Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Allah Takva Sahibinin Kurbanını Kabul Eder

A Çevrimdışı

antitağut1979

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Mâide, 27-31) HADİSLERLE KUR'AN-I KERÎM TEFSİRİ 2201
Hz. Âdemin İki Oğlu

Allah Teâlâ; zulmün, kıskançlığın, vahîm akıbetini; Hz. Âdem'in soyundan gelen iki oğlunun —Cumhûr'un kavline göre bunlar; Hâbîl ve Kabil'dir.— hikâyesini anlatarak bildiriyor. Hâbîl ile Kabil'den birinin diğerine nasıl saldırdığını, zulüm ve kıskançlık yüzünden Allaiı'ın diğerine lütfettiği nimeti çekemeyip öldürdüğünü ve Allah'a sunduğu kurbanı kabul etmesini istemediğini anlatıyor. Böylece öldürülen, günâhları yok olup cennete gitmiş, öldüren de dünya ve âhirette hüsrana mahkûm olarak kaybetmiştir. >
«Onlara Âdem'in iki oğlunun kıssasını doğru olarak anlat.» Domuzdan ve maymundan arkadaşları bulunan Yahudilere ve benzerlerine Âdem'in iki oğlunun; Hâbîl ve Kabil'in haberini naklet. Nitekim bu haberi selef ve haleften bir çokları nakletmişlerdir. «Doğru olarak.» Yani yalan ve karışıklığa yer vermeden, vehim ve tebdil, arttırma ve eksiltmeye mahal bırakmaksızın olduğu gibi, apaçık anlat. Nitekim aynı anlamda Allah Teâlâ; «Doğrusu bunlar apaçık kıssalardır.» buyurmakta; «Sana onlann kıssalarını hak üzere anlatırız» demektedir. Keza; «Bu, Meryem oğlu îsâ'nm hak sözüdür» diyerek aynı ifâdeyi kullanmıştır.
Selef ve haleften birçok kişinin zikrettiğine göre; Hâbîl ile Kabil'in kıssası şöyle cereyan etmişti: Allah Teâlâ, zaruret hali mevcûd olduğu için Hz. Âdem'in erkek çocuklarının kız çocuklarıyla evlenmesini emretmişti. Ve söylendiğine göre; Hz. Âdem'in, her batından bir erkek bir de dişi çocuğu doğuyordu. Ve bir batındaki dişiyi, öbür batındaki erkekle evlendiriyordu. Hâbîl'in bacısı çirkin, Kabil'in bacısı ise güzeldi. Kâ-bîl, öz kardeşini tercih etmek istedi. Hz. Âdem ise buna müsâade etmedi. Ancak Allah'a bir kurban takdîm etmeleri gerektiğini; kimin kurbanı kabul edilirse, Kabil'in bacısının ona âit olacağını bildirdi. Hâbîl ve Kâbîî kurbanlarını sundular. Hâbîl'in kurbanı kabul edildi. Kâbîl'inki edilmedi. Ve netice, Allah'ın kitabında anlattığı gibi oldu.
Süddî, Ebu Mâlik ve Ebu Salih kanalıyla îbn Aobâs'tan, Hürre kanalıyla da İbn Mes'ûd'dan ve Hz. Peygamberin ashabından bir topluluktan nakleder ki; Hz. Âdem'in erkek çocuğuyla beraber bir de kız çocuğu doğardı ve Âdem bir batındaki kızla diğer batındaki erkeği evlendirirdi. Nihayet adı Hâbîl ve Kâbîl olan iki oğlu dünyaya geldi. Kâbîl, tarımla uğraşırdı. Hâbîl ise mülk sahibi idi. Kâbîl yaşça büyüktü ve onun bacısı Hâbîl'in bacısından daha güzeldi. Hâbîl, Kabil'in ba-cısıyla evlenmek istedi. Kâbîl buna engel olarak; o benim kızkardeşim-dir, benimle birlikte doğdu ve senin kız kardeşinden daha güzeldir. Bu sebeple onunla evlenmeye ben daha çok hak sahibiyim, dedi. Babası onun Hâbîl'le evlenmesini emretmişti. Ancak Kâbîl kabul etmedi. Bunun üzerine iki kardeş Allah Azze ve Celle'ye birer kurban takdîm ederek hangisinin daha haklı olduğunu öğrenmek istediler. Hz. Âdem ortada yoktu. Mekke'ye gelmiş, Kâ'be'ye hizmet ediyordu. Allah Azze ve Celle buyurdu ki: Benim; yeryüzünde bir evim olduğunu biliyor musun? Âdem; Allah'a andolsun ki hayır, dedi. Cenâb-ı Hak, Benim Mekke'de bir evim var. Buraya gidiver, buyurdu. Hz. Âdem gökyüzüne, bir süre çocuğumu yanına emânet al, dedi. Gökyüzü, bundan kaçındı. Yeryüzüne dedi. O da kaçındı. Dağlara dedi. Onlar da kaçındılar. Kabil'e dedi. O peki git ve dön, aileni istediğin gibi yanında bulursun, dedi. Hz. Âdem gidince; Kâbîl, HâbîTe karşı öğünerek; ben ona daha lâyı-kım, çünkü o, hem benim süt kardeşim, hem de ben senden daha büyüğüm ve babanızın yerine geçecek büyük oğluyum, dedi. Kâbîl bir kurban verdi. Hâbîl de yağlı bir keçi kurban etti. Kâbîl; bir bağ sümbül verdi ve ondan büyük bir başak buldu". O başağı ovalayarak yedi. Bunun üzerine ateş indi ve Hâbü'in kurbanını aldı. Kabil'in kurbanını olduğu gibi bıraktı. Kâbîl kızarak; ya seni öldürürüm, ya da kız kardeşimle evlenemezsin, dedi. Hâbîl ise; Allah, ancak kendisinden korkanların kurbanım kabul eder, dedi. Bunu İbn Cerîr Taberî rivayet eder.

İbn Ebu Hatim derki: Bize Hasan İbn Muhammed... İbn Huşeym'-den rivayet etti ki; o, şöyle demiş :-Saîd İbn Cübeyr'le birlikte bulunuyordum. O, bana nakletti ki; İbn Abbâs şöyle demiş : Allah kişinin kendi ikizi olan kızkardeşini nikahlamasını yasaklamış ve öbür kardeşleriyle nikâhlanmasını emretmişti. Ve Hz. Âdem'in bir karında; biri erkek biri kız iki çocuğu oluyordu. İşte bu sırada çok güzel bir kızı oldu. Onun karşısında çok çirkin bir kızı daha oldu. Çirkin kızın erkek kardeşi dedi ki; kızkardeşini benimle nikahla. Ben de kızkardeşimi seninle nikahlayayım. O, hayır, ben kızkardeşinii almaya senden daha çok hak sahibiyim, dedi ve bir kurban kesti. Ne var ki oğlak sahibinin kurbanı kabul edilmiş, ekin sahibinin kurbanı kabul edilmemişti. Bunun üzerine o da oğlak sahibini öldürmüştü. Bu hadîsin isnadı kuvvetlidir.
Bajıa babam, Ebu Seleme kanalıyla... İbn Abbâs'tan nakletti ki, o, «Hani ikisi birer kurban sunmuşlardı.» âyeti konusunda şöyle demiş : Her ikisi de birer" kurban sundu. Koyun sahibi ak, büyük gözlü, boynuzlu bir koyun getirdi. Tarla sahibi ise ölçüye tartıya gelmez bir yiyecek getirdi. Allah koyunu kabul etti ve onu cennete kırk koyun olarak sakladı. İşte Hz. İbrahim'in kestiği koç, bunlardan birisidir. Bu rivayetin de isnadı sahihtir.
İbn Cerîr Taberî der ki: Bize İbn Beşşâr... Abdullah İbn Amr'dan rivayet etti ki; Hz. Âdem'in kurban sunan oğullarından birisinin kurbanı kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. Bunlardan birisi tarla, diğeri de koyun sahibi idi. Her ikisi de birer kurban sunmakla emro-lunmuşlardı. Koyun sahibi olan, koyunlarının en güzelini, en semizini ve en üstününü takdim etti. Bunu yaparken gönül hoşnûdluğu ile yapıyordu. Tarla sahibi olan ise ekininin en kötüsünü ve atıntısını takdim etti. Hem de gönül hoşnûdluğu içinde değildi. Allah Azze ve Celle, koyun sahibinin kurbanını kabul etti, tarla sahibinin kurbanını kabul etmedi. İşte bunların hikâyesi, Allah'ın kitabında anlatılan hikâyedir. Abdullah İbn Amr der ki: Ben Allah'a and içerim ki; öldürülen, diğerinden daha güçlü idi. Ancak o, sakındığı için kardeşine el uzatmadı. Kıssacı Medîne'li İsmail İbn Râfi' der ki: Hz. Âdem'in iki oğlu kurban sunmakla emrolunduğunda; birisi koyun sahibiydi. Sürüsü içerisinde en semiz bir koyunu vardı ki onu çok severdi. Hattâ geceleri onu beraberinde taşırdı. Öyle ki ondan daha sevimli hiçbir malı olmamıştı. Kurban takdim etmekle emrolununca Allah Azze ve Celle'ye bu en sevdiği kurbanı sunmuştu. Ve Allah da onu kabul etti. Bu kurban cennette yayılıp geziniyordu. Ta ki İbrâhîm (a.s.) e fidye olarak gönderildi. Bunu İbn Cerîr rivayet eder.
İbn Ebu Hatim der ki: Bana babam Muhammed İbn Ali'den nakletti ki; o, şöyle demiş : Hz. Âdem, Hâbîl ve Kabil'e dedi ki: Rabbım bana ahdetti ki, soyumdan bir kişi meydana gelirse, bir kurban takdim edecek. Siz birer kurban takdim edin ki, sizin kurbanlarınız kabul olunursa benim görtlüm aydın olsun. Bunun üzerine her ikisi de kurban sundular. Hâbîl'in koyunları vardı. O, koyunlarının en yengel olanını, malının en iyisini takdim etti. Kabil'in ise ekinleri vardı. O da ekinlerinin bayatını takdim etti. Hz. Âdem ikisini ve kurbanlarını da alarak dağa çıktı ve kurbanlarını oraya yerleştirdi. Sonra üçü birden oturdular. Ve kurbanlara bakıyorlardı. Allah, bir ateş gönderdi. Kurbanların üzerine yaklaşınca bir boyun çıktı ve Hâbîl'in kurbanını aldı, Kabil'in-kini bıraktı. Sonra her üçü birlikte oradan ayrıldılar. Hz. Âdem Kabil'e Allah'ın buyruğunu bildirdi. Ve dedi ki: Ey Kâbîl, yazıklar olsun sana. Senin kurbanın yerinde bırakıldı. Kâbîl dedi ki.: Sen onu sevdin, kurbanının üzerine duâ ettin de onun kurbanı kabul edildi, benimki bırakıldı. Kâbîl Hâbîl'e de dedi ki: Ancak seni Öldürmeliyim ki, senden kurtulayım. Babam senin için duâ etti, kurbanının üzerinde ibâdet etti. Bunun üzerine senin kurbanın kabul edildi. Hep Hâbîl'i ölümle tehdîd ediyordu. Nihayet bir gece; Hâbîl, sürüsünün yanında geceledi. Âdem dedi ki; ey Kâbîl, kardeşin nerede? O; sen, beni ona bekçi olarak mı göndereceksin? Bilmiyorum, dedi. Hz. Âdem; ey Kâbîl, yazıklar olsun sana, çık ve kardeşini ara, dedi. Kâbîl kendi kendine, bu gece onu öldürürüm, dedi ve yanma bir demir aldı. Hâbîl dönmek üzereyken, kendisini karşıladı ve dedi ki: «Ey Hâbîl, senin kurbanın kabul edildi, benimki reddedildi, artık seni öldüreceğim. Hâbîl dedi ki: Ben, malımın en güzelini takdîm ettim. Sen ise, malının en kötüsünü sundun. Allah, ancak güzel olanı ve müttakîlerin kurbanını kabul eder. Hâbîl böyle deyince, Kâbîl kızdı. Demiri kaldırıp başına indirdi. Hâbîl dedi ki: Yazıklar olsun sana ey Kâbîl, sen Allah'a karşı ne yapacaksın? Amelinin cezâsıru nasıl çekeceksin? Kâbîl, Hâbîl'i öldürüp bir çukura attı ve üzerine toprak yığdı.
 
Üst Ana Sayfa Alt