Soru :
Aleykumu's selam we rahmetullahi we berakatuh;
Hocalarından biri kendine mahsus olarak tâbirlediği 'Hayvani insan'dan ne anlıyor, sizin/bizim ne anlama(m)nızı istiyor? İnsan fiziğinde (hayvani insanlar ne anlaşılmalı) nesli tükenmiş hayvanlar mı? Câiz olmayan (Kur'anla çelişen) belgeselleri izlemesin. Bu konuda kendisi gibi düşünen (mûteber) bir âlim var mıdır?
İbn Kesir'in Tarihinde sıhhati ve kaynağı hakkında bir açıklama olmadan 1. cildinde şöyle bilgiler geçer:
"Tefsircilerin çoğu dedi ki: Cinler, Adem peygamberden önce yaratılmışlardır. Onlardan önce yeryüzünde hin ve bin denen (cin ile insan arasında) yaratıklar vardı. Cenâb-ı Allah, cinleri bunlara musallat kıldı. Cinler bunları öldürdüler, bir kısmını da yeryüzünden sürgün ettiler, sonra da yeryüzüne kendileri yerleştiler.
Suddî, İbn Mesud'dan ve bazı sahabelerden rivayet etti ki, Cenâb-ı Allah, dilediği yaratıkları yarattıktan sonra Arş'a yöneldi. İblis'i Dünya'daki meleklerin üzerine amir yaptı. İblis, cin denen bir melek kabilesindendi, onlara cin denmesinin sebebi, Cennet bekçileri olmalarından dolayıdır. İblis, Cennet bekçisi iken kalbinden şöyle bir düşünce geçti; «Allah, diğer meleklere üstün olduğum için beni onlara âmir yaptı. Bunu bendeki bir meziyetten dolayı yaptı.»
Dahhak, İbn Abbas (r.anhuma)'nın şöyle dediğini rivayet etmiştir; «Cinler, yeryüzünde fesat çıkarıp kan akıttıktan sonra Cenâb-ı Allah, melek ordusuyla birlikte üzerlerine İblis'i gönderdi. İblis ve ordusu, onları öldürüp yeryüzünden denizdeki adalara sürgün ettiler.»
Muhammed b. İshak, İbn (r.anhuma)'nın şöyle dediğini rivayet etmiştir: «Günah işlemeden önce İblis'in adı Azazil'di. Yeryüzünde yaşardı. Meleklerin en çok ibadet edeni ve en fazla bilgili olanı idi. Cin denen bir melek kabilesin dendi.»
İbn Ebi Hatim, Said b. Cubeyr'in şöyle dediğini rivayet etmiştir; «İblis'in adı Azazil'di, meleklerin dört kanatlılarından ve en şereflilerindendi.»
Haccac, îbn Abbas (r.anhuma)'nın şöyle dediğini rivayet etmiştir: «İblis, meleklerin en şereflilerinden ve en soylu kabilelerindendi. Cennetlerin bekçisiydi, dünya semasının idaresi ve kontrolü, ona verilmişti. Yeryüzünün amiriydi.»
Tev'eme'nin azadlısı Salih, îbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: «İblis, yer ile gök arasındaki işleri idare ederdi.»
Katâde, Said b. Museyyeb'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: «İblis, dünya semasındaki meleklerin reisi idi.»
Hasan-ı Basrî dedi ki: «İblis, bir an dahi meleklerden olmadı, O cin asıllıdır, tıpkı Adem'in beşeriyetin aslı oluşu gibi O da cinlerin aslı ve atasıdır.»
Şehr b. Havşeb ile diğerleri dediler ki: «İblis, melekler tarafından kovulan cinlerdendir. Melekler onları kovdular, bazılarını esir alıp semaya götürdüler.»"
Delil aldığı ayet (Bakara 30) hakkında ehl-i sunnet ûlema;
"Bir zaman Rabb'in meleklere: "Ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım/' demişti. Melekler de: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Halbuki biz seni överek tesbih ediyoruz ve tenzih ediyoruz." dediler. Allah da Onlara: "Şubhesiz ki Ben, Sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi."
Allah (c.c.), Adem'i yaratırken meleklere yeryüzünde halife yaratacağım diyerek; "Yeryüzünde yaratıklarım arasında hükmetmekte Beni temsil edecek bir halife yaratacağım." kasteddiğini anlamışlardır.
Abdullah b. Abbas (r.anhuma)'dan nakledilen bir görüşe göre, Âdem (a.s.) daha önce yeryüzünde yaşayan ve orada bozgunculuk çıkardıkları için yok edilen cinlerin yerine yeryüzünde Halife olarak yaratılmıştır.
Dehhak, Abdullah b. Abbas'ın şunları söylediğini rivayet etmiştir:
Yeryüzünde ilk yaşayan Cin'lerdi, onlar orada bozgunculuk çıkardılar, kan döktüler ve birbirlerini öldürdüler. Bunun üzerine Allah onlara, meleklerden meydana gelen bir ordusuyla birlikte İblisi gönderdi. İblis, beraberinde bulunanlarla birlikte cinlere karşı savaştı. Onları adalara ve dağların başlarına kaçmaya zorladı. Sonra Allah teala, Âdem'i yarattı. Onu yeryüzünde Cin'lerin yerine getirdi.
Hasan-ı Basri (rahimehullah) ise, bu âyette zikredilen "Halifeliği" şöyle izah etmiştir:
"Ben, yeryüzünde soyu birbirlerine Halife olacak Âdem'i göndereceğim, "buna göre Âdem'in soyundan gelenler hem Âdem'in hem de birbirlerinin halifeleri olacaklarından Âdem'e "Yeryüzüne gönderilecek Halife" diye ad verilmiştir.
Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Mes'ud (r.anhum)'dan nakledilen başka bir görüşe göre âyette zikredilen "Ben, yeryüzünde bir Halife yaratacağım" ifadesinden maksad, Allah tealanın yeryüzüne, Âdem'i, kulları arasında hüküm verme bakımından Halifesi olarak göndermesidir. Bu sahabiler, âyeti izah ederlerken şöyle demişlerdir:
"Allah teala meleklere: "Ben, yeryüzünde bir Halife yaratacağım." deyince Melekler: "Ey Rabb'imiz, bu halife nasıl bir şey olacak? dediler. Allah teala: "O, yeryüzünde bozgunculuk çıkaran, birbirlerini kıskanan ve birbirlerini öldüren soyların atası olan bir kişi olacaktır." buyurmuştur.
Taberi diyor ki: ''Eğer denilecek olursa ki "Allah tealanın meleklere, yeryüzünde bir halife yaratacağını bildirmesi üzerine melekler ona nasıl "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" diyebilmişlerdir? Çünkü o anda ne Âdem ne de soyu yaratılmıştır ve onların ne yapacaklarını da bilemezlerdi. Melekler bu sözü gaybi bilerek mi söylediler yoksa tahmin yürüterek mi? Elbette ki bu iki ihtimal de meleklere yakışan bir şey değildir. O halde melekler, Allah tealaya bu soruyu nasıl sormuşlardır? Mufessirler bu soruya farklı şekillerde cevab vermişlerdir.
1- Dahhak'ın Abdullah b. Abbas (r.anhuma)'dan naklettiği bir rivayete göre Abdullah b. Abbas, meleklerin bu sorularını şöyle izah etmiştir:
Allah teala , Âdem'den önce cinleri yaratmıştı. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmış ve kan dökmüşlerdi. Allah teala da, İblisin başkanlığında özel bir kısım melekleri göndererek onlarla savaş yaptırmış ve onları mağlub ettirmiştir. Allah teala bu özel meleklere, yeryüzünde bir halife yaratacağını beyan edince onlar da önceki bilgilerine dayanarak: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? diye sormuşlardı.
Dehhak, Abdullah b. Abbas'dan nakledilen bu rivayeti şöyle anlatıyor:
"İblis" vucudun gözeneklerinden geçebilen çok sıcak bir ateşten yaratılmış ve kendilerine "Cin" adı verilmiş, melekler sınıfından biri idi. Adı "Haris" idi ve cennetin bekçilerinden biri idi. Bu sınıfın dışındaki bütün melekler ise nur'dan yaratılmışlardır. Kur'an-ı kerimede zikredilen diğer cinler ise dumansız saf alevden yaratılmıştır.
Yeryüzünde ilk olarak cinler yaşamıştır. Onlar orada bozgunculuk çıkarmışlar, kan dökmüşler ve birbirlerini öldürmüşlerdi. Bunun üzerine Allah Onların üzerine, meleklerden bir sınıf olan cinlerle birlikte İblisi göndermişti. İblis ve beraberinde bulunan melekler, yeryüzünde yaşayan cinlerle savaşmışlar, onların, denizlerdeki adalara ve dağların başlarına kaçıp sığınmalarını sağlamışlardır. İblis bunu yapınca gururlanmış ve "Ben, şimdiye kadar hiç kimsenin yapmadığı bir şeyi yaptım." demiştir. Allah teala, tabii ki İblisin kalbine gelen bu gururu bilmiş fakat onunla birlikte savaşan diğer melekler bilememişlerdir.
Allah tealanın bu meleklere; "Ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım." demesi üzerine
Melekler: "Orada, daha önce cinlerin çıkardığı gibi fesad çıkaracak ve Onların kan döktükleri gibi kan dökecek varlıklar mı yaratacaksın?" Halbuki biz oraya, onların bu hallerinden dolayı gönderilmiştik." dediler.
Allah teala da meleklere; "Şubhesiz ki Ben, sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi.
Yani sizin, şeytanın kalbindeki gurur ve kibiri bilmediğinizi bilirim." diye cevab verdi. Sonra Allah teala, Âdem'in toprağının getirilmesini emretti. Onun toprağı getirildi. Allah teala Âdem'i, yapışkan ve kokuşmuş bir çamurdan bizzat kendi elleriyle yarattı. Âdem, kırk gece sırtüstü yatan bir ceset halinde bırakıldı. İblis gelip ona ayağıyla vuruyor, Âdemin vücudu ses çıkarıyordu. Allah teala bu hususu beyan eden âyetinde şöyle buyuruyor: "Allah insanı, vurulduğunda testi gibi ses çıkaran kuru bir balçıktan yarattı." (Rahman 14)
İblis, Âdem'in ağzından girip arkasından çıkıyor ve arkasından girip ağzından çıkıyordu ve diyordu ki: "Sen, sırf ses çıkarmak için yaratılmadın. Elbette ki bir şey için yaratıldın. Yemin olsun ki eğer Ben Sana musallat olursam mutlaka Seni helak ederim. Şeyat Sen bana musallat olursan mutlaka Sana isyan ederim."
Allah, Âdem'e kendi ruhundan üfleyince ruh Adem'in baş tarafından girdi. Vücudun ulaştığı her yerini et ve kan'a dönüştürdü. Ruh, göbeğine kadar ulaşınca Âdem vücuduna baktı ve onun güzelliğini beğendi. Hemen ayağa kalkmak istedi. Fakat kalkamadı. Allah teala bu hususta da şöyle buyuruyor: "... İnsan çok acelecidir." (İsra 11)
Ruh, Âdem'in vücudunun her tarafına ulaşınca Âdem aksırdı ve Allah'ın kendisine ilham etmesiyle "Âlemlerin Rabb'i olan Allah'a hamdolsun." dedi.
Allah, da O'na: "Ey Âdem, Allah da sana merhamet etti." dedi.
Sonra Allah, gökteki bütün meleklere değil, sadece iblisle beraber bulunan ve özel bir sınıf olan meleklere: "Âdeme secde edin." dedi. O meleklerin hepsi Âdem'e secde ettiler. Sadece İblis diretti ve kibirlendi.
İblis: "Ben Ona secde etmem. Çünkü ben Ondan daha hayırlıyım. Yaşça daha büyüğüm, yaratılış bakımından daha güçlüyüm. Çünkü beni ateşten Onu ise çamurdan yarattın. Ateş çamurdan daha kuvvetlidir." dedi.
İblis secde etmemekte diretince Allah onu susturdu, bütün hayırlardan mahrum etli ve onun isyanına bir ceza olmak üzere kovulmuş şeytan yaptı.
Sonra Allah teala Âdem'e, bugün insanların bildiği bütün eşyanın isimlerini öğretti. Bu isimler, insanlara, canlı varlıklara, yeryüzüne, denizlere, dağlara ve benzeri şeylere ait olan isimlerdi. Sonra Allah bu isimleri, vücudun gözeneklerinden geçecek nitelikteki ateşten yaratılan ve "Cin" diye adlandırılan özel melekler sınıfına sordu.
Onlara: "Eğer sizler benim, yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak bir halife yaratacağıma dair bilginizin doğru olduğunu iddia ediyorsanız şu eşyanın isimlerini bana söyleyin bakayım." dedi.
Melekler, Allah'ın kendilerini, gaybla ilgili bilgiler konuşmalarından dolayı hesaba çektiğini anlayınca: "Biz Seni, gaybı Senin dışında herhangi bir kimsenin bilmesinden tenzih ederiz. Biz sana tevbe ettik. Senin bize öğrettiğinin dışında bizim herhangi bir bilgimiz yoktur." dediler.
Allah, Adem'e: "Bu eşyanın isimlerini Sen söyle." dedi.
Âdem eşyanın isimlerini söyleyince Allah Meleklere: "Ey Melekler ben size dememiş miydim ki, göklerin ve yerin gaybını ancak ben bilirim. Benim dışımda kimse bilemez. Sizin, açığa vurduklarınızı da gizlediklerinizi de bilirim. Yani sizin açıktan söylediğiniz şeyleri de, İblisin içinde sakladığı kibir ve gururu da bilirim." dedi.
Görüldüğü gibi bu rivayete göre Allah teala, meleklerden, İblisin sınıfından olan özel bir sınıfa, yeryüzünde halife yaratacağını beyan etmiştir. Bu sınıf ta daha önce yeryüzünde yaşayan ve fesat çıkaran cinlere karşı savaştıkları için, yeni yaratılacak olan halifenin de bozgunculuk çıkaracağını ve kan dökeceğini sanmışlar, böylece bilemeyecekleri gayba dair fikir yürütmüşlerdir. Allah teala da onları, gaybı bilemeyeceklerini beyan ederek uyarmış, Onların, bu tahminleriyle hataya düştüklerini bildirmiştir. Bunun üzerine melekler de hatalarını anlayıb Allah'a tevbe etmişler, Ondan başka her hangi bir varlığın gaybı bilemeyeceğini ifade etmişlerdir.
2- Ebu Mâlik ve Ebu Salih'in, Abdullah b. Abbas'dan, Murra'nin Abdullah b. Mes'ud'dan ve diğer sahabilerden naklettikleri başka bir görüşe göre Meleklerin Allah tealaya "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" şeklindeki sorulan şu şekilde izah edilmiştir:
"Allah teala, meleklere: yeryüzünde bir halife yaratacağını, O halifenin soyundan gelenlerin yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaklarını, birbirlerini kıskanacaklarını ve birbirlerini öldüreceklerini bildirmiş bunun üzerine melekler de: "Ey Rabb'imiz, orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Halbuki biz seni överek tesbih ediyoruz ve tenzih ediyoruz" dediler.
Allah da: "Şubhesiz sizin bilmediklerinizi Ben bilirim." dedi.
Yani İblis'in kalbinde taşıdığı gururu bilirim." veya "Yeryüzüne göndereceğim halifenin soyundan gelen insanların bir kısmının Peygamberler ve itaatkâr kullar olacaklarını bilirim. Siz bunu bilmiyorsunuz.
Halifenin soyundan gelen bütün insanların fesad çıkaracaklarını ve kan akıtacaklarını zannediyorsunuz." demek istedi.
Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Mes'uddan nakledilen bu rivayet, özetle şöyle nakledilmektedir:
Allah teala, dilediği şeyleri yarattıktan sonra Arş'a yöneldi. İblisi de dünya semasına hükümran kıldı. İblis, cennetin bekçileri oldukları için "Cin" diye adlandırılan özel melekler sınıfındandı. İblis, hükümranlığı ile birlikte cennetin bekçiliğini de yapıyordu. Onun kalbine bu sebeble gurur geldi ve kendi kendine şöyle dedi:
"Allah, meleklerden üstün olan bu rütbeyi bendeki bir meziyetten dolayı bana verdi." Allah telaa, İblisin kalbinde bulunan bu gururu biliyordu. Bu sebeble Allah teala meleklere "Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım." dedi.
Melekler "Bu halife nasıl bir şey olacaktır?" dediler.
Allah, "Onun, yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak, birbirlerini kıskanıp ve birbirlerini öldürecek olan soyu meydana gelecektir." dedi.
Melekler de: "Ey Rabb'imiz, Sen orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Halbuki biz seni överek tesbih ediyoruz ve seni tenzili ediyoruz." dediler.
Allah da Onlara: "Şubhesiz ki Ben, Sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi. Yani, İblisin kalbindeki gururu ve kibri bilirim, demek istedi.
Allah, yeryüzünden çamur getirmesi için Cebrail gönderdi.
Yeryüzü "Senden bir şeyi eksiltmen veya beni kusurlu yapmandan Allah'a sığınırım." dedi.
Cebrail bir şey almadan geri döndü. Ve dedi ki: "Ey Rabb'im, yeryüzü sana sığındı. Ben de Onun bu sığınmasını kabul ettim."
Bunun üzerine Allah. Mikail'i gönderdi. Yeryüzü Ondan da Allah'a sığındı. Mikail de Onun sığınmasını kabul ederek bir şey almadan geri döndü ve Cebrail'in söylediklerini söyledi. Bundan sonra ölüm meleğini gönderdi. Yeryüzü ondan da Allah'a sığındı.
Meleku'l Mevt (ölüm meleği) de ona: "Ben de Allah'ın emrini uygulamayıp boş geri dönmekten Allah'a sığınırım." dedi. Yeryüzünün çeşitli yerlerinden toprak alıp birbirine karıştırdı. Topraklardan bir kısmı kırmızı, bir kısmı beyaz diğer bir kısmı ise siyahtı. Bu sebeble Âdem'in soyundan gelen insanlar, çeşitli renklerde oldular. Ölüm meleği toprağı alıp yukarı götürdü. Onu ıslattı. Toprak yapışkan bir çamur haline geldi. Onu kokuşmuş bir hale gelinceye kadar bekletti.
Âyet-i kerime bu hususu şöyle beyan ediyor: "Şubhesiz biz insanı, vurulduğu zaman ses çıkaran işlenebilir kara topraktan oluşmuş kuru bir balçıktan yarattık." (Hicr 26)
Allah teala, daha sonra meleklere şöyle buyurdu: "Hani bir zaman Rabb'in, meleklere "Ben balçıktan bir insan yaratacağım, şeklini tamamlayıp ruhumdan üflediğin zaman hemen ona secde edin." (Sa'd 71 - 72)
Allah teala, Âdem'i bizzat kendi eliyle yarattı ki İblis ona karşı böbürlenmesin ve Ona "Benim, elimle yaratmaktan kibirlenmediğim bir varlığa karşı sen mi kibirleneceksin?" demiş olsun. Allah, Âdemi bir beşer olarak yarattı. Âdem kırk yıl, çamurdan bir ceset olarak kaldı. Bu muddet Âdem'in yaratıldığı Cumua gününün müddetidir.
Âdem'in yanından geçen Melekler onu görünce korktular. Ondan en çok rahatsız olan da İblisti. İblis, Âdemin yanından geçerken ona vuruyor ve Âdemin vücudu, testinin çıkardığı gibi bir ses çıkarıyordu. İblis Ona "Sen, bir şey için yaratıldın amma bilemiyorum niçin." diyordu. Onun ağzından girip arkasından çıkıyordu. Meleklere: "Bundan korkmayın, zira sizin Rabb'iniz, Samed'dir, ihtiyaçlar için kendisine başvurulandır. Bu ise içi boş bir şey. Yemin olsun ki eğer ben ona musallat edilirsem onu mutlaka helak ederim." dedi.
Âdem'e ruh üfleme zamanı gelince Allah(c.c.) meleklere "Ben ona ruhumdan üflediğim zaman siz ona secde edin." dedi. O'na ruh üfleyince ruh baş tarafdan içine girdi. Âdem aksırdı. Melekler Ona "Elhamdulillah de" dediler. "Âdem de "Elhamdulillah" dedi. Allah da Âdem'e "Yerhamukellah" Allah da sana merhamet etsin." dedi. Ruh, Âdem'in gözlerine varınca o, cennetin meyvelerine bakmaya başladı. Ruh, içine doğru ilerleyince Âdem yemek yeme ihtiyacı hissetti. Ruh, henüz ayaklarına ulaşmadan cennetin meyvelerini toplamakta cele etmek için ayağa kalkmak istedi. Bu hususla Allah teala: "İnsan aceleci bir tabiatta yaratılmıştır." (Enbiya 37) buyurmuştur.
Bütün Melekler Âdem'e secde ettiler. İblis diretti. Secde edenlerle birlikte secde etmedi. Böbürlendi ve kâfirlerden oldu.
Bu hususta Allah teala şöyle buyurdu: "Sana emrettiğimde seni secde etmekten alıkoyan neydi?" İblis "Ben ondan hayırlıyım. Çünkü Beni ateşten O'nu ise çamurdan yarattın." dedi. Allah teala da "Öyleyse in oradan. Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık çünkü sen, âdilerdensin." (Â'raf 12 - 13) buyurdu.
Allah, Âdeme bütün eşyanın ismini öğretti. Sonra meleklere "Eğer sizlerin, Ademoğlunun bütün soyunun, yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaklarına ve kan akıtacaklarına dair gayb ilminiz doğru ise şu eşyanın isimlerini bana bildirin" dedi. Meleklerde "Seni tesbih ederiz. Bize öğrettiklerinin dışında hiçbir bilgimiz yoktur. Şubhesiz ki sen, herşeyi çok iyi bilensin, hüküm ve hikmet sahibisin" dediler. Allah: "Ey Âdem, eşyanın isimlerini onlara bildir." dedi. Âdem de onlara eşyanın isimlerini söyleyince Allah "Ben size, göklerin ve yerin gaybıni bilirim ve sizin açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi debilirim." demedim mi?" (Bakara 31 - 32)
Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Mes'ud burada, meleklerin açıkladıkları şeylerden maksadın, meleklerin "Yeryüzünde bozgunculuk yapacak olan birisini mi yaratacaksın?" şeklindeki sözleri, gizledikleri şeylerden maksadın ise İblisin, içinde gizlediği böbürlenme duygusu olduğunu söylemişlerdir.
Taberi "Bu ikinci rivayetin baş tarafı birinci rivayete muhalif sonu ise mutâbıktır." demiş ve bu ikinci rivayeti te'vil yoluyla birinci rivayete mutabık hale getirmeye çalışmıştır.
3- Katâde'den nakledilen bir görüşe göre o, meleklerin, tahminlerine dayanarak Allah tealaya: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" dediklerini söylemiştir.
Katâde'den ve Hasan-i Basri'den nakledilen başka bir görüşe göre, Allah meleklere, yeryüzünde yaratılan herhangi bir varlık bulunduğu takdirde orada fesad çıkaracaklarını ve kan dökeceklerini bildirmiştir. Âdem'i yaratacağını beyan edince de melekler bu görüşlerine dayanarak Allah tealaya: "Nasıl, yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve kan dökecek birisini yaratacaksın" demek istemişlerdir.
Bu hususta Hasan-ı Basri ve Katâde'den şunlar nakledilmektedir:
"Allah meleklere "Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım." dedi. Onlar görüşlerini beyan ettiler. Allah da Onlara bir kısım ilimler öğretti, bir kısmını da öğretmedi. Melekler, Allanın kendilerine öğretmiş olduğu ilme dayanarak "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" dediler. Zira melekler. Allanın kendilerine öğrettiği ilimle biliyorlardı ki, Allah katında kan akıtmaktan daha büyük bir günah yoktur. İşte bu sebeble bu soruyu sordular. Ve "Halbuki biz seni överek tesbih ediyoruz ve tenzih ediyoruz." dediler.
Allah da Onlara: "Ben sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum." dedi.
Allah, Adem'i yaratmaya başlayınca melekler kendi aralarında şöyle fısıldaştılar: "Rabb'imiz yaratmayı dilediği şeyi yaratsın. Elbette ki O bizden daha bilgili ve daha üstün bir varlık yaratmayacaktır."
Allah, Âdem'i yaratıp Ona ruhundan üfleyince, Meleklere, Âdeme secde etmelerini emretti ve Âdem'i onlardan üstün kıldı. Böylece melekler de Âdem'den üstün olmadıklarını anlamış oldular. Fakat bu defa: "Biz, Âdem'den daha hayırlı değilsek te ondan daha bilgiliyiz ya. Zira Biz Ondan daha önce var idik. Ondan önce başka ummetler de yaratıldı." dediler.
Melekler bilgileriyle övününce Allah onları bu hususta imtihan etti. Âdem'e eşyanın isimlerini öğretti, sonra onları meleklere gösterdi ve Onlara "Eğer sizler, benim sizden daha bilgili bir yaratık var edemeyeceğim kanaatinizde doğru iseniz şu eşyanın isimlerini Bana söyleyin bakayım." dedi.
Bunun üzerine her mûminin yapacağı gibi Onlar da tevbeye sarıldılar ve "Seni tesbih ederiz. Bize öğrettiklerinin dışında hiçbir bilgimiz yoktur. Şubhesiz ki sen her şeyi çok iyi bilensin, hüküm ve hikmet sahibisin." dediler. Allah da: "Ey Âdem, eşyanın isimlerini Onlara bildir." dedi. Âdem de onlara eşyanın isimlerini söyleyince Allah: "Ben Size, göklerin ve yerin gaybını bilirim ve sizin açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi de bilirim." demedim mi? dedi. (Bakara 32 - 33)
Burada zikredilen ve meleklerin açığa vurdukları bildirilen şeyden maksad: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" sözleridir. Meleklerin gizledikleri şeylerden maksad ise, birbirlerine: "Biz o halifeden daha hayırlı ve daha bilgiliyiz." demeleridir.
4- Rebi' b. Enes bu âyetin izahında şöyle demiştir:
"Allah, melekleri çarşamba, Cin'leri perşembe, Âdemi de Cumua günü yaratmıştır. Cin'lerden bir topluluk inkâra düşmüşlerdir. Bu yüzden melekler yeryüzüne iniyor ve Cin'lerle savaşıyorlardı. Yeryüzünde kan dökülüyor ve fesat kaynıyordu. Allah teala, yeryüzünde halife yaratacağını beyan edince, bu durumu bilen melekler: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" dediler.
Allah tealanın, bu halifeyi mutlaka yaratacağını anlayınca da birbirlerine: "Allah hiçbir varlık yaratmaz ki, biz ondan daha bilgili ve daha üstün olmayalım." dediler. Allah teala da meleklere, Âdemi daha üstün kıldığını bildirmek için ona eşyanın ismini öğretti ve meleklere: "Üstün olduğunuz iddianızda doğru iseniz şu eşyanın ismini bana söyleyin." dedi.
Melekler, kanaatlarının yanlış olduğunu idrak ederek Allah'a tevbe ettiler.
Allah da Onlara: "Ben sizin açığa vurduğunuz şeyleri de bilirim, gizlediğiniz şeyleri de bilirim." buyurdu.
Burada meleklerin açığa vurdukları şeylerden maksad: "Orada bozgunculuk çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" demeleridir. Gizledikleri şeylerden maksad ise: "Allah hiçbir varlık yaratmaz ki, biz ondan daha üstün ve daha bilgili olmayalım." sözleridir. Melekler sonunda Allah'ın, Âdem'i hem bilgi hem de rütbede kendilerinden daha üstün kıldığını anlamışlardır.
e- İbn-i Zeyd bu âyetin izahında şöyle demiştir: "Allah, cehennem ateşini yaratınca melekler Ondan çok korktular ve "Ey Rabb'imiz, bu ateşi ne için yarattın?" dediler. Allah teala: "Yaratıklarından bana karşı gelenler için." dedi. O zaman da Allah tealanın, meleklerin dışında herhangi bir yaratığı yoktu. Yeryüzünde kimse bulunmuyordu. Âdem daha sonra yaratıldı. Nitekim şu âyet bunu ifade etmektedir: "Gerçekten insanın üzerinden öyle bir zaman geçti ki o vakit insan, adı zikredilen bir şey değildi." (İnsan 1)
Melekler, "Ey Rabb'imiz, bizim Sana isyan edeceğimiz bir zaman da mı gelecek?" dediler. Çünkü onlar, kendilerinin dışında varlıklar yaratılacağım sanmıyorlardı. Allah teala Onlara: "Hayır, öyle bir zaman olmayacak. Fakat Ben yeryüzünde varlıklar yaratacağım. Onların içinde bir de halife var edeceğim. O yaratıklar kan akıtacaklar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaklar." buyurdu. Bunun üzerine melekler: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" Sen bizi seçkin varlıklar yaptın. Bizi oraya gönder. Biz Seni överek tesbih ederiz ve tenzih ederiz. Orada Sana itaatta bulunuruz." dediler.
Melekler, Allah tealanın, yeryüzünde kendisine isyan edecek varlıklar yaratmasını büyük bir olay olarak gördüler. Allah teala Onlara: "Ben Sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum. Ey Adem, Sen Bunlara isimlerini bildir." dedi.
Âdem de Onların isimlerini söyledi. Melekler, Allah tealanın, Adem'e verdiği ilmi anlayınca Onun üstünlüğünü kabullendiler. Sadece İblis bunu kabullenmedi, diretti ve: "Ben Ondan daha hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın Onu ise çamurdan." dedi. Allah teala da O'na: "İn buradan aşağı. Senin burada kibirlenmeye hakkın yoktur." dedi.
İbn-i Curayc, meleklerin: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" şeklindeki sorularının, Allah tealanın, daha önce kendilerine, yaratacağı halife ve onun soyu hakkında verdiği bilgiden kaynaklandığını söylemiştir.
Diğer bir kısım âlimler ise, meleklerin bu sorularının, Allah tealanın kendilerine, yaratacağı halife ve onun soyu hakkında bilgi vermesinden sonra meleklere bu hususta soru sorma yetkisi vermesinden kaynaklandığını söylemişlerdir. Yani melekler, yaratılacak halifenin ve soyunun, yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaklarını ve kan dökeceklerini öğrendikten sonra Allah tealadan, soru sorma izni almışlar ve hayretlerini belirterek: "Ey Rabb'imiz, bunlar sana nasıl isyan edebilirler? Halbuki Sen Onların yaratıcısısın" demişler.
Allah teala da Onlara: "Ben sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim." demiştir.
Yani, bu tür itaatsizlikler, o yaratacağım varlıklardan da meydana gelecek, Sizin, bana itaat eder gördüğünüz bazı varlıklardan da zuhur edecektir." demek istemiştir. Bu son cümle İblise işaret etmektedir. Böylece Allah teala, meleklerin bilgilerinin, kendi bilgisine göre eksik olduğunu beyan etmiştir.
Başka bir kısım âlimler de demişlerdir ki: "Melekler" Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" şeklindeki sorulanın, Rabb'lerinin yaptığı bir işe itiraz için değil meselenin mahiyetini öğrenmek için sormuşlar, bir de kendilerinin, Allahi tesbih ettiklerini bildirmek için sormuşlardır."
Diğer bir bir kısım âlimler de, meleklerin, bu sorularını, bilmedikleri bir şey hakkında, kendilerine yol gösterilmesi için sorduklarını söylemişlerdir.
Taberi, Meleklerin Allah tealaya: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" şeklindeki sorularının hikmetinin, verilen haberin mahiyetini öğrenme olduğunu söylemenin daha evla olduğunu açıklamıştır. Yani melekler şunu demek istemişlerdir: "Ey Rabb'imiz, Sen bize bildir, Sen yeryüzünde sıfatı bu olan birini halife yapıp da halifeni Seni hamd ile tesbih ve tenzih eden bizlerden yapmayacak mısın?"
Taberi diyor ki: "Burada melekler her ne kadar Allahın, kendisine karşı gelecek birisini yeryüzünde halife yapmasını garib karşılamışlarsa da, Allah'ın bildirmiş olduğu bu habere karşı çıkmamışlardır."
Diğer görüşlere gelince, Allah teala meleklere, sıfatını beyan ettiği halifeyi yaratacağını bildirdikten sonra bu hususta meleklere soru sorma izni verdiğini, meleklerin de böyle bir halifenin yaratılacağına hayret ederek Allah tealaya soru sorduklarını beyan eden görüş açık bir delili olmadığı için kabule şayan değildir. Zira Allah tealanın kitabını izah etmekte herhangi bir delile dayanmayan bir görüşü ortaya koymak caiz değildir.
Meleklerin, yeryüzüne gönderilecek halifeyi, fesad çıkarmak ve kan dökmekle vasıflandırmalarının sebebi Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes'ud ve Katâde'den nakledildiği gibi. daha önce Allah tealanın meleklere halifenin böyle olacağını bildirmiş olmasından kaynaklanmış olabilir. Veya Dehhak'ın, Abdullah b. Abbas'dan naklettiği ve Rebi' b. Enes'ten de nakledildiği gibi meleklerin, halifeyi bu şekilde sıfatlandırmalarının sebebinin, yeryüzünde daha önce yaşadığı söylenen cinlerin davranışlarından elde edilen bilgiler çokluğu da söylenebilir. Yani Melekler Rabb'lerine: "Yeryüzünde daha önce yaşayan cinler gibi bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" diye sormuşlardır. Böylece melekler, geçmişteki bilgilerine dayanarak konuşmuşlar, gayba dair bir tahminde bulunmamışlardır.
Yine İbn-i Zeyd'den nakledildiği gibi, meleklerin bu soruyu, Allah tealanın var ettiği bir yaratığın Allah tealaya nasıl isyan edebileceğine şaşarak sormuş olmaları da muhtemeldir. Fakat biz, Dehhak'ın, Abdullah b. Abbas'dan naklettiği rivayeti ve İbn-i Zeyd'den nakledilen rivayeti makbul görmedik. Çünkü elimizde, bunların güvenilir olduğunu beyan eden kesin bir delil yoktur. Bu Kur'an âyetin en güzel têvil şekli, Allah tealanın, meleklere, halifesinin ve onun soyundan gelecek olanların, yeryüzünde bozgunculuk yapacaklarını ve kan dökeceklerini bildirmesi üzerine, meleklerin de, Allah tealaya: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" diye sormuş olmaları şeklindeki têvildir.
Taberi diyor ki: "Eğer denilecek olursa ki: "Allah tealanın meleklere, yeryüzünde yaratacağı halifenin ve onun soyundan gelecek insanların bozgunculuk çıkaracaklarını ve kan dökeceklerini önceden bildirdiği nerede zikredilmekte ve nasıl anlaşılmaktadır?"
Buna cevaben denilir ki:
"Meleklere bu hususların bildirildiği âyetin: "... Bir zaman Rabb'în meleklere "Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım." Kısmı ile "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" kısmı arasında, Allah tealanın, bu halife ve onun soyundan gelenler, yeryüzünde bozgunculuk yapacak ve kan dökecekler." şeklinde gizli bir beyanının bulunmasından anlaşılmaktadır. Kur'an-ı Kerimde ve Arab dilimle bu gibi kısaltmalar pek çoktur. Biz bunu göz önünde bulundurarak bu têvil şeklini tercih ettik."
Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes'ud, diğer bir kısım sahabiler ve Mucâhide göre burada zikredilen ve Allah tealanın bildiği, meleklerin ise bilmedikleri husustan maksad, İblis'in durumu ve içinde Allah'a isyan etme duygusunu taşıması ve gizlediği kibirdir. Allah bunu biliyordu melekler ise bilmiyorlardı.
Katâde'ye göre ise, Allah tealanın bildiğini, meleklerin ise bilmediğini zikrettiği husustan maksad, yeryüzüne gönderilecek halifenin soyundan Peygamberlerin, velilerin ve salih kulların gelmesidir. Melekler, yeryüzünde yaratılacak olan halifenin ve onun soyundan gelecek olan bütün insanların, orada bozgunculuk yapacaklarını ve kan dökeceklerini zannetmişler, Allah teala da onları uyarmış, yaratacağı halifenin soyundan itaatkâr kulların da çıkacağını, meleklerin ise bunu idrak edemeyeceklerini bildirmek istemiştir.
Taberi, âyetin bu bölümünün her iki görüşü de kapsar şekilde olduğunu izah etmiştir. Buna göre Allah teala meleklere: "Ben Sizin bilmediğiniz, İblisin durumunu ve halifenin soyundan gelecek olanların hepsinin aynı olmadığını bilirim." demiştir.
***
Bana Suraye b. Yûnus ile Hânın b. Abdillah rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Haccac b. Muhammed rivayet etti. (Dedi ki) : İbnti Curayc şunu söyledi: Bana İsmail b. Umeyye, Eyyûb b. Hâlid'den, O da Ummu Seleme'nin azadlısı Abdullah b. Râfi'den, O da Ebû Hurayra'dan naklen haber verdi. (Demiş ki) :
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) elimden tutarak şöyle buyurdular : «Allah (Azze veCelle) yeri Cumuartesi günü yaratmış, O topraktan dağları pazar günü, ağaçları pazartesi günü, sevilen şeyleri salı günü, nuru çarşamba günü yaratmış. Yerin üzerine hayvanları perşembe günü yaymıştır. Adem (Aleyhisselâm)'ı da Cumua günü ikindiden sonra mahlûkatın en sonunda ve Cumua saatlerinin nihâyetinde, ikindi ile akşam arasında yaratmıştır.»
Muslim, "Sahih”inde Ebu Hurayra'den şöyle rivayet etmiştir:
(Muslim, Sıfatu'l Munafîkin ve Ahkamihim, Hadis no, 27 - 2789; Ahmed, Musned, 2/327)
İbrâhim dedi ki: Bise Bistâmî (bu zat Huseyn b. îsâ'dır) ile Sehl b. Ammâr, İbrâhim b. binti Hafs ve başkaları bu hadîsi Haccâc'dan rivayet ettiler.
Hadîsdeki mekruh yâni; sevimsiz şeylerden murad; demir v.s. gibi yerden çıkan madenler ve bir şeyin ıslâhına yarayan maddelerdir. Bazı rivayetlerde nur yerine nûn denilmiştir. Nûn, balık demektir. Allah-u Teâla, gerek nuru gerekse balığı çarşamba günü yarattığı için rivayetler Sırasında munâfaât yoktur. Âdem'in bütün mahlûklardan sonra (yaratılması illet-i gâiye (asıl maksad) menzilesinde olduğu içindir. Ulemâdan bir cemaata göre Âdem (Aleyhisselâm) Cumua gününün icabet saatında yaratılmıştır. Allah-u Teâlanın muhtelif mahlûkatını haftanın ayrı ayrı günlerinde yaratmasındaki hikmet bizce malûm değildir.
(Muslim, sıfatu'l munafikun, Bab 1, Hadis no: 2789)
Silinen Konu
Abdulkahhar :
Esselamu Aleykum ve Rahmetullah
Hocalarimdan biri Adem (a.s) in yaklaşik 6000 sene önce yaşadığını fakat günümüzde 200.000 senelik insan fosillerinin bulunduğunu söyledi.Bu sebeple Hz.Adem'den önce akli melekelerinin olmadığı hayvani insanların yeryüzünde bulunmuş olabilecegini söyledi.Delil olarak Allah'in meleklere bir insan değil Halife yaratacağını söylemesini öne sürdü.
Böyle düşünmekte herhangi bir sıkıntı var midir ?
Bu konuda kesin naslar var midir ?
Bu konuda İslam alimlerinin görüşü nedir ?
Cezakallahu hayran kesira.
Aleykumu's selam we rahmetullahi we berakatuh;
Hocalarından biri kendine mahsus olarak tâbirlediği 'Hayvani insan'dan ne anlıyor, sizin/bizim ne anlama(m)nızı istiyor? İnsan fiziğinde (hayvani insanlar ne anlaşılmalı) nesli tükenmiş hayvanlar mı? Câiz olmayan (Kur'anla çelişen) belgeselleri izlemesin. Bu konuda kendisi gibi düşünen (mûteber) bir âlim var mıdır?
İbn Kesir'in Tarihinde sıhhati ve kaynağı hakkında bir açıklama olmadan 1. cildinde şöyle bilgiler geçer:
"Tefsircilerin çoğu dedi ki: Cinler, Adem peygamberden önce yaratılmışlardır. Onlardan önce yeryüzünde hin ve bin denen (cin ile insan arasında) yaratıklar vardı. Cenâb-ı Allah, cinleri bunlara musallat kıldı. Cinler bunları öldürdüler, bir kısmını da yeryüzünden sürgün ettiler, sonra da yeryüzüne kendileri yerleştiler.
Suddî, İbn Mesud'dan ve bazı sahabelerden rivayet etti ki, Cenâb-ı Allah, dilediği yaratıkları yarattıktan sonra Arş'a yöneldi. İblis'i Dünya'daki meleklerin üzerine amir yaptı. İblis, cin denen bir melek kabilesindendi, onlara cin denmesinin sebebi, Cennet bekçileri olmalarından dolayıdır. İblis, Cennet bekçisi iken kalbinden şöyle bir düşünce geçti; «Allah, diğer meleklere üstün olduğum için beni onlara âmir yaptı. Bunu bendeki bir meziyetten dolayı yaptı.»
Dahhak, İbn Abbas (r.anhuma)'nın şöyle dediğini rivayet etmiştir; «Cinler, yeryüzünde fesat çıkarıp kan akıttıktan sonra Cenâb-ı Allah, melek ordusuyla birlikte üzerlerine İblis'i gönderdi. İblis ve ordusu, onları öldürüp yeryüzünden denizdeki adalara sürgün ettiler.»
Muhammed b. İshak, İbn (r.anhuma)'nın şöyle dediğini rivayet etmiştir: «Günah işlemeden önce İblis'in adı Azazil'di. Yeryüzünde yaşardı. Meleklerin en çok ibadet edeni ve en fazla bilgili olanı idi. Cin denen bir melek kabilesin dendi.»
İbn Ebi Hatim, Said b. Cubeyr'in şöyle dediğini rivayet etmiştir; «İblis'in adı Azazil'di, meleklerin dört kanatlılarından ve en şereflilerindendi.»
Haccac, îbn Abbas (r.anhuma)'nın şöyle dediğini rivayet etmiştir: «İblis, meleklerin en şereflilerinden ve en soylu kabilelerindendi. Cennetlerin bekçisiydi, dünya semasının idaresi ve kontrolü, ona verilmişti. Yeryüzünün amiriydi.»
Tev'eme'nin azadlısı Salih, îbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: «İblis, yer ile gök arasındaki işleri idare ederdi.»
Katâde, Said b. Museyyeb'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: «İblis, dünya semasındaki meleklerin reisi idi.»
Hasan-ı Basrî dedi ki: «İblis, bir an dahi meleklerden olmadı, O cin asıllıdır, tıpkı Adem'in beşeriyetin aslı oluşu gibi O da cinlerin aslı ve atasıdır.»
Şehr b. Havşeb ile diğerleri dediler ki: «İblis, melekler tarafından kovulan cinlerdendir. Melekler onları kovdular, bazılarını esir alıp semaya götürdüler.»"
Delil aldığı ayet (Bakara 30) hakkında ehl-i sunnet ûlema;
"Bir zaman Rabb'in meleklere: "Ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım/' demişti. Melekler de: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Halbuki biz seni överek tesbih ediyoruz ve tenzih ediyoruz." dediler. Allah da Onlara: "Şubhesiz ki Ben, Sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi."
Allah (c.c.), Adem'i yaratırken meleklere yeryüzünde halife yaratacağım diyerek; "Yeryüzünde yaratıklarım arasında hükmetmekte Beni temsil edecek bir halife yaratacağım." kasteddiğini anlamışlardır.
Abdullah b. Abbas (r.anhuma)'dan nakledilen bir görüşe göre, Âdem (a.s.) daha önce yeryüzünde yaşayan ve orada bozgunculuk çıkardıkları için yok edilen cinlerin yerine yeryüzünde Halife olarak yaratılmıştır.
Dehhak, Abdullah b. Abbas'ın şunları söylediğini rivayet etmiştir:
Yeryüzünde ilk yaşayan Cin'lerdi, onlar orada bozgunculuk çıkardılar, kan döktüler ve birbirlerini öldürdüler. Bunun üzerine Allah onlara, meleklerden meydana gelen bir ordusuyla birlikte İblisi gönderdi. İblis, beraberinde bulunanlarla birlikte cinlere karşı savaştı. Onları adalara ve dağların başlarına kaçmaya zorladı. Sonra Allah teala, Âdem'i yarattı. Onu yeryüzünde Cin'lerin yerine getirdi.
Hasan-ı Basri (rahimehullah) ise, bu âyette zikredilen "Halifeliği" şöyle izah etmiştir:
"Ben, yeryüzünde soyu birbirlerine Halife olacak Âdem'i göndereceğim, "buna göre Âdem'in soyundan gelenler hem Âdem'in hem de birbirlerinin halifeleri olacaklarından Âdem'e "Yeryüzüne gönderilecek Halife" diye ad verilmiştir.
Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Mes'ud (r.anhum)'dan nakledilen başka bir görüşe göre âyette zikredilen "Ben, yeryüzünde bir Halife yaratacağım" ifadesinden maksad, Allah tealanın yeryüzüne, Âdem'i, kulları arasında hüküm verme bakımından Halifesi olarak göndermesidir. Bu sahabiler, âyeti izah ederlerken şöyle demişlerdir:
"Allah teala meleklere: "Ben, yeryüzünde bir Halife yaratacağım." deyince Melekler: "Ey Rabb'imiz, bu halife nasıl bir şey olacak? dediler. Allah teala: "O, yeryüzünde bozgunculuk çıkaran, birbirlerini kıskanan ve birbirlerini öldüren soyların atası olan bir kişi olacaktır." buyurmuştur.
Taberi diyor ki: ''Eğer denilecek olursa ki "Allah tealanın meleklere, yeryüzünde bir halife yaratacağını bildirmesi üzerine melekler ona nasıl "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" diyebilmişlerdir? Çünkü o anda ne Âdem ne de soyu yaratılmıştır ve onların ne yapacaklarını da bilemezlerdi. Melekler bu sözü gaybi bilerek mi söylediler yoksa tahmin yürüterek mi? Elbette ki bu iki ihtimal de meleklere yakışan bir şey değildir. O halde melekler, Allah tealaya bu soruyu nasıl sormuşlardır? Mufessirler bu soruya farklı şekillerde cevab vermişlerdir.
1- Dahhak'ın Abdullah b. Abbas (r.anhuma)'dan naklettiği bir rivayete göre Abdullah b. Abbas, meleklerin bu sorularını şöyle izah etmiştir:
Allah teala , Âdem'den önce cinleri yaratmıştı. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmış ve kan dökmüşlerdi. Allah teala da, İblisin başkanlığında özel bir kısım melekleri göndererek onlarla savaş yaptırmış ve onları mağlub ettirmiştir. Allah teala bu özel meleklere, yeryüzünde bir halife yaratacağını beyan edince onlar da önceki bilgilerine dayanarak: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? diye sormuşlardı.
Dehhak, Abdullah b. Abbas'dan nakledilen bu rivayeti şöyle anlatıyor:
"İblis" vucudun gözeneklerinden geçebilen çok sıcak bir ateşten yaratılmış ve kendilerine "Cin" adı verilmiş, melekler sınıfından biri idi. Adı "Haris" idi ve cennetin bekçilerinden biri idi. Bu sınıfın dışındaki bütün melekler ise nur'dan yaratılmışlardır. Kur'an-ı kerimede zikredilen diğer cinler ise dumansız saf alevden yaratılmıştır.
Yeryüzünde ilk olarak cinler yaşamıştır. Onlar orada bozgunculuk çıkarmışlar, kan dökmüşler ve birbirlerini öldürmüşlerdi. Bunun üzerine Allah Onların üzerine, meleklerden bir sınıf olan cinlerle birlikte İblisi göndermişti. İblis ve beraberinde bulunan melekler, yeryüzünde yaşayan cinlerle savaşmışlar, onların, denizlerdeki adalara ve dağların başlarına kaçıp sığınmalarını sağlamışlardır. İblis bunu yapınca gururlanmış ve "Ben, şimdiye kadar hiç kimsenin yapmadığı bir şeyi yaptım." demiştir. Allah teala, tabii ki İblisin kalbine gelen bu gururu bilmiş fakat onunla birlikte savaşan diğer melekler bilememişlerdir.
Allah tealanın bu meleklere; "Ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım." demesi üzerine
Melekler: "Orada, daha önce cinlerin çıkardığı gibi fesad çıkaracak ve Onların kan döktükleri gibi kan dökecek varlıklar mı yaratacaksın?" Halbuki biz oraya, onların bu hallerinden dolayı gönderilmiştik." dediler.
Allah teala da meleklere; "Şubhesiz ki Ben, sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi.
Yani sizin, şeytanın kalbindeki gurur ve kibiri bilmediğinizi bilirim." diye cevab verdi. Sonra Allah teala, Âdem'in toprağının getirilmesini emretti. Onun toprağı getirildi. Allah teala Âdem'i, yapışkan ve kokuşmuş bir çamurdan bizzat kendi elleriyle yarattı. Âdem, kırk gece sırtüstü yatan bir ceset halinde bırakıldı. İblis gelip ona ayağıyla vuruyor, Âdemin vücudu ses çıkarıyordu. Allah teala bu hususu beyan eden âyetinde şöyle buyuruyor: "Allah insanı, vurulduğunda testi gibi ses çıkaran kuru bir balçıktan yarattı." (Rahman 14)
İblis, Âdem'in ağzından girip arkasından çıkıyor ve arkasından girip ağzından çıkıyordu ve diyordu ki: "Sen, sırf ses çıkarmak için yaratılmadın. Elbette ki bir şey için yaratıldın. Yemin olsun ki eğer Ben Sana musallat olursam mutlaka Seni helak ederim. Şeyat Sen bana musallat olursan mutlaka Sana isyan ederim."
Allah, Âdem'e kendi ruhundan üfleyince ruh Adem'in baş tarafından girdi. Vücudun ulaştığı her yerini et ve kan'a dönüştürdü. Ruh, göbeğine kadar ulaşınca Âdem vücuduna baktı ve onun güzelliğini beğendi. Hemen ayağa kalkmak istedi. Fakat kalkamadı. Allah teala bu hususta da şöyle buyuruyor: "... İnsan çok acelecidir." (İsra 11)
Ruh, Âdem'in vücudunun her tarafına ulaşınca Âdem aksırdı ve Allah'ın kendisine ilham etmesiyle "Âlemlerin Rabb'i olan Allah'a hamdolsun." dedi.
Allah, da O'na: "Ey Âdem, Allah da sana merhamet etti." dedi.
Sonra Allah, gökteki bütün meleklere değil, sadece iblisle beraber bulunan ve özel bir sınıf olan meleklere: "Âdeme secde edin." dedi. O meleklerin hepsi Âdem'e secde ettiler. Sadece İblis diretti ve kibirlendi.
İblis: "Ben Ona secde etmem. Çünkü ben Ondan daha hayırlıyım. Yaşça daha büyüğüm, yaratılış bakımından daha güçlüyüm. Çünkü beni ateşten Onu ise çamurdan yarattın. Ateş çamurdan daha kuvvetlidir." dedi.
İblis secde etmemekte diretince Allah onu susturdu, bütün hayırlardan mahrum etli ve onun isyanına bir ceza olmak üzere kovulmuş şeytan yaptı.
Sonra Allah teala Âdem'e, bugün insanların bildiği bütün eşyanın isimlerini öğretti. Bu isimler, insanlara, canlı varlıklara, yeryüzüne, denizlere, dağlara ve benzeri şeylere ait olan isimlerdi. Sonra Allah bu isimleri, vücudun gözeneklerinden geçecek nitelikteki ateşten yaratılan ve "Cin" diye adlandırılan özel melekler sınıfına sordu.
Onlara: "Eğer sizler benim, yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak bir halife yaratacağıma dair bilginizin doğru olduğunu iddia ediyorsanız şu eşyanın isimlerini bana söyleyin bakayım." dedi.
Melekler, Allah'ın kendilerini, gaybla ilgili bilgiler konuşmalarından dolayı hesaba çektiğini anlayınca: "Biz Seni, gaybı Senin dışında herhangi bir kimsenin bilmesinden tenzih ederiz. Biz sana tevbe ettik. Senin bize öğrettiğinin dışında bizim herhangi bir bilgimiz yoktur." dediler.
Allah, Adem'e: "Bu eşyanın isimlerini Sen söyle." dedi.
Âdem eşyanın isimlerini söyleyince Allah Meleklere: "Ey Melekler ben size dememiş miydim ki, göklerin ve yerin gaybını ancak ben bilirim. Benim dışımda kimse bilemez. Sizin, açığa vurduklarınızı da gizlediklerinizi de bilirim. Yani sizin açıktan söylediğiniz şeyleri de, İblisin içinde sakladığı kibir ve gururu da bilirim." dedi.
Görüldüğü gibi bu rivayete göre Allah teala, meleklerden, İblisin sınıfından olan özel bir sınıfa, yeryüzünde halife yaratacağını beyan etmiştir. Bu sınıf ta daha önce yeryüzünde yaşayan ve fesat çıkaran cinlere karşı savaştıkları için, yeni yaratılacak olan halifenin de bozgunculuk çıkaracağını ve kan dökeceğini sanmışlar, böylece bilemeyecekleri gayba dair fikir yürütmüşlerdir. Allah teala da onları, gaybı bilemeyeceklerini beyan ederek uyarmış, Onların, bu tahminleriyle hataya düştüklerini bildirmiştir. Bunun üzerine melekler de hatalarını anlayıb Allah'a tevbe etmişler, Ondan başka her hangi bir varlığın gaybı bilemeyeceğini ifade etmişlerdir.
2- Ebu Mâlik ve Ebu Salih'in, Abdullah b. Abbas'dan, Murra'nin Abdullah b. Mes'ud'dan ve diğer sahabilerden naklettikleri başka bir görüşe göre Meleklerin Allah tealaya "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" şeklindeki sorulan şu şekilde izah edilmiştir:
"Allah teala, meleklere: yeryüzünde bir halife yaratacağını, O halifenin soyundan gelenlerin yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaklarını, birbirlerini kıskanacaklarını ve birbirlerini öldüreceklerini bildirmiş bunun üzerine melekler de: "Ey Rabb'imiz, orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Halbuki biz seni överek tesbih ediyoruz ve tenzih ediyoruz" dediler.
Allah da: "Şubhesiz sizin bilmediklerinizi Ben bilirim." dedi.
Yani İblis'in kalbinde taşıdığı gururu bilirim." veya "Yeryüzüne göndereceğim halifenin soyundan gelen insanların bir kısmının Peygamberler ve itaatkâr kullar olacaklarını bilirim. Siz bunu bilmiyorsunuz.
Halifenin soyundan gelen bütün insanların fesad çıkaracaklarını ve kan akıtacaklarını zannediyorsunuz." demek istedi.
Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Mes'uddan nakledilen bu rivayet, özetle şöyle nakledilmektedir:
Allah teala, dilediği şeyleri yarattıktan sonra Arş'a yöneldi. İblisi de dünya semasına hükümran kıldı. İblis, cennetin bekçileri oldukları için "Cin" diye adlandırılan özel melekler sınıfındandı. İblis, hükümranlığı ile birlikte cennetin bekçiliğini de yapıyordu. Onun kalbine bu sebeble gurur geldi ve kendi kendine şöyle dedi:
"Allah, meleklerden üstün olan bu rütbeyi bendeki bir meziyetten dolayı bana verdi." Allah telaa, İblisin kalbinde bulunan bu gururu biliyordu. Bu sebeble Allah teala meleklere "Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım." dedi.
Melekler "Bu halife nasıl bir şey olacaktır?" dediler.
Allah, "Onun, yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak, birbirlerini kıskanıp ve birbirlerini öldürecek olan soyu meydana gelecektir." dedi.
Melekler de: "Ey Rabb'imiz, Sen orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Halbuki biz seni överek tesbih ediyoruz ve seni tenzili ediyoruz." dediler.
Allah da Onlara: "Şubhesiz ki Ben, Sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi. Yani, İblisin kalbindeki gururu ve kibri bilirim, demek istedi.
Allah, yeryüzünden çamur getirmesi için Cebrail gönderdi.
Yeryüzü "Senden bir şeyi eksiltmen veya beni kusurlu yapmandan Allah'a sığınırım." dedi.
Cebrail bir şey almadan geri döndü. Ve dedi ki: "Ey Rabb'im, yeryüzü sana sığındı. Ben de Onun bu sığınmasını kabul ettim."
Bunun üzerine Allah. Mikail'i gönderdi. Yeryüzü Ondan da Allah'a sığındı. Mikail de Onun sığınmasını kabul ederek bir şey almadan geri döndü ve Cebrail'in söylediklerini söyledi. Bundan sonra ölüm meleğini gönderdi. Yeryüzü ondan da Allah'a sığındı.
Meleku'l Mevt (ölüm meleği) de ona: "Ben de Allah'ın emrini uygulamayıp boş geri dönmekten Allah'a sığınırım." dedi. Yeryüzünün çeşitli yerlerinden toprak alıp birbirine karıştırdı. Topraklardan bir kısmı kırmızı, bir kısmı beyaz diğer bir kısmı ise siyahtı. Bu sebeble Âdem'in soyundan gelen insanlar, çeşitli renklerde oldular. Ölüm meleği toprağı alıp yukarı götürdü. Onu ıslattı. Toprak yapışkan bir çamur haline geldi. Onu kokuşmuş bir hale gelinceye kadar bekletti.
Âyet-i kerime bu hususu şöyle beyan ediyor: "Şubhesiz biz insanı, vurulduğu zaman ses çıkaran işlenebilir kara topraktan oluşmuş kuru bir balçıktan yarattık." (Hicr 26)
Allah teala, daha sonra meleklere şöyle buyurdu: "Hani bir zaman Rabb'in, meleklere "Ben balçıktan bir insan yaratacağım, şeklini tamamlayıp ruhumdan üflediğin zaman hemen ona secde edin." (Sa'd 71 - 72)
Allah teala, Âdem'i bizzat kendi eliyle yarattı ki İblis ona karşı böbürlenmesin ve Ona "Benim, elimle yaratmaktan kibirlenmediğim bir varlığa karşı sen mi kibirleneceksin?" demiş olsun. Allah, Âdemi bir beşer olarak yarattı. Âdem kırk yıl, çamurdan bir ceset olarak kaldı. Bu muddet Âdem'in yaratıldığı Cumua gününün müddetidir.
Âdem'in yanından geçen Melekler onu görünce korktular. Ondan en çok rahatsız olan da İblisti. İblis, Âdemin yanından geçerken ona vuruyor ve Âdemin vücudu, testinin çıkardığı gibi bir ses çıkarıyordu. İblis Ona "Sen, bir şey için yaratıldın amma bilemiyorum niçin." diyordu. Onun ağzından girip arkasından çıkıyordu. Meleklere: "Bundan korkmayın, zira sizin Rabb'iniz, Samed'dir, ihtiyaçlar için kendisine başvurulandır. Bu ise içi boş bir şey. Yemin olsun ki eğer ben ona musallat edilirsem onu mutlaka helak ederim." dedi.
Âdem'e ruh üfleme zamanı gelince Allah(c.c.) meleklere "Ben ona ruhumdan üflediğim zaman siz ona secde edin." dedi. O'na ruh üfleyince ruh baş tarafdan içine girdi. Âdem aksırdı. Melekler Ona "Elhamdulillah de" dediler. "Âdem de "Elhamdulillah" dedi. Allah da Âdem'e "Yerhamukellah" Allah da sana merhamet etsin." dedi. Ruh, Âdem'in gözlerine varınca o, cennetin meyvelerine bakmaya başladı. Ruh, içine doğru ilerleyince Âdem yemek yeme ihtiyacı hissetti. Ruh, henüz ayaklarına ulaşmadan cennetin meyvelerini toplamakta cele etmek için ayağa kalkmak istedi. Bu hususla Allah teala: "İnsan aceleci bir tabiatta yaratılmıştır." (Enbiya 37) buyurmuştur.
Bütün Melekler Âdem'e secde ettiler. İblis diretti. Secde edenlerle birlikte secde etmedi. Böbürlendi ve kâfirlerden oldu.
Bu hususta Allah teala şöyle buyurdu: "Sana emrettiğimde seni secde etmekten alıkoyan neydi?" İblis "Ben ondan hayırlıyım. Çünkü Beni ateşten O'nu ise çamurdan yarattın." dedi. Allah teala da "Öyleyse in oradan. Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık çünkü sen, âdilerdensin." (Â'raf 12 - 13) buyurdu.
Allah, Âdeme bütün eşyanın ismini öğretti. Sonra meleklere "Eğer sizlerin, Ademoğlunun bütün soyunun, yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaklarına ve kan akıtacaklarına dair gayb ilminiz doğru ise şu eşyanın isimlerini bana bildirin" dedi. Meleklerde "Seni tesbih ederiz. Bize öğrettiklerinin dışında hiçbir bilgimiz yoktur. Şubhesiz ki sen, herşeyi çok iyi bilensin, hüküm ve hikmet sahibisin" dediler. Allah: "Ey Âdem, eşyanın isimlerini onlara bildir." dedi. Âdem de onlara eşyanın isimlerini söyleyince Allah "Ben size, göklerin ve yerin gaybıni bilirim ve sizin açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi debilirim." demedim mi?" (Bakara 31 - 32)
Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Mes'ud burada, meleklerin açıkladıkları şeylerden maksadın, meleklerin "Yeryüzünde bozgunculuk yapacak olan birisini mi yaratacaksın?" şeklindeki sözleri, gizledikleri şeylerden maksadın ise İblisin, içinde gizlediği böbürlenme duygusu olduğunu söylemişlerdir.
Taberi "Bu ikinci rivayetin baş tarafı birinci rivayete muhalif sonu ise mutâbıktır." demiş ve bu ikinci rivayeti te'vil yoluyla birinci rivayete mutabık hale getirmeye çalışmıştır.
3- Katâde'den nakledilen bir görüşe göre o, meleklerin, tahminlerine dayanarak Allah tealaya: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" dediklerini söylemiştir.
Katâde'den ve Hasan-i Basri'den nakledilen başka bir görüşe göre, Allah meleklere, yeryüzünde yaratılan herhangi bir varlık bulunduğu takdirde orada fesad çıkaracaklarını ve kan dökeceklerini bildirmiştir. Âdem'i yaratacağını beyan edince de melekler bu görüşlerine dayanarak Allah tealaya: "Nasıl, yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve kan dökecek birisini yaratacaksın" demek istemişlerdir.
Bu hususta Hasan-ı Basri ve Katâde'den şunlar nakledilmektedir:
"Allah meleklere "Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım." dedi. Onlar görüşlerini beyan ettiler. Allah da Onlara bir kısım ilimler öğretti, bir kısmını da öğretmedi. Melekler, Allanın kendilerine öğretmiş olduğu ilme dayanarak "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" dediler. Zira melekler. Allanın kendilerine öğrettiği ilimle biliyorlardı ki, Allah katında kan akıtmaktan daha büyük bir günah yoktur. İşte bu sebeble bu soruyu sordular. Ve "Halbuki biz seni överek tesbih ediyoruz ve tenzih ediyoruz." dediler.
Allah da Onlara: "Ben sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum." dedi.
Allah, Adem'i yaratmaya başlayınca melekler kendi aralarında şöyle fısıldaştılar: "Rabb'imiz yaratmayı dilediği şeyi yaratsın. Elbette ki O bizden daha bilgili ve daha üstün bir varlık yaratmayacaktır."
Allah, Âdem'i yaratıp Ona ruhundan üfleyince, Meleklere, Âdeme secde etmelerini emretti ve Âdem'i onlardan üstün kıldı. Böylece melekler de Âdem'den üstün olmadıklarını anlamış oldular. Fakat bu defa: "Biz, Âdem'den daha hayırlı değilsek te ondan daha bilgiliyiz ya. Zira Biz Ondan daha önce var idik. Ondan önce başka ummetler de yaratıldı." dediler.
Melekler bilgileriyle övününce Allah onları bu hususta imtihan etti. Âdem'e eşyanın isimlerini öğretti, sonra onları meleklere gösterdi ve Onlara "Eğer sizler, benim sizden daha bilgili bir yaratık var edemeyeceğim kanaatinizde doğru iseniz şu eşyanın isimlerini Bana söyleyin bakayım." dedi.
Bunun üzerine her mûminin yapacağı gibi Onlar da tevbeye sarıldılar ve "Seni tesbih ederiz. Bize öğrettiklerinin dışında hiçbir bilgimiz yoktur. Şubhesiz ki sen her şeyi çok iyi bilensin, hüküm ve hikmet sahibisin." dediler. Allah da: "Ey Âdem, eşyanın isimlerini Onlara bildir." dedi. Âdem de onlara eşyanın isimlerini söyleyince Allah: "Ben Size, göklerin ve yerin gaybını bilirim ve sizin açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi de bilirim." demedim mi? dedi. (Bakara 32 - 33)
Burada zikredilen ve meleklerin açığa vurdukları bildirilen şeyden maksad: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" sözleridir. Meleklerin gizledikleri şeylerden maksad ise, birbirlerine: "Biz o halifeden daha hayırlı ve daha bilgiliyiz." demeleridir.
4- Rebi' b. Enes bu âyetin izahında şöyle demiştir:
"Allah, melekleri çarşamba, Cin'leri perşembe, Âdemi de Cumua günü yaratmıştır. Cin'lerden bir topluluk inkâra düşmüşlerdir. Bu yüzden melekler yeryüzüne iniyor ve Cin'lerle savaşıyorlardı. Yeryüzünde kan dökülüyor ve fesat kaynıyordu. Allah teala, yeryüzünde halife yaratacağını beyan edince, bu durumu bilen melekler: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" dediler.
Allah tealanın, bu halifeyi mutlaka yaratacağını anlayınca da birbirlerine: "Allah hiçbir varlık yaratmaz ki, biz ondan daha bilgili ve daha üstün olmayalım." dediler. Allah teala da meleklere, Âdemi daha üstün kıldığını bildirmek için ona eşyanın ismini öğretti ve meleklere: "Üstün olduğunuz iddianızda doğru iseniz şu eşyanın ismini bana söyleyin." dedi.
Melekler, kanaatlarının yanlış olduğunu idrak ederek Allah'a tevbe ettiler.
Allah da Onlara: "Ben sizin açığa vurduğunuz şeyleri de bilirim, gizlediğiniz şeyleri de bilirim." buyurdu.
Burada meleklerin açığa vurdukları şeylerden maksad: "Orada bozgunculuk çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" demeleridir. Gizledikleri şeylerden maksad ise: "Allah hiçbir varlık yaratmaz ki, biz ondan daha üstün ve daha bilgili olmayalım." sözleridir. Melekler sonunda Allah'ın, Âdem'i hem bilgi hem de rütbede kendilerinden daha üstün kıldığını anlamışlardır.
e- İbn-i Zeyd bu âyetin izahında şöyle demiştir: "Allah, cehennem ateşini yaratınca melekler Ondan çok korktular ve "Ey Rabb'imiz, bu ateşi ne için yarattın?" dediler. Allah teala: "Yaratıklarından bana karşı gelenler için." dedi. O zaman da Allah tealanın, meleklerin dışında herhangi bir yaratığı yoktu. Yeryüzünde kimse bulunmuyordu. Âdem daha sonra yaratıldı. Nitekim şu âyet bunu ifade etmektedir: "Gerçekten insanın üzerinden öyle bir zaman geçti ki o vakit insan, adı zikredilen bir şey değildi." (İnsan 1)
Melekler, "Ey Rabb'imiz, bizim Sana isyan edeceğimiz bir zaman da mı gelecek?" dediler. Çünkü onlar, kendilerinin dışında varlıklar yaratılacağım sanmıyorlardı. Allah teala Onlara: "Hayır, öyle bir zaman olmayacak. Fakat Ben yeryüzünde varlıklar yaratacağım. Onların içinde bir de halife var edeceğim. O yaratıklar kan akıtacaklar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaklar." buyurdu. Bunun üzerine melekler: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" Sen bizi seçkin varlıklar yaptın. Bizi oraya gönder. Biz Seni överek tesbih ederiz ve tenzih ederiz. Orada Sana itaatta bulunuruz." dediler.
Melekler, Allah tealanın, yeryüzünde kendisine isyan edecek varlıklar yaratmasını büyük bir olay olarak gördüler. Allah teala Onlara: "Ben Sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum. Ey Adem, Sen Bunlara isimlerini bildir." dedi.
Âdem de Onların isimlerini söyledi. Melekler, Allah tealanın, Adem'e verdiği ilmi anlayınca Onun üstünlüğünü kabullendiler. Sadece İblis bunu kabullenmedi, diretti ve: "Ben Ondan daha hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın Onu ise çamurdan." dedi. Allah teala da O'na: "İn buradan aşağı. Senin burada kibirlenmeye hakkın yoktur." dedi.
İbn-i Curayc, meleklerin: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" şeklindeki sorularının, Allah tealanın, daha önce kendilerine, yaratacağı halife ve onun soyu hakkında verdiği bilgiden kaynaklandığını söylemiştir.
Diğer bir kısım âlimler ise, meleklerin bu sorularının, Allah tealanın kendilerine, yaratacağı halife ve onun soyu hakkında bilgi vermesinden sonra meleklere bu hususta soru sorma yetkisi vermesinden kaynaklandığını söylemişlerdir. Yani melekler, yaratılacak halifenin ve soyunun, yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaklarını ve kan dökeceklerini öğrendikten sonra Allah tealadan, soru sorma izni almışlar ve hayretlerini belirterek: "Ey Rabb'imiz, bunlar sana nasıl isyan edebilirler? Halbuki Sen Onların yaratıcısısın" demişler.
Allah teala da Onlara: "Ben sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim." demiştir.
Yani, bu tür itaatsizlikler, o yaratacağım varlıklardan da meydana gelecek, Sizin, bana itaat eder gördüğünüz bazı varlıklardan da zuhur edecektir." demek istemiştir. Bu son cümle İblise işaret etmektedir. Böylece Allah teala, meleklerin bilgilerinin, kendi bilgisine göre eksik olduğunu beyan etmiştir.
Başka bir kısım âlimler de demişlerdir ki: "Melekler" Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" şeklindeki sorulanın, Rabb'lerinin yaptığı bir işe itiraz için değil meselenin mahiyetini öğrenmek için sormuşlar, bir de kendilerinin, Allahi tesbih ettiklerini bildirmek için sormuşlardır."
Diğer bir bir kısım âlimler de, meleklerin, bu sorularını, bilmedikleri bir şey hakkında, kendilerine yol gösterilmesi için sorduklarını söylemişlerdir.
Taberi, Meleklerin Allah tealaya: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" şeklindeki sorularının hikmetinin, verilen haberin mahiyetini öğrenme olduğunu söylemenin daha evla olduğunu açıklamıştır. Yani melekler şunu demek istemişlerdir: "Ey Rabb'imiz, Sen bize bildir, Sen yeryüzünde sıfatı bu olan birini halife yapıp da halifeni Seni hamd ile tesbih ve tenzih eden bizlerden yapmayacak mısın?"
Taberi diyor ki: "Burada melekler her ne kadar Allahın, kendisine karşı gelecek birisini yeryüzünde halife yapmasını garib karşılamışlarsa da, Allah'ın bildirmiş olduğu bu habere karşı çıkmamışlardır."
Diğer görüşlere gelince, Allah teala meleklere, sıfatını beyan ettiği halifeyi yaratacağını bildirdikten sonra bu hususta meleklere soru sorma izni verdiğini, meleklerin de böyle bir halifenin yaratılacağına hayret ederek Allah tealaya soru sorduklarını beyan eden görüş açık bir delili olmadığı için kabule şayan değildir. Zira Allah tealanın kitabını izah etmekte herhangi bir delile dayanmayan bir görüşü ortaya koymak caiz değildir.
Meleklerin, yeryüzüne gönderilecek halifeyi, fesad çıkarmak ve kan dökmekle vasıflandırmalarının sebebi Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes'ud ve Katâde'den nakledildiği gibi. daha önce Allah tealanın meleklere halifenin böyle olacağını bildirmiş olmasından kaynaklanmış olabilir. Veya Dehhak'ın, Abdullah b. Abbas'dan naklettiği ve Rebi' b. Enes'ten de nakledildiği gibi meleklerin, halifeyi bu şekilde sıfatlandırmalarının sebebinin, yeryüzünde daha önce yaşadığı söylenen cinlerin davranışlarından elde edilen bilgiler çokluğu da söylenebilir. Yani Melekler Rabb'lerine: "Yeryüzünde daha önce yaşayan cinler gibi bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" diye sormuşlardır. Böylece melekler, geçmişteki bilgilerine dayanarak konuşmuşlar, gayba dair bir tahminde bulunmamışlardır.
Yine İbn-i Zeyd'den nakledildiği gibi, meleklerin bu soruyu, Allah tealanın var ettiği bir yaratığın Allah tealaya nasıl isyan edebileceğine şaşarak sormuş olmaları da muhtemeldir. Fakat biz, Dehhak'ın, Abdullah b. Abbas'dan naklettiği rivayeti ve İbn-i Zeyd'den nakledilen rivayeti makbul görmedik. Çünkü elimizde, bunların güvenilir olduğunu beyan eden kesin bir delil yoktur. Bu Kur'an âyetin en güzel têvil şekli, Allah tealanın, meleklere, halifesinin ve onun soyundan gelecek olanların, yeryüzünde bozgunculuk yapacaklarını ve kan dökeceklerini bildirmesi üzerine, meleklerin de, Allah tealaya: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" diye sormuş olmaları şeklindeki têvildir.
Taberi diyor ki: "Eğer denilecek olursa ki: "Allah tealanın meleklere, yeryüzünde yaratacağı halifenin ve onun soyundan gelecek insanların bozgunculuk çıkaracaklarını ve kan dökeceklerini önceden bildirdiği nerede zikredilmekte ve nasıl anlaşılmaktadır?"
Buna cevaben denilir ki:
"Meleklere bu hususların bildirildiği âyetin: "... Bir zaman Rabb'în meleklere "Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım." Kısmı ile "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" kısmı arasında, Allah tealanın, bu halife ve onun soyundan gelenler, yeryüzünde bozgunculuk yapacak ve kan dökecekler." şeklinde gizli bir beyanının bulunmasından anlaşılmaktadır. Kur'an-ı Kerimde ve Arab dilimle bu gibi kısaltmalar pek çoktur. Biz bunu göz önünde bulundurarak bu têvil şeklini tercih ettik."
Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes'ud, diğer bir kısım sahabiler ve Mucâhide göre burada zikredilen ve Allah tealanın bildiği, meleklerin ise bilmedikleri husustan maksad, İblis'in durumu ve içinde Allah'a isyan etme duygusunu taşıması ve gizlediği kibirdir. Allah bunu biliyordu melekler ise bilmiyorlardı.
Katâde'ye göre ise, Allah tealanın bildiğini, meleklerin ise bilmediğini zikrettiği husustan maksad, yeryüzüne gönderilecek halifenin soyundan Peygamberlerin, velilerin ve salih kulların gelmesidir. Melekler, yeryüzünde yaratılacak olan halifenin ve onun soyundan gelecek olan bütün insanların, orada bozgunculuk yapacaklarını ve kan dökeceklerini zannetmişler, Allah teala da onları uyarmış, yaratacağı halifenin soyundan itaatkâr kulların da çıkacağını, meleklerin ise bunu idrak edemeyeceklerini bildirmek istemiştir.
Taberi, âyetin bu bölümünün her iki görüşü de kapsar şekilde olduğunu izah etmiştir. Buna göre Allah teala meleklere: "Ben Sizin bilmediğiniz, İblisin durumunu ve halifenin soyundan gelecek olanların hepsinin aynı olmadığını bilirim." demiştir.
***
Bana Suraye b. Yûnus ile Hânın b. Abdillah rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Haccac b. Muhammed rivayet etti. (Dedi ki) : İbnti Curayc şunu söyledi: Bana İsmail b. Umeyye, Eyyûb b. Hâlid'den, O da Ummu Seleme'nin azadlısı Abdullah b. Râfi'den, O da Ebû Hurayra'dan naklen haber verdi. (Demiş ki) :
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) elimden tutarak şöyle buyurdular : «Allah (Azze veCelle) yeri Cumuartesi günü yaratmış, O topraktan dağları pazar günü, ağaçları pazartesi günü, sevilen şeyleri salı günü, nuru çarşamba günü yaratmış. Yerin üzerine hayvanları perşembe günü yaymıştır. Adem (Aleyhisselâm)'ı da Cumua günü ikindiden sonra mahlûkatın en sonunda ve Cumua saatlerinin nihâyetinde, ikindi ile akşam arasında yaratmıştır.»
Muslim, "Sahih”inde Ebu Hurayra'den şöyle rivayet etmiştir:
حدثني سريج بن يونس وهارون بن عبدالله. قالا: حدثنا حجاج بن محمد. قال: قال ابن جريج: أخبرني إسماعيل بن أمية عن أيوب بن خالد، عن عبدالله بن رافع، مولى أم سلمة، عن أبي هريرة،
قال: أخذ رسول الله صلى الله عليه وسلم بيدي فقال "خلق الله، عز وجل، التربة يوم السبت. وخلق فيها الجبال يوم الأحد. وخلق الشجر يوم الاثنين. وخلق المكروه يوم الثلاثاء. وخلق النور يوم الأربعاء. وبث فيها الدواب يوم الخميس. وخلق آدم، عليه السلام، بعد العصر من يوم الجمعة. في آخر الخلق. في آخر ساعة من ساعات الجمعة. فيما بين العصر إلى الليل
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem elimden tuttu: «Allah (Azze ve Celle) yeri Cumuartesi günü yaratmış, O toprakta dağları pazar günü, ağaçları pazartesi günü, sevilen şeyleri salı günü, nuru çarşamba günü yaratmış. Yerin üzerine hayvanları perşembe günü yaymıştır. Adem (Aleyhisselam)'ı da Cumua günü ikindiden sonra mahlûkatın en sonunda ve Cumu'a saatlerinin nihayetinde, ikindi ile akşam arasında yaratmıştır.»قال: أخذ رسول الله صلى الله عليه وسلم بيدي فقال "خلق الله، عز وجل، التربة يوم السبت. وخلق فيها الجبال يوم الأحد. وخلق الشجر يوم الاثنين. وخلق المكروه يوم الثلاثاء. وخلق النور يوم الأربعاء. وبث فيها الدواب يوم الخميس. وخلق آدم، عليه السلام، بعد العصر من يوم الجمعة. في آخر الخلق. في آخر ساعة من ساعات الجمعة. فيما بين العصر إلى الليل
(Muslim, Sıfatu'l Munafîkin ve Ahkamihim, Hadis no, 27 - 2789; Ahmed, Musned, 2/327)
Çözüldü - Ayette 6 Gün, Hadiste 7 Günde Dünya Yaratıldı. Doğrusu Nasıldır?
Selamun Aleyküm. Forumda yeni olmakla birlikte formu uzun süredir takip eder, istifade ederim. Allah razı olsun. İbn Kesir rahimeullah tefsirini okurken Araf suresi 54. Ayetin tefsirinde; "Muhakkak ki sizin Rabbınız; gökleri ve yeri altı günde yaratan..." mealini verdikten sonra Ahmed'in...
islam-tr.org
İbrâhim dedi ki: Bise Bistâmî (bu zat Huseyn b. îsâ'dır) ile Sehl b. Ammâr, İbrâhim b. binti Hafs ve başkaları bu hadîsi Haccâc'dan rivayet ettiler.
Hadîsdeki mekruh yâni; sevimsiz şeylerden murad; demir v.s. gibi yerden çıkan madenler ve bir şeyin ıslâhına yarayan maddelerdir. Bazı rivayetlerde nur yerine nûn denilmiştir. Nûn, balık demektir. Allah-u Teâla, gerek nuru gerekse balığı çarşamba günü yarattığı için rivayetler Sırasında munâfaât yoktur. Âdem'in bütün mahlûklardan sonra (yaratılması illet-i gâiye (asıl maksad) menzilesinde olduğu içindir. Ulemâdan bir cemaata göre Âdem (Aleyhisselâm) Cumua gününün icabet saatında yaratılmıştır. Allah-u Teâlanın muhtelif mahlûkatını haftanın ayrı ayrı günlerinde yaratmasındaki hikmet bizce malûm değildir.
(Muslim, sıfatu'l munafikun, Bab 1, Hadis no: 2789)
Abdulkahhar :
Hocam Adem (a.s) kaç sene önce yaşamıştır? Hocanın bize verdiği bilgi doğru mu ? Bu konuda bir delil var mi ? Haftaya hocaya bu konu hakkında bilgi vereceğim inseAllah.Çünkü çoğu arkadaşın kafası karıştı inananlar da oldu.Sizleri yordum hakkınızı helal edin.Rabbim sizi ve ehlinizi firdevsine kabul etsin.
Silinen Konu