Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Allah, Zamandan ve Mekandan Munezzehtir Sözü İsabetli midir?

I Çevrimdışı

islam savaşçısı

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Es selamu aleykum arkadaşlar,
ALLAH zamandan ve mekandan münezzehtir demek doğru mudur? Bazıları böyle diyorlar.
ALLAH tüm Müslümanlar'dan razı olsun.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullahi we berakâtuhu ;
rezill 3sADS  sdfdfg.jpg
Ebu Rezîn el-Ukeylî (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"
Ey ALLAH'ın Rasûlu, dedim, mahlukatını yaratmazdan önce Rabb'imiz nerede idi?"
Bana şu cevabı verdi:

"el-Amâ'da idi. Ne altında hava, ne de üstünde hava vardı. Arşını su üzerinde yarattı."
(Tirmizî, Tefsir, Hud, 3108; kutub-i sitte,1657)

Ahmed İbnu Hanbel (rahimehullah) dedi ki: "Yezid şunu söyledi: el-Amâ, yani "ALLAH'la birlikte başka bir şey yoktu" demektir."

Ehl-i sunnet itikadına göre, Zaman ve mekan yaratılmıştır ve zaman ve mekan yokken dâhi Allah (c.c.) vardı.
Zaman, fâni / yaratılmış olanları ilgilendiren bir kavramdır. Mekan da yine fâni / yaratılmışlar için zaruriyettir.
Allah (c.c.) mekanı - Arş yaratmış ve ihtiyaçsız ve keyfiyetsiz olarak Arş'a istiva etmiştir.

Şubhesiz Rabb'iniz, O ALLAH'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra Arş'a istiva etti. Geceyi durmadan kovalayan gündüze O buruyor. Güneşi, ayı ve yıldızları emriyle ram eden O'dur. İyi bilin ki, yaratma da emretme de yalnız O'nundur. Âlemlerin Rabb'i olan ALLAH'ın şanı ne yücedir! (Â'raf 54)

İmam Azam Ebu Hanife , “ El-Vasiyye” adlı kitabında şöyle diyor :
Biz ikrar ederiz ki ALLAH Teala ihtiyaç olmaksızın Arş üzerinde durmaktadır. O’nun istikrarı Arş üzerindedir. Arş’ı ve Arş’tan başka her şeyi koruyan da ALLAH Teala’dır. ALLAH teala , başkasına muhtaç olsaydı yaratılmışlar gibi , bu alemi yaratmaya ve idare etmeye kadir olamazdı. ALLAH eğer oturmaya ve bir yerde kararlaşmaya muhtaç olsaydı , o takdirde Arş’ı yaratmadan evvel nerede idi ? Öyle ise ALLAH Teala , oturmaktan ve karar kılmaktan munezzehtir .”

İmam Malik (rahimehullah); Arş üzerinde istiva’dan sorulunca ne güzel söylemiştir: “ALLAH’ın Arş üzerinde istivası malumdur , keyfiyet meçhuldur. Bundan sormak bid'attir. Bu ayete inanmak ise vacibtir.”

Bu inanç selefin yoludur . Ve en doğru bir yoldur. ALLAH teala ise daha iyi bilir . Bazı halef alimlerinin yukarıda geçen ayet ve hadisleri tevil şekilleri geçmiştir. Bu ayetleri tevil etmenin daha sağlam bir yol olduğu söylenmiştir . Fakat Şafii'lerden biri İmam’ul- Haremeyn’in önce bu ayetleri tevil ettiği , ancak ömrünün sonuna doğru bundan vazgeçtiği , bu ayetleri tevil etmeyi yasakladığı ve Selef’in muteşabih ayetlerin tevilini yasakladıkları hususundaki icmâını naklettiği rivayet edilmiştir.
İmam’ul- Haremeyn “Risale-i Nizamiye” adlı kitabında da bu görüşünü açıklamaktadır. Bu görüş Maturidi Mezhebine mensub olan alimlerimizin inancına da uygundur .
(İmam-ı Âzam Fıkh-ı Ekber, Aliyyu'l- Kâri Şerhi, Sayfa : 75 -76 -77)


Bir adam Peygamber'e siyah bir cariye getirdi ve:
- Benim üzerime mu'min bir köle azad etmek vacib oldu. Bu kâfi midir? diye sordu.

Peygamber (s.a.v) o cariyeye sordu: "Sen mûmin misin?"
Cariye: "Evet" dedi.
Peygamber (s.a.v.): "Peki, ALLAH nerededir?" diye sordu.

Cariye göğe işaret etti. (Başka bir rivâyette "gökte" dedi)
Bunun üzerine Peygamber:
"Onu azad et, O mûmindir" dedi.

(Muslim, el-Mesacid, 33; Ebû Davud, es-Salat, 167, Eyman, 16; Nesâî, Sehv ; Muvatta, Itk.8-9; Ahmed îbn Hanbel, 11/291. 1;
İbnu Ebi'l-İzz el-Hanefi, Şerhu'l Akîdeti't-Tahâviyye, Beyrut 1988, s. 288; İmam-ı Azam'ın Beş Eseri, İstanbul, 1981, s. 45-48 Arabca kısmı).

Hadis-i şerifte gördüğümüz gibi Rasulullah (s.a.v.), câriyeye "Allah nerededir?" diye sorarak mekan sormuştur. Yine Rasulullah (s.a.v.) mirâca çıkarken, göğün katlarını tek tek geçmiş, her katta peygamberlerle karşılaşmış olması da Allah' (c.c.) nin mekan olarak yaratılmışların en üstünde 'Uluv' , yüce olan Ârş'a istiva ettiğinin delillerindendir.


Miraç ve Allah'a Mekân İsnadı:


Şubhe yok ki, İsra makamı, Musa aleyhisselâm'ın mikatından daha üstündür. Nerde kaldı ki Yunus b. Mettâ'nın makamından üstün olmasın. Ancak bizim sözümüz, her halde ve her makamda ikisinin yani Peygamber ve Yûnus'un Allah Teâlâ'ya yakınlıklarının eşit olduğudur. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
Nerede bulunursanız Allah sizinle beraberdir.” (Hadid 4)
Biz kula şahdamarından daha yakınız.” (Kaf 16)
Allah, kullarının üstünde galibtir, yegane hüküm ve hikmet sahibidir.” (En'am 61) anlaşıldığına göre Allah Teâlâ'nın kulları üzerine yükselmesi, mekân bakımından yükseklik değil, mertebe ve makam bakımından yüksekliktir. Yani şânı yüce olmak demektir. Ehl-i Sünnet vel-Cemaat âlimleri ile Mutezile, Havariç vesair İslâm taifelerince de durum bu şekilde tesbit edilmiştir. Diğer bidat taifeleri de aynı görüştedir. Ancak, Allah Teâlâ’ya cihet isbat eden Hanbelilerle Mucessimeden bir taife bu görüşte değildir. Allah Teâlâ onların isnad ettiklerinden uzaktır.
Şârih ne tuhaftır ki Allah Teâlâ'nın yüceliğini isbat etmekte:
Şubhesiz bu Kur'an'ı, Emin ruh Cebrail, korkutuculardan olasın diye, senin kalbine indirdi.” (Şuara 93-94) âyetini delil getiriyor.
Muellifin bu âyetle Allah Teâlâ'nın yücelik sıfatını ispat etmeye çalışmasının garibliği apaçıktır. Zira nuzul ve tenzil kelimeleri alâ harf-ı cerri ile mütâaddi olurlar. Burada Kur'an'ın gökten inmesinden murad edilen, Peygamber sallellahu aleyhi vesellem'in kalbine indirilen kelâmın yüceliğidir. Bu konuda bir çekişme bahis konusu değildir. Kelâmın yüceliğinden Melik ve Allâm olan Allah Teâlâ'nın mekânının yüceliği yani ona yüce bir makam ispatı lâzım gelmez. Favk ve uluv gibi sıfatlara delâlet eden bazı âyet ve hadisleri zikrettikten sonra: “Selef âlimlerinin, yücelik sıfatını ispat etme konusundaki sözleri çoktur.” sözü bizce de musellemdir. Ancak selef âlimlerinin, Allah'a yücelik, yükseklik sıfatı isbat etmeleri mekânın yüceliği ile tevil edilmiştir.
Sonra şarih şöyle diyor:


إِثْبَات الْعُلُوّ
قَالَ ابو حنيفَة من قَالَ لَا اعرف رَبِّي فِي السَّمَاء اَوْ فِي الأَرْض فقد كفر وَكَذَا من قَالَ إِنَّه على الْعَرْش وَلَا ادري الْعَرْش أَفِي السَّمَاء اَوْ فِي الأَرْض وَالله تَعَالَى يدعى من اعلى لَا من أَسْفَل لَيْسَ من وصف الربوبية والألوهية فِي شَيْء وَعَلِيهِ مَا روى فِي

الحَدِيث ان رجلا اتى إِلَى النَّبِي صلى الله عَلَيْهِ وَسلم بِأمة سَوْدَاء فَقَالَ وَجب عَليّ عتق رَقَبَة أفتجزىء هَذِه فَقَالَ لَهَا النَّبِي صلى الله عَلَيْهِ وَسلم أمؤمنة أَنْت فَقَالَت نعم فَقَالَ أَيْن الله فَأَشَارَتْ إِلَى السَّمَاء فَقَالَ اعتقها فَإِنَّهَا مُؤمنَة
Bu delillerden biri Ebû Muti' el-Belhi'den nakledilen şu rivayettir:
Ebû Muti' Ebû Hanîfe'ye: “Allah'ın, yerde mi gökte mi olduğunu bilmiyorum.” diyen kişiden sormuş; Ebû Hanife de: “Kâfir olmuştur, zira Allah Teâlâ şöyle buyuruyor”:
Allah Arş üzerinde duruyor.” (Ta ha 5) Allah'ın Arşı ise yedi kat göğün üstündedir.” buyurdu.
Ben derim ki; Ebû Hanîfe “Eğer bir kimse, Allah Teâlâ Arş üzerindedir, fakat Arş'ın gökte mi yerde mi olduğunu bilmiyorum.” derse, kâfir olduğunu söylemiştir, Çünkü O, Allah'ın gökte olduğunu inkâr etmiştir. Allah'ın gökte olduğunu inkâr eden kişi ise kâfirdir. Zira Allah Teâlâ yücelerin yücesindedir. Allah Teâlâ yüksekten çağrılır, aşağıdan değil.”

Ebu Hurayra’nin rivâyetine göre;
"Adamın biri Rasulullah'a (s.a.v.) geldi ve : Mûmin bir cariyeyi azad etme borcum vardır.” diyerek (yanındaki cariyesinin bu şarta haiz olup olmadığını) sordu.
Rasulullah (s.a.v.) kadına dönerek Allah nerdedir?diye sordu.
Kadın başı ve işaret parmağıyla semaya işaret etti.
Bu defa Rasulullah (s.a.v.) Ben kimim? diye sordu.
Kadın parmağıyla semaya ve Rasulallah’a işaret etti.
Yani Sen Rasulallahsındemek istedi.
Bunun üzerineBu mûmindir , bunu azad et. diye buyurdu." (Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, 1/23).

Buna cevabımız şöyledir: İmam Abdusselâm, “Hallur-Rumûz” adlı kitabında İmam Âzam'ın şu sözünü kaydediyor:
Kim Allah'ın yerde mi gökte mi olduğunu bilmiyorum derse, kâfir olur. Çünkü bu söz, Allah'ın bir mekânı olduğu düşüncesini akla getirir. Allah'ın mekânı olduğunu düşünen kimse ise Allah'ı yaratıklara benzeten kişidir.”
Şubhe yok ki Abdullah b. Selâm ilim adamlarının büyüklerinden biri olub güvenilir bir âlimdir. Şârihin naklettiğine değil, onun naklettiğine itimat etmek gerekir. Ebû Muti, aynı zamanda Hadis âlimlerince hadis uydurucusudur.
Hulâsa, sarih Ebû Mutî teşbih'i nefy etmekle beraber Allah'a yüksek bir mekân isnad ediyor. Bu konuda Bidat ehli bir taifeye uymuştur. Daha önce geçtiği üzre Ebû Hanîfe Muteşâbih sıfatlara inanır ve tevilinden sakınırdı. Allah Teâlâ'yı bu sıfatların zahirî manasından da tenzih eder, dolayısıyla Selef âlimlerinin görüşünde olduğu gibi bu husustaki bilgiyi Allah Teâlâ'ya havale eder. Halef âlimlerinin çoğunluğunun görüşü de budur. Selefin Mezhebi daha sağlam, daha doğru ve daha kuvvetlidir.

344282


İMAM AZAM FIKH-I EKBER
Aliyyul- Kari Şerhi , Sayfa : 216 - 219
Tercume : Yunus Vehbi Yavuz
İlaveli 4. Baskı 15 ytl .
Çağrı yayınları : Tel : 0 212 516 20 80 -81 fax : 0 212 516 20 82

www.cagriyayinlari.com[email protected]
Baskı Modern Matbaası İstanbul : 1992 / 1413 h.




Ebu Hanife, kendisine "Allah Nerededir" diye soran kadına cevabı:

İmam Beyhaki özetle şöyle aktarmıştır:
Ebu Hanife kendisine "Allah nerededir?" diye soran kadına: "Allah Subhanehu ve Teala sema'dadır, yerde değil." cevabını verdi. Bunun üzerine adamın biri: "Peki, Allah'ın: "O bizimle beraberdir" (Hadid, 57/4), sözüne ne dersin?" deyince: "Bu, senin bir kimseye mektub yazıp 'ben seninle beraberim' demen gibidir. Halbuki sen onun yanında değilsin." yanıtını verdi. (Beyhaki, el-Esma ve's-Sıfat, 2/238).



Bu değerlendirmeler neticesinde ;
'Allah (c.c.) zamandan munezzehtir' sözü isabetlidir.

'Allah (c.c.) mekandan munezzehtir' sözü ile;

Allah (c.c.) mekandan munezzehtir sözü ile kastedilen, yaratılmışların, mahlûkatın en üst noktası olan "su üzerine yaratılmış olan arş"tır. Allah (c.c.) Arşını yaratmış ve istiva etmiş, daha sonra yarattığı mahlukatın tamamı arşın altındadır. Allah (c.c.) ise mahlukatından beri olarak arşın üst tarafında, ulûv halinde, yücelerin fevkinde iken, ilmiyle mahlukatının yanında, mekan olarak da her yerdedir. Zatı ise mahlukatından ayrı, kendisinden sonra mahluk ve mekan bulunmayan en son, üst mahluk olan arşın da üzerindedir kastedilerek Mekandan Munezzehtir sözü kullanılıyorsa doğrudur.


Allah (c.c.) mekandan munezzehtir" sözü ile üstteki açıklamadaki gibi kastediliyorsa isabetlidir.



Allah Nerede ? - Rahman Arş'a İstiva Etti !
 
I Çevrimdışı

islam savaşçısı

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Aleykum selam we rahmetullahi we berakâtuhu ;


Ebu Rezîn el-Ukeylî (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Ey ALLAH'ın Rasûlu, dedim, mahlukatını yaratmazdan önce Rabbimiz nerede idi?"
Bana şu cevabı verdi:
"el-Amâ'da idi. Ne altında hava, ne de üstünde hava vardı. Arşını su üzerinde yarattı."
(Tirmizî, Tefsir, Hud, 3108; kutub-i sitte,1657)Ahmed İbnu Hanbel (rahimehullah) dedi ki: "Yezid şunu söyledi: el-Amâ, yani "ALLAH'la birlikte başka bir şey yoktu" demektir."

Ehl-i sunnet itikadına göre, Zaman ve mekan yaratılmıştır ve zaman ve mekan yokken dahi Allah (c.c.) vardı.
Zaman, fâni / yaratılmış olanları ilgilendiren bir kavramdır. Mekan da yine fâni / yaratılmışlar için zaruriyettir.
Allah (c.c.) mekanı - Arş yaratmış ve ihtiyaçsız ve keyfiyetsiz olarak Arş'a istiva etmiştir.

Şubhesiz Rabbiniz, O ALLAH'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra Arş'a istiva etti. Geceyi durmadan kovalayan gündüze O buruyor. Güneşi, ayı ve yıldızları emriyle ram eden O'dur. İyi bilin ki, yaratma da emretme de yalnız O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan ALLAH'ın şanı ne yücedir! (Â'raf 54)

İmam Azam Ebu Hanife , “ El-Vasiyye” adlı kitabında şöyle diyor :
“Biz ikrar ederiz ki ALLAH Teala ihtiyaç olmaksızın Arş üzerinde durmaktadır. O’nun istikrarı Arş üzerindedir. Arş’ı ve Arş’tan başka her şeyi koruyan da ALLAH Teala’dır. ALLAH teala , başkasına muhtaç olsaydı yaratılmışlar gibi , bu alemi yaratmaya ve idare etmeye kadir olamazdı. ALLAH eğer oturmaya ve bir yerde kararlaşmaya muhtaç olsaydı , o takdirde Arş’ı yaratmadan evvel nerede idi ? Öyle ise ALLAH Teala , oturmaktan ve karar kılmaktan munezzehtir .”

İmam Malik (rahimehullah)Arş üzerinde istiva’dan sorulunca ne güzel söylemiştir. “ALLAH’ın Arş üzerinde istivası malumdur , keyfiyet meçhuldur. Bundan sormak bidattir. Bu ayete inanmak ise vacibtir.”

Bu inanç selefin yoludur . Ve en doğru bir yoldur. ALLAH teala ise daha iyi bilir . Bazı halef alimlerinin yukarıda geçen ayet ve hadisleri tevil şekilleri geçmiştir. Bu ayetleri tevil etmenin daha sağlam bir yol olduğu söylenmiştir . Fakat Şafii'lerden biri İmam’ul- Haremeyn’in önce bu ayetleri tevil ettiği , ancak ömrünün sonuna doğru bundan vazgeçtiği , bu ayetleri tevil etmeyi yasakladığı ve Selef’in muteşabih ayetlerin tevilini yasakladıkları hususundaki icmâını naklettiği rivayet edilmiştir.
İmam’ul- Haremeyn “Risale-i Nizamiye” adlı kitabında da bu görüşünü açıklamaktadır. Bu görüş Maturidi Mezhebine mensub olan alimlerimizin inancına da uygundur .
(İmam-ı Âzam Fıkh-ı Ekber, Aliyyu'l- Kâri Şerhi, Sayfa : 75 -76 -77)

Bir adam Peygamber'e siyah bir cariye getirdi ve:
- Benim üzerime mu'min bir köle azat etmek vacib oldu. Bu kâfi midir?diye sordu. Peygamber (s.a.v) o cariyeye sordu: "Sen mu'min misin?"
Cariye: "Evet" dedi. Peygamber (s.a.v.): "Peki, ALLAH nerededir?" diye sordu.
Cariye göğe işaret etti. Bunun üzerine Peygamber: "Onu azat et, o mu'mindir" dedi.
(Muslim, el-Mesacid, 33; Ebû Davud, es-Salat, 167, Eyman, 16; Nesâî, Sehv ; Muvatta, Itk.8-9; Ahmed îbn Hanbel, 11/291. 1;
İbnu Ebi'l-İzz el-Hanefi, Şerhu'l Akîdeti't-Tahâviyye, Beyrut 1988, s. 288; İmam-ı Azam'ın Beş Eseri, İstanbul, 1981, s. 45-48 Arabca kısmı).


Hadis-i şerifte gördüğümüz gibi Rasulullah (s.a.v.), câriyeye "Allah nerededir?" diye sorarak mekan sormuştur. Yine Rasulullah (s.a.v.) miraca çıkarken, göğün katlarını tek tek geçmiş, her katta paygamberlerle karşılaşmış olması da Allah' (c.c.) nin mekan olarak yaratılmışların en üstünde 'Uluv' , yüce olan Ârş'a istiva ettiğinin delillerindendir.


Bu değerlendirmeler neticesinde ;
'Allah (c.c.) zamandan munezzehtir' sözü isabetlidir.
Allah (c.c.) mekandan munezzehtir sözü ise (eğer mekandan kasıt, 'Allah c.c., Arş'a ihtiyacı olmadan istiva etmiş, Arş'ın da üzerindedir' gibi mâna kastedilmemişse), batıldır.'
ALLAH razı olsun Abdulmuizz Abi. ALLAH ilmini arttırsın.
 
Üst Ana Sayfa Alt