Afganistan'daki Türk mücahid cemaati Fursan-u Muhammed'den açıklama
Afganistan'da Taliban'a bağlı olarak NATO ve Amerikan askerlerine karşı mücadele eden Türkiyeli mücahidlerin oluşturduğu Fursan-u Muhammed Cemaati gündemle ilgili sitemize bir açıklama gönderdi. Açıklamayı olduğu gibi sunuyoruz:
GenelHit: 82 / Yorum: 0 / 25 Haziran 2014 17:59
-A +A
Küresel Haber / Haber Merkezi
Hamd Allah’adır. Salat ve selam Rasûlü’ne, âline, ashabına ve onlara güzellikle tabi olan kullarının üzerine olsun. Kullarının hidayeti ve ıslahı için onların dünyevî ve uhrevî her türlü maslahatını gözeten yüce Rabbimiz, gönderdiği kitaplar ve nebilerle hataya ve yanlışa düşme sıfatı kendisinden bir an bile ayrılmayan insanlığa; hakkı ve hidayeti hatırda tutmaları ve bunları eksiksiz bir biçimde tatbik etmeleri adına onlara verdiği nimetlerin en büyüğü Kur’an-ı Azîm'i indirmiş, kıyamete kadar kendisine iman edenlere bir rehber, hidayet ve her meselenin aslının kendisinde bulunduğu bir merci’kılmış, bu apaçık kitapta dahi hataya düşülmemesi için onu, mü’minlere karşı merhametli nebisinin pak sünnetiyle şerh edip, muhafazası altına almıştır.
"Hiç şüphesiz, zikri (Kur’an’ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da biziz." (Hicr 9)
Bundan sonra yapılacak olan; bu kitabın tatbiki ve uygulanmasıyla dünya ve ahiret saadetini elde etmektir. Eğer bu kitap bugün sayısı milyarı aşan bir ümmet tarafından tatbik edilemiyorsa, sağduyu ve hassasiyetimizin ötesinde çaba ve gayretlerimizin sorgulayıcısı olmak zorundayız. Bu din için ne yapmak gerekiyorsa malla ve canla bunu ifa etmeliyiz ki; bu dinin gönderiliş amacı hasıl olsun. "O Allah ki, Resulünü hidayetle ve hak dinle bütün dinlere üstün kılmak için göndermiştir.Müşrikler hoşlanmasalar da." (Tevbe 33)
Şüphesiz İslam’ ın üstünlüğü de; insanları şu an kendisine itaate zorlayan, hali hazırda fertlerden sudur eden söz ve fiillere dün ceza, bugün mükafat verebilecek kadar keyfi bireylerden oluşmuş, bukalemun yapılı değişken kanunların alaşağı edilip, sükutu nerdeyse bir asrı bulan Kitabullah’ın değişmez yasalarının yürürlüğe konmasıyla olacaktır. Bu yüzden bu sorumluluğu yerine getirmek her müslümana vaciptir. Allah (cc) kıyamete kadar baki olan İslam dininin muhafazası ve zulmün bertaraf edilmesi için cihadı da İslam gibi kıyamete kadar sürecek bir ibadet ve vesile kıldığın rasulunun diliyle ‘cihad kıyamete kadardır’ buyruğuyla ümmete müjdelemiştir.
Türkiye’deki değerli kardeşlerimiz; Afganistan’daki kardeşleriniz olarak bu minvalde cihad ve bizatihi içinde bulunduğumuz Afgan Cihadı'nın seyri hakkında inşallah bazı bilgilendirme ve nasihatlerde bulunmuş olacağız, tevfik Allah’tandır. Önce Afgan Cihadı’nın kısa bir geçmişinden ve geldiği konumdan bahsedelim. Allah (cc) NATO-SOVYET çekişmesini İslam ümmeti’nin diriliş vesilesi kılmıştır. Şöyle ki: Afgan–Rus savaşına bizzat iştirak etmek ve maddi yarar sağlamak dünya genelindeki müslümanlar için zor bir şey değildi. Çünkü o günün dünya siyaseti dünyaya kapalı Afganistan’ a değil dünyaya meydan okuyan devletler topluluğu Sovyet Rusya ‘ya karşıydı. Hal böyle olunca dünyanın dört bir yanından gelen mücahitler Allah’ın izni ile cihadı öğrenmiş, bunun için de cemaat olmanın zaruriyetini hissetmişlerdir. Sovyet Rusya’nın da imparatorluklar mezarlığı Afganistan’a gömülmesinin ardından buradaki mücahid gruplar arasında meydana gelen ihtilaflar -ki saflarını sonradan belli edecekler- Molla Muhammed Ömer(hafizahullah) önderliğinde Taliban Hareketi’nin oluşumuna ortam hazırladı. Öte yandan yıllarını Afgan Cihadı ve ümmetinin irşadına veren Şehid Alim (inşallah) Abdullah Azzam’ın talebeleri ki başta şeyh Usame b. Laden (Allah şehadetini kabul etsin) olmak üzere ümmeti bu başıboşluktan kurtarmak ve küçük gruplar halinde resmi çetelere karşı mücadele etmek yerine cemaat halinde saf tutarak küfrün elebaşlarına karşı cihadı gerçekleştirmek için küresel cihadı ilan ettiler.
"Şüphesiz Allah, kendi yolunda, birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever." (Saf 4)
Bu menhecin ilanından sonra hedef küfrün önderi ABD idi. Şeyh Usame b. Laden ve cemaatinin uzun cihad tecrübesi ABD’nin Afganistan’a çekilmesini öngörüyordu. Bunu da hafızalardan silinmeyecek Manhattan Gazvesi (ikiz kuleler saldırısı) ile gerçekleştiriyorlardı. Şimdi Afganistan cihadının geldiği konum Allah (cc)’nun cihad önderlerimizi, fikir ve menheclerini; elde etmek istedikleri hedeflere muvaffak kıldığını (inşallah) gösteriyor. Allah onlardan razı olsun. İkiz kuleler saldırılarının hemen ardından 40’tan fazla ülke askerinin katılımıyla asrın ahzab orduları Afganistan’a saldırdı.10 yılı aşan Afganistan Cihadı'nın geride kalmasıyla İslam ümmetinin cihad tecrübesi bir hayli arttı, bunun semeresi olarak Allah (cc)'nun düşmanları bozguna uğradı ve uğramaya da devam ediyor. Şimdilerde ABD ve NATO, önden gönderdiği tabutlardan sonra askeri malzeme ve lojistiği nereden, nasıl çıkaracağının hesaplarını yapıyor. Yenilginin hissedilmesiyle beraber geldikleri gibi hızla kaçmanın hesaplarını yapıyorlar. Şüphesiz Afgan Cihadı ABD ve Avrupa’yı ekonomik krizin eşiğine getirdi. Yunanistan, İtalya ve diğer ülkelerin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılardan haberi olmayan yok.
"Gerçek şu ki, inkar edenler, (insanları) Allah’ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar;bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır,sonra bozguna uğratılacaklardır. İnkar edenler sonunda cehenneme sürülüp toplanacaklardır." (Enfal 36)
Bu yenilginin itirafından sonra her savaş söylentisinin ardından özellikle ABD politikalarına pek sıcak bakmayan Avrupa ve ABD halklarının ellerindeki ‘savaşa hayır‘ pankartları Allah (cc)’nun ayetinin kafirlerin ahvalleriyle tefsirinden başka bir şey değildir. Bilhassa Afganistan’daki kardeşleriniz olarak bizzat müşahade ettiğimiz şey; Biiznillahi Teala, Taliban'ın hızlı bir şekilde yeniden devlet olmaya doğru hızla yol almasıdır. Afgan halkının gözünü boyamak için Karzai rejiminin sona erip sıradaki işbirlikçinin 25 milyonluk Afganistan’da, 7 milyon seçmenin 1 milyona varamayan toplam oy kullanımıyla başa gelmesi, bir çığ gibi büyüyen Taliban Hareketi karşısında pek de etkili olamayacağını gösteriyor.
Her geçen gün yeni bölgeler Taliban’ın hakimiyet alanına dahil oluyor ve bu bölgelere Afganistan İslam Emirliği tarafından valiler atanıyor. Paralı Mürted Afgan ordusuna gelince; her ne kadar Taliban’la savaşsa da içlerinden rütbeli polis ve askerler de dahil olmak üzere -ki ABD ve Afgan İstihbaratlarınca gayet iyi biliniyor- şimdiden Taliban’dan eman istiyorlar. Afgan Ordusu’ndan ve Emniyetinden ayrılıp silahlarıyla Taliban’a katılanlar yeterince malum. Ayrıca Afgan Ordusu’na sızıp yeri geldikçe NATO askerlerini cehenneme yollayan Taliban mücahidlerinin sayısı da belli değil! ABD askerlerinin Kur’an yakma, Peygamber(as)’a hakaret gibi mel’un olaylarla yeterince hassasiyetleri sarsılan Afgan halkının da mürtetlere ve NATO askerlerine karşı saldırıları düşünüldüğünde ABD’nin geride kimi bırakacağı sorusunun akla getirdiği cevap kafirler için pek de tatmin edici değil. Taliban’a destek veren onurlu Afgan Halkı mı? Karzai kuklasının yıllardır yapamadığını yapmaya çalışacak yeni işbirlikçi mi, yoksa kendisine silah doğrultması muhtemel olduğu için tahtadan silahlarla eğitim verdikleri Afgan askerleri mi? İnşallah Afganistan’ın fethine doğru Ensar kardeşlerimizle yapılan son hazırlık dönemlerinden birinin içerisindeyiz. Ensar’ın sevgisini ve takdirini kazanan kardeşlerimiz, şu anda Afganistan’da kafirlere ağır darbeler vurmak için Taliban tarafından birçok bölgeye davet edilmekte…
Biz biliyoruz ki Ensar ve Muhacirin omuz omuza cihadı tekele alınacak bir cihad değildir. Bunda mücahid kardeşlerimizin ve şehitlerimizin payı büyük. Aynı şekilde bu vacibin tamamlanması için maddi ve manevi desteğini esirgemeyen siz değerli kardeşlerimizin Allah(cc)’un rızasını umarak gönderdiği yardımlar elhamdülillah cihadımızı sürdürmekte bizlere büyük destek olmakta. Gönderdiğiniz kurbanların buradaki mücahidlere ve halka dağıtılması sonucu aramızda samimi ve güzel ilişkiler oluşmakta bu da cihadın bir halk hareketi olarak büyümesini zaruri kılmakta. Rabbim dualarınızı ve yardımlarınızı kabul buyursun. Yardımlarınızın devamı ve artması, girilen bu son virajlarda kafirlere vurulacak darbenin büyüklüğüyle oldukça alakalı. Fetih yaklaştı demek daha çok gayret ve çaba demektir; iş bitti, her şey tamam sonuçlarını çıkarmak akıl karı bir şey değil. Sünnetullah gereği İman-Küfür Savaşı kıyamete dek sürecektir. Hatta ABD ve NATO‘nun gidişine kesin bakılırken başta Kabil olmak üzere Afganistan’ın bazı vilayetlerine Hindistan askerleri yerleşti ve zamanla sayılarının artması düşünülüyor. Yani kafirler İslam Ümmeti’nin Cihad Mektebi Afganistan’ı boş bırakmak istemiyor fakat Allah nurunu tamamlayacaktır, bunda hiçbir şüphe yok. Bunun için bazı çevrelerce kasıtlı veya kasıtsız Türkiye’deki kardeşlerimizi yanlış bilgilendirmeye yönelik "Afgan Cihadı bitti" söylemleri cihadın ne demek olduğunu bilen çevrelerce gülünecek bir fıkra mesabesinde olmaktan öteye gidememektedir. Kardeşlerimize bu konudaki tavsiyemiz şudur; bir beldedeki cihadın gidişatı ve seyri hakkında sahih bilgi sahibi olmak isterlerse, bu bilgileri o beldede bulunan cemaatlerden edinmeleri usulen daha sahihtir. Biz de Afganistan’daki Fursan-u Muhammed Cemaati olarak bu söylem ve safsataların ileride daha kötü sonuçlar doğuracağı ihtimalinden dolayı siz Türkiye’deki kardeşlerimizi yeri geldikçe bilgilendireceğiz inşallah. Öte yandan uzun zamandan beri Şam’da devam etmekte olan fitneler hakkında kardeşlerimize bazı nasihatlerde bulunmak istiyoruz.
Fitnelerden dolayı birçok kardeşimiz Allah yolunda malını ve canını esirgememekle beraber kenara çekilme gereği hissettiler. Elhamdülillah Rabbim yine de birçok kardeşimize Şam’da cihadını sürdürmeyi nasip ediyor. Hala orada mücadele eden kardeşlerimizin sayısı oldukça yüksek.Yine de Allah muhafaza ilerleyen zamanlarda -inşaallah fitneler sona erer- müslüman kardeşlerine karşı hataya düşmesi muhtemel kardeşlerimize ve Şam Cihadı’na herhangi bir yolla fayda sağlamaya çalışan kardeşlerimize diyoruz ki; Allah(cc)Kitabı’nın bir çok yerinde arza Salih kullarını varis kılacağını müjdelemiştir.
"Andolsun ki;Zikir’den sonra Zebur’da da yazdık ki:Yeryüzüne ancak salih kullarım varis olur." (Enbiya 105)
"Allah; içinizden iman edip salih amel işleyenlere vaad etti ki: Onlardan öncekileri nasıl halef kıldı ise omları da yeryüzüne halef kılacak ve onlar için beğendiği dini temelli yerleştirecek, korkularını emniyete çevirecektir. Çünkü onlar, bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim de bundan sonra inkar ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir." (Nur 55)
Rabbimizin hak vaadi yeri geldiğinde gerçekleşecektir. Bize düşen bu vaadi hak eden kulların sıfatlarıyla sıfatlanıp sahih cihad menheciyle hareket etmektir.Tavsiyemiz cihadı Yemen, Somali, Cezayir başta olmak üzere dünyaya yayan İslam Ümmeti’nin başındaki belaların def’i için hicreti ve hizmeti kimimizin ömrünü dahi aşan fedakar cihad önderlerimize ve menheclerine tabi olmamızdır. Hiç kuşkusuz bunların kim olduğundan kimsenin şüphesi yoktur. Bir kişi veya cemaat hakkında ehlinden bir açıklama ve beyyine olmadıkça ileri geri konuşulması Müslümanın ahlakından değildir. Bilmediğimiz şeyleri konuşma hususunda Allah’dan korkalım. Rabbimizden başta Şeyh Eymen Ez-Zevahiri olmak üzere tüm dünyadaki mücahid liderlerimize Allah’dan ayaklarına sebat vermesini ve onları muhafaza etmesini diliyoruz. Bizim zahiren gördüğümüz şey bize cihadın gerekliliğini, ifrata ve tefrite kaçmadan Allah yolunda sebatla cihad etmeyi bu önderler öğrettiler. Her şey yolunda giderken ve İslam Ümmeti izzetini yeniden elde ederken bazı Müslüman çevrelerin önderlerimizi ve menheclerini eleştirmeleri pek de insaflı görünmüyor. Bundan bir iki sene evvel Şam sokaklarında tağutların zulmüne uğrarken, zayıflığımızdan ve güçsüzlüğümüzden dolayı ses çıkaramadığımız bu zalimlere bu gün göğsümüzü kabartan darbeler vurabiliyorsak Rabbimize şükredelim ve bu cihad nimetinin kendi ellerimizle işlediklerimizden dolayı gitmesinden korkalım. Sakın Müslüman kanını akıtma hususunda cesur olmayalım:
Ebu’l-Hakem el-Beceli anlatıyor: ‘Ebu Hüreyre ve Ebu Said (radıyallahu anhüma)'yı dinledim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle dediğini müzakere ediyorlardı: 'Eğer sema(melekler) ve arz ehli, bir mü’minin kanına (haksız yere dökmede) iştirak etselerdi, Allah her ikisini birden cehenneme atardı.’ (Tirmizi, Diyat 8)
Ebu Musa ve İbnu Ömer radıyallahu anhuma anlatıyor: ”Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: ”Kim bize karşı silah taşırsa bizden değildir.” (Buhari, Fiten7; Müslim, İman 163, (100); Tirmizi, Hudud 26)
Abdullah İbnu Mes’ud (radıyallahu anh) anlatıyor: ”Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Müslümana sövmek fısktır, onunla çarpışmak da küfürdür.” (Buhari,fiten 8,İman 36, Edeb 44;Müslim,İman 116,(64);Tirmizi,İman15,(2636);Nesai,Tahrim 27)
Resulullah (sav) bu denli açık teberrisi ve tehdidi bu cürmün büyüklüğü hakkında yeterince bilgi veriyor. Şam’ın fazileti hizipte, meşrepte ve kardeş kanında değil, Mehdi (as), komutası ve İsa (as)’ın nuzulü ile gerçekleşecek vahdettir. Şam ayrılık ve isyan yurdu değil, vahdet ve itaat diyarıdır. Bu yüzden ÜMMETİN VAHDETİ’nin önüne geçebilecek her türlü davranış ve sözden kaçınalım.
Ey Rabbimiz!
Tüm dünyadaki kardeşlerimizi muhafaza et, onları koru! Katına aldıklarının şehadetlerini kabul et, hala cihad etmekte olan kardeşlerimize sebat ver. Esir kardeşlerimizi karanlık hücrelerden nurlara çıkar. Afganistan’daki, Şam’daki ve bütün diğer cihad beldelerindeki kullarına yakın fetihler nasip et. Bizleri Mehdi (as)’ın ordusuna tabi olan ve ondan ayrılmayan mücahidlerden kıl! AMİN.
FURSAN-I MUHAMMED CEMAATİ
Kaynak : Küresel Haber
Afganistan'da Taliban'a bağlı olarak NATO ve Amerikan askerlerine karşı mücadele eden Türkiyeli mücahidlerin oluşturduğu Fursan-u Muhammed Cemaati gündemle ilgili sitemize bir açıklama gönderdi. Açıklamayı olduğu gibi sunuyoruz:
GenelHit: 82 / Yorum: 0 / 25 Haziran 2014 17:59
-A +A
Küresel Haber / Haber Merkezi
Hamd Allah’adır. Salat ve selam Rasûlü’ne, âline, ashabına ve onlara güzellikle tabi olan kullarının üzerine olsun. Kullarının hidayeti ve ıslahı için onların dünyevî ve uhrevî her türlü maslahatını gözeten yüce Rabbimiz, gönderdiği kitaplar ve nebilerle hataya ve yanlışa düşme sıfatı kendisinden bir an bile ayrılmayan insanlığa; hakkı ve hidayeti hatırda tutmaları ve bunları eksiksiz bir biçimde tatbik etmeleri adına onlara verdiği nimetlerin en büyüğü Kur’an-ı Azîm'i indirmiş, kıyamete kadar kendisine iman edenlere bir rehber, hidayet ve her meselenin aslının kendisinde bulunduğu bir merci’kılmış, bu apaçık kitapta dahi hataya düşülmemesi için onu, mü’minlere karşı merhametli nebisinin pak sünnetiyle şerh edip, muhafazası altına almıştır.
"Hiç şüphesiz, zikri (Kur’an’ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da biziz." (Hicr 9)
Bundan sonra yapılacak olan; bu kitabın tatbiki ve uygulanmasıyla dünya ve ahiret saadetini elde etmektir. Eğer bu kitap bugün sayısı milyarı aşan bir ümmet tarafından tatbik edilemiyorsa, sağduyu ve hassasiyetimizin ötesinde çaba ve gayretlerimizin sorgulayıcısı olmak zorundayız. Bu din için ne yapmak gerekiyorsa malla ve canla bunu ifa etmeliyiz ki; bu dinin gönderiliş amacı hasıl olsun. "O Allah ki, Resulünü hidayetle ve hak dinle bütün dinlere üstün kılmak için göndermiştir.Müşrikler hoşlanmasalar da." (Tevbe 33)
Şüphesiz İslam’ ın üstünlüğü de; insanları şu an kendisine itaate zorlayan, hali hazırda fertlerden sudur eden söz ve fiillere dün ceza, bugün mükafat verebilecek kadar keyfi bireylerden oluşmuş, bukalemun yapılı değişken kanunların alaşağı edilip, sükutu nerdeyse bir asrı bulan Kitabullah’ın değişmez yasalarının yürürlüğe konmasıyla olacaktır. Bu yüzden bu sorumluluğu yerine getirmek her müslümana vaciptir. Allah (cc) kıyamete kadar baki olan İslam dininin muhafazası ve zulmün bertaraf edilmesi için cihadı da İslam gibi kıyamete kadar sürecek bir ibadet ve vesile kıldığın rasulunun diliyle ‘cihad kıyamete kadardır’ buyruğuyla ümmete müjdelemiştir.
Türkiye’deki değerli kardeşlerimiz; Afganistan’daki kardeşleriniz olarak bu minvalde cihad ve bizatihi içinde bulunduğumuz Afgan Cihadı'nın seyri hakkında inşallah bazı bilgilendirme ve nasihatlerde bulunmuş olacağız, tevfik Allah’tandır. Önce Afgan Cihadı’nın kısa bir geçmişinden ve geldiği konumdan bahsedelim. Allah (cc) NATO-SOVYET çekişmesini İslam ümmeti’nin diriliş vesilesi kılmıştır. Şöyle ki: Afgan–Rus savaşına bizzat iştirak etmek ve maddi yarar sağlamak dünya genelindeki müslümanlar için zor bir şey değildi. Çünkü o günün dünya siyaseti dünyaya kapalı Afganistan’ a değil dünyaya meydan okuyan devletler topluluğu Sovyet Rusya ‘ya karşıydı. Hal böyle olunca dünyanın dört bir yanından gelen mücahitler Allah’ın izni ile cihadı öğrenmiş, bunun için de cemaat olmanın zaruriyetini hissetmişlerdir. Sovyet Rusya’nın da imparatorluklar mezarlığı Afganistan’a gömülmesinin ardından buradaki mücahid gruplar arasında meydana gelen ihtilaflar -ki saflarını sonradan belli edecekler- Molla Muhammed Ömer(hafizahullah) önderliğinde Taliban Hareketi’nin oluşumuna ortam hazırladı. Öte yandan yıllarını Afgan Cihadı ve ümmetinin irşadına veren Şehid Alim (inşallah) Abdullah Azzam’ın talebeleri ki başta şeyh Usame b. Laden (Allah şehadetini kabul etsin) olmak üzere ümmeti bu başıboşluktan kurtarmak ve küçük gruplar halinde resmi çetelere karşı mücadele etmek yerine cemaat halinde saf tutarak küfrün elebaşlarına karşı cihadı gerçekleştirmek için küresel cihadı ilan ettiler.
"Şüphesiz Allah, kendi yolunda, birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever." (Saf 4)
Bu menhecin ilanından sonra hedef küfrün önderi ABD idi. Şeyh Usame b. Laden ve cemaatinin uzun cihad tecrübesi ABD’nin Afganistan’a çekilmesini öngörüyordu. Bunu da hafızalardan silinmeyecek Manhattan Gazvesi (ikiz kuleler saldırısı) ile gerçekleştiriyorlardı. Şimdi Afganistan cihadının geldiği konum Allah (cc)’nun cihad önderlerimizi, fikir ve menheclerini; elde etmek istedikleri hedeflere muvaffak kıldığını (inşallah) gösteriyor. Allah onlardan razı olsun. İkiz kuleler saldırılarının hemen ardından 40’tan fazla ülke askerinin katılımıyla asrın ahzab orduları Afganistan’a saldırdı.10 yılı aşan Afganistan Cihadı'nın geride kalmasıyla İslam ümmetinin cihad tecrübesi bir hayli arttı, bunun semeresi olarak Allah (cc)'nun düşmanları bozguna uğradı ve uğramaya da devam ediyor. Şimdilerde ABD ve NATO, önden gönderdiği tabutlardan sonra askeri malzeme ve lojistiği nereden, nasıl çıkaracağının hesaplarını yapıyor. Yenilginin hissedilmesiyle beraber geldikleri gibi hızla kaçmanın hesaplarını yapıyorlar. Şüphesiz Afgan Cihadı ABD ve Avrupa’yı ekonomik krizin eşiğine getirdi. Yunanistan, İtalya ve diğer ülkelerin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılardan haberi olmayan yok.
"Gerçek şu ki, inkar edenler, (insanları) Allah’ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar;bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır,sonra bozguna uğratılacaklardır. İnkar edenler sonunda cehenneme sürülüp toplanacaklardır." (Enfal 36)
Bu yenilginin itirafından sonra her savaş söylentisinin ardından özellikle ABD politikalarına pek sıcak bakmayan Avrupa ve ABD halklarının ellerindeki ‘savaşa hayır‘ pankartları Allah (cc)’nun ayetinin kafirlerin ahvalleriyle tefsirinden başka bir şey değildir. Bilhassa Afganistan’daki kardeşleriniz olarak bizzat müşahade ettiğimiz şey; Biiznillahi Teala, Taliban'ın hızlı bir şekilde yeniden devlet olmaya doğru hızla yol almasıdır. Afgan halkının gözünü boyamak için Karzai rejiminin sona erip sıradaki işbirlikçinin 25 milyonluk Afganistan’da, 7 milyon seçmenin 1 milyona varamayan toplam oy kullanımıyla başa gelmesi, bir çığ gibi büyüyen Taliban Hareketi karşısında pek de etkili olamayacağını gösteriyor.
Her geçen gün yeni bölgeler Taliban’ın hakimiyet alanına dahil oluyor ve bu bölgelere Afganistan İslam Emirliği tarafından valiler atanıyor. Paralı Mürted Afgan ordusuna gelince; her ne kadar Taliban’la savaşsa da içlerinden rütbeli polis ve askerler de dahil olmak üzere -ki ABD ve Afgan İstihbaratlarınca gayet iyi biliniyor- şimdiden Taliban’dan eman istiyorlar. Afgan Ordusu’ndan ve Emniyetinden ayrılıp silahlarıyla Taliban’a katılanlar yeterince malum. Ayrıca Afgan Ordusu’na sızıp yeri geldikçe NATO askerlerini cehenneme yollayan Taliban mücahidlerinin sayısı da belli değil! ABD askerlerinin Kur’an yakma, Peygamber(as)’a hakaret gibi mel’un olaylarla yeterince hassasiyetleri sarsılan Afgan halkının da mürtetlere ve NATO askerlerine karşı saldırıları düşünüldüğünde ABD’nin geride kimi bırakacağı sorusunun akla getirdiği cevap kafirler için pek de tatmin edici değil. Taliban’a destek veren onurlu Afgan Halkı mı? Karzai kuklasının yıllardır yapamadığını yapmaya çalışacak yeni işbirlikçi mi, yoksa kendisine silah doğrultması muhtemel olduğu için tahtadan silahlarla eğitim verdikleri Afgan askerleri mi? İnşallah Afganistan’ın fethine doğru Ensar kardeşlerimizle yapılan son hazırlık dönemlerinden birinin içerisindeyiz. Ensar’ın sevgisini ve takdirini kazanan kardeşlerimiz, şu anda Afganistan’da kafirlere ağır darbeler vurmak için Taliban tarafından birçok bölgeye davet edilmekte…
Biz biliyoruz ki Ensar ve Muhacirin omuz omuza cihadı tekele alınacak bir cihad değildir. Bunda mücahid kardeşlerimizin ve şehitlerimizin payı büyük. Aynı şekilde bu vacibin tamamlanması için maddi ve manevi desteğini esirgemeyen siz değerli kardeşlerimizin Allah(cc)’un rızasını umarak gönderdiği yardımlar elhamdülillah cihadımızı sürdürmekte bizlere büyük destek olmakta. Gönderdiğiniz kurbanların buradaki mücahidlere ve halka dağıtılması sonucu aramızda samimi ve güzel ilişkiler oluşmakta bu da cihadın bir halk hareketi olarak büyümesini zaruri kılmakta. Rabbim dualarınızı ve yardımlarınızı kabul buyursun. Yardımlarınızın devamı ve artması, girilen bu son virajlarda kafirlere vurulacak darbenin büyüklüğüyle oldukça alakalı. Fetih yaklaştı demek daha çok gayret ve çaba demektir; iş bitti, her şey tamam sonuçlarını çıkarmak akıl karı bir şey değil. Sünnetullah gereği İman-Küfür Savaşı kıyamete dek sürecektir. Hatta ABD ve NATO‘nun gidişine kesin bakılırken başta Kabil olmak üzere Afganistan’ın bazı vilayetlerine Hindistan askerleri yerleşti ve zamanla sayılarının artması düşünülüyor. Yani kafirler İslam Ümmeti’nin Cihad Mektebi Afganistan’ı boş bırakmak istemiyor fakat Allah nurunu tamamlayacaktır, bunda hiçbir şüphe yok. Bunun için bazı çevrelerce kasıtlı veya kasıtsız Türkiye’deki kardeşlerimizi yanlış bilgilendirmeye yönelik "Afgan Cihadı bitti" söylemleri cihadın ne demek olduğunu bilen çevrelerce gülünecek bir fıkra mesabesinde olmaktan öteye gidememektedir. Kardeşlerimize bu konudaki tavsiyemiz şudur; bir beldedeki cihadın gidişatı ve seyri hakkında sahih bilgi sahibi olmak isterlerse, bu bilgileri o beldede bulunan cemaatlerden edinmeleri usulen daha sahihtir. Biz de Afganistan’daki Fursan-u Muhammed Cemaati olarak bu söylem ve safsataların ileride daha kötü sonuçlar doğuracağı ihtimalinden dolayı siz Türkiye’deki kardeşlerimizi yeri geldikçe bilgilendireceğiz inşallah. Öte yandan uzun zamandan beri Şam’da devam etmekte olan fitneler hakkında kardeşlerimize bazı nasihatlerde bulunmak istiyoruz.
Fitnelerden dolayı birçok kardeşimiz Allah yolunda malını ve canını esirgememekle beraber kenara çekilme gereği hissettiler. Elhamdülillah Rabbim yine de birçok kardeşimize Şam’da cihadını sürdürmeyi nasip ediyor. Hala orada mücadele eden kardeşlerimizin sayısı oldukça yüksek.Yine de Allah muhafaza ilerleyen zamanlarda -inşaallah fitneler sona erer- müslüman kardeşlerine karşı hataya düşmesi muhtemel kardeşlerimize ve Şam Cihadı’na herhangi bir yolla fayda sağlamaya çalışan kardeşlerimize diyoruz ki; Allah(cc)Kitabı’nın bir çok yerinde arza Salih kullarını varis kılacağını müjdelemiştir.
"Andolsun ki;Zikir’den sonra Zebur’da da yazdık ki:Yeryüzüne ancak salih kullarım varis olur." (Enbiya 105)
"Allah; içinizden iman edip salih amel işleyenlere vaad etti ki: Onlardan öncekileri nasıl halef kıldı ise omları da yeryüzüne halef kılacak ve onlar için beğendiği dini temelli yerleştirecek, korkularını emniyete çevirecektir. Çünkü onlar, bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim de bundan sonra inkar ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir." (Nur 55)
Rabbimizin hak vaadi yeri geldiğinde gerçekleşecektir. Bize düşen bu vaadi hak eden kulların sıfatlarıyla sıfatlanıp sahih cihad menheciyle hareket etmektir.Tavsiyemiz cihadı Yemen, Somali, Cezayir başta olmak üzere dünyaya yayan İslam Ümmeti’nin başındaki belaların def’i için hicreti ve hizmeti kimimizin ömrünü dahi aşan fedakar cihad önderlerimize ve menheclerine tabi olmamızdır. Hiç kuşkusuz bunların kim olduğundan kimsenin şüphesi yoktur. Bir kişi veya cemaat hakkında ehlinden bir açıklama ve beyyine olmadıkça ileri geri konuşulması Müslümanın ahlakından değildir. Bilmediğimiz şeyleri konuşma hususunda Allah’dan korkalım. Rabbimizden başta Şeyh Eymen Ez-Zevahiri olmak üzere tüm dünyadaki mücahid liderlerimize Allah’dan ayaklarına sebat vermesini ve onları muhafaza etmesini diliyoruz. Bizim zahiren gördüğümüz şey bize cihadın gerekliliğini, ifrata ve tefrite kaçmadan Allah yolunda sebatla cihad etmeyi bu önderler öğrettiler. Her şey yolunda giderken ve İslam Ümmeti izzetini yeniden elde ederken bazı Müslüman çevrelerin önderlerimizi ve menheclerini eleştirmeleri pek de insaflı görünmüyor. Bundan bir iki sene evvel Şam sokaklarında tağutların zulmüne uğrarken, zayıflığımızdan ve güçsüzlüğümüzden dolayı ses çıkaramadığımız bu zalimlere bu gün göğsümüzü kabartan darbeler vurabiliyorsak Rabbimize şükredelim ve bu cihad nimetinin kendi ellerimizle işlediklerimizden dolayı gitmesinden korkalım. Sakın Müslüman kanını akıtma hususunda cesur olmayalım:
Ebu’l-Hakem el-Beceli anlatıyor: ‘Ebu Hüreyre ve Ebu Said (radıyallahu anhüma)'yı dinledim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle dediğini müzakere ediyorlardı: 'Eğer sema(melekler) ve arz ehli, bir mü’minin kanına (haksız yere dökmede) iştirak etselerdi, Allah her ikisini birden cehenneme atardı.’ (Tirmizi, Diyat 8)
Ebu Musa ve İbnu Ömer radıyallahu anhuma anlatıyor: ”Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: ”Kim bize karşı silah taşırsa bizden değildir.” (Buhari, Fiten7; Müslim, İman 163, (100); Tirmizi, Hudud 26)
Abdullah İbnu Mes’ud (radıyallahu anh) anlatıyor: ”Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Müslümana sövmek fısktır, onunla çarpışmak da küfürdür.” (Buhari,fiten 8,İman 36, Edeb 44;Müslim,İman 116,(64);Tirmizi,İman15,(2636);Nesai,Tahrim 27)
Resulullah (sav) bu denli açık teberrisi ve tehdidi bu cürmün büyüklüğü hakkında yeterince bilgi veriyor. Şam’ın fazileti hizipte, meşrepte ve kardeş kanında değil, Mehdi (as), komutası ve İsa (as)’ın nuzulü ile gerçekleşecek vahdettir. Şam ayrılık ve isyan yurdu değil, vahdet ve itaat diyarıdır. Bu yüzden ÜMMETİN VAHDETİ’nin önüne geçebilecek her türlü davranış ve sözden kaçınalım.
Ey Rabbimiz!
Tüm dünyadaki kardeşlerimizi muhafaza et, onları koru! Katına aldıklarının şehadetlerini kabul et, hala cihad etmekte olan kardeşlerimize sebat ver. Esir kardeşlerimizi karanlık hücrelerden nurlara çıkar. Afganistan’daki, Şam’daki ve bütün diğer cihad beldelerindeki kullarına yakın fetihler nasip et. Bizleri Mehdi (as)’ın ordusuna tabi olan ve ondan ayrılmayan mücahidlerden kıl! AMİN.
FURSAN-I MUHAMMED CEMAATİ
Kaynak : Küresel Haber