Afganistan'ın Sahibi Taliban Geri Dönüyor!
06 Şubat 2010 Cumartesi Saat 21:37
Afganistan’daki Taliban Kamplarına giren tek Türk Gazeteci Adem Özköse Taliban ile ilgili merak edilen soruları cevapladı.
NATO’ya bağlı güçlerle Afgan direnişçiler arasında yaşanan savaş her geçen gün daha da şiddetlenirken gözler tekrar Taliban’a çevrildi. Uzmanlar Taliban’ın bu sefer eskisinden çok daha güçlü bir şekilde geri dönmeye hazırlandığını ifade ediyorlar. Afganistan’ın hâlihazırdaki Devlet Başkanı Hamid Karzai de Taliban’a barışma, uzlaşma yönünde mesajlar gönderiyor. Biz de Taliban Kamplarına giren ilk Türk Gazeteci olarak bilinen Savaş Muhabiri Adem Özköse ile Afganistan ve Taliban merkezli bir röportaj gerçekleştirdik. Sorularımıza son derece çarpıcı cevaplar veren Özköse ile yaptığımız röportajı ilgiyle okuyacaksınız.
-Basında sık sık Taliban’ın Afganistan’da her geçen gün daha da güçlendiğine, Taliban’ın direnişinin son aylarda zirve yaptığına dair haberler yayınlanıyor. Taliban’ın bu denli güçlenmesini neye bağlıyorsunuz?
Afganistan’daki Taliban Yönetimi devrildikten sonra bu hareket kendi içinde bir takım gelişmeler yaşadı. Taliban önceden bir grup molla tarafından yönetilen ve Pakistan’daki medreselerde eğitim gören Peştun asıllı öğrenciler arasından destek bulan bir hareketti. Fakat Taliban artık bir fikir haline geldi. Afgan halkının büyük bir kısmı, hatta Veziristan’dan Swat’a kadar olan bölgedeki insanlar zamanla Talibanlaştılar. Amerika Afganistan’da klasik bir direniş örgütü ile değil; bir halkla savaşıyor. Bugün bölge halkının bağımsızlık ve özgürlük ruhunu da Taliban temsil ediyor. Amerika’da Senlis Konseyi isimli itibarlı bir düşünce kuruluşu var. Senlis Konseyi geçtiğimiz aylarda Afganistan’la ilgili önemli bir rapor yayınladı. Bu raporda “NATO Afgan halkının kalbini ve yüreğini kazanma savaşını kaybetti. Afgan halkının kalbini Taliban kazandı.” şeklinde bir ifade vardı. Bu tespit çok önemli. Bir direniş hareketi kitleselleşip bir halk hareketine dönüştüğü andan itibaren aslında verdiği savaşı kazanmıştır. Geriye artık sadece askeri zafer kalır. Taliban’a karşı savaşan Amerika ve NATO’nun işi bundan sonra çok zor.
-Taliban yönetiminin devrilip, NATO’ya bağlı güçlerin Afganistan’a girmesiyle ülkede neler değişti? Taliban dönemiyle, Karzai yönetimi arasında bir kıyaslama yapar mısınız?
Afganistan’da bulunduğum dönemde bir bakkala girmiştim. Bakkalın sahibiyle sohbet ederken; “Taliban yönetimi zamanında Afganistan’da güvenli bir ortam vardı. Hırsızlık, yol kesme gibi olaylar yaşanmıyordu. Taliban düşüp Karzai Hükümeti kurulunca Afganistan’da huzur kalmadı. Bakkal dükkanım Taliban Hükümeti düştükten sonra 5-6 sefer hırsızlar tarafından soyuldu.” demişti. Taliban Afganistan’ı güvenli bir hale getirip; hırsızlık, yol kesme gibi faaliyetleri sona erdirdi. Afganistan gibi bir ülkede bunları başarmak çok zor. Taliban zamanında afyon üretimi Afganistan’ın tarihinde olmadığı kadar alt seviyelere indi. Hatırlarsanız bizzat Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan bir raporda 2001 yılından sonra Afganistan’daki afyon üretiminin yüzde 80 oranında arttığı ifade edilmişti. 2001 yılı tam da Taliban Hükümeti’nin devrilip NATO’ya bağlı güçlerin ülkenin yönetimini devraldığı döneme denk geliyor. Karzai döneminde Kabil’e genelev açıldı. Afgan halkı fakirdir, pek fazla kültürlü değildir; fakat dindardır. İslam’a, Afgan halkının kültürüne aykırı teşebbüsleri asla affetmez. NATO güçlerinin ve Karzai’nin İslam’a aykırı olan bu tür teşebbüsleri de Taliban’ın güçlenmesini, halkın desteğini arkasına almasını sağladı. Bugün Afganistan’ın büyük bir kısmı resmi olmasa da Taliban’ın kontrolünde. Bunu bütün dünya biliyor. Afganlılar aralarındaki davaları çözmesi için Karzai Hükümeti’nin mahkemeleri yerine, Taliban tarafından açılan mahkemelere başvuruyorlar. Bu mahkemeler resmi olmasalar da Afgan halkı arasında Karzai Hükümeti’nin mahkemelerinden daha fazla bir itibara sahipler.
-Taliban’la ilgili dünya ve Türk kamuoyunda çizilen olumsuz bir imaj var. Taliban mensupları aşırı taassup sahibi, hiçbir şey bilmeyen, mağara adamları gibi gösteriliyor. Siz Afganistan’a gidip, Taliban kamplarına giren bir gazeteci olarak nasıl bir Taliban’la karşılaştınız?
Amerika ile Irak arasında yaşanan Körfez Savaşı’nı hatırlarsınız. Pentagon’un yayın haklarını CNN’e verdiği Körfez Savaşı’nı bütün dünya ABD’nin kontrolündeki CNN Kanalı’ndan seyretti. CNN savaş boyunca izleyicilere tek bir Iraklı cesedi bile göstermedi ve bu konu hakkında herhangi bir haber vermedi. Fakat savaş bitince aslında savaş esnasında 400 bine yakın Iraklının ABD’nin bombalarıyla hayatlarını kaybettiklerini öğrendik. İşte medya böyle bir şey.
-İnsanların zihinlerini, fikirlerini medya vasıtasıyla istedikleri gibi yönlendirebiliyorlar.
Evet. Ben Afganistan’daki Taliban Kamplarında son derece temiz, saf ve dindar insanlarla karşılaştım. Size bir itirafta bulunmak istiyorum. Afganistan’a gitmeden önce medyada Taliban ile ilgili yayınlanan haberler benim zihin dünyamı da etkilemişti. Taliban ifadesi benim zihnimin derinliklerinde de kimi zaman korkuya ve tedirginliğe neden oluyordu. Fakat Afganistan’a gidip Taliban’ın ileri gelen yöneticileri ve Taliban’a bağlı savaşçılarla haftalar süren görüşmeler yapınca Taliban konusunda yanıldığımı ve dünyanın da Taliban konusunda kandırıldığını fark ettim. Bir atı sebepsiz yere öldürdüğünüzde insanlar size karşı çıkarlar ve sizi bir cani olarak görürler. Fakat insanları atın bulaşıcı bir hastalık taşıdığına, eğer atı öldürmezseniz bir çok kişinin attan bulaşacak hastalık nedeniyle öleceğine ikna ederseniz atı öldürmeniz normal, hatta faydalı bir davranış olarak görülür. Siz de insanların gözünde bir cani değil de; faydalı bir iş yapmış birisi olursunuz. Amerika’ya yakın güç odaklarının kontrolü altında olan medya Taliban konusunda insanları ikna etti. İnsanlar da bulaşıcı hastalık taşıdığına inandıkları atın öldürülmesine seslerini çıkarmadılar.
-İnsanların zihninde Taliban’la ilgili bir takım olumsuz düşüncelerin oluşmasında Taliban’ın hükümet olduğu dönemlerde gerçekleştirdiği bazı uygulamaların da etkisi olmadı mı?
Taliban Afganistan’ı yönetirken hiç hata yapmadı demiyorum. Bütün hükümetler gibi Taliban Hükümeti’nin de bazı hataları olmuştur. Fakat “Taliban Hükümeti” denilince zihnimizde niçin sadece yıkılan Buda Heykelleri canlanıyor? Bu soruyu kendimize sormamız lazım. Taliban Hükümeti zamanında İslami asalete uygun son derece önemli uygulamalar ve tavırlar da sergilendi. O dönemler Çin Yönetimi’nin zulmünden kaçan 150 kadar Uygur Türkü Afganistan’daki Taliban Hükümeti’ne sığınmıştı. Bu 150 Uygur Müslüman’ı Çin’e iade edildikleri takdirde anında idam edileceklerdi. Çin , Taliban’ın bu 150 Uygur’u kendine vermesi karşılığında Afganistan’ın en önemli yollarını son derece modern tarzda inşa edeceğini açıkladı. Ayrıca o dönemler Çin ile Taliban Hükümeti’nin arasında her hangi bir problem yoktu. Taliban Hükümeti Çin ile arasının bozulması pahasına bu insanları sırf Müslüman oldukları ve kendisine sığındıkları için Çin’e teslim etmedi. Taliban Hükümeti’nin gösterdiği bu tavrı bugün hangi İslam Ülkesi’nin yöneticisi gösterebilir?
-Amerika Taliban’ın şiddetli direnişine rağmen Afganistan’ı kontrol etme konusundaki kararlılığını sürdürüyor. Afganistan’ın kontrol altında tutulması Amerika açısında niçin bu kadar önemli? Amerika’nın Afganistan’da ne tür çıkarları var?
Hazar kaynaklarının dünyaya aktarılması için en ucuz ve en kısa yol Afganistan’daki geçitlerdir. Bu geçitler dünyanın en stratejik bölgeleri arasında sayılıyor. Amerika Afganistan’ı işgal altında tuttuğu sürece bu geçitlerden faydalanacak ve gelecekte Hazar kaynaklarını bu geçitlerden aktarmak suretiyle büyük bir gelir elde edecek. Fakat şu da unutulmamalıdır ki; Afganistan’ı işgal etmeye yeltenen devletlerin hiçbiri direnişçi bir halk olma özelliği taşıyan Afgan halkına karşı uzun süreli bir başarı sağlayamamıştır. Büyük İskender’in orduları Afganistan’ın Hayber Geçidi’ni aşamamışlardı, Çinliler de Afganistan’da durduruldular, Biritanya Ordusu Pakistan, Hindistan gibi ülkeleri pek fazla zorlanmadan işgal etmesine rağmen Afgan halkının inatçı direnişi nedeniyle bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Bir zamanlar dünyanın en büyük iki süper gücünden biri olarak gösterilen Rusya da Afgan halkı karşısında hezimete uğramış; daha sonra da çöküşe geçmişti. Muhammed İkbal Afganistan için “Asya tense, Afganistan ruhtur.” diyor. Ben tarihin tekerrür edeceğini ve Afganlıların savaşçı ve inatçı ruhunun bölgedeki yabancı güçlere karşı tekrar galip geleceğini düşünüyorum.
-Taliban’ın genel olarak İslam Dünyası ile olan ilişkileri nasıl?
İstanbul’daki bir Müslüman Afganistan’daki veya Gazze’deki bir Müslüman’a kimi zaman duasıyla, kimi zaman da maddi yardımlarıyla destek olmaya çalışıyor. Ümmet-i Muhammed var oldukça Müslümanlar arasındaki dayanışma da devam edecektir. Taliban artık savaşın medya cephesinde de bir hayli profesyonelleşti. 8 dilde yayın yapan bir siteleri var. İslam Dünyası bugün Taliban’ın haklı bir savaş verdiğine geçmişe göre daha fazla inanıyor ve Taliban’a karşı duyulan sempati her geçen gün artıyor. Geçenlerde bir Arap gazetesinde okudum. Yapılan bir araştırmaya göre İslam Dünyası’nda Hamas’dan sonra insanların en çok sempati besledikleri 2. direniş grubu Taliban’mış. Taliban yöneticilerinin yaptığı açıklamalarda hedeflerinin asla sivil insanlar olmadığını vurgulamaları ve Taliban’ın daha çok NATO’ya ait askeri hedeflere saldırmasının Taliban’a duyulan desteği arttırdığını düşünüyorum. Taliban’ın önder kadrosu tarafından yapılan açıklamalarda da sık sık direnişçilerin sivil hedeflerden uzak durmaları yönünde talimatlar veriliyor.
-Taliban Amerika ile savaşacak silahları nereden buluyor?
Veziristan’dan Swat’a kadar olan bölge silah üreten fabrikalarla ünlüdür. Hatta Pakistan’a komşu olan bazı devletler de bu bölgedeki fabrikalardan silah satın alıyorlar. Taliban da silah ihtiyacını daha çok bu bölgedeki fabrikalardan sağlıyor. Ayrıca bölgedeki güçlü aşiretler de silah ve diğer ihtiyaçlar noktasında Taliban’a destek oluyorlar.
-ABD Başkanı Obama; önümüzdeki aylarda Afganistan’a 30 bin yeni asker daha göndereceklerini açıkladı. Afganistan’a 30 bin yabancı askerin daha gönderilmesi sizce direnişi nasıl etkileyecek?
3-4 yıl öncesine kadar Afganistan’dakiABD askerleri bu ülkeye tatile gelmişler gibi davranıyorlardı. Eğlence olsun diye dağlarda yürüyüşe çıkıp, kameralara poz veriyorlardı. Fakat o günler artık geçti. Askerlik yaşına gelen Amerikalı gençlerin hiçbiri Afganistan’a savaşmaya gitmek istemiyor. Amerika kamuoyu da Taliban’a karşı verilen savaşın kazanılması konusunda bir hayli umutsuzlaştı. Afgan halkını arkasına alan Taliban direnişinin askeri tedbir veya güçle durdurulması artık çok güç. Amerika Afganistan’a ne kadar asker gönderirse göndersin Afgan halkının direnişini hiçbir zaman etkisiz hale getiremeyecek.
06 Şubat 2010 Cumartesi Saat 21:37
Afganistan’daki Taliban Kamplarına giren tek Türk Gazeteci Adem Özköse Taliban ile ilgili merak edilen soruları cevapladı.
NATO’ya bağlı güçlerle Afgan direnişçiler arasında yaşanan savaş her geçen gün daha da şiddetlenirken gözler tekrar Taliban’a çevrildi. Uzmanlar Taliban’ın bu sefer eskisinden çok daha güçlü bir şekilde geri dönmeye hazırlandığını ifade ediyorlar. Afganistan’ın hâlihazırdaki Devlet Başkanı Hamid Karzai de Taliban’a barışma, uzlaşma yönünde mesajlar gönderiyor. Biz de Taliban Kamplarına giren ilk Türk Gazeteci olarak bilinen Savaş Muhabiri Adem Özköse ile Afganistan ve Taliban merkezli bir röportaj gerçekleştirdik. Sorularımıza son derece çarpıcı cevaplar veren Özköse ile yaptığımız röportajı ilgiyle okuyacaksınız.
-Basında sık sık Taliban’ın Afganistan’da her geçen gün daha da güçlendiğine, Taliban’ın direnişinin son aylarda zirve yaptığına dair haberler yayınlanıyor. Taliban’ın bu denli güçlenmesini neye bağlıyorsunuz?
Afganistan’daki Taliban Yönetimi devrildikten sonra bu hareket kendi içinde bir takım gelişmeler yaşadı. Taliban önceden bir grup molla tarafından yönetilen ve Pakistan’daki medreselerde eğitim gören Peştun asıllı öğrenciler arasından destek bulan bir hareketti. Fakat Taliban artık bir fikir haline geldi. Afgan halkının büyük bir kısmı, hatta Veziristan’dan Swat’a kadar olan bölgedeki insanlar zamanla Talibanlaştılar. Amerika Afganistan’da klasik bir direniş örgütü ile değil; bir halkla savaşıyor. Bugün bölge halkının bağımsızlık ve özgürlük ruhunu da Taliban temsil ediyor. Amerika’da Senlis Konseyi isimli itibarlı bir düşünce kuruluşu var. Senlis Konseyi geçtiğimiz aylarda Afganistan’la ilgili önemli bir rapor yayınladı. Bu raporda “NATO Afgan halkının kalbini ve yüreğini kazanma savaşını kaybetti. Afgan halkının kalbini Taliban kazandı.” şeklinde bir ifade vardı. Bu tespit çok önemli. Bir direniş hareketi kitleselleşip bir halk hareketine dönüştüğü andan itibaren aslında verdiği savaşı kazanmıştır. Geriye artık sadece askeri zafer kalır. Taliban’a karşı savaşan Amerika ve NATO’nun işi bundan sonra çok zor.
-Taliban yönetiminin devrilip, NATO’ya bağlı güçlerin Afganistan’a girmesiyle ülkede neler değişti? Taliban dönemiyle, Karzai yönetimi arasında bir kıyaslama yapar mısınız?
Afganistan’da bulunduğum dönemde bir bakkala girmiştim. Bakkalın sahibiyle sohbet ederken; “Taliban yönetimi zamanında Afganistan’da güvenli bir ortam vardı. Hırsızlık, yol kesme gibi olaylar yaşanmıyordu. Taliban düşüp Karzai Hükümeti kurulunca Afganistan’da huzur kalmadı. Bakkal dükkanım Taliban Hükümeti düştükten sonra 5-6 sefer hırsızlar tarafından soyuldu.” demişti. Taliban Afganistan’ı güvenli bir hale getirip; hırsızlık, yol kesme gibi faaliyetleri sona erdirdi. Afganistan gibi bir ülkede bunları başarmak çok zor. Taliban zamanında afyon üretimi Afganistan’ın tarihinde olmadığı kadar alt seviyelere indi. Hatırlarsanız bizzat Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan bir raporda 2001 yılından sonra Afganistan’daki afyon üretiminin yüzde 80 oranında arttığı ifade edilmişti. 2001 yılı tam da Taliban Hükümeti’nin devrilip NATO’ya bağlı güçlerin ülkenin yönetimini devraldığı döneme denk geliyor. Karzai döneminde Kabil’e genelev açıldı. Afgan halkı fakirdir, pek fazla kültürlü değildir; fakat dindardır. İslam’a, Afgan halkının kültürüne aykırı teşebbüsleri asla affetmez. NATO güçlerinin ve Karzai’nin İslam’a aykırı olan bu tür teşebbüsleri de Taliban’ın güçlenmesini, halkın desteğini arkasına almasını sağladı. Bugün Afganistan’ın büyük bir kısmı resmi olmasa da Taliban’ın kontrolünde. Bunu bütün dünya biliyor. Afganlılar aralarındaki davaları çözmesi için Karzai Hükümeti’nin mahkemeleri yerine, Taliban tarafından açılan mahkemelere başvuruyorlar. Bu mahkemeler resmi olmasalar da Afgan halkı arasında Karzai Hükümeti’nin mahkemelerinden daha fazla bir itibara sahipler.
Amerika ile Irak arasında yaşanan Körfez Savaşı’nı hatırlarsınız. Pentagon’un yayın haklarını CNN’e verdiği Körfez Savaşı’nı bütün dünya ABD’nin kontrolündeki CNN Kanalı’ndan seyretti. CNN savaş boyunca izleyicilere tek bir Iraklı cesedi bile göstermedi ve bu konu hakkında herhangi bir haber vermedi. Fakat savaş bitince aslında savaş esnasında 400 bine yakın Iraklının ABD’nin bombalarıyla hayatlarını kaybettiklerini öğrendik. İşte medya böyle bir şey.
-İnsanların zihinlerini, fikirlerini medya vasıtasıyla istedikleri gibi yönlendirebiliyorlar.
Evet. Ben Afganistan’daki Taliban Kamplarında son derece temiz, saf ve dindar insanlarla karşılaştım. Size bir itirafta bulunmak istiyorum. Afganistan’a gitmeden önce medyada Taliban ile ilgili yayınlanan haberler benim zihin dünyamı da etkilemişti. Taliban ifadesi benim zihnimin derinliklerinde de kimi zaman korkuya ve tedirginliğe neden oluyordu. Fakat Afganistan’a gidip Taliban’ın ileri gelen yöneticileri ve Taliban’a bağlı savaşçılarla haftalar süren görüşmeler yapınca Taliban konusunda yanıldığımı ve dünyanın da Taliban konusunda kandırıldığını fark ettim. Bir atı sebepsiz yere öldürdüğünüzde insanlar size karşı çıkarlar ve sizi bir cani olarak görürler. Fakat insanları atın bulaşıcı bir hastalık taşıdığına, eğer atı öldürmezseniz bir çok kişinin attan bulaşacak hastalık nedeniyle öleceğine ikna ederseniz atı öldürmeniz normal, hatta faydalı bir davranış olarak görülür. Siz de insanların gözünde bir cani değil de; faydalı bir iş yapmış birisi olursunuz. Amerika’ya yakın güç odaklarının kontrolü altında olan medya Taliban konusunda insanları ikna etti. İnsanlar da bulaşıcı hastalık taşıdığına inandıkları atın öldürülmesine seslerini çıkarmadılar.
Taliban Afganistan’ı yönetirken hiç hata yapmadı demiyorum. Bütün hükümetler gibi Taliban Hükümeti’nin de bazı hataları olmuştur. Fakat “Taliban Hükümeti” denilince zihnimizde niçin sadece yıkılan Buda Heykelleri canlanıyor? Bu soruyu kendimize sormamız lazım. Taliban Hükümeti zamanında İslami asalete uygun son derece önemli uygulamalar ve tavırlar da sergilendi. O dönemler Çin Yönetimi’nin zulmünden kaçan 150 kadar Uygur Türkü Afganistan’daki Taliban Hükümeti’ne sığınmıştı. Bu 150 Uygur Müslüman’ı Çin’e iade edildikleri takdirde anında idam edileceklerdi. Çin , Taliban’ın bu 150 Uygur’u kendine vermesi karşılığında Afganistan’ın en önemli yollarını son derece modern tarzda inşa edeceğini açıkladı. Ayrıca o dönemler Çin ile Taliban Hükümeti’nin arasında her hangi bir problem yoktu. Taliban Hükümeti Çin ile arasının bozulması pahasına bu insanları sırf Müslüman oldukları ve kendisine sığındıkları için Çin’e teslim etmedi. Taliban Hükümeti’nin gösterdiği bu tavrı bugün hangi İslam Ülkesi’nin yöneticisi gösterebilir?
-Amerika Taliban’ın şiddetli direnişine rağmen Afganistan’ı kontrol etme konusundaki kararlılığını sürdürüyor. Afganistan’ın kontrol altında tutulması Amerika açısında niçin bu kadar önemli? Amerika’nın Afganistan’da ne tür çıkarları var?
Hazar kaynaklarının dünyaya aktarılması için en ucuz ve en kısa yol Afganistan’daki geçitlerdir. Bu geçitler dünyanın en stratejik bölgeleri arasında sayılıyor. Amerika Afganistan’ı işgal altında tuttuğu sürece bu geçitlerden faydalanacak ve gelecekte Hazar kaynaklarını bu geçitlerden aktarmak suretiyle büyük bir gelir elde edecek. Fakat şu da unutulmamalıdır ki; Afganistan’ı işgal etmeye yeltenen devletlerin hiçbiri direnişçi bir halk olma özelliği taşıyan Afgan halkına karşı uzun süreli bir başarı sağlayamamıştır. Büyük İskender’in orduları Afganistan’ın Hayber Geçidi’ni aşamamışlardı, Çinliler de Afganistan’da durduruldular, Biritanya Ordusu Pakistan, Hindistan gibi ülkeleri pek fazla zorlanmadan işgal etmesine rağmen Afgan halkının inatçı direnişi nedeniyle bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Bir zamanlar dünyanın en büyük iki süper gücünden biri olarak gösterilen Rusya da Afgan halkı karşısında hezimete uğramış; daha sonra da çöküşe geçmişti. Muhammed İkbal Afganistan için “Asya tense, Afganistan ruhtur.” diyor. Ben tarihin tekerrür edeceğini ve Afganlıların savaşçı ve inatçı ruhunun bölgedeki yabancı güçlere karşı tekrar galip geleceğini düşünüyorum.
İstanbul’daki bir Müslüman Afganistan’daki veya Gazze’deki bir Müslüman’a kimi zaman duasıyla, kimi zaman da maddi yardımlarıyla destek olmaya çalışıyor. Ümmet-i Muhammed var oldukça Müslümanlar arasındaki dayanışma da devam edecektir. Taliban artık savaşın medya cephesinde de bir hayli profesyonelleşti. 8 dilde yayın yapan bir siteleri var. İslam Dünyası bugün Taliban’ın haklı bir savaş verdiğine geçmişe göre daha fazla inanıyor ve Taliban’a karşı duyulan sempati her geçen gün artıyor. Geçenlerde bir Arap gazetesinde okudum. Yapılan bir araştırmaya göre İslam Dünyası’nda Hamas’dan sonra insanların en çok sempati besledikleri 2. direniş grubu Taliban’mış. Taliban yöneticilerinin yaptığı açıklamalarda hedeflerinin asla sivil insanlar olmadığını vurgulamaları ve Taliban’ın daha çok NATO’ya ait askeri hedeflere saldırmasının Taliban’a duyulan desteği arttırdığını düşünüyorum. Taliban’ın önder kadrosu tarafından yapılan açıklamalarda da sık sık direnişçilerin sivil hedeflerden uzak durmaları yönünde talimatlar veriliyor.
-Taliban Amerika ile savaşacak silahları nereden buluyor?
Veziristan’dan Swat’a kadar olan bölge silah üreten fabrikalarla ünlüdür. Hatta Pakistan’a komşu olan bazı devletler de bu bölgedeki fabrikalardan silah satın alıyorlar. Taliban da silah ihtiyacını daha çok bu bölgedeki fabrikalardan sağlıyor. Ayrıca bölgedeki güçlü aşiretler de silah ve diğer ihtiyaçlar noktasında Taliban’a destek oluyorlar.
-ABD Başkanı Obama; önümüzdeki aylarda Afganistan’a 30 bin yeni asker daha göndereceklerini açıkladı. Afganistan’a 30 bin yabancı askerin daha gönderilmesi sizce direnişi nasıl etkileyecek?
3-4 yıl öncesine kadar Afganistan’dakiABD askerleri bu ülkeye tatile gelmişler gibi davranıyorlardı. Eğlence olsun diye dağlarda yürüyüşe çıkıp, kameralara poz veriyorlardı. Fakat o günler artık geçti. Askerlik yaşına gelen Amerikalı gençlerin hiçbiri Afganistan’a savaşmaya gitmek istemiyor. Amerika kamuoyu da Taliban’a karşı verilen savaşın kazanılması konusunda bir hayli umutsuzlaştı. Afgan halkını arkasına alan Taliban direnişinin askeri tedbir veya güçle durdurulması artık çok güç. Amerika Afganistan’a ne kadar asker gönderirse göndersin Afgan halkının direnişini hiçbir zaman etkisiz hale getiremeyecek.