Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü "Allah Razı Olsun İnşeAllah" Denir mi? CezakAllahu Diyene Nasıl Karşılık Verilir?

musali Çevrimdışı

musali

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamünaleyküm

Soru: Allah razı olsun inşaAllah denir mi?

Hz Enes(ra) anlatıyor: Resulullah(sav) buyurdu ki: "Sizden biri dua edince 'Ya Rab! Dİlersen beni affet! Ya Rab! Dilersen bana rahmet et! demesin Bilakis, azimle (kesin bir uslubla) istesin"
Hadisiyle bağlantılı olarak günlük hayatta kullandığımız "inşaallah " kelimesini dua ederken dahi ağız alışkanlığı olarak kullanıyoruz
"Allah razı olsun inşaallah" dediğimiz de "Allah dilerse Allah razı olsun" anlamı çıkıyor Kesin bir dil kullanmamız gerektiği hadiste belirtilmiş yalnızca "Allah razı olsun " dememiz lazım
alıntı
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Bir kişiden iyilik gördüğümüzden dolayı kendisine "Allah radı olsun, İnşeAllah" gibi dua anlamlı kelimeler Türkçe ifade edilmesi sonucu çıkan sıkıntılardandır.

Allah radı olsun, İnşeAllah; kelimesi kişinin imanından emin olmadığından dolayı "inşeAllah : Allah dilerse" anlamında söylenmek istenmiştir ki bu uygun değildir.
Aynı mananın benzeri olan fakat hem câiz hemde ihtilafsız olan "Cezakallahu Hayr(an) (kesira): Allah hakkında cezanı / karşılığını (çokca) versin" dir. Yani kişiden görülen en ufak bir iyilikten dolayı onun akidesindeki sakat olan durumları bilip düşünmeden "Allah senden radı olsun" demenin sakıncasıyla birlikte uygun olmadığıdır. Çünkü Allah (c.c.) kafir, muşrikten nasıl radı olabilir?
Böyle kişilere "Cezakallahu Hayr : Allah karşılığını versin" denmeli ki; kişi mûmin ise de kafir ise de ona göre karşılığını, hak ettiğini vermeli.


Kehf 23. Bir şey hakkında "Ben bunu yarın mutlaka yapacağım" deme.
24. Meğer ki Allah dilemiş ola. Unuttuğun zaman da Rabb'ını an ve şöyle de: "Umulur ki Rabb'ım beni doğruya daha yakın olana eriştirir.

Yahudilerin akıl vermesiyle Kurayş muşrikleri Peygamber (s.a.v.)'e ruh'u, Ashab-ı Kehf i ve Zulkarneyn'i sorduklarında "İnşeAllah" demeksizin "Size yarın cevab veriririm" buyurmuş ve bir rivayete göre 15 gün, başka bir rivayete göre 40 gün, bir üçüncü rivayete göre de üç gün vahy gelmemiş ve Peygamber çok zor durumda kalmıştı. İşte bu âyetler de bu hadise üzerine nazil olan âyetler cümlesindendir ki Ebu Salih tarafından İbn Abbâs'tan rivayet edilmiştir.
(ibnu'l-Cevzî, age. V.127)


"Biz ancak Rabb'ının emri ile ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bu ikisinin arasındaki her şey O 'nundur. Ve Rabbın unutkan değildir." (Meryem 64)

İbn İshâk, Cibrîl'in, Peygamber (s.a.v.)'e sorulanların cevabı olan İsrâ 85 âyeti ile' Ashab-ı Kehf ve Zulkarneyn'in kıssalarını ihtiva eden âyet-i kerimeleri (Kehf Sûresini) getirdiğinde onun: "Ey Cibrîl, bize gelmedin ve biz senin hakkında su-i zanda bulunduk." demesi üzerine Meryem Süresindeki bu: "Biz ancak Rabb'ının emri ile ineriz. O'nundur önümüzde, arkamızda ve bu ikisi arasındaki her şey ve Rabb'ın unutkan (seni unutmuş) değildir." âyet-i kerimesini de okuduğunu kaydeder ki (Kurtubî, ei-câmiu'l-Ahkâmi'l-Kurân, X, 226) bu haber, bu âyet-i kerimenin de o hadise üzerine inmiş olduğunu ima etmektedir.
Vâhıdî'nin Esbâbu'n-Nuzûl'unde İkrime, Dahhâk, Katâde, Mukatil ve Kelbî kavli olarak nakledilen hadisenin, âyet-i kerimenin nuzul sebebi olduğu açıkça belirtilmiştir. (Vahidî, Esbâbun-Nuzûl, s. 211)
İbn İshâk'ın yine İbn Abbâs'tan rivayetle verdiği bir haberde Cibrîl'in gelmeme süresi 15 gece olarak verilmiştir. (Suyûtî, Lubâbu'n-Nukûl, H,7)

Kurayş muşrikleri içlerinden seçtikleri beş kişiyi "Muhammed'i kitablarında bulup bulmadıkları ve niteliklerini bilip bilmediklerini sormak üzere Medine-i Munevvere'deki Yahudilere göndermişlerdi. Bu beş kişi Medine-i Munevvere'ye gelip önce hristiyanlara sordular. Onlar da böyle bir peygamber tanımadıklarını söylediler.
Yahudiler ise: "Evet, biz kitabımızda onu buluyoruz ve bu zaman da onun gelmesi zamanıdır. Biz, Yemâme'nin Rahmânı'na (Museylimetu'l-Kezzâb'ı kastediyorlar) o gelmesi beklenen peygamberin bilebileceği üç hasleti sorduk, bilemedi. Bu üç şeyi Muhammed'e sorun. Eğer ikisini bilir, birini bilemezse bilin ki o beklenen peygamberdir, ona tabi olun. Ona "Ashab-ı kehf olan gençleri, Zulkarneyn'i ve ruhu" sorun." dediler.


O beş kişi Mekke-i Mukerreme'ye dönüp geldiler ve Peygamber (s.a.v.)'e yahudilerden Öğrendikleri üç şeyi sordular. Efendimiz (s.a.v.), onlara nasıl cevap vereceğini bilemedi, daha sonra cevap vereceğini söyledi ve fakat "İnşaAllah" demedi. Bir rivayete göre 40 gün, başka bir rivayete göre 15 gün vahy gelmedi ve bu durum Peygamber (s.a.v.)'e çok zor ve ağır geldi. Muşrikler: "Muhammed'in Rabbı onu terketti." bile dediler.
Nihayet Cibrîl gelince Peygamber (s.a.v.): "Ey Cibrîl o kadar geciktin ki senin hakkında su-i zanda bulundum ve aynı zamanda seni özledim." dedi.

Cibrîl: "Ben seni senden daha çok özledim. Fakat ben görevli bir memurum, gönderildiğimde inerim, gönderilmediğimde gelemem." dedi ve Allah Tealâ işte bu: "Biz ancak Rabb'ının emri ile ineriz." âyet-i kerimesini; "Hiçbir şey hakkında "Ben bunu herhalde yarın yapıcıyım, deme." (Kehf, 23) âyet-i kerimesini ve Duhâ Sûrasini indirdi.
(Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'ân, 17/10, hadis no: 3140; Taberî, age. xv,105; Fahreddin Râzî, Mefâtîhu'l-Ğayb, XXI,238)

-----

"CezakAllahu Hayr(an)" diyene verilecek karşılık nedir?

Ahmed b. Ali b. el-Musenna Ebu Yâla El-Mevsıli, Musned adlı eserinde hadisi aktarıyor:


حَدَّثَنَا زَحْمَويْهِ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ زَكَرِيَّا بْنِ أَبِي زَائِدَةَ ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ ، عَنْ حُصَيْنِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ ، عَنْ مَحْمُودِ بْنِ لَبِيدٍ ، عَنِ ابْنِ شَفِيعٍ قَالَ : وَكَانَ طَبِيبًا ـ قَالَ : دَعَانِي أُسَيْدُ بْنُ حُضَيْرٍ فَقَطَعْتُ لَهُ عِرْقَ النَّسَا ، فَحَدَّثَنِي بِحَدِيثَيْنِ قَالَ : أَتَانِي أَهْلُ بَيْتَيْنِ مِنْ قَوْمِي : أَهْلُ بَيْتٍ مِنْ بَنِي ظَفَرٍ ، وَأَهْلُ بَيْتٍ مِنْ بَنِي مُعَاوِيَةَ فَقَالُوا : كَلِّمْ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقْسِمُ لَنَا ـ أَوْ يُعْطِينَا أَوْ نَحْوًا مِنْ هَذَا ـ فَكَلَّمْتُهُ ، فَقَالَ : نَعَمْ ، أَقْسِمُ لِكُلِّ أَهْلِ بَيْتٍ مِنْهُمْ شَطْرًا ، فَإِنْ عَادَ اللَّهُ عَلَيْنَا عُدْنَا عَلَيْهِمْ ، قَالَ : قُلْتُ : جَزَاكَ اللَّهُ خَيْرًا يَا رَسُولَ اللَّهِ ، قَالَ : وَأَنْتُمْ فَجَزَاكُمُ اللَّهُ خَيْرًا ، فَإِنَّكُمْ ـ مَا عَلِمْتُكمْ أَعِفَّةٌ صُبُرٌ

عن ابن شفيع قال: وكان طبيبا قال: دعاني أسيد بن حضير فقطعت له عرق النسا, فحدثني بحديثين قال: أتاني أهل بيتين من قومي: أهل بيت من بني ظفر, وأهل بيت من بني معاوية فقالوا: كلم رسول الله صلى الله عليه وسلم يقسم لنا أو يعطينا أو نحوا من هذا فكلمته, فقال: «نعم, أقسم لكل أهل بيت منهم شطرا, فإن عاد الله علينا عدنا عليهم», قال: قلت: جزاك الله خيرا يا رسول الله, قال: «وأنتم فجزاكم الله خيرا, فإنكم ـ ما علمتكم أعفة صبر »

(أخرجه أبو يعلي في مسنده (2/243) وإبن حبان في صحيحه (16/268)
Useyd bin Hudayr (r.anh), Rasulullah (s.a.v.)'e demiştir ki : جزاك الله خيرا يا رسول الله
(Ey Allah'ın Rasulu CezakAllahu hayran - Ya Rasulullah, Allah (c.c.) seni hayırla mukâfatlandırsın)
Allah rasulu (s.a.v.) de şöyle karşılık vermiştir:
وَأَنْتُمْ فَجَزَاكُمُ اللَّهُ خَيْرًا
(Ve entum fe cezakumullah - Allah (c.c.) sizi de hayırla mukâfatlandırsın)
(Hakim, Sahih, Hadis no: 6231
Elbâni, es Sahiha'sında 3096 nolu hadisinda "sahihtir" demiştir.)



İbn Hâcer, Fethul Bâri de ilgili rivayete Hakim'in zayıf dediğini bildiriyor demektedir.

İbn Hâcer el Askalani de Fethu'l Bâri de şerh ediyor:

قَوْلُهُ عَنْ أَنَسٍ عَن اسيد مصغر بن حُضَيْرٍ بِمُهْمَلَةٍ ثُمَّ مُعْجَمَةٍ مُصَغَّرٌ أَيْضًا وَهُوَ مِنْ رِوَايَةِ صَحَابِيٍّ عَنْ صَحَابِيٍّ زَادَ مُسْلِمٌ وَقَدْ رَوَاهُ يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ وَهِشَامُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَنَسٍ بِدُونِ ذِكْرِ أُسَيْدِ بْنِ حُضَيْرٍ لَكِنْ بِاخْتِصَارِ الْقِصَّةِ الَّتِي هُنَا وَذَكَرَ كُلٌّ مِنْهُمَا قِصَّةً أُخْرَى غَيْرَ هَذِهِ فَحَدِيثُ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ تَقَدَّمَ فِي الْجِزْيَةِ وَحَدِيثُ هِشَامٍ يَأْتِي فِي الْمَغَازِي وَوَقَعَ لِهَذَا الْحَدِيثِ قِصَّةٌ أُخْرَى مِنْ وَجْهٍ آخَرَ فَأَخْرَجَ الشَّافِعِيُّ مِنْ رِوَايَةِ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ التَّيْمِيِّ إِلَى أُسَيْدِ بْنِ حُضَيْرٍ طَلَبَ مِنَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لِأَهْلِ بَيْتَيْنِ مِنَ الْأَنْصَارِ فَأَمَرَ لِكُلِّ بَيْتٍ بِوَسْقٍ مِنْ تَمْرٍ وَشَطْرٍ مِنْ شَعِيرٍ فَقَالَ أُسَيْدٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ جَزَاكَ اللَّهُ عَنَّا خَيْرًا فَقَالَ وَأَنْتُمْ فَجَزَاكُمُ اللَّهُ خَيْرًا يَا مَعْشَرَ الْأَنْصَارِ وَإِنَّكُمْ لَأَعِفَّةٌ صُبُرٌ وَإِنَّكُمْ سَتَلْقَوْنَ بَعْدِي أَثَرَةً الْحَدِيثُ وَقَولُهُ إِنَّكُمْ لَأَعِفَّةٌ صُبُرٌ أَخْرَجَهُ التِّرْمِذِيُّ وَالْحَاكِمُ مِنْ وَجْهٍ آخَرَ عَنْ أَنَسٍ عَنْ أَبِي طَلْحَةَ وَسَنَدُهُ ضَعِيفٌ


İlgili Konu :

Murted ve Zındıklara ''Allah razı olsun'' veya ''Allah kabul etsin'' Demenin Hükmü Nedir?
 
Üst Ana Sayfa Alt