Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Âl-i Imran Suresinin 7. Ayetinin Anlami

Devlet-i 'Aliyye Çevrimdışı

Devlet-i 'Aliyye

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
ÂL-İ İMRAN SURESİNİN 7. AYETİNİN ANLAMI

Buraya kadar anlatılanlar ışığında Âl-i İmran Suresinin 7. ayetini şöyle izah edebiliriz: Allah Teâlâ, bu ayette, Kur’ân’ı indirdiğini ve “onun bir kısmının Kitabîn esasını oluşturan muhkem ayetlerden oluştuğunu, diğer bir kısmının da müteşâbih olduğunu” bildirmiş ve şöyle buyurmuştur:

فَأَمَّا الَّذِينَ في قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ ابْتِغَاء الْفِتْنَةِ وَابْتِغَاء تَأْوِيلِهِ وَمَا يَعْلَمُ تَأْوِيلَهُ إِلاَّ اللّهُ وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ يَقُولُونَ آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِّنْ عِندِ رَبِّنَا

“Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu te’vîl etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler. Hâlbuki onun te’vilini Allah’tan başka kimse bilmez. İlimde derinleşmiş olanlar ise: ‘Ona inandık; hepsi Rabbimizin katındandır.’ derler.”

Hak Teâlâ, bu ayette kalplerinde eğrilik olanların muhkem ayetleri bırakıp müteşâbihlerin peşine düştüklerini ve bununla da fitne çıkarma, akıl ve kalpleri bulandırma ve ümmetin birliğini bozmayı amaçladıklarını bildirmektedir. İlimde derinleşenler ise muhkem ayetleri esas almakta, müteşâbih ayetlere de iman etmektedirler.

“İlimde derinleşmiş olanlar miteşâbih ayetlerin te’vîlini bilebilirler mi?” diye bir soru sorulursa şöyle cevap verilebilir:

Öncelikle ilim ehli, ayette nerede durulacağı konusunda ihtilaf etmiştir: " إِلاَّ اللّهُ "* üzerinde mi duracağız ki bu durumda müteşâbihin te’vîli Allah’ın kendisine has kıldığı ilimlerden olacaktır? Yoksa " وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْم "** üzerinde mi duracağız ki bu taktirde de ilimde derinleşmiş olanlar müteşâbihlerin te’vîlini bilenlerden olacaktır?

Bir önceki bölümde anlatılanlar ışığında bu sorunun cevabını bilmek mümkündür. Şöyle ki burada te’vîl ile kastedilen, Allah’ın kendi sıfatlarıyla ilgili olarak verdiği bilgilerin hakikatini anlamak ise o takdirde “إِلاَّ اللّه ” üzerinde durulacaktır. Böylece bu te’vîl, Allah’In kendisine has kıldığı bilgilerden olacaktır.

Şayet te’vîl ile kastedilen, Allah’ın kendi zatıyla ilgili olarak verdiği bilgilerin manasının anlaşılması ise –ki bu, tefsir demektir- ilimde derinleşmiş olanlar onu bilirler. Her ne kadar onlardan bazısına bir kısım manalar kalabilirse de içlerinde, Allah’ın sözünden muradın ne olduğunu be O’nun kastettiği manayı bilen birileri mutlaka bulunur.

Zira Kur’ân, Arap dilinde indirilmiştir. İlimde derinleşmiş olanların da Rablerinin indirmiş olduğu ayetlerin manalarını anlama konusunda cahillerden ve sıradan halktan bir ayrıcalıkları olması kaçınılmazdır.

Şu gerçek de bunun doğru olduğunu göstermektedir: Kur’ân, Arap dilinde indirilmiş; Allah Teâlâ, bize onu düşünüp anlamamızı emretmiştir. Dolayısıyla nasıl olur da Kur’ân’da, manası anlaşılmayan bir şey olabilir?

* Burada durulduğu zaman ayetin anlamı -yukarıdaki mealde de geçtiği üzere- "Hâlbuki onun te'vîlini Allah'tan başka kimse bilmez." şeklinde olmaktadır. (Çevirmen).

** Burada durulduğunda ise ayetin anlamı şöyle olmaktadır: "Hâlbuki onun te'vîlini Allah'tan ve ilimde derinleşmiş olanlardan başkası bilmez." (Çeviren).

Prof. Dr. Ömer Süleyman Abdullah el-Eşkar, et-Te’vîl, Hutûratuhu ve Âsâruhu (Bâtıl Te’vîl Tehlikesi ve Yıkıcı Etkileri, Guraba Yayınevi, Sahife: 53)
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt