'Ey İman edenler! Allah'ın ve Peygamber'in huzurunda öne geçmeyin. Allah'tan korkun. Çünkü Allah her şeyi işitendir, her şeyi bilendir.' (Hucurat/1)
Kurtubi r.h bu ayet ile ilgili olarak şöyle der: 'Din ve dünya işlerinde, söz ya da fiili olarak, Allah'ın sözünün ve Resulü'nün hem sözünün ve hem de fiilinin önüne geçmeyin. 'Peygamber'in huzurunda öne geçmeyin' sözü, Resulullah'ın s.a.v söylediklerine karşı çıkmamak, ondan almak ve ona uymak gerektiğini belirten esastır. (Tefsir'ul Kurtubi, 16/300-302)
İbni Kayyim r.h şöyle der: 'Peygamberin huzurunda öne geçmeyin' demek, o söyleyinceye kadar siz söylemeyin, o emredinceye kadar siz emretmeyin, o fetva verinceye kadar siz fetva vermeyin, onun hüküm verip uyguladığı bir konuda siz hüküm vermeyin, demektir. Ayetin anlamı için söylenecek kapsamlı söz şudur: 'Resulullah s.a.v söylemeden veya işlemeden, siz söylemeyin ve işlemeyin.' (İlamu'l-Muvakkıin, 1/51)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَرْفَعُوا أَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِيِّ وَلَا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ أَن تَحْبَطَ أَعْمَالُكُمْ وَأَنتُمْ لَا تَشْعُرُونَ
'Ey iman edenler! Seslerinizi peygamberin sesinden fazla yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, peygambere yüksek sesle bağırmayın. Öyle yaparsanız, siz farkına varmadan amelleriniz boşa gider.' (Hucurat/2)
İbn-i Kayyim r.h şöyle der: 'Onların seslerini yükseltmeleri, amellerinin boşa gitmesine neden olmuştur. O halde görüşlerini, akıllarını, zevklerini, siyasetlerini ve bilgilerini, nasıl olurda Resulullah sav in getirdiğinin üzerine yükseltirler. Bunu yapmaları, amellerinin boşa gitmesini evleviyatla (öncelikle) gerektirmez mi?!'
Bugün birçok kimse görüşlerini, akıllarını, zevklerini, siyasetlerini ve bilgilerini, Allah ve Resulünün üzerine yükseltmişlerdir. Birine veyahut bir gruba 'Allah ve Resulü şöyle buyurmuştur' dediğinde, hemen kendi görüşlerine, akıllarına, zevklerine ve siyasetlerine uymadığı için karşı çıktıklarını görürsün. Ve Müslümanlıkta kendi üzerlerine kimseyi tanımazlar. Halbuki Müslümanlık, Allah ve Resulünün delillerine uymaktır. Allah'u Teala şöyle buyurur:
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْراً أَن يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالاً مُّبِيناً
'Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.' (Ahzab/36)
Allah ve Resulden bir delil aktarıldığında, akıllarına ve mantıklarına uyarak karşı çıkan kimseleri gördüğünüzde biliniz ki bu şeytanın uygulamış olduğu bir metottur. Zira ilk bozuk mantık yürüten şeytan olmuştur. O delile uymayıp kendi aklına uymuş ve lanetlilerden olmuştur. Allah'u Teala ona secde etmesini emrettiğinde, aklı ile şer'i hükme karşı çıktı ve bozuk kıyasını yaparak;
قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِّنْهُ خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍ وَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ
'İblis: Ben ondan hayırlıyım! Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi.' (Sa'd, 76)
Bazılarına 'bu yaptığınız uygulamayı Resul sav yapmadı' denilince; Kendi siyaset ve bilgi(sizlik)lerine uyarak, 'Resul bizim zamanımızda olmuş olsaydı O'da böyle yapardı' diyecek kadar küstah olabiliyorlar. Ve biz insanların arasını düzeltmek için bu tür yollara başvuruyoruz diyorlar. Allah'u Teala şöyle buyurur:
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْاْ إِلَى مَا أَنزَلَ اللّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ رَأَيْتَ الْمُنَافِقِينَ يَصُدُّونَ عَنكَ صُدُوداً... فَكَيْفَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ ثُمَّ جَآؤُوكَ يَحْلِفُونَ بِاللّهِ إِنْ أَرَدْنَا إِلاَّ قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ ثُمَّ جَآؤُوكَ يَحْلِفُونَ بِاللّهِ إِنْ أَرَدْنَا إِلاَّ إِحْسَاناً وَتَوْفِيقاً
'Onlara: Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resûl'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün.'
'Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felâket gelince hemen, biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik, diye yemin ederek sana nasıl gelirler!' (Nisa/61-62)
Bir gün İbn-i Abbas r.a Tabiinlere; 'Resulullah sav şöyle buyurdu' dediğinde, Tabiinler; 'Ama Ebu Bekir şöyle söyledi, Ömer şöyle söyledi' dediklerinde, İbn-i Abbas; 'Ben size Resulullah şöyle söyledi diyorum, siz bana Ebu Bekir şöyle söyledi, Ömer şöyle söyledi diyorsunuz. Vallahi gökten başımıza taşların yağması yakındır' diyerek kızmış ve öfkelenmiştir. (Abdurrezzak, el-Musannef)
إِنَّ الَّذِينَ يَغُضُّونَ أَصْوَاتَهُمْ عِندَ رَسُولِ اللَّهِ أُوْلَئِكَ الَّذِينَ امْتَحَنَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ لِلتَّقْوَى لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ عَظِيمٌ
'Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takvâ ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.' (Hucurat/3)
إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَن يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
'Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.' (Nur/51)
Ebu Seleme'den, Ebu Hureyre'nin bir adama şöyle dediği rivayet edilmiştir. 'Ey kardeşimin oğlu! Sana Resulullah'tan sav bir hadis aktardığımda, asla onun hakkında misaller verme.' (Sahih'u İbn-i Mace, 20)
Acaba kendilerine 'Allah'u Teala şöyle buyurur, Allah'ın Resulü şöyle buyurur' dediğimiz zaman bize; ' Grubumuz şöyle diyor... Üstadlar şöyle diyor... Cemaatin maslahatı bunun aksini söylüyor...' gibi, Allah'u Teala'nın şeriatına itiraz ve eleştiriye delalet eden sözleri sarf edipte Allah ve Resulünün önüne geçenlerin durumu nedir?
Kurtubi r.h bu ayet ile ilgili olarak şöyle der: 'Din ve dünya işlerinde, söz ya da fiili olarak, Allah'ın sözünün ve Resulü'nün hem sözünün ve hem de fiilinin önüne geçmeyin. 'Peygamber'in huzurunda öne geçmeyin' sözü, Resulullah'ın s.a.v söylediklerine karşı çıkmamak, ondan almak ve ona uymak gerektiğini belirten esastır. (Tefsir'ul Kurtubi, 16/300-302)
İbni Kayyim r.h şöyle der: 'Peygamberin huzurunda öne geçmeyin' demek, o söyleyinceye kadar siz söylemeyin, o emredinceye kadar siz emretmeyin, o fetva verinceye kadar siz fetva vermeyin, onun hüküm verip uyguladığı bir konuda siz hüküm vermeyin, demektir. Ayetin anlamı için söylenecek kapsamlı söz şudur: 'Resulullah s.a.v söylemeden veya işlemeden, siz söylemeyin ve işlemeyin.' (İlamu'l-Muvakkıin, 1/51)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَرْفَعُوا أَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِيِّ وَلَا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ أَن تَحْبَطَ أَعْمَالُكُمْ وَأَنتُمْ لَا تَشْعُرُونَ
'Ey iman edenler! Seslerinizi peygamberin sesinden fazla yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, peygambere yüksek sesle bağırmayın. Öyle yaparsanız, siz farkına varmadan amelleriniz boşa gider.' (Hucurat/2)
İbn-i Kayyim r.h şöyle der: 'Onların seslerini yükseltmeleri, amellerinin boşa gitmesine neden olmuştur. O halde görüşlerini, akıllarını, zevklerini, siyasetlerini ve bilgilerini, nasıl olurda Resulullah sav in getirdiğinin üzerine yükseltirler. Bunu yapmaları, amellerinin boşa gitmesini evleviyatla (öncelikle) gerektirmez mi?!'
Bugün birçok kimse görüşlerini, akıllarını, zevklerini, siyasetlerini ve bilgilerini, Allah ve Resulünün üzerine yükseltmişlerdir. Birine veyahut bir gruba 'Allah ve Resulü şöyle buyurmuştur' dediğinde, hemen kendi görüşlerine, akıllarına, zevklerine ve siyasetlerine uymadığı için karşı çıktıklarını görürsün. Ve Müslümanlıkta kendi üzerlerine kimseyi tanımazlar. Halbuki Müslümanlık, Allah ve Resulünün delillerine uymaktır. Allah'u Teala şöyle buyurur:
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْراً أَن يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالاً مُّبِيناً
'Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.' (Ahzab/36)
Allah ve Resulden bir delil aktarıldığında, akıllarına ve mantıklarına uyarak karşı çıkan kimseleri gördüğünüzde biliniz ki bu şeytanın uygulamış olduğu bir metottur. Zira ilk bozuk mantık yürüten şeytan olmuştur. O delile uymayıp kendi aklına uymuş ve lanetlilerden olmuştur. Allah'u Teala ona secde etmesini emrettiğinde, aklı ile şer'i hükme karşı çıktı ve bozuk kıyasını yaparak;
قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِّنْهُ خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍ وَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ
'İblis: Ben ondan hayırlıyım! Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi.' (Sa'd, 76)
Bazılarına 'bu yaptığınız uygulamayı Resul sav yapmadı' denilince; Kendi siyaset ve bilgi(sizlik)lerine uyarak, 'Resul bizim zamanımızda olmuş olsaydı O'da böyle yapardı' diyecek kadar küstah olabiliyorlar. Ve biz insanların arasını düzeltmek için bu tür yollara başvuruyoruz diyorlar. Allah'u Teala şöyle buyurur:
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْاْ إِلَى مَا أَنزَلَ اللّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ رَأَيْتَ الْمُنَافِقِينَ يَصُدُّونَ عَنكَ صُدُوداً... فَكَيْفَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ ثُمَّ جَآؤُوكَ يَحْلِفُونَ بِاللّهِ إِنْ أَرَدْنَا إِلاَّ قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ ثُمَّ جَآؤُوكَ يَحْلِفُونَ بِاللّهِ إِنْ أَرَدْنَا إِلاَّ إِحْسَاناً وَتَوْفِيقاً
'Onlara: Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resûl'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün.'
'Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felâket gelince hemen, biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik, diye yemin ederek sana nasıl gelirler!' (Nisa/61-62)
Bir gün İbn-i Abbas r.a Tabiinlere; 'Resulullah sav şöyle buyurdu' dediğinde, Tabiinler; 'Ama Ebu Bekir şöyle söyledi, Ömer şöyle söyledi' dediklerinde, İbn-i Abbas; 'Ben size Resulullah şöyle söyledi diyorum, siz bana Ebu Bekir şöyle söyledi, Ömer şöyle söyledi diyorsunuz. Vallahi gökten başımıza taşların yağması yakındır' diyerek kızmış ve öfkelenmiştir. (Abdurrezzak, el-Musannef)
إِنَّ الَّذِينَ يَغُضُّونَ أَصْوَاتَهُمْ عِندَ رَسُولِ اللَّهِ أُوْلَئِكَ الَّذِينَ امْتَحَنَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ لِلتَّقْوَى لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ عَظِيمٌ
'Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takvâ ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.' (Hucurat/3)
إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَن يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
'Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.' (Nur/51)
Ebu Seleme'den, Ebu Hureyre'nin bir adama şöyle dediği rivayet edilmiştir. 'Ey kardeşimin oğlu! Sana Resulullah'tan sav bir hadis aktardığımda, asla onun hakkında misaller verme.' (Sahih'u İbn-i Mace, 20)
Acaba kendilerine 'Allah'u Teala şöyle buyurur, Allah'ın Resulü şöyle buyurur' dediğimiz zaman bize; ' Grubumuz şöyle diyor... Üstadlar şöyle diyor... Cemaatin maslahatı bunun aksini söylüyor...' gibi, Allah'u Teala'nın şeriatına itiraz ve eleştiriye delalet eden sözleri sarf edipte Allah ve Resulünün önüne geçenlerin durumu nedir?
Son düzenleme: