Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Adak Adama ve Kafirken Adakta Bulunup, İslam'a Girince Adağın Hukmu Nedir?

Z Çevrimdışı

zerqawi

Üyeliği İptal Edildi
Banned
esselamu aleykum.. arkadaslar ben cahilken iman etmeden önce we özelliklede yaşım baya ufakken liseye falan gidiyoken cevremde annemden kolu komsudan akrabalarımdan gördüğüm için bende her işim için adak adıyodum. mesela diyodum ki güzel bi işim olursa ilk maaşımla koyun kesicem yada şu tarz biri ile evlenirsem koyun kesicem veya kan akıtıcam yada şu şu sıkıntım giderse şu kadar gün oruc tutucam falan die... şimdi ben yeni iman ettim we cocuklugumda veya ergenliğimde söz werdiğim o adaklardan sorumlumuyum. yani bi yakınım demişti ki adak adamak günah cunku sen Allah ile pazarlık yapıyosun resmen sen benim şu işimi yap bende şunu şunu yapicam die... we dileklerin olsada olmasa da onları yapman gerekir diyordu...

we ben o aralar öyle bi kaptırmıştım ki kendime sürekli adak adıyordum we cogunu hatırlamıyorum bile. Benim ne yapmam gerekiyor . . . ?
Dinimizde adak adamak caiz mi eger caizse o adakları yerine getirmek icin imkan olanak yoksa ne yapmak gerekiyor . . . ?

Bilgi werirseniz çok sewinirim Allah twt simdiden razı olsun . . .
 
A Çevrimdışı

Abdullah Yusuf

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Aşağıdaki ayet ve hadis Allah c.c. ile ticaret pazarlık(tabiricaizse) yapılabileceğin delili olabilir

Allahu aelem

Adak adandığında yerine getirilmesi gerektiğini biliyorum ayrıntılı bilgiyi ilim sahibi kardeşimiz verecektir



İmam Buharı, İsmail b. Halil kanalı ile İbn Ömer'den rivayet etti ki, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

«Sizden önceki ümmetlerden üç kişi bir ara yola koyulup yürümekte idiler. Yağmura yakalandılar. Bir mağaraya sığındılar. İçeri girdikten sonra mağaranın kapısına bir kaya gelip kapıyı kapattı. Birbirlerine şöyle dediler; «Vallahi sizi buradan ancak doğruluk kurtarır. Sizden her biriniz, doğru davrandığı bir işini anlatarak dua etsin.» Onlardan biri şöyle dedi: «Allah'ım, sen de biliyorsun ki, benîm bir işçim vardı. Bir ölçek pirinç karşılığında benim için çalıştı. Ücretini almadan çekip gitti. Ben de o bir ölçeklik pirinci ektim. Elde edilen mahsul ile bir inek aldım. Bilahare o işçi yanıma gelip ücretini istedi. Ben de ona: «İşte şu ineği al ve götür.» dedim. O bana: «Ben bir ölçek pirinç karşılığında senin yanında çalışmıştım.» deyince ben ona dedim ki: «Şu ineği al ve götür. Çünkü şu ineği, o bir ölçeklik pirinçle satın aldım.» Adam, ineği alıp götürdü. Ey Rabbim, biliyorsun ki ben bu işi, senden korktuğum için böyle yapmıştım. Bizi bu sıkıntıdan kurtar.» Adamın böyle dua etmesi üzerine mağaranın kapısındaki kaya parçası biraz aralandı. Diğeri de şöyle dua etti:

«Allah'ım, biliyorsun ki, benim yaşlı anne ve babam vardı. Her gece onlara koyunlarımın sütünü getirip içirirdim. Bir gece geciktim. Geç vakitlerde eve geldim. Onlar uyumuşlardı. Çoluk çocuğum ise, açlıktan bağrışıp çağrışıyorlardı. Anne ve babama içirmeden, onlara süt içirmezdim. Takat onları uykudan uyandırmaktan da hoşlanmadım. Onları kendi hallerine bırakmaktan da hoşlanmadım. Şafak doğuncaya kadar onları bekledim. Eğer bu işi sırf senin korkundan dolayı yaptığımı biliyorsan, bizi bu sıkıntıdan kurtar.»

Kapıdaki kaya parçası biraz daha aralandı. Göğü görebildiler. Diğeri de şöyle dua etti:

«Allah'ım, biliyorsun ki, benim bir amcam kızı vardı. İnsanlar arasında en çok sevdiğim oydu. Onunla olmak istedim, ama o -kendisine yüz dinar vermedikçe- benimle olmak istemedi. O parayı bulmaya çalıştım. Nihayet elde ettim. Yamna gittim. Parayı kendisine verdim. O da benimle olmaya razı oldu. Bacaklarının arasına oturduğumda: «Al*lah'tan kork, hakkını vermedikçe (nikah kıymadıkça) mührü bozma.» dedi. Ben de yerimden kalktım ve yüz dinarı ona bıraktım. Eğer bu işi sırf senin korkundan ötürü yapmış isem, bizi bu sıkıntıdan kurtar.» Cenâb-ı Allah, onları, o dar yerden kurtardı, dışarı çıktılar.»

Allah c.c. ile yapılan ticaret Allah c.c. bize şöyle haber veriyor

Hiç şüphesiz Allah, müminlerden cennet karşılığında canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler.


 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Rasulullah (s.a.v.) adak adama hakkında şöyle buyurmuştur :
Adak kaderden hiçbir şeyi değiştirmez. Ancak cimri kişiden adağı sebebiyle bir mal çıkarılır.

(Tirmizî, Nuzûr: 10)

وعن ثابت بن الضحاك رَضِيَ اللّهُ عَنه قال
قَالَ رَجُلٌ لِرَسُولِ اللّهِ #: إنِّى نَذَرْتُ أنْ أذْبَحَ بِمَكانِ كذَا وَكذَا، مَكَانٌ يَذْبَحُ فيهِ أهلُ الْجَاهِلِيّةِ. فقَالَ: هَلْ كَانَ بِذلِكَ الْمَكَانِ وَثَنٌ مِنْ أوْثَانِ الْجَاهِلِيّةِ يُعْبَدُ؟ قَالَ: َ. قَالَ: فَهَلْ كَانَ فيهِ عِيدٌ مِنْ أعْيَادِهِمْ؟ قَالَ: َ. قَالَ أوْفِ بِنَذْرِكَ
أخرجه أبو داود
5. (5743)- Sabit İbnu'd-Dahhak (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Bir adam, Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a: "Ben şu şu yerde bir kurban kesmeye nezrettim!" dedi. Zikrettiği yer cahiliye insanlarının kurban kestikleri bir yerdi.
Aleyhissalâtu vesselâm: "Orada, kendisine ibadet edilen cahiliye putlarından biri var mı?" diye sordu.
Adam: "Hayır!" deyince:
"Pekiyi orada, onların bayramlarından bir bayram kutlanıyor mu?" diye sordu.
Adam yine "hayır!" deyince:
"Öyleyse nezrini yerine getir!" emrettiler."
(Ebu Davud, Eyman 27, (3313)

AÇIKLAMA:

1- Rivayetin aslında, nezrin Rasulullah'ın sağlığında yapıldığı, kurban kesmek üzere kasdettiği yerin Buvâne (adında, Mekke'nin altlarında Yelemlem'e yakın bir yer) olduğu belirtilir. Keza rivayetin devamında Rasulullah Allah'a isyan olan şeylerle, insanoğlunun mulkunde olmayan şeylerde yaptığı nezirlere uymak yoktur" buyurmuştur.
2- Hadiste geçen vesen, kendisine ibadet etmek maksadıyla yapılan cüsseli putlardır. Bunlar madenlerden olabileceği gibi, ağaç, taş gibi başka maddelerden de olur. Bu manada olmak üzere sanem kelimesi de vardır. Bazı alimler "sanem"le cussesi olmayan, resim şeklindeki tasvirlerin kastedildiğini söylemiştir. Ancak gerek vesen ve gerekse sanemin her iki çeşit put için kullanıldığını, aralarında teradüf bulunduğunu söyleyen alimler de mevcuttur. Adiyy İbnu Hatim'in bir rivayetine göre, Rasulullah'ın yanına geldiğinde boynunda altından mamul bir haç vardı. Aleyhissalâtu vesselâm: "Şu putu boynundan çıkar at!" demiştir. Şu halde vesen, takdis edilen maddî eşya manasında daha umumi bir mana taşımaktadır.
3- Hadisin sonundaki ziyadeyi değerlendiren alimler, mubah şeylerde nezirde bulunmanın caiz olacağını söylemişlerdir. Çünkü, kaydettiğimiz üzere, Aleyhissalâtu vesselâm iki çeşit nezri yasaklamaktadır:

1) Allah'a isyan olan, günah olan şeyler: Şarap içmeye, domuz eti yemeğe, yaksız yere cana kıymaya yapılan nezirler gibi. Hadiste masiyete muteallık nezrin yasaklığı zikredilince mubahlarda yapılacak nezrin sahih olacağı anlaşılır.
2) İnsanın mulku ve gücü dışında olan şeylere nezretmesi: "Amerika mulkunu tasadduk etmek", "ölüyü diriltmek" gibi.
Bununla birlikte, Rasulullah'ın "Kendisiyle Allah'ın rıdası tâleb edilmeyen şeyde nezir yoktur" hadisini göstererek mubahta da nezir olmaz diyeceklere Beyhakî , bazı mubah şeylerin Allah'ın rıdası kastıyla yapılabileceğine örnek verir:
"Kişi der, öğle uykusunu yani kayluleyi, geceleyin kalkıb ibadet yapmak maksadıyla yapabilir, sahur yemeğini, gündüzleyin tutacağı oruca güç kazanmak kasdıyla yiyebilir."



وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنهما
أنَّ عُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنهُ قَالَ: يَا رَسُولَ اللّهِ إنِّي نَذَرْتُ في الْجَاهِلِيَّةِ أنْ أعْتَكِفَ يَوْماً. وفي رواية: لَيْلَةَ في الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ قَالَ: أوْفِ بِنَذْرِكَ
أخرجه الخمسة
5734 - 5698 – İbnu Ömer (radıyallahu anhuma) anlatıyor:
(Babam) Ömer (radıyallahu anh) (bir gün) dedi ki: “Ey Allah’ın Rasulu! Ben cahiliye devrinde bir gün itikaf yapmayı nezretmiştim. -Bir rivayette Mescid-i Haram’da bir gece denmiştir.- (Bunu ifa etmem gerekir mi?)

Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm): “Nezrini yerine getir!” buyurdular.”
(Buhârî, İ’tikâf 5, 15, 16, Humus 19, Megâzî 54, Eymân 29; Muslim, Eymân 27, (1656); Ebu Dâvud, Eymân 32, (3325); Tirmizî, Eymân 11, (1539); Nesâî, Eymân 36, (7, 21, 22).

Bu konuda Abdullah b. Amr ve İbn Abbâs’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Ömer hadisi hasen sahihtir. Bazı ilim adamları bu hadise göre uygulama yapıb şöyle derler:
“Müslüman olan bir kimsenin üzerinde cahiliyye döneminden kalma Allah’a itaat ve kulluk olabilecek bir nezri varsa onu hemen yerine getirmelidir.”
Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamları ise oruçsuz itikaf olmaz diyorlar. Diğer bazı ilim adamları ise itikafı nezreden kimse oruç tutmayı da nezretmedikçe oruç tutması lazım gelmez diyorlar ve yukarıdaki Ömer’in hadisini delil getiriyorlar. Şöyle ki: Ömer cahiliyye döneminde bir gece itikafa girmeyi nezretmişti. Rasûlullah (s.a.v.)’de nezrini yerine getirmeyi emretmiş ayrıca oruç tutmasını emretmemişti. Ahmed ve İshâk bu görüştedir.

AÇIKLAMA:

Bu hadis, kâfirken nezirde bulunan bir kimse Müslüman olduğu takdirde o nezrin gereğini yerine getirmesinin şart olduğunu ifade eder. Bazı Şafiî alimleri bu görüştedir.

Ancak Hanefî, Malikî alimler ve Şafii'lerin cumhuru "Kâfirin nezri mun'akid değildir. Dolayısıyla kâfirken yapılan nezre uymak vacib değildir" demiştir. Bu görüşte olanlar, sadedinde olduğumuz hadisi: "Rasulullah, Ömer'e bir vecibe olarak değil, istihbab olarak "nezrini îfa et" demiştir" diye te'vil etmişlerdir.


4332 - İmran İbnu Huseyn (radıyallahu anhuma) anlatıyor:

"Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İnsanların en hayırlıları benim asrımda yaşayanlardır. Sonra bunları takib edenlerdir, sonra da bunları takib edenlerdir.
İmran (radıyallahu anh) der ki: "Kendi asrını zikrettikten sonra iki asır mı, üç asır mı zikretti bilemiyorum."
Bu sonuncuları takiben öyle insanlar gelir ki kendilerinden şahidlik istenmediği halde şahidlikte bulunurlar, onlar ihanet
içindedirler, itimad olunmazlar. Nezirlerde (adak) bulunurlar, yerine getirmezler. Aralarında şişmanlık zuhûr eder."
Bir rivayette şu ziyade var: "Yemin taleb edilmeden yemin ederler."
(Buhari, Şehadat 9, Fezailu'l-Ashab 1, Rikak 7, Eyman 27; Muslim, Fezailu's-Sahabe, 214, (2535); Tirmizi, Fiten 45, (2222), Şehadat 4, (2303); Ebu Davud, Sünnet 10, (4657); Nesai, Eyman 29, (7, 17, 18)

ZOR ŞEYLERI NEZREDİP BECEREMEYEN KIMSEYE, RASÛLULLAH (S.A.V.), NE DEDI?

Ukbe b. Âmir (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Ey Allah’ın Rasûlu! dedim: Kız kardeşim Ka’be’ye yalınayak ve başı çıplak olarak gitmeyi nezretti.

Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kız kardeşinin kendine zulmetmesiyle Allah ona sevab yazacak değildir. Bir binite binsin başını örtsün ve üç gün oruç tutsunbuyurdular.
(Muslim, Nezir: 4; Ebû Dâvûd, Eyman: 19; Tirmizi, Adak, Bab 16, Hadis No : 1544)

Tirmizî: Bu konuda İbn Abbâs’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen olub, ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Ahmed ve İshâk’da bunlardandır.



Adağın Geçerli (sahih) Olma Şartı:

Bir adağın dinen geçerli olabilmesi için bazı şartların yerine getirilmesi gerekir. Adak ancak onu ifade eden bir sözle olur.
Yazı; işaret veya mucerret niyetle olmaz.

Hanefîler'e göre : Gerek adakta bulunma gerekse adanan şeyi tayin konusunda, yeminde olduğu gibi, şaka ile ciddilik aynıdır. Rıda ve ihtiyar da şart değildir.

Şafiî'ye göre ise rıda şart olub ikrah (baskı) altında yapılan adak geçersizdir.

Mâlikîler'e göre de adağın ihtiyar veya öfke halinde olub olmamasının önemi yoktur. Adak adayanın, diğer ibadetlerde olduğu gibi, müslüman ve mükellef (âkil baliğ) olması şarttır. Buna göre bir kimsenin müslüman olmadan önce yaptığı adakla çocuğun ve delinin adak da bulunmasının bir hükmü yoktur.

Adağın geçerli olabilmesi için adanan şeyde bulunması gereken şartlar şunlardır:


1- Adanan şeyin gerçekte mümkün, dinen de makbul ve meşru olması gerekir; aksi halde adak geçersizdir. Meselâ “Gece oruç tutmak adağım olsun” veya kadının “Hayız ve nifas halimde oruç tutmak adağım olsun” demesi gibi.

2- Adanan şeyin Allah rıdasına vesile olacak bir davranış, bir ibadet çeşidi olması gerekir. Günah olan bir şeyi adamak, bütün âlimlere göre haram olub geçersizdir. Nitekim Allah'a isyan konusunda adak adanamayacağı hadiste belirtilmiştir. (Muslim, Nezir, 3) Böyle bir adağın yerine getirilmesi icmâen caiz değildir. Ancak bu durumda, Hanefî ve Hanbelîler'e göre yemin kefareti ödemek gerekir. (Ebû Dâvud, Eymân, 23) Diğer mezheblere göre ise adak sahih olmadığından hiçbir şey gerekmez.

3- Adanan şey, farz veya vâcib türünden bir ibadet olmalıdır. Buna göre namaz, oruç, hac, sadaka, itikâf, kurban, umre gibi ibadetler adak konusu olabilir. Bunlar dışında, sevaba vesile teşkil eden davranışlar olmakla, birlikte bizzat maksut birer ibadet olmayan hasta ziyareti, cenazenin arkasından gitme, abdest alma, Kur'an'a dokunma, gusletme, mescide girme vb. şeyleri adamak sahih değildir. Şafiî ve Hanbelîler'e göre ise bütün mustehab fiiller adak konusu olabilir.

4- Adanan malın adama sırasında kişinin mülkiyetinde bulunması veya adağın mülke yahud mulk sebebine izafe edilmesi gerekir. Kişinin sahib olmadığı şeyi adayamayacağı Peygamber (s.a.v.) tarafından belirtilmiştir. (Muslim, "Nezr", 3: Tirmizi, "Nuzûr", 3) İslâm âlimleri sahib olunmayan bir malı sadaka olarak ada­manın geçersiz sayılacağı hususunda görüş birliğine varmışlardır. Bundan dolayı bir kimse mâlik olduğundan fazla bir malı adarsa, adak ancak sahib olduğu mal ölçüsünde geçerli olur.
Hanefiler Tevbe sûresinin yetmiş beşinci âyetine dayanarak. “Satın alacağım, miras yoluyla elde edeceğim şeyi adadım” gibi mülk edinme sebebine veya “Gelecekte sahib olacağım şeyi adadım” şeklinde mulke izafede bulunularak yapılan adağın geçerli olacağını kabul etmişlerdir.
Yukarıda zikredilen hadise dayanan Şâfiîler'e göre ise böyle bir adak geçersizdir.
5- Adanan şey, kişinin yapmakla mükellef olduğu bir ibadet olmamalıdır. Adanan şey vakit namazları, zekât, ramadan orucu, farz olan hac gibi farz-ı ayn veya cenaze namazı ve cihad gibi farz-ı kifâye; vitir namazı, fıtır sadakası, kurban gibi vâcib-i ayn veya ölüleri yıkama, selâma karşılık verme gibi vâcib-i kifâye bir amel olursa adak geçersizdir. Ancak, bu amellerden nafile olarak ifası mümkün olanlar adak yoluyla vâcib hale dönüştürülebilir.

6- Yeme içme, konuşma gibi mubah bir fiili işleme veya terketme konusunda yapılan bir adak da geçersizdir. Zira Allah rıdası için yapılan ibadetlerden başka şeyin adak konusu olamayacağı hadiste belirtilmiştir. (Ebu Dâvûd, "Talâk", 7; Nesâî, Eymân, 30) Türbelerde mum yakma, bez bağlama, horoz kesme, şeker ve helva dağıtma gibi halk arasında görülen adak âdetlerinin de dinde yeri olmadığını belirtmek gerekir.

Adanan şey eğer koyun, keçi ve sığır gibi kurban olması caiz olan bir hayvansa, bu hayvan kesildiğinde onun etinden nezrin sahibi yiyemeyeceği gibi, usul ve furû tabir edilen yakınları da yiyemez. Yani, o kişi ile birlikte anası, babası, dedesi ve ninesi, çocukları ve torunları, hanımı yiyemez. Fakat kayın validesi, kayın pederi yiyebilir. Bu hayvanın etini fakire tasadduk etmek gerekir. (İbni Âbidin, 5:208)

Adak zenginlere verilmez. Bu etten adak sahibi ve yakınları yerse, yedikleri etin kıymetini tasadduk etmeleri gerekir. Ayrıca adak etinden istifade eden kimse, o etten adak sahiblerine ikram etse de câizdir, yiyebilirler.
 
Son düzenleme:
Z Çevrimdışı

zerqawi

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Allah razı olsun abi sizlerden peki bişey daha sorucam.
Peki hatırlayamadıgımız kadar cok adak adamışsak we ne adadıgımızı bilmiyorsak yani koyun mu oruc mu ws gibi.... bunun için ne yapmam gerekiyor...?

we eğer benim param yoksa işimde yoksa hatırladıgım koyun adaklarını yerine nasıl getirebilirim... babamın parası buna müsaitse fakat ben ona bunu rica ettiğimde o benim adagımı yerine getirmiyosa benim ne yapmam lazım . . .?

şuan benim aklımda olan hatırlayamadıgım adaklarım için 3 er gün oruc tutmak. mesela hatırlayamadıgım 5 tane adagım warsa we ne adadıgımıda hatırlamıyosam ben her biri için 3 er gün oruc tutmayı düşünüyorum.. Bu dogru olur mu ?

Bunlara tek tek cevap werirseniz çok sewinirim çünkü kendimi çok fazla borclu we huzursuz hissediyorum bi an önce borcumu ödemek istiyorum...

Allah twt razı olsun hepinizden...

 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
4332 - İmran İbnu Huseyn (radıyallahu anhuma) anlatıyor:
"Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"İnsanların en hayırlıları benim asrımda yaşayanlardır. Sonra bunları tâkib edenlerdir, sonra da bunları tâkib edenlerdir.
İmran (radıyallahu anh) der ki: "Kendi asrını zikrettikten sonra iki asır mı, üç asır mı zikretti bilemiyorum."
Bu sonuncuları takiben öyle insanlar gelir ki kendilerinden şahidlik istenmediği halde şahidlikte bulunurlar, onlar ihanet
içindedirler, itimad olunmazlar. Nezirlerde (adak) bulunurlar, yerine getirmezler. Aralarında şişmanlık zuhûr eder."
Bir rivayette şu ziyade var: "Yemin tâleb edilmeden yemin ederler."
(Buhari, Şehadat 9, Fezailu'l-Ashab 1, Rikak 7, Eyman 27; Muslim, Fezailu's-Sahabe, 214, (2535); Tirmizi, Fiten 45, (2222), Şehadat 4, (2303); Ebu Davud, Sünnet 10, (4657); Nesai, Eyman 29, (7, 17, 18)

ZOR ŞEYLERI NEZREDİB BECEREMEYEN KIMSEYE, RASÛLULLAH (S.A.V.), NE DEDI?

Ukbe b. Âmir (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Ey Allah’ın Rasûlu! dedim:Kız kardeşim Ka’be’ye yalınayak ve başı çıplak olarak gitmeyi nezretti.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Kız kardeşinin kendine zulmetmesiyle Allah ona sevab yazacak değildir. Bir binite binsin başını örtsün ve üç gün oruç tutsunbuyurdular.
(Muslim, Nezir: 4; Ebû Dâvûd, Eyman: 19; Tirmizi, Adak, Bab 16, Hadis No : 1544)

Tirmizî: Bu konuda İbn Abbâs’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen olud, ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Ahmed ve İshâk’da bunlardandır.
 
Üst Ana Sayfa Alt