra yıllarca ertelendi. Muhtemelen onu zaten gözlem altında tutuyorlardı.
Meşhur olduğu hususlardan bazıları şunlardır: Asker selamını reddetmesi. Bu konuyu bütün farz namazlarından sonra ve Cuma’da gündeme getirirdi. Daimi Fetva Heyeti’nin fetvalarını ve Şeyh Muhammed ibn İbrahim’in bu konuyla alakalı fetvalarını yaymayı bırakmadı.
Şeyh’in tutuklanmasına neden olan görüşlerinin bir özeti:
1) Dış (kafir) güçlerden talep edilen yardıma itiraz etmek.
2) Suudi devletinin meşruiyetini kınamak ki, bu en önemlisiydi
3) Asker selamına itiraz.
Tutuklanması: Şeyh Velid, kimsenin bu meseleler hakkında konuşmaya bile cesaret edemediği bir toplantı sırasında Suudi Devleti’ni doğrudan ve ciddi bir şekilde eleştirdi. Bunun üzerine dört ilim talebesi onu kınadı ve meclisi öfkeli bir şekilde terk ederek doğrudan İbn Useymin’in yanına gittiler. Orada o toplantıda olanları ona bildirdiler. Böylece Şeyh İbn Useymin, Şeyh Ahmed es-Sinani’yi (Şeyh Velid’in kardeşi) aradı ve her ikisinin de gelip kendisiyle buluşmasını istedi, çünkü İbn Useymin’in her ikisiyle de eski bir ilişkisi vardı.
Böylece Şeyh Ahmed ve Şeyh Velid Anayza’ya gittiler ve Şeyh Velid ile İbn Useymin arasında bir münazara ve tartışma oldu. Böylece Şeyh Velid, âlimlerin sözleriyle birlikte bu olaylarda ortaya koyduğu delili sunarak kanaatlerini tekrar anlattı. İbn Useymin, Şeyh Velid’in söylediklerinin çoğunu onayladı ve sonunda da susup, fitneden korktuğunu söyledi ve sonra dedi ki: “Ey oğlum, senin için korkuyorum”
Münazaranın halk ve ilim talebeleri arasında çığ gibi yayıldığı ortaya çıktı ve meclislerin konusu haline geldi. Bir ay sonra Şeyh Velid tutuklandı.
Hapishanedeki durumu ve maruz kaldığı şeyler: Hicri 1415’te yaklaşık olarak Cemaziyelevvel ayı civarında, akşam namazından sonra mescidde yatsı namazını beklerken yakalandı. İstihbarat ajanları ona geldi ve onlarla birlikte Riyad yönetimine gelmesini istedi, o da gitti. Onunla konuştular ve Müslüman evlerinin hürmetine saygısızlık olduğu için aranmasını kesinlikle reddettiği evini arayacaklarını bildirdiler ve bunda ısrar ettiler.
Hapishane o zamanlar çoğu insan için ürkütücüydü ve korkunç bir üne sahipti. Bu nedenle insanlar devleti sadece fısıldayarak eleştirirdi. Gözaltına alınan insanlar mahvolmaları için korkutuldu. Şeyh’in hapishanedeki ilk gecesinde bir gardiyan Şeyh’i mışıl mışıl uyurken görünce eğlendi ve şöyle dedi: “Ne kadar umursamaz bir kafan var.”
Şeyh Velid’in yıllarca insanlarla görüşmesi yasaklandı, ardından serbest bırakılmadan kısa bir süre önce ünlü alimlerle kısa toplantılar yapmasına izin verdiler.
Şeyh Velid hapishanede Heyet-i Kibârü’l-Ulemâa’dan (Kıdemli Alimler Heyeti) alimlerden biriyle görüştü ve onunla münazara etti. Şeyh Velid şöyle dedi: ‘Onunla susana kadar tartıştım ve alnından ter aktığını gördüm.’
Daha sonra Şeyh’i Riyad’daki Yüksek Mahkeme’ye götürdüler ve burada yargıçlardan biriyle görüştü ve ondan Suudi Devleti ile ilgili noktaları bir konuşmada yazmasını istedi ve bunu teslim edeceğine söz verdi. Hakim, yazmak zorunda olduğu bu konuşmanın ardından bu kötülüklerden asla bahsetmemesini istedi ve bunu serbest bırakılması için şart koştular. Şeyh, ‘Ya medya tarafından yanlış yönlendirilenlere ne demeli?! Onlar zulme uğrarken sessiz kalamam ve bunu gizleyemem!’
Hicri 1423’te Şeyh’e, ailesinden süresiz olarak ziyaret ve telefon alamayacağını bildirdiler. Bu yedi yıla kadar çıktı. Bu yedi yıl boyunca ailesi ondan hiçbir şey duymadı ve onlardan haber de almadı. Babasının ölümü ve oğullarının hapsedilmesi haberleri dışında iki istisnai ziyaret yapmasına izin verildi.
Bu yedi yalın yıl boyunca her şeyden mahrum kaldı: ziyaretler, aramalar, kitaplar, güneşlenme… Selman El-Avde’nin serbest bırakılmadan önce kendisine verdiği radyosunu da aldılar. Dedi ki: ‘Bu yedi yıl boyunca dış dünya hakkında hiçbir şey bilmiyordum.’ Allah’ın ona verdiği sebat olmasaydı, bu onu bitirmeye yeterdi.
Bundan kısa bir süre sonra hapishanede bir yangın patlak verdi ve bu hapishane yönetiminin mahkumları tek bir yerde toplamasına neden oldu. Orada Şeyh hapsedilme hikayesini anlattı.
Şeyh’in tutukluluğu sırasındaki tavırları çoktur: Savcı, Şeyh için ölüm cezası talep etti ve ölüm tehditleri durmadan geldi. Şeyh her zaman boynuna bir kılıç dayasa da geri dönmeyeceğini söylerdi. Bazı hapishane yetkilileri Şeyh Velid’in ailesine bazı önde gelen alimlerin Şeyh Velid’in idamını talep ettiğini söyledi. Ailenin yanıtı ise ‘Bizim için büyük bir onur olur’ oldu.
Şeyh Velid, gardiyanı kışkırtacak hiçbir şey talep etmemiştir. Öyle ki itaat etmesini ve yalvarmasını umarak ona güneşlenmeyi ve ihtiyacına uygun yiyecekleri yasaklamıştır. Ama bu sadece bir hayaldi. Bu, Şeyh Velid’in izzetine bir bakıştır. Onlardan yiyecek, içecek veya ziyaret olsun hiçbir şey istemedi. Ona verirlerse kullanır, vermezse susardı. Ve bu onları öfkelendirirdi.
Şeyh Velid’in davasına gelince; Üç hakimden oluşan bir heyet oluşturulmuş ve ailesinin veya avukatının bilgisi dışında gizli bir duruşma yapılmıştır. 15 yıl süreyle hapis cezasına çarptırıldı. Bu yıl (yani 2021/ hicri 1443) hücre hapsinde 26 yılını tamamlayacak.
Şeyhin çocuklarının ve akrabalarının çektiği acılar: Şeyh’in bazı akrabaları onun serbest bırakılmasını talep eden bir konuşma yazdılar, ancak İçişleri Bakanı tarafından çağrıldılar ve onlardan bunu bir daha talep etmeyeceklerine dair söz aldılar.
Hicri 1424’te Şeyh’in iki çocuğu; Subay (17) ve Zamil (14) tutuklandı. İkincisi üç ay, ilki 2,5 yıl hiçbir yargılama olmaksızın hapiste yattı. Ve Subay’ı serbest bırakmadan önce İbrahim ve Zâmil’i tekrar tutukladılar ve Şeyh’in evi üç ay boyunca boş kaldı. Bundan sonra Zâmil ve ardından Subay salıverildi.
İki yıl sonra Subay ikinci kez tutuklandı, Zâmil ise üçüncü kez tutuklandı. Ev yine dokuz ay boyunca erkeksiz kaldı. Bu aylar boyunca aile çok acı çekti. Subay 9 ay sonra serbest bırakıldı ve Zamil 4 yıl sonra konuk evine nakledildi ve hala aleyhinde bir suçlama yok.
Hicri 1424’te kardeşi Usame’nin oğlunu tutukladılar ve Hicri 1430’da kardeşi Ömer’in başka bir oğlunu tutukladılar. Ve iki ay sonra kardeşi; Şeyh Ahmed Es-Sinani tutuklandı ve bir gün sonra yeğeni Salih ve bir yıl sonra diğer yeğeni Abdurrahman tutuklandı.
Ve tabii ki tüm bu tutuklamalar sırasında ailenin iddia ettiği gibi teftiş için evlerine baskın düzenlendi ve her baskında çocukların ve kadınların yüzüne silahlarını kaldırdılar. Özellikle İbrahim ve Zamil’in tutuklanması sırasında sokaklarda dolaşan tanklar ve komşu çatılara çıkan maskeli adamlar vardı. Şeyh Velid’in annesi, maskeli adamlar tüfeklerini ve silahlarını başına doğrultmuşken sabırlı olmaya ve Allah’ı hatırlamaya çalışırken yatağının üstüne düştü/bayıldı.
Yukarıda zikredilen isimler sadece Sinânî ailesinin isimleridir. Şeyhin kızlarının kocalarından ve çocukların amcalarından bahsetmiyoruz bile.
Şeyh Velid’in, İslam’a davet eden tek kız kardeşinin ölümünden sonra annesinin tek çocuğu olduğunu da belirtmekte fayda var. Ümmü Enes’e duyduğu sevgiden dolayı vasiyetinde yanına gömüleceğini yazdığı noktaya kadar kalbine yakın tuttuğu Ümmü Enes’e Allah rahmet eylesin.
Şeyh Velid es-Sinânî’nin kararlılığının ve sebatinin ardındaki sır: Şeyh Velid es-Sinânî’nin sebat etmesinin sırrı, Rabbine yakın olmanın aşırı sevincinde, Dünya’daki zühdünde ve Allah’a kavuşmaya olan hasretinde yatmaktadır. Şeyh der ki: ‘Hücremden her çıktığımda onu daha çok özlüyorum ve Allah yolunda ölsem de umurumda değil.’
O da şöyle buyurmuştur: “Kalp Allah’a ne zaman sarılsa ve O’nu zikretmekle O’nu tesbih etse, dünya sahibinin gözünde küçülür. Aynı yükselen uçakta yolcuların gözünde evlerin ve arazilerin küçülmesi gibi.
Ve Şeyh Süleyman bin Nasır el-Ulvan onun hakkında şöyle dedi: ‘Şeyh Velid bizim sabırda imamımızdır.’
Allah’tan; kendisini muvaffak kılıp görüp gözetmesini, rahmetiyle ona muamele etmesini, onun İslâm’a ve Müslümanlara yardım edip La İlahe İllallah yolunda savaşan mücahidleri desteklemesi için esaret bağını bir an önce çözmesini ve bu dine düşman olan onları hücrelerde çürüten kimseleri perişan etmesini niyaz ediyoruz.
Kaynak: fecr medya