Abdulhamid Han, Said Nursi'yi Tımarhaneye Attırdı mı?
(*) O yazımız için bknz: Said Nursi, Abdulhamid Han Taarruzundan Pi?man Oldu mu
İnternet sitesinden alıntı: Abdulhamid Han, Said Nursi'yi T?marhaneye Att?rd? m??
- Said Nursi merhumun, Sultan Abdulhamid Han ve maiyyeti tarafından tımarhaneye attırıldığı (kapatıldığı) iddiaları doğru değildir.
- Nurculardan Necmeddin Şahiner, Başbakanlık Osmanlı Arşivinden çıkan bir belgeyi, Said Nursi merhumu anlattığı "Bilinmeyen Taraflarıyla B. Said Nursi" adlı kitabına almıştır.
- Bu belgeye göre, Said Nursi merhum tedaviye muhtaç olduğundan Bitlis eski valisi sonra Van valisi Tahir Paşa tarafından, elinde Valice yazılmış 3 Teşrisani 1323 günlü bir mektupla Saraya gönderilmiştir. Saray da susturmak için değil; iyilik olsun ve tedavi görsün diye Said Nursi'yi Tımarhaneye (Akıl Hastanesine) sevk etmiştir. Yani olayın yansıtıldığı biçimde Tımarhaneye kapattırılma diye bir hadise yoktur. Tedavi maksatlı bir iyilik vardır.
- Bu şekilde bir düzeltmeyi bizzat Zaman Gazetesi'nde yazan tarihçi Mustafa Armağan da yapmış; Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Yıldız Evrakı, 80/74 numaralı evraka dayanarak konunun aslını o da dile getirmiştir (kalın ve çizili yerlerde konuya ilişkin açıklamalar vardır):
- Abdülhamid, Said Nursi'yle hiç karşılaştı mı?
- Mustafa Armağan
- Said Nursi'nin vefatının 50. yıldönümüne bir yıl kala, sırlarla dolu hayatı tarihçilerin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Mesela Sultan II. Abdülhamid'le ilişkisi henüz aydınlığa çıkarılabilmiş değildir. Yıldız Sarayı'na başvurduktan sonra neden tımarhaneye ve ardından hapishaneye gönderildi? Sert söylemi veya acayip kıyafetlerinden dolayı deli muamelesi gördüğü izlenimi hakim. Oysa Başbakanlık Arşivi'ndeki belgeler, bu karanlık noktaya başka bir ışık tutmakta.
- Arşivde bulduğumuz bir mektup, Van Valisi Tahir Paşa tarafından saraya yazılmış. (Said Nursi, Tahir Paşa'nın zengin bir kütüphanesi olan Van'daki konağında tam 12 yıl kalmış ve "Yeni Said" döneminin bereketli tohumları orada toprağa düşmüştür.) Özetle Tahir Paşa diyor ki:
- "Kürdistan alimleri arasında harika zekâsıyla ünlü olan Molla Said Efendi, tedaviye muhtaç ("muhtâc-ı tedâvî") olduğundan Halife Hazretleri'nin şefkat ve merhametine sığınarak sarayınıza gelmiştir. Bu kişi, yaşadığı bölgede herkesin içinden çıkamadığı meseleleri hallettiği halde talebe kıyafetini değiştirmemiştir. Kendisi padişaha hakikaten sadık ve halis duacı olmakla beraber fıtraten edepli ve kanaatkâr olup şimdiye kadar İstanbul'a gitmek bahtiyarlığına erişmiş Kürt uleması içinde gerek güzel ahlakıyla, gerekse Padişah'a sadakati ve kulluğuyla en çok iyilik edilmeye layık, dini şiar edinmiş bir kişi olması bakımından tedavisinde kolaylık gösterilmesi..." (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Yıldız Evrakı. Um., 80/74)
- 16 Kasım 1907 tarihli bu mektup ile 2 gün sonra Van Valiliği'ne yazılan cevaptan anlaşıldığına göre Molla Said, o günlerde muhtemelen sürmenaj gibi bir zihnî rahatsızlık geçirmekte olup (cevapta "şuurunda eseri hiffet (hafiflik, hoppalık) görüldüğünden" bahsediliyor) tedaviye muhtaç haldedir. Dolayısıyla saray ona 'deli' muamelesi yapmış olmayıp bizzat onu gönderen ve çok yakın dostu olan Tahir Paşa'nın yazdığı mektubun gereğini yerine getirmiştir.
- O zaman neden hapsedildi? diye soruyorsanız, buna henüz aynı netlikte cevap vermek şimdilik mümkün değil. Yalnız şöyle bir açıklama devreye girebilir: ...
- [email protected] e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir , Yazarlar Mustafa Arma?an Abdülhamid, Said Nursiyle hiç kar??la?t? m?? ZAMAN (Yazının tamamı için linki ziyaret ediniz)
- Yani, Abdulhamid Han üstadımızı tımarhaneye attırdı deyu ona buğz eden cemaat ehlinin de pişmanlık gösterip bu hatadan dönmeleri elzemdir.
- ***
- Said Nursi merhum da kendisinin Tımarhaneye attırıldığını iddia eder:
- "Kırk sene evvel ehl-i siyaset, bana bir cinnet-i muvakkate isnadıyla tımarhaneye sevkettiler. Ben onlara dedim: Sizin akıllılık dediğinizin çoğunu ben akılsızlık biliyorum, o çeşit akıldan istifa ediyorum " Şualar | On Üçüncü Şuâ | 303
- "... nihayet rakiplerimin ifsadatıyla, merhum sultan hamid'in emriyle tımarhaneye kadar sürüklendim." Şualar | On Dördüncü Şuâ | 426
- Nurcular da Sultan Abdulhamid Han ve maiyyetinin (paşaların) üstadlarını tımarhaneye kapattırdığı sözlerini ezberlemişlerdir:
- "Said Nursî'den kurtulmak isteyen hükümet, onu bu defa tımarhaneye gönderdi. Bunun, 'muhalifleri sindirmek için bir yol' olduğunu bilen Said Nursî..." (Tıklayınız Risale-i Nur Enstitüsü | Bediüzzaman Said Nursi)
- "Maalesef o zamanın Osmanlı bürokrasisi Said Nursi Hazretlerini anlamadığı için, onu bir takım siyasi oyunlarla tımarhaneye atmışlardır. Üstad'ı tımarhaneye attıranlar Osmanlının köhne bürokrat zihniyetidir..." (Tıklayınız Sorularla Risale | Abdulhamit han, neden Bediüzzaman? t?marhaneye gönderdi; Sultan m? yanl?? yapt?, yoksa Said Nursi mi? Ben zaman?n en güzeli olarak sadece Hazreti Muhammet Mustafay? (sav) görüyorum...)
- Ancak ortaya çıkan belgeler ve mesela Mısıroğlu gibilerin şahidlerden duydukları hiç de tımarhaneye attırılmadığını; İstanbul'a tedavi için gönderilen Said Nursi merhumun İYİLİK OLSUN diye, TEDAVİ maksadlı olarak Tımarhaneye yani Akıl Hastanesine sevk edildiğini gösteriyor.
- ***
- Nursi merhumun hayat hikayelerinden şu da ilginç ve de tuhaftır:
- Hayatını yazanların iddiasına ve kendi söylediklerine göre; 16-17 yaşlarındayken Nursi merhum, eline 4 ciltlik toplam 5296 sayfalık Arapça Sözlüğü (Kamus'u) alır ve tek tek maddelerini ezberler. İşte bu ezberlemeleri sırasında, bir gün yerde kaynaşan; koşturan karıncaları görür. Onlara ekmek kırıntısı atar ve üzerlerinde düşünür. Vardığı sonuç:
- "1935 yıllarında, yargılandığı mahkeme heyetine söyledikleri de çok anlamlıdır; 'Orada benden sordular ki: Cumhuriyet hakkında fikrin nedir?' Ben de dedim: 'Eskişehir mahkeme reisinden başka, daha sizler dünyaya gelmeden, ben dindar bir cumhuriyetçi olduğumu elininizdeki tarihçe-i hayatım (Said Nursi ve talebeleri tarafından yazılan ve basılan bir eser) isbat eder. Hülasası şudur ki; o zaman, şimdiki gibi, hâli bir türbe kubbesinde inzivada idim. Bana çorba geliyordu, ben de tanelerini karıncalara verirdim; Ekmeğimi onun suyu ile yerdim. İşitenler benden soruyordular, ben de derdim : Bu karınca ve arı milletleri, cumhuriyetçidirler, o cumhuriyet-perverliklerine hürmeten tanelerini karıncalara verirdim' .” (Tıklayınız Said Nursi'nin Gözüyle Cumhuriyet Ve Hürriyet)
- Aynı konunun işlendiği bir Gazete makalesi için bakınız: Kar?ncalar cumhuriyetçi mi? - Ya?ar Süngü
- Sonuç:
- Said Nursi merhumun "Yaşasın Zalimler için Cehennem" sözünü mübarek Padişah cennetmekan Abdulhamid Han Hz.leri hakkında kullandığı söylenir. Bizzat Risale yazıları ve "tımarhaneye attırılma", "cumhuriyetçi karıncalar" gibi pekçok nurcu hatıra, Abdulhamid Han'ı müstebdid (baskıcı bir zorba) olarak tanıtır. Zalim olduğunu iddia eder. Onlara göre, Osmanlının yıkılmasına Abdulhamid Han'ın siyaseti ve uygulamaları neden olmuştur. Saltanat ve istibdat pek kötüdür. Meşrutiyet çok güzeldir. Hatta Cumhuriyetten vazgeçilmez vs...
- Ve Said Nursi merhum da Abdulhamid Han'a karşı, o dönemin ittihatçı zihniyetiyle beraber olup taarruz etmiştir. Abdulhamid Han'a karşı nutuklar atmış, konferanslar vermiş, cemiyetlere iştirak etmiş, hatta onun Sarayı boşaltması gerektiği konusunda:
- "Sultan, tek başına koca bir sarayı işgâl ediyor. Çıksın oradan!.. Ben orayı mektep yapacağım!" (Tıklayınız http://ustadkadirmisiroglu.com/abdulhamid.html)
- gibi ifadelerde dahi bulunmuştur.
- Gerçi, Said Nursi talebesi Üzeyir Şenler şahid olduğunu, Kadir Mısıroğlu, Muzaffer Deligöz ve Emin Saraç hoca'lar, Said Nursi'nin vefatından önce bu taarruzlardan pişmanlık gösterdiğini kaydediyorlar. Ancak, Başka bir yazıda (*) yazdığımız gibi nurcular şiddetle ve hiddetle Nursi'nin pişman olabileceğini ve özür dileyebileceğini kabul etmiyorlar. (Mesela: Bakınız Kadir MISIRO?LUNUN BED?ÜZZAMAN a ?FT?RALARINA CEVAPLAR) Bazıları daha da ileri gidip; asıl Abdulhamid Han pişman olmalı, üstaddan özür dilemeli diye kaydediyorlar. (Bir Misali İçin Tıklayınız Nurcular Neden Farkl? Anlatma Gere?i Duyuyorlar)
- Neticede herhalde Müslümanlar arasında başka örneği yoktur; İslam'ı ve imanı kendine dava etmiş bir cemaat, ezici çoğunluğuyla Osmanlı düşmanı, ezici çoğunluğuyla Cumhuriyet taraftarı haline getirilmiştir.
(*) O yazımız için bknz: Said Nursi, Abdulhamid Han Taarruzundan Pi?man Oldu mu
İnternet sitesinden alıntı: Abdulhamid Han, Said Nursi'yi T?marhaneye Att?rd? m??