İki oğluyla birlikte arabasına konan bombayla şehid edilen ve Filistin'de adına bir tugay oluşturulan şehid ABDULLAH AZZAM'ın eşi Semira Avadlıh'ın Röportajı'ndan alıntıdır.
O BİR DENGE ADAMIYDI
'Abdullah'ın katilleri şimdi Irak'ta işbaşında'
Vakit muhabiri Adem Özköse’ye konuşan Semira Avadlıh, kocası şehid Abdullah Azzam’ı anlattı.
“Abdullah, Afganistan’daki mücahidler arasında tam bir denge unsuruydu. Bana göre kocamı mücahidleri birbirlerine düşürmek isteyen çevreler öldürdü. Bu katiller şimdi de Irak’ta işbaşındalar. Dün kocamı şehid ederek Afgan mücahidleri birbirlerine düşürmeye çalışanlar, bugün Irak’ta türbeleri bombalayıp Şii-Sünni çatışması çıkarıyorlar.”
SUNUŞ: Abdullah Azzam, 2 oğluyla birlikte şehid olmuştu. Şehid Abdullah Azzam kitapları, vaazları ve mücadeleyle geçen yaşantısıyla binlerce gencin gönlünde taht kuran bir İslâm Alimi...
Irak’ta, Afganistan’da, Çeçenistan’da işgalci güçlere karşı savaşan uluslararası gönüllü mücahidlerin en çok esinlendiği insan olarak gösterilen Azzam, 1989 yılında arabasına yerleştirilen bir bombanın patlaması sonucu 2 oğluyla birlikte şehid olmuştu. Azzam’ın şehadetinin üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen, o; dönem dönem kamuoyunun gündemine gelmeye devam ediyor.
Biz de Azzam’ın hanımı Semira Avadlıh ile Ürdün’ün Başkenti Amman’da bir röportaj gerçekleştirdik. Semira Hanım, Afgan dağlarında geçirdikleri günlerden Azzam’ın El Kaide’nin fikir babası olup olmadığına, Azzam’a yönelik gerçekleştirilen suikastın arkasında kimlerin olduğundan onun nasıl bir eş olduğuna dair sorularımıza içtenlikle cevap verdi.
- Abdullah Azamla ilk tanışmanızı anlatır mısınız?
- Kocamın ve benim ailemin arasında biz tanışmadan önceye dayanan birtakım ilişkiler vardı. İkimizin ailesi de İsrail askerlerinin işgali nedeniyle topraklarını terk edip, Cenin’e göç ettikleri için her Filistinli mülteci gibi birbirlerine yardımcı oluyorlardı.
Biz aile olarak bir süre sonra Cenin’den ayrılıp Dulkarim’e gittik. Ben bu ara lise öğrenimime başlamıştım. Abdullah da okul okumak için ailesinden izin alıp, Dulkarim’e gelmişti. İlk olarak birbirimizi Gudurizzirai denen lise de okurken gördük. Her ikimiz de birbirimizi beğenince, Abdullah beni ailemden istetti. Böylece evlilik hayatımız başlamış oldu.
- Azzam nasıl bir eşti? Ev ahalisine karşı nasıl davranırdı?
- Her şeyden önce çok nazik bir insandı. Bizleri mutlu etmek için elinden geleni yapardı. Ben Abdullahla evlenmeden önce İslâmi bilgisi zayıf bir insandım. O, her gün 2-3 saatini benim eğitimime ayırırdı.
Bana Müslüman bir ailenin nasıl olması gerektiğini, Allah yolunda çekilen sıkıntıların faziletini anlatırdı.
Beni yetiştirdiğine karar verdiği zaman da cihada çıkmak istediğini söyledi. Ben de seve seve kabul ettim. Çünkü beni hep, o ana hazırlamıştı.
MAZLUMLAR İÇİN SAVAŞAN KOCA
- Azzam bildiğimiz kadarıyla cihada çıktığı zaman, yıllarca evine dönmüyordu. Bu sizin için zor olmuyor muydu?
- Zaman zaman birtakım zorluklar yaşıyordum. Fakat mazlum insanlar için savaşan bir kocaya sahip olmak bana dayanma gücü veriyordu. Afganistan’dan üçüncü dönüşünde kocama; “Ben de Allah yolunda cihad etmek istiyorum, beni de Afganistan’a götürür müsün” dedim. O da isteğimi kabul etti.
Hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra Abdullah ile birlikte Afganistan’a gitmek için yola koyulduk. Böylece ben de Afgan cihadında bulunma lütfuna eriştim.
- Afgan cihadında kadınlar ne tür işler yaparlardı?
- Daha çok cephe gerisi görevleri yerine getiriyorduk. Bir grup mücahid eşiyle birlikte Afgan yetimlerin bakımını yapıyor, operasyondan dönen mücahidlere yemek hazırlıyorduk. Ayrıca yaralı mücahidlerin tedavisiyle de uğraşıyorduk. Afgan dağlarında geçirdiğimiz günler çok bereketli ve zevkliydi.
Zaten hayatımda yaptığım en büyük hata da, kocam şehid olduktan sonra Afganistan’dan dönüp Ürdün’e yerleşmem oldu. Şu an elimde bir fırsat olsa mücahidlere hizmet etmek için koşa koşa Afganistan’a, Irak’a veya Çeçenistan’a giderim.
EL KAİDE’YE ELEŞTİRİ
- Azzam’ın El Kaide’nin fikir babası olduğu iddia ediliyor. Sizce bu doğru mu?
- Kocamla Usame Bin Laden arasında çok büyük bir sevgi vardı. Hatta kocam birkaç kere bana; “İslâm Dünyası’nda Usame gibi cihad aşığı, fedakar, terbiyeli bir genç görmedim” demişti. Usame Afganistan’dayken hafta da birkaç kez bizim evimize gelir; kocamla fikir alışverişinde bulunurdu. Fakat ben Azzam’ın cihad anlayışıyla El Kaide’nin cihad anlayışı arasında bazı farklar görüyorum.
Bu farklar giderilmedikçe de, El Kaide hiçbir zaman Azzam’ın cihad anlayışına göre mücadele etmiş olamaz.
- Bu farklar nelerdir? Biraz açar mısınız?
- Bir kere kocam her sohbetinde Müslümanların birliği konusuna vurgu yapardı. En büyük hayali de Müslümanların tek vücut olup, Amerika ve İsrail’i dize getirmesiydi. El Kaide liderleri yaptığı açıklamalarda Müslümanların vahdeti üzerinde yeterince durmuyorlar. Ayrıca El Kaide’nin içinde hâlâ bazı tekfirci gruplar var…
Bu tekfirci gruplar her zaman olmasa da dönem dönem El Kaide’nin içinde etkili oluyorlar.
Hamas, Abdullah için çok önemliydi.
- İslâm Dünyasında Abdullah Azzam’ın mücadele metodu ve fikirlerine yakın olduğunu düşündüğünüz bir hareket var mı?
- Tabii ki var. Bu hareket Hamas’tır. Onların fikirleri ve mücadele metodları Abdullah Azzam’ın çizgisiyle tıpa tıp ölçüşüyor. Zaten Hamas’ın kuruluş bildirgesini de kocam kaleme almıştı. Ayrıca başta şehid Yahya Ayeş olmak üzere, Hamas’a önderlik yapan birçok genci de bizzat kocam yetiştirdi. İslâm Dünyası’nın Hamas gibi muğtedil ve Müslümanların birliği için büyük özen gösteren İslâmi hareketlere ihtiyacı var…
- Kocanıza yapılan suikastın üzerindeki sır perdesi hâlâ aralanamadı. Sizce kocanızı kimler, niçin öldürdüler?
- Abdullah, Afganistan’daki mücahidler arasında tam bir denge unsuruydu. Mücahid gruplar arasında bir sorun çıktığı zaman, kocam araya girer, o sorun büyümeden çözülürdü. Zaten kocam şehid olduktan kısa bir süre sonra mücahidler arasında ihtilaflar başladı. Bu ihtilaflar belli bir zaman sonra da silahlı çatışmaya dönüştü. Bana göre kocamı mücahidleri birbirlerine düşürmek isteyen çevreler öldürdüler. Bu katiller şimdi de Irak’ta işbaşındalar. Dün kocamı şehid ederek Afgan mücahidleri birbirlerine düşürmeye çalışanlar, bugün Irak’ta türbeleri bombalayıp, Şii-Sünni çatışması çıkarıyorlar. Müslümanlar bu oyuna karşı dikkatli olmalılar...
“ŞEHADET HABERLERİNE ŞAŞIRMADIM”
- Kocanız ve 2 oğlunuz aynı anda şehid oldular. Onların şehadet haberlerini aldığınızda neler hissettiniz?
- Biz Filistinli kadınlar küçüklüğümüzden itibaren şehadet haberlerine alışarak büyürüz. Onun için kocamın ve çocuklarımın şehadet haberleri beni hiç şaşırtmadı. Asıl bir kaza veya başka bir şeyden dolayı ölselerdi şaşırırdım.
Şehadet haberlerini aldığımda secdeye kapanıp, ailemize böyle bir şerefi bahşettiği için Rabbime şükrettim. Rabbime; “Sana gönderdiğimiz 3 Kurbanı katında kabul et” diye niyazda bulundum.
Abdullah birlik için çalışırdı.
- Abdullah Azzam bugün yaşasaydı sizce ne yapardı?
- Afganistan veya Irak’ta mücahidlerle birlikte cihad ederdi. Veya da Guantanamo’da esir olurdu. O yaşasaydı, inanın başta Irak olmak üzere Müslümanların arasına bu kadar ihtilaf girmesine izin vermezdi.
Müslümanlara devamlı olarak birbirlerini sevmeleri için çağrıda bulunur, İslâm Alemi’nin asıl düşmanlarının Amerika ve İsrail olduğuna vurgu yapardı.
Bazen Irak’ta yaşananları televizyonlarda seyrettikçe; “Abdullah keşke ümmetin birliği için hâlâ hayatta olsaydı” diye yakınıyorum.
Müslümanlar cihadı bırakmamalı...
- İslâm Dünyası’nın birçok bölgesinde işgaller ve acılar yaşanıyor. Sizce Müslümanlar bu durumdan nasıl kurtulabilirler?
- Müslümanlar bu dönemde ancak cihad ederek felaha kavuşabilirler. Ne yazık ki birçoğumuz yerlerimizde oturuyoruz. Oysa şu an hareket, mücadele ve çalışma dönemidir. Bir de son zamanlarda Müslümanların kalplerini aşırı şekilde dünya sevgisi sardı.
Ümmet dünyayı sevdiği kadar ahireti sevse, şu an yaşanılan acıların hiçbiri olmaz ve bizler Alllah’ın vaat ettiği zaferi kazanırız.
Türkiye deyince başörtüsü problemi akla geliyor.
- Türkiye hakkında neler biliyorsunuz?
- Türkiye’den Necmettin Erbakan’ı ailece çok iyi tanıyoruz. Zaten Abdullah Azzam da Erbakan’ı çok severdi. Ayrıca Türkiye denince aklıma başörtüsü yasağının kalkması için mücadele veren kızlar geliyor.
Onların direnişlerini uzun zamandır ilgiyle takip ediyorum. Türkiye’de başörtüsü yasağının sona ermesi için direnen kızlara, “Dünya Müslümanlarının gözü sizlerin üzerinde… Sizin zaferiniz için dua eden milyonlarca mümin ve mümine var… Sakın yılmayın” diyorum.
- Hayatının 13 yılını Afgan dağlarında cihad ederek geçiren biri olarak, Müslüman kadınlara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
- Kocalarını cihada teşvik edip, onlara fazla yük olmamaya dikkat etmeliler… Müslüman kadınlarımız evlerine kapanıp kalmasınlar. İslâmi kuralları ihlal etmeden kadınlarımız hem yönlendirici, hem ıslahcı, hem de anne olabilirler. Fakat bunları yaparken asla kocalarını ihmal etmemeliler… Anneler mutlaka çocuklarına cihad etmeyi sevdirmeliler. Zira bu ümmet zilleten ancak, cihadı seven gençler yetiştirerek kurtulabilir.
vakit