Aleykum selam we rahmetullahi we berakatuh ;
Hadis şöyledir :
Abdullah b. Hubşiyy'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Her kim arabistan kirazı ağacını keserse, Allah onu başı üzeri cehenneme atsın."
(Ebu Davud, Edeb, Bab 158 - 159, Hadis no: 5239)
Hasen hadis
Ebu Dâvud, bu hadisle ilgili susm(ayı tercih etm)iştir. Ona göre bu hadis sahihtir.
Ebu Davud'a bu hadisin manası soruldu. O da: Bu hadis, muhtasar (kısaltılmış olup aslı şu şekilde)dir:
“Kim çölde yolcuların ve hayvanların gölgelendiği bir sidr (ağacın)ı boş yere, haksız olarak keserse, Allah onu başı üzere cehenneme atsın."
Ebu Davud'a bu hadisin manası soruldu da: "Bu hadis muhtasardır (kısaltılmıştır); her kim çölde yolcuların ve hayvanların gölgelendiği bir Arabistan kirazı ağacını boş yere, haksız olarak keserse Allah onun başını cehenneme atsın, manasına gelmektedir" cevabını verdi.
Heysemî, Aişe (r.anha) yoluyla Rasulullah (s.a.v)'in şöyle buyurduğu geçmektedir: "
"Sidr (ağacın)ı kesen kimseler, cehenneme yüz üstü atılırlar."
(Heysemî'nin, Mecmâu'z-Zevaid, 8/115; Taberânî, el-Evsat, (5/379)'da rivayet etmiştir. Hadisin ravileri, tamamen sikadır."
Bu hadis Taberânî'nin Mu'cem'inde "Her kim Harem sınırları içinde bulunan Arabistan kirazı ağaçlarından birini keserse..." şeklinde rivayet edilmiştir.
Suyûtî (ö. 911/1505), "el-Câmiu's-Sağîr"de Ebu Davud'un naklettiği hadisi zikretmiş ve bu hadisi, onun "Sünen"i ile Ziyâuddîn el-Makdisî'nin "el-Muhtâre" adlı eserine dayandırmıştır.
"el-Câmiu's-Sağîr"in sarihi Munâvî (ö. 1031/1622)'de, Feyzu'l-Kadîr, 6/106'da (konu ile ilgili olarak) der ki: "Musannif'in (konu ile ilgili) sözünün zannının aksine, bu hadisi, Nesâî-"el-Kubrâ", (5/182 ç.)'de rivayet etmiştir. Çünkü bu hadisi, Nesâî'nin "es-Suğrâ"sında bulamadığını Siyer (8611)'de rivayet etmiştir. Hadisin senedinde, Saîd b. Muhammed b. Cubeyr b. Mut'im yer almaktadır. İbnu'l-Kattân, bu ravi ile ilgili olarak: 'Bunun durumu bilinmemektedir. Onun ancak nesebi ve evi bilinmektedir. Bir topluluk, ondan rivayette bulunmuştur. İşte bundan dolayı hadis, sahih değil de hasendir' demiştir. Bu hadisi, Taberânî belli bir senedle rivayet etmiştir. Heysemî'de, bu hadisin senedinde geçen ravilerin, sika kimseler olduğunu belirtmiştir."
Husâm el-Kudsî'nin, İntikâdu'l-Muğnî, s. 42'de geçtiğine göre: Hafız İbn Himmât ed-Dımeşkî, "et-Tenkît ve'l-İfâde"de (konu ile ilgili olarak) şöyle der: "(Bu hadisi Ebu Dâvud, Edeb 108-109 (5239)'de ve Beyhaki de, Sunenu'l-Kubrâ, (6/140 ç.)'da Abdullah İbn Hubşî'den merfu' olarak rivayet etmiştir. Bununla ilgili lafızları farklı pek çok hadis vardır. Beyhakî, bu hadisleri nakledip peşi sırada: 'Birincisi hariç bütün hadisler, munkatı' ve zayıftır. Saîd'in, bu hadisi, Abdullah İbn Hubşî'den işitib işitmediğini bilmiyorum' demiştir.
(İbn Himmât sözüne devamla der ki : Derim ki: Hadisin bütün bu geliş yollarının tamamı, hadisi, hasen derecesinden aşağıya inmesini gerektirmez. Çünkü hadisin bütün geliş yollarında, yalancılıkla suçlanan hiç kimse yoktur. Ayrıca hafızın, bazı eserlerinde; 'Ziyâuddîn el-Makdisî, bu hadisi, sahih kabul etmiştir' ifadesi kullandığını gördüm. Suyûti’nin, söz konusu hadis hakkında bir cûz'ü bulunmaktadır."
Derim ki: Bu; Suyûtî'nin, el-Hâvî li'1-Fetâvâ, 2/117-123'de Uyuşukluğunun kalkması, sîdr (ağacın)ı kesmektendir" şeklinde geçmektedir.
Taberânî'nin bu rivayeti mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte geçen arabistan kirazı ağacıyla, Mekke'nin Harem sınırları içerisinde bulunan arabistan kirazı ağaçlarının kastedilmiş olduğunu açıklığa kavuşturmaktadır.
Musannif Ebu Davud'a göre ise bu hadis-i şerifte kesilmesi yasaklanan Arabistan kirazı ağacından maksat, çölde bitip de yolcuların ve hayvanların gölgesinde dinlendikleri için onları kesmek yasaklanmıştır.
Bazıları da "bu kelimeyle çölde yetişip de yolcuların ve hayvanların gölgesinde dinlendikleri arabistan kirazı ağaçlan kasdedilmiş olabileceği gibi, herhangi bir şahsın mülkiyetinde olan arabistan kirazı ağaçları da kasd edilmiş olabilir" demişlerdir.
Fakat şurası bir gerçek ki, bu hadis muzdaribdir. Çünkü Urve b. ez-Zubeyr'den rivayet edilen birçok hadis-i şeriften, O'nun arabistan kirazı ağaçlarını kesip kapı yaptığı anlaşılmaktadır. Urvet b. Zubeyr'in oğlu Hişam ise bu konuda şöyle demiştir:
"İşte bu kapılar var ya bunlar babamın kestiği arabistan kirazı ağacından yapılmıştır ve ilim erbabı onu kesmenin caiz olduğunda ittifak etmişlerdir. " (İbn Esir, en-Nihaye, II, 353-354 ve biraz sonra gelecek olan 5241 no'Iu hadis.)
Mirkatu's-Suûd isimli eserde ise şöyle denilmektedir:
"Ebu Sevr dedi ki: Ben Ebu Abdullah Eş-Şafiî'ye arabistan kirazı ağacını kesmenin hükmünü sordum da;
Bunda bir sakınca yoktur, dedi ve Peygamber'in: "Onu arabistan kirazı ağacıyla karıştırılmış olan su ile guslettiriniz" (Buharı, cenâiz 8-9, 13, 15, 18 20-21, sayd 20-21; Müslim, Hacc 93, 94, 96-97, 99, 100-102 Ebû Davud, tahare 129-130, cenaiz 29, 80; Tirmizî, cenaiz 15) hadisini delil getirdi"
Hattabî'nin özel notlarında da bu mevzuda şu açıklama vardır. "Muzenî'ye Arabistan kirazı ağaçlarını kesmenin hükmü soruldu da şu cevabı verdi:
Öyle zannediyorum ki . Peygamberin arabistan kirazı ağacım kesenlerin cehenneme gitmesi için yaptığı bu beddua, bir şahsın ya da bir yetimin özel arabistan kirazı ağaçlarını kesen kimselerle ilgilidir. Fakat meclise sonradan gelen bir kimse Peygamber'in bu bedduayı niçin yaptığını anlayamadığı için hadisi noksan aktarmıştır."
Bütün bu açıklamalardan anlaşılıyor ki: Mekke veya Medine haremi sınırları dışında olan, yahutta başkasının mülkünde bulunmayan bir arabistan kirazı ağacını kesmekte herhangi bir sakınca yoktur.
Ukaylî der ki: "Sidr ağacını kesmeyi yasaklama hususunda gelen hadislerden hiçbirisi sahih değildir.
İmam Ahmed'de der ki: "Bu konuda sahih bir hadis yoktur."