Ali Tantavî şöyle anlatır;
“Bir gün aklıma ‘Acaba Allah beni seviyor mu?’ sorusu takıldı. Derken Allah’ın, kullarına olan sevgisinin Kitabında zikredilen bazı özelliklere sahip kimseler için olduğunu düşündüm ve nefsimin bunlardan hangisine sahip olduğunu görmek için bu vasıfları zihnimde canlandırmaya başladım.
Ama soruma bir türlü cevap bulamamıştım.
Bulduklarım şuydu;
- Allah takva sahiplerini sever. Ben ise kendimi onlardan saymaya cesaret edemedim.
-Allah sabırlı davrananları sever. Ben ise sabrımın az olduğunu hatırladım.
- Allah cihad edenleri sever. Ben ise tembelliğimi ve gücümün zayıflığını aklıma getirdim.
- Allah Muhsin olanları sever. Ben ise bu vasıftan ne kadar da uzaktm.
Zihin dünyamdaki araştırmamı bitirdiğimde, nefsim için Allah’ın seveceği bir vasıf bulamamaktan korktum.
Amellerimi gözden geçirdim, gördüm ki onların çoğu tembellik, riya bulantısı ve günahlarla karışmış.
En sonunda aklıma Allah Teâlâ’nın şu buyruğu geldi;
إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ
‘Şüphesiz ki Allah çokça tevbe edenleri sever.’ (Bakara, 222)
Böylelikle tevbenin sanki benim ve benim gibiler için olduğunu hemen anladım. Bunun ardından hemen;
‘Estağfirullah ve etûbu ileyh/ Allah’ım Senden af diliyor, Sana tevbe ediyorum’,
‘Estağfirullah ve etûbu ileyh/ Allah’ım Senden af diliyor, Sana tevbe ediyorum’,
‘Estağfirullah ve etûbu ileyh/ Allah’ım Senden af diliyor, Sana tevbe ediyorum’... demeye başladım.
Belki de bu sayede Allah’ın sevdikleri arasına girmiş olurum.”
“Bir gün aklıma ‘Acaba Allah beni seviyor mu?’ sorusu takıldı. Derken Allah’ın, kullarına olan sevgisinin Kitabında zikredilen bazı özelliklere sahip kimseler için olduğunu düşündüm ve nefsimin bunlardan hangisine sahip olduğunu görmek için bu vasıfları zihnimde canlandırmaya başladım.
Ama soruma bir türlü cevap bulamamıştım.
Bulduklarım şuydu;
- Allah takva sahiplerini sever. Ben ise kendimi onlardan saymaya cesaret edemedim.
-Allah sabırlı davrananları sever. Ben ise sabrımın az olduğunu hatırladım.
- Allah cihad edenleri sever. Ben ise tembelliğimi ve gücümün zayıflığını aklıma getirdim.
- Allah Muhsin olanları sever. Ben ise bu vasıftan ne kadar da uzaktm.
Zihin dünyamdaki araştırmamı bitirdiğimde, nefsim için Allah’ın seveceği bir vasıf bulamamaktan korktum.
Amellerimi gözden geçirdim, gördüm ki onların çoğu tembellik, riya bulantısı ve günahlarla karışmış.
En sonunda aklıma Allah Teâlâ’nın şu buyruğu geldi;
إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ
‘Şüphesiz ki Allah çokça tevbe edenleri sever.’ (Bakara, 222)
Böylelikle tevbenin sanki benim ve benim gibiler için olduğunu hemen anladım. Bunun ardından hemen;
‘Estağfirullah ve etûbu ileyh/ Allah’ım Senden af diliyor, Sana tevbe ediyorum’,
‘Estağfirullah ve etûbu ileyh/ Allah’ım Senden af diliyor, Sana tevbe ediyorum’,
‘Estağfirullah ve etûbu ileyh/ Allah’ım Senden af diliyor, Sana tevbe ediyorum’... demeye başladım.
Belki de bu sayede Allah’ın sevdikleri arasına girmiş olurum.”