I
Çevrimdışı
بســـم الله الرحمن الرحيم
Allah (c.c)'ın ve Resûlü'nün malı, Allah'a ve Resûl'e itaatta kullanılan maldır
Burada bu konuyu ele almamızın nedeni Kur'ân'da malın Allah'a ve elçisine nisbet edilmesid ir.
Böyle bir ifadenin kullanılmasıyla anlatılmak istenen:
Söz konusu malın Allah'a ve Resûl'e itaat yolunda harcanmasının gerekliliğidir.
Yoksa bazı fıkıhçıların sandığı gibi o malın mülkiyetinin Resûl'e ait olduğu anlatılmak istenmiyo r.
Ayrıca böyle bir nisbetin kullanılmasıyla söz konusu malın yaratma ve takdir etme yönünden mülkiyetinin Allah'a ait olduğunu anlatmak amaçlanmamıştır. Çünkü bütün mallar o konumda Allah'ın mülkiyetidir. Şu âyette buyurulduğu gibi:
"De ki ganimetle r Allah'a ve elçiye aittir." (Enfâl, 8/1)
"Bilin ki ganimet olarak aldıklarınızın beşte biri Allah'a ve elçisine aittir." (Enfâl, 8/41)
"Allah'ın onlardan elçisine verdiği ganimetle re gelince siz onu elde etmek için onun üzerine ne at ne de deve sürmediniz. Fakat Allah elçilerini, dilediği kimseleri n üzerine salar. Allah her şeyi yapabilir .
Allah'ın o kent halkından, elçisine verdiği ganimetle r, Allah'a elçiye, O'na yakın olanlara aittir." (Haşr, 59/6-7)
Beşte bir konusunda zikredile nin aynısı, fey' konusunda da zikredilm iştir.
Bu âyetleri dikkate alarak bazı fıkıhçılar, âyetlerde söz konusu edilen malların Allah'a ve Resûl'e nisbet edilmesi, insanların kendi emlâklarına sahip oldukları gibi onların da o malın mülkiyetine sahip olmalarını gerektird iğini sanmışlardır. Sözgelişi onların bir kısmı şöyle demiştir:
"Bedir savaşında elde edilen ganimetle rin tamamı Resûl'e ait idi."
Öte yandan bir kısmı da:
"fey'in beşte dördü Rasûlullah'ın idi."
Bazısı:
"Beşte birin tamamını alma hakkı tamamen peygamber indi";
"fey'in beşte beşi -tamamı- da peygamber in hakkı idi" şeklinde görüşler ileri sürmüştüler.
Bu tür görüşlere Şafiî, Ahmed Ebû Hânife ve diğer önde gelen mezheb imamlarının taraftarı olan âlimlerin görüşleri arasında rastlamak mümkündür. Oysa bu görüşler birkaç yönden yanlıştırlar:
Allah (c.c)'ın ve Resûlü'nün malı, Allah'a ve Resûl'e itaatta kullanılan maldır
Burada bu konuyu ele almamızın nedeni Kur'ân'da malın Allah'a ve elçisine nisbet edilmesid ir.
Böyle bir ifadenin kullanılmasıyla anlatılmak istenen:
Söz konusu malın Allah'a ve Resûl'e itaat yolunda harcanmasının gerekliliğidir.
Yoksa bazı fıkıhçıların sandığı gibi o malın mülkiyetinin Resûl'e ait olduğu anlatılmak istenmiyo r.
Ayrıca böyle bir nisbetin kullanılmasıyla söz konusu malın yaratma ve takdir etme yönünden mülkiyetinin Allah'a ait olduğunu anlatmak amaçlanmamıştır. Çünkü bütün mallar o konumda Allah'ın mülkiyetidir. Şu âyette buyurulduğu gibi:
"De ki ganimetle r Allah'a ve elçiye aittir." (Enfâl, 8/1)
"Bilin ki ganimet olarak aldıklarınızın beşte biri Allah'a ve elçisine aittir." (Enfâl, 8/41)
"Allah'ın onlardan elçisine verdiği ganimetle re gelince siz onu elde etmek için onun üzerine ne at ne de deve sürmediniz. Fakat Allah elçilerini, dilediği kimseleri n üzerine salar. Allah her şeyi yapabilir .
Allah'ın o kent halkından, elçisine verdiği ganimetle r, Allah'a elçiye, O'na yakın olanlara aittir." (Haşr, 59/6-7)
Beşte bir konusunda zikredile nin aynısı, fey' konusunda da zikredilm iştir.
Bu âyetleri dikkate alarak bazı fıkıhçılar, âyetlerde söz konusu edilen malların Allah'a ve Resûl'e nisbet edilmesi, insanların kendi emlâklarına sahip oldukları gibi onların da o malın mülkiyetine sahip olmalarını gerektird iğini sanmışlardır. Sözgelişi onların bir kısmı şöyle demiştir:
"Bedir savaşında elde edilen ganimetle rin tamamı Resûl'e ait idi."
Öte yandan bir kısmı da:
"fey'in beşte dördü Rasûlullah'ın idi."
Bazısı:
"Beşte birin tamamını alma hakkı tamamen peygamber indi";
"fey'in beşte beşi -tamamı- da peygamber in hakkı idi" şeklinde görüşler ileri sürmüştüler.
Bu tür görüşlere Şafiî, Ahmed Ebû Hânife ve diğer önde gelen mezheb imamlarının taraftarı olan âlimlerin görüşleri arasında rastlamak mümkündür. Oysa bu görüşler birkaç yönden yanlıştırlar: