Kulun aklı ve kalbinin her dâim selîm şeyler ile meşgul olması, bu ikisini kötü düşünce ve hislerden korumasının Allah subhânehu ve teâlâ indindeki önemini, Kur’ân’ı çokça okuyan ve onun üzerinde düşünen kul, bilir.
Allah azze ve celle hemen hemen her sûrede, O’nun gizliyi de açığı da bildiğini, sırdan da aşikâr olandan da haberdar olduğunu bildirmiştir. Kur’ân’da bu manâdaki âyetler o kadar çok tekrâr etmektedir ki, günlük virdine bağlı bir Kur’ân okuyucusunun bunu fark etmesi zor değildir.
Allah’ın bunu sıklıkla zikretmesindeki en büyük sebebe gelince; bu, aklın ve kalbin Allah’ın onu her an gözetlediğini, içinde sakladığı her şeyden haberdar olduğunu ve açığa vurduğu şeyleri de bildiğini asla unutmaması, böylece aklın ve kalbin yaratılandan sıyrılıp yalnızca Yaratıcısına bağlanmasına uyarıcı bir teşviktir.
Bu yüzden, kim murâkabeye devamlı olursa, o kimsenin aklındaki ancak Rabbi, kalbinin bağlandığı da ancak Rabbi olur. O kimse Rabbinden asla gâfil olmaz, O’nu ve azâbını unutamaz. Zira murâkabe üzere olan kul bilir ki, Allah onu her an, her sâniye, göz açıp kapattığı lahzada bile görmekte, gözetlemekte, işitmekte ve izlemektedir. İşte kul bu ilimle yaşadığı zaman, onun aklının ve kalbinin ubûdiyyeti (kulluğu), tam tahakkuk etmiş olur.
Allah subhânehu ve teâlâ buyurdu ki:
«Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki Ben bilirim, açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da yine Ben bilirim demedim mi?» Bakara: 33
«Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah onların gizlediklerini de bilir, açığa vurduklarını da.» Bakara: 77
«Allah’tan sakının/takvâlı olun. Muhakkak ki Allah, kalplerde olanı çok iyi bilendir.» Mâide: 7
«İyi bilin ki, onlar, O’ndan gizlenmek için göğüslerini bükerler. İyi bilin ki, Allah elbiselerine büründükleri zaman da, onların gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir. O, kalplerin özünde olanı çok iyi bilendir.» Hûd: 5
«O, görünmeyeni de görüneni de bilendir. O çok büyüktür, yüksektir, yüceler yücesidir. (O’na göre) içinizden sözü gizleyen ile açığa vuran, geceleyin gizlenenle gündüz ortaya çıkan birdir.» Ra'd: 9-10
«Allah, sizin gizlediklerinizi de bilir, açığa vurduklarınızı da.» Nahl: 19
«Şüphesiz Allah, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğiniz şeyi de bilir.» Enbiyâ: 110
«Sen sözünü açığa vursan bile, (bilesin ki) O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir.» Tâhâ: 7
«Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size yaptıklarınızı haber verecektir. O, kalplerde olan her şeyi çok iyi bilendir.» Zumer: 7
«Allah, gözlerin hâin bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.» Ğâfir: 19
«Göklerde ve yerde olanları bilir. Gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı da bilir. Allah, kalplerde olanı bilendir.» Teğâbun: 4
«Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; (bilin ki) O, kalplerin içindekini bilmektedir.» Mulk: 13
Kalplerimizi ıslâh et ey Rabbimiz. Kalplerimizi tevhîdin ve marifetin ile doldur, ondan malayaniyi, bâtılı, münkeri ve fahşâyı arındır.
Allah azze ve celle hemen hemen her sûrede, O’nun gizliyi de açığı da bildiğini, sırdan da aşikâr olandan da haberdar olduğunu bildirmiştir. Kur’ân’da bu manâdaki âyetler o kadar çok tekrâr etmektedir ki, günlük virdine bağlı bir Kur’ân okuyucusunun bunu fark etmesi zor değildir.
Allah’ın bunu sıklıkla zikretmesindeki en büyük sebebe gelince; bu, aklın ve kalbin Allah’ın onu her an gözetlediğini, içinde sakladığı her şeyden haberdar olduğunu ve açığa vurduğu şeyleri de bildiğini asla unutmaması, böylece aklın ve kalbin yaratılandan sıyrılıp yalnızca Yaratıcısına bağlanmasına uyarıcı bir teşviktir.
Bu yüzden, kim murâkabeye devamlı olursa, o kimsenin aklındaki ancak Rabbi, kalbinin bağlandığı da ancak Rabbi olur. O kimse Rabbinden asla gâfil olmaz, O’nu ve azâbını unutamaz. Zira murâkabe üzere olan kul bilir ki, Allah onu her an, her sâniye, göz açıp kapattığı lahzada bile görmekte, gözetlemekte, işitmekte ve izlemektedir. İşte kul bu ilimle yaşadığı zaman, onun aklının ve kalbinin ubûdiyyeti (kulluğu), tam tahakkuk etmiş olur.
Allah subhânehu ve teâlâ buyurdu ki:
«Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki Ben bilirim, açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da yine Ben bilirim demedim mi?» Bakara: 33
«Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah onların gizlediklerini de bilir, açığa vurduklarını da.» Bakara: 77
«Allah’tan sakının/takvâlı olun. Muhakkak ki Allah, kalplerde olanı çok iyi bilendir.» Mâide: 7
«İyi bilin ki, onlar, O’ndan gizlenmek için göğüslerini bükerler. İyi bilin ki, Allah elbiselerine büründükleri zaman da, onların gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir. O, kalplerin özünde olanı çok iyi bilendir.» Hûd: 5
«O, görünmeyeni de görüneni de bilendir. O çok büyüktür, yüksektir, yüceler yücesidir. (O’na göre) içinizden sözü gizleyen ile açığa vuran, geceleyin gizlenenle gündüz ortaya çıkan birdir.» Ra'd: 9-10
«Allah, sizin gizlediklerinizi de bilir, açığa vurduklarınızı da.» Nahl: 19
«Şüphesiz Allah, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğiniz şeyi de bilir.» Enbiyâ: 110
«Sen sözünü açığa vursan bile, (bilesin ki) O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir.» Tâhâ: 7
«Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size yaptıklarınızı haber verecektir. O, kalplerde olan her şeyi çok iyi bilendir.» Zumer: 7
«Allah, gözlerin hâin bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.» Ğâfir: 19
«Göklerde ve yerde olanları bilir. Gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı da bilir. Allah, kalplerde olanı bilendir.» Teğâbun: 4
«Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; (bilin ki) O, kalplerin içindekini bilmektedir.» Mulk: 13
Kalplerimizi ıslâh et ey Rabbimiz. Kalplerimizi tevhîdin ve marifetin ile doldur, ondan malayaniyi, bâtılı, münkeri ve fahşâyı arındır.