Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Allah'a, Peygambere Küfreden Komutanı Öldürmenin Hükmü Nedir?

DjKarakurt Çevrimdışı

DjKarakurt

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
T.C askeriyesi hakkında bi sorum var.
Zorla askere götürülüyorsunuz ve askerde sakalınız kesiliyor sonrasında ise tağut gücüne itaat etmeniz isteniyor İslama söven Nebiye söven bu komutanın aleni şekilde sövmesiyle onu silahınızla öldürmeniz caiz midir? Bu yüzden hapse yatmayı göze alan birisi olarak sorunun cevabını arıyorum. Bu insan kafirmi olmuş olur darul harp mi yoksa darul islam mı oluyo şimdi t.c ? onu öldürmüş olmamdan dolayı Allah beni hesaba çekermi? hakkına girmiş mi olurum?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Allah'a açıkça söven /küfreden (musluman ise) kafir olur. Bunun Dar'ul Harb'in askeriyesinde olması, sivil hayatta olması hukmu ve mudahaleyi değiştirmez.

Böyle bir durumla karşılaşan müslüman, küfreden kişiyi tanıyor ve İslam'a açıkça saldıran biri (Kâb bin Eşref gibi İslama ve Rasulullaha şiirleriyle hicv ederek saldıran yahudi Şairin öldürülmesi gibi) değilse tevbeye (hatayla söylemiş olabilir) davet etmeli; aksi durumunda şartlar gereği eliyle, diliyle veya kalbiyle buğzetme mudahalesinde bulunmalıdır.


Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur :
"Sizden kim bir kötülük görürse eliyle düzeltsin, buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin, buna da gücü yetmezse kalben bu kötülüğe iştirak etmesin. Bu sonuncusu imanın en zayıf mertebesidir."

(Muslim, İman, 78)

Dar'ul Harb ile Darul İslam'da durum değişmektedir. Muşriklerin hakim olduğu diyarlarda yaşayan musluman, dini konusunda zillete düşmesi söz konusu olduğundan Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

Muşrikler arasında ikamet eden müslümandan beriyim.”
(Tirmizi, Siyer, Bab 42, Hadis no: 1645; Ebu Davud, Cihad, Bab 105, Hadis no: 2645; Nesei 2558, 4753; Cessâs, II, 242; İbn Kayyim, Zâdu`l-Meâd fî Hedyi Hayri`l-İbâd, Kahire, 1950, II, 70; İbn Kudâme, el-Muğnî , I, 513; Mubârekfuri, V, 229; İbn Ruşd, el-Mukaddimat, Mısır 1325, II, 612)


Kufur duzeninin hakim olduğu yerlerde ikâmet eden bir musluman, Allah'a kufredilen bir ortamda bulunmamalıdır. Eğer mumkun ise , gücü yetiyorsa engel olmalıdır, işlediği curumdan vazgeçmesi, tebliğ edilederek tevbeye davet edilmeli aksi taktirde orayı terk (Nisa 140, En'am 68) etmelidir. Bu fucûru engellemek için bu uğurda aşamalı olarak zikrettiğimiz tedbirlerden sonra (rağmen) kişi kufrunde ısrar ediyor ise mudahâle durumunda öldürülmesi halinde bir vebal olmayacağına inanıyorum. (Allahu âlem). Bu uğurda kendisi öldürülürse de inşeallah şehiddir.
Rasulullah (s.a.v.) : "Kim, canı (nefs) uğrunda ölürse şehiddir, kim namusu (ailesi) uğrunda ölürse şehiddir; kim malı uğrunda ölürse şehiddir"

(Tirmizi, Diyat, 21; Musned, 2/221)

İslam dini, (Dar'ul İslam'da) önce musluman olan kişinin, sonradan dinden çıkması (kâfir olması) halinde öldürülmesini emreder.

Rasulullah (s.a.v.), şöyle buyurmuştur :

"Kim dinini değiştirirse onu öldürün"
(Buhârî, es-Sahîh, Cihâd, 149; Ebû Dâvûd, es-Sunen, Hudûd, 1; et-Tirmizî, es-Sunen, Hudûd, 20; İbnu Mâce, es-Sunen, Hudûd, 2)

Abdullah ibnu Mes'ud'un, Rasulullah (s.a.v.)den rivayet ettiği bir hadis şöyledir:
"Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim de Allah'ın Rasulu olduğuma şehadet eden müslüman bir kimsenin kanı şu üç sebebten başka bir sebeble helal olmaz:

`Muhsan' olan kimsenin zina etmesi, cana karşılık (kısasen) olmaksızın adam öldürmek ve dini terk etmek, İslam toplumundan ayrılmak."
(Buhâri, es-Sahih, Diyât, 6; Muslim, es-Sahih, Kasâme, Hadis, 1676; Ebû Dâvûd, es-Sunen, Hudûd, 1; et-Tirmizi es-Sunen, Diyât, 10)

Rasulullah (s.a.v.), Muaz b. Cebel’i Yemen’e vali olarak gönderirken ona şunu da emretti:

“Herhangi bir erkek İslam dininden dönerse, onu (İslam’a) geri davet et, eğer kabul ederse mesele yok, kabul etmezse boynunu vur. Bir kadın da eğer İslam dininden dönerse ona da (geri İslam’a girmeye) çağır, eğer kabul ederse mesele yok, kabul etmezse boynunu vur.”
(Şevkani, Neylu’l-Evtar, 7/211)

İbn Hacer bu hadisin hasen/sağlam olduğunu söylemiştir.
Hanefiler dışındaki alimlerin ittifakıyla, murted kadın da, murted erkek gibi öldürülecektir. Bu alimler yukarıdaki hadis rivayetini delil olarak kabul etmişlerdir.
(Vehbe Zuhaylî, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, C. 6, Sf: 186)


Muhammed b. Abdullah b. Abd el-Kârî der ki: Ebû Musa el-Eşarî'nin yanından, Ömer b. el-Hattab'a bir adam geldi.
Ömer, adama halkı sordu, O'da Ömer'e açıklamalarda bulundu.
Sonra Ömer (r.anh) O'na: «— Oralara ait yeni bir haberin var mı?» diye sordu.
Adam: «—
Evet, adamın biri irtidat etti» dedi.

Ömer (r.anh): «— Ona ne yaptınız?» diye sordu.
Adam: «— Yakaladık ve boynunu vurduk» diye cevab verdi.
Ömer (r.anh): «— Onu üç gün hapsederek, her gün bir ekmek verip tevbeye davet etmediniz mi? Olur ki tevbe eder ve Allah'ın emrine dönerdi.» dedi.
Sonra Ömer (r.anh) sözüne şöyle devam etti: «— Allah'ım ben (orada) bulunmadım. Öldürülmesini de emretmedim. Bana bildirilseydi öldürülmesine radı olmazdım(Muvatta, Akdiye, Bab 18, Hadis no: 16)



حَدَّثَنَا عَبَّادُ بْنُ مُوسَى الْخُتَّلِيُّ أَخْبَرَنَا إِسْمَعِيلُ بْنُ جَعْفَرٍ الْمَدَنِيُّ عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ عُثْمَانَ الشَّحَّامِ عَنْ عِكْرِمَةَ قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ عَبَّاسٍ أَنَّ أَعْمَى كَانَتْ لَهُ أُمُّ وَلَدٍ تَشْتُمُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَتَقَعُ فِيهِ فَيَنْهَاهَا فَلَا تَنْتَهِي وَيَزْجُرُهَا فَلَا تَنْزَجِرُ قَالَ فَلَمَّا كَانَتْ ذَاتَ لَيْلَةٍ جَعَلَتْ تَقَعُ فِي النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَتَشْتُمُهُ فَأَخَذَ الْمِغْوَلَ فَوَضَعَهُ فِي بَطْنِهَا وَاتَّكَأَ عَلَيْهَا فَقَتَلَهَا فَوَقَعَ بَيْنَ رِجْلَيْهَا طِفْلٌ فَلَطَّخَتْ مَا هُنَاكَ بِالدَّمِ فَلَمَّا أَصْبَحَ ذُكِرَ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَجَمَعَ النَّاسَ فَقَالَ أَنْشُدُ اللَّهَ رَجُلًا فَعَلَ مَا فَعَلَ لِي عَلَيْهِ حَقٌّ إِلَّا قَامَ فَقَامَ الْأَعْمَى يَتَخَطَّى النَّاسَ وَهُوَ يَتَزَلْزَلُ حَتَّى قَعَدَ بَيْنَ يَدَيْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَنَا صَاحِبُهَا كَانَتْ تَشْتُمُكَ وَتَقَعُ فِيكَ فَأَنْهَاهَا فَلَا تَنْتَهِي وَأَزْجُرُهَا فَلَا تَنْزَجِرُ وَلِي مِنْهَا ابْنَانِ مِثْلُ اللُّؤْلُؤَتَيْنِ وَكَانَتْ بِي رَفِيقَةً فَلَمَّا كَانَ الْبَارِحَةَ جَعَلَتْ تَشْتُمُكَ وَتَقَعُ فِيكَ فَأَخَذْتُ الْمِغْوَلَ فَوَضَعْتُهُ فِي بَطْنِهَا وَاتَّكَأْتُ عَلَيْهَا حَتَّى قَتَلْتُهَا فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَلَا اشْهَدُوا أَنَّ دَمَهَا هَدَرٌ
İbn Abbas (radıyallahu anhuma) şöyle haber verdi: "Âmâ bir adamın bir ummu veledi vardı, Rasâlullah'a küfreder, onun hakkında yakışıksız şeyler söylerdi. Âmâ, onu bundan nehyeder, fakat kadın vazgeçmez, âma yine onu meneder ama dinlemezdi.
Kadın, bir gece Rasûlullah (s.a.v.) hakkında yakışıksız şeyler söylemeye, ona küfretmeye başladı.
Bunun üzerine âmâ, hançeri aldı kadının karnına sapladı ve üzerine yüklenip onu öldürdü.
Ayakları arasına bir çocuk düştü. Kadın orasını (yatağı) kana buladı. Sabah olunca olay Rasûlullah'a anlatıldı.
Rasûlullah (s.a.v.) halkı toplayıp şöyle dedi: "Bu işi yapan şahsı Allah'a havale ediyorum (Allah adına yemin vererek arıyorum). Şubhesiz Onun üzerinde benim hakkım var, (bana itaat etmesi vâcib) ama ayağa kalkarsa mustesna."
Bunun üzerine âmâ kalktı, safları yararak ve sallanarak (gelib) Rasûlullah (s.a.v.)'ın önüne gelip oturdu ve: "Ya Rasûlullah! Ben O kadının sahibiyim. Sana küfreder ve hakkında çirkin sözler söylerdi. Onu nehyederdim dinlemez, men ederdim vazgeçmezdi. Benim ondan inci tanesi gibi iki oğlum var. O bana karşı da yumuşaktı. Dün gece yine sana sövmeye ve hakkında çirkin sözler söylemeye başladı. Ben de hançeri alıp karnına sapladım, üzerine yüklenip onu öldürdüm.!' dedi.
Rasûlullah (s.a.v.): "Dikkat edin! Şâhid olunuz ki, o kadının kanı hederdir (öldürülmeyi hak etmiştir)" buyurdu.
(ebu Davud, Hudud, Hadis no: 4361; Nesai, tahrim, Bab 12, Hadis no: 4002)

Üstteki hadis-i şerife dikkat edersek, Rasulullah (s.a.v.) hayatta ve İslam devleti olmasına rağmen, Rasulullaha kufreden kadın, efendisi tarafından Rasulullah'tan habersiz ve tâlimatsız olarak Kur'an ve sunnetle (Ka'b bin Eşref infazı) âmel ediyor.
Rasulullah (a.s.), önce kadının şahsı bir hadiseden dolayı mâsum olarak öldürüldüğünü düşünüyor ve öldürenin haksız yere öldürmesi sebebiyle, kendisine başvurmadan böyle hareket eden ashabının, Rasuullah (s.a.v.)'in hakkına girdiğini zikrediyor. Fakat âma adam Rasulullaha gelerek öldürme sebebinin kufur olduğunu zikretmesi üzerine Rasulullah (a.s.), kadının kanının heder olduğunu, yâni öldürenin vebale girmediğini buyurmuştur.

Bu hadisten de anlaşılacağı üzere, İslam devleti (suikast izni) olsun veya olmasın, tüm muslumanları, ummeti ilgilendiren Allaha, peygambere sövme kufrunu işleyenin öldürülme hukmunu imkan, güç ve fırsat bulanın, uygulamasından dolayı bir vebal yoktur.


حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْجَرَّاحِ عَنْ جَرِيرٍ عَنْ مُغِيرَةَ عَنْ الشَّعْبِيِّ عَنْ عَلِيٍّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ أَنَّ يَهُودِيَّةً كَانَتْ تَشْتُمُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَتَقَعُ فِيهِ فَخَنَقَهَا رَجُلٌ حَتَّى مَاتَتْ فَأَبْطَلَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ دَمَهَا
Ali (r.anh) şöyle demiştir;
"Bir yahudi kadın, Rasûlullah (s.a.v.)'a küfreder ve onun hakkında çirkin şeyler söylerdi. Bir adam o kadını boynundan yakaladı ve basarak öldürdü. Rasûlullah (s.a.v.) kadının kanını ibtal etti (heder saydı)."
(ebu Davud, Hudud, Hadis no: 4362)

Hattabi, bundan önceki hadisi izah ederken şöyle demektedir:
"Bu, Rasûlullah'a küfreden kişinin kanının heder olduğunu beyan etmektedir. Çünkü Rasûlullah'a küfretmek dinden çıkmaktır. Dinden çıkanın katlinin vacib olduğu konusunda ulemadan ihtilaf eden birisini bilmiyorum. Ama eğer küfreden, zimmî ise onun hakkında ihtilaf edilmiştir.
Mâlik b. Enes, yahudi ve hristiyanlardan Rasûlullah'a küfreden kişi müslüman olmazsa öldürülür der.
İmam Şafiî'de Rasûlullah'a küfreden bir zımmî öldürülür ve kendisinden zimmet kalkar demiştir.
İmam Ebû Hanîfe'den de; Peygambere sövmekle zımmî öldürülmez, onların içinde bulundukları şirk daha büyüktür, dediği nakledilmiştir."

Hattâbî'nin bu sözünden; Rasûlullah'a küfreden şahsın müslüman veya zimmî oluşuna göre hükmün farklı olacağı anlaşılmaktadır.
İbn Abidin; "Kitabu tenbihi'l-vulat ve'1-hukkam ala ahkamı şatimi hayri'l-enam ey ehadin min ashabihi'l-kiram aleyhi ve aleyhimu's-salâtu vesselam"
[İbn Abidin'in bu risalesi; Rasûlullah'a veya ashaba küfreden kişiye ait hükümleri ihtiva etmektedir. Resâili îbn Abidin'in 15 risalesidir. Mecmuatu Resal-i İbn Abidin: I, 282. Şeyhu'l-İslam İbn Teymiye de, es-Sarimü'I-Meslûl alâ Şâtimi'r-Rasul adındaki 600 sayfalık eserini bu konulara tahsis etmiştir] adlı risalesinde bu iki şıktan başka Rasûlullah'a küfreden bir müslümanın tevbe edip etmemesi halini de ekleyerek mes'eleyi incelemiştir.

Bu çok değerli incelemenin sonucunu özet olarak burada vermek istiyoruz.

a) Rasûlullah (s.a.v.)'a küfredip de tevbe etmeyen bir müslümanın durumu:

Takiyuddin Ebu'l-Hasen Ali b. Abdi'1-Kâfi es-Subki'nin, es Seyfu'l -Meslul ala men sebbe er-Rasûl (s.a.v.), adındaki eserinde Kadı Îyad'dan naklettiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.)'e küfreden ya da ona kusur isnâd eden müslümanlar öldürülür. Bu konuda ummetin görüşbirliği vardır. Fakihlerden bazısı Rasûlullah'a küfreden ve tevbe etmeyen bir müslümamn öldürülmesi gerektiği konusunda icma olduğunu belirttikten sonra Mâlik b. Enes, Leys, Ahmed b. Hanbel, İshak, Şafiî, Ebû Hanife ve talebeleri, Sevri, Kufe uleması ve Evzai'nin bu görüşte olduklarını söyler. Kadı Îyad da bu alimlerin bir kısmının isimlerini zikretmiştir. Bu isimlerin ittifak ettiği bir meselede ihtilafı zikredilen birkaç kişinin sözüne elbette itibar edilmez. Ancak şuna işaret etmek gerekir: İmam Ebu Hanife'ye göre Rasûlullah'a küfreden, kadın olursa öldürülmez. Çünkü ona göre murted olan kadın öldürülmez.

Ulemânın Rasûlullah'a küfreden birisinin kafir olup öldürüleceği hükmüne varırken delilleri; kitab, sünnet, icma ve kıyastır.

Bu hükmün Kur'an'dan delilleri şunlardır:
"Allahı ve peygamberini incitenlere Allah dünyada da ahirette de lanet eder, onlara alçaltıcı bir azab hazırlar." (Ahzâb 57)

"Allah'ın Peygamberini incitenlere can yakıcı azab vardır." (Tevbe 57)

"İki yüzlüler, kalblerinde fesat bulunanlar, şehirde bozguncu haber yayanlar, eğer bundan vazgeçmezlerse, andolsun ki seni onlarla mucadeleye davet ederiz, Sonra çevrende az bir zamandan fazla kalamazlar. Lanetlenmiş olarak, nerede bulunurlarsa yakalanır ve hem de öldürülürler." (Ahzâb 61-62)

Görüldüğü gibi bütün ayetler, Peygamber (s.a.v.)'ı incitenlerin kâfir olacağına delâlet etmektedir.

Rasûlullah'a küfredenin katli hükmünün sünnetten delilleri de üzerinde durduğumuz hadislerin yanısıra İfk hadisesi üzerine Rasulullah'ın Abdullah b. Ubeyy b. Selûl hakkında Sâ'd b. Muâz'ın "...Eğer o Evs'ten ise boynunu vururum. Eğer kardeşlerimiz olan Hazrec'ten ise ve sen bize emredersen, emrini uygularız." şeklindeki sözlerini Rasûlullah'ın ikrar etmesidir.

Kadı Îyad'ın rivayet ettiği bir hadiste Rasûlullah efendimiz: "Kim bir peygambere söverse onu öldürünüz. Kim de benim sahabelerime söverse onu dövünüz" buyurmuştur.

Hilal ve Ezci'nin, Ali (r.anh) den rivayet ettikleri bir hadiste de efendimiz şöyle buyurmuştur: "Kim bir peygambere söverse öldürülür. Kim de benim ashabıma söverse sopa ile dövülür"
(Bu iki hadis zayıftır. Birincisinin isnadında Abdulaziz b. Huseyn vardır. İbn Hibban onu cerhetmiştir, ikincisinin isnadına da İbn Salah vakıf olmadığını belirtmiştir)

Rasûlullah'a küfreden bir müslümanin öldürülmesinin vacib olduğunun icma'ile sabit olduğunu az önce belirtmiştik.

Kıyastan delil de:
Murted icmâen öldürülür. Rasûlullah'a küfreden de murteddir. O halde o da öldürülür.

Rasûlullah'a küfreden birisinin öldürülmesinin gereği hükmü açıkça ortaya konulduktan sonra akla bir soru gelmektedir:
Acaba böyle birisi küfründen dolayı mı öldürülür, yoksa had olarak mı öldürülür?

Ulemânın büyük çoğunluğuna göre murted olan kişi tevbe ederse kabul edilir, aksi halde öldürülür. Murtedin öldürülmesi de had olarak olacaktır. Çünkü veliyyul-emrin, murtedin cezasını affetmeye veya değiştirmeye yetkisi yoktur. Aslen kafir olan ise böyle değildir. Çünkü veliyyu'1-emir isterse onu öldürür isterse köleleştirir. Muted hakkında ise böyle bir serbestlik yoktur. Murted had olarak öldürüleceğine ve Peygamber (s.a.v.)'e küfr eden de murted olduğuna göre, onun öldürülmesi de had olacaktır.

b) Rasûlullah (s.a.v.)'a küfreden birisi tevbe ederse, tevbesi kabul edilip had düşer mi? Yoksa yine öldürülür mü?

Ebu Bekr b. el-Munzir; Mâlik b. Enes, Leys, Ahmed, İshak ve Şafii'ye göre Rasûlullah'a küfredenin öldürülmesi gerektiğini ve tevbesinin kabul edilmeyeceğini söyledikten sonra, Ebû Hanife ve ashabının, Sevri ve Evzai'nin de aynı görüşte olduklarını ama bunlara göre Rasûlullah'a sövmenin, dinden dönme sayıldığını ilave eder.

İbn Abidin, yaptığı tahkik sonunda İmam Malik ve ashabına, Selefe ve ulemanın cumhuruna göre Rasûlullah'a küfredenin had olarak öldürüleceğini, bunlara göre tevbesinin kabul edilmeyeceğini, tevbenin yakalandıktan sonra olması ile, kendisinin tevbe ederek dönmesi arasında fark olmadığını söyer.
Delilleri ise, bunun bir had oluşu ve diğer hadlerde olduğu gibi onu tevbenin düşürmeyişidir. İbn Abidin'in araştırmasına göre İmam Şafii ve İmam Azam Ebu Hanife'ye göre ise Rasûlullah'a küfreden tevbe ederse tevbesi kabul edilir. Aksi halde öldürülür. İbn Abidin vardığı bu sonucu; İmam Subki'den, İbn Teymiye'nin; es Sarimu'I-Meslul'unden, Ebu Yusuf'un; Kitabu'l - Harac'ından, Şeyhu'l - İslam es-Sadi'nin, Kitabu'n-nef'inden, Mueyyedzade'nin Fetavasından, Muinû'1-Hukkam'dan ve Nuru'I-ayn Islahu cami'il fusuleyn'den yaptığı nakillerle teyid eder. Sonuç olarak şöyle der: "Mezheb ehlinden yapılan bu nakiller, Rasûlullah'a küfredenin tevbesinin kabulü konusunda makbul olduğunda açıktır. Bizim mezhebimizin dışındaki mezheb mensublarından (Subki ve İbn Teymiye) yaptığımız nakiller de aynı istikamettedir." (İbn Abidin, Mecmuatu'r- Resâil I, 303)

Konuyu toparlarsak deriz ki; Dört Mezheb İmamından İmam Malik ve Ahmed b. Hanbel'e göre Rasûlullah'a küfreden birisi pişmanlık duyup tevbe etse bile dinlenmez öldürülür. Ama Allah katındaki durumunu biz bilemeyiz.
İmam Azam Ebu Hanife ve İmam Şafii'ye göre ise tevbe ederse kabul edilir, öldürülmez. Bu görüşün delili de Murted'de yapılan uygulamadır. Çünkü daha önce de geçtiği gibi murted tevbe eder de tekrar İslama dönerse öldürülmez. Rasûlullah'a küfreden de murteddir.

İbn Abidin araştırmasının devamında el-Fetavâ'1-Bezzaziye gibi Hanefi bazı muteahhirûn kitaplarında Rasûlullah'a küfredenin tevbesinin kabul edilmeyeceği yolunda nakiller bulunduğuna dikkat çekerek bunun bir hata olduğunu, konunun iyi araştırılması gerektiğini söyler ve önceki anlattıklarının sahih olduğunu bildirir. İbn Abidin'in bu istikameteki nakil ve cevabları hayli uzundur. Buraya aktarmanız mümkün değildir. Dileyen adı geçen esere bakabilir. (İbn Abidin, Mecmuatu'r Resâil I, 305 ve devamı)

c) Zimmilerden, Rasûlullah'a küfredenin durumu:

Açıklamamızın baş tarafından Hattabî'den naklen, Rasûlullah'a küfreden zimminin (müslümanların idaresi altındaki yahudi ve hristiyanın) İmam Mâlik ve İmam Şafiî'ye göre öldürüleceğini, İmam-ı Ebu Hanife'den ise öldürülmeyeceğinin nakledildiğini söylemiştik.

Kadı Îyad da, Ebu Hanife ve Sevri ile bunların ashabının dışındaki âlimlere göre, Rasûlullah'a küfreden zimminin öldürüleceğini söyler. Çünkü müslümanlar onlara peygamberlerine sövsünler diye zimmet vermemişlerdir. İmam Subki de Hanefi mezhebinin dışındaki mezheblere göre böyle bir zımmînin öldürüleceğini bildirir.

Zımmî, Rasûlullah'a küfreder de öldürülmeden önce müslüman olursa durum ne olacaktır?
Hanefilere göre cevab bellidir. Müslüman olmasa bile öldürülmeyeceğine göre, müslüman olduktan sonra hiç öldürülmez. Diğer üç mezhebe göre ise konu ihtilaflıdır.

İmam Malik'den bu konuda iki rivayet vardır. Bir rivayete göre öldürülmez, diğerine göre öldürülür.
Hanbelilerden üç farklı görüş rivayet edilmektedir:
I) Rasululullah'a küfrettikten sonra müslüman olup tevbe edenin tevbesi bir kayda tabi olmadan kabul edilir.
II) Mutlak olarak tevbesi kabul edilmez.
III) Zimminin tevbesi müslüman olmakla kabul edilir, müslümanken küfredip de tevbe edenin tevbesi kabul edilmez.

Şafiilere göre de mutlak olarak (yani ister müslüman olsun ister zimmi iken İslama girsin) Rasûlullah'a küfredenin tevbesi kabul edilir, kati düşer.

Yukarıda da işaret ettiğimiz gibi Hanefi'lere göre, Rasûlullah'a küfreden bir zimmî öldürülmez ve zimmeti bozulmaz. Ancak adam ta'zir edilir. Hanefi fıkhına ait metin ve şerhlerde zikredilen budur.
Takiyuddin İbn Teymiye de anılan eserinde Hanefilerin bu konudaki görüşlerini verirken şöyle der:
"Ebu Hanife ve ashabına gelince; sövmekle ahd bozulmaz ve zimmî öldürülmez. Ancak böyle çirkin bir davranışı izhar ettiği için diğer munkeratta olduğu gibi tâzir edilir."

Muctehidlerin Görüş ve İstidlalleri

a)
Hanefî'lere göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimize sövüp sayan, O'nun aleyhine ağır söz söyleyen dinden çıkıp küfre girer. Böylece murt-ed olur ve hakkında murted hükmü uygulanır. Bunun gibi Peygamber'in (s.a.v.) sünnetlerinden bir sünnete razı olmayan, beğenmeyip reddeden kimse de dinden çıkıp küfre girmiş olur. (Şeyhzâde, Mecmeu'l-Enhur fi Şerhi Multeka'l-Ebrur: 1/630)

Muhammed'e (s.a.v.) sövmeğe zorlanıp tehdit edilen kimse Muhammed ismini anarak ağır söz kullanırsa bu onun niyetine göre sonuç verir:
"Ben istemediğim halde sövdüm" derse kâfir olmamış sayılır. "Ben Nasarâ'dan Muhammed adındaki bir adamı kasdederek sövdüm" derse yine küfre girmemiş olur. Ama "tehdit karşısında Muhammed'i kasdederek sövdüm" derse küfre girmiş olur. Zira sadece dil ile değil kalben de sövmüş oluyor. Bunun gibi Muhammed cinnet getirmiştir veya o delinin biridir derse yine dinden çıkıp kâfir olmuş olur ve hakkında murted hükmü uygulanır. (Şeyhzâde, Mecmeu'l-Enhur fi Şerhi Multeka'l-Ebrur: 1/631)

b) Şâfiîlere göre, kim İslâm'dan niyetle veya sözüyle veya fiiliyle koparsa murted olur. İsterse söz ve fiilini istihza, mad veya itikad cihetiyle, yapmış ve söylemiş olsun fark etmez. O halde bir peygamberi tebzîb eden veya onu küçümseyip hafife alan kimse kâfir olur ve hakkında murted hükmü uygulanır. (el-Ğamrâvî / es-Siracu'l-Vehhac: 1/519. Mısır: 1933)
Tabii Peygamber (s.a.v.) Efendimize sövüp sayan, onun aleyhine ağır söz söyleyen kimsenin durumu da böyle...

c) Hanbelîlere göre, Allah'a ister şaka yollu isterse ciddi olarak söven kimse kâfir olur. Allah'ın âyetlerini veya peygamberlerini küçümseyip hafife alan kimse de böyle...

Gayr-i muslim iken Peygamber'e (s.a.v.) sövüp saydıktan sonra İslâm girerse hakkında bir ceza uygulanmaz. Müslüman olduğu halde söverse, bir rivayete göre tevbesi kabul olunmaz ve katledilir. (İbn Kudame/el-Muğnî: 10/230, 231)



Rasulullah'ın İntikamcısı Said ve Cherif Kouachi Kardeşler

İslam düşmanı Charlie Hebdo Karikatür Dergi İntikamı
İlgili Konular :

Kâfirin Kanı Helal midir?

Dar-ul Harb'de Gayr-ı Muslim Öldürmek Caiz mi?

KÜFÜR DÜZENİNİ KORUMAK - ASKERLİK
 
DjKarakurt Çevrimdışı

DjKarakurt

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ee yani öldürülmemeli mi Hz Ömerin dediği gibi sıralamadan sonra öldürülebilir diye anlıyorum.Onu üç gün hapsederek, her gün bir ekmek verip tevbeye davet. Üç gün hapis edemeyeceğimiz ortada bi ekmek de veremeceğimiz ortada tevbeye alanen herkes içinde üç gün davet ettikten sonra boynunu vurabilirim ben böyle anladım.Kafiri öldürmek caiz fetvası çıkıyo bu işlem sıralamasını 2. Halifenin dediği gibi yaparsak :)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
DjKarakurt;274848' Alıntı:
ee yani öldürülmemeli mi Hz Ömerin dediği gibi sıralamadan sonra öldürülebilir diye anlıyorum.Onu üç gün hapsederek, her gün bir ekmek verip tevbeye davet. Üç gün hapis edemeyeceğimiz ortada bi ekmek de veremeceğimiz ortada tevbeye alanen herkes içinde üç gün davet ettikten sonra boynunu vurabilirim ben böyle anladım.Kafiri öldürmek caiz fetvası çıkıyo bu işlem sıralamasını 2. Halifenin dediği gibi yaparsak :)
Sen nerede yaşıyorsun? Şimdiye kadar kaç küfredeni öldürdün?
Dar'ul Harb ile Darul İslam'da durum değişmektedir. Kufur duzeninin hakim olduğu yerlerde ikâmet eden bir musluman, Allah'a kufredilen bir ortamda bulunmamalıdır. Eğer mumkun ise , gücü yetiyorsa engel olmalıdır, işlediği curumdan vazgeçmesi, tebliğ edilerek tevbeye davet edilmeli aksi taktirde orayı terk (Nisa 140, En'am 68) etmelidir. Bu fucûru engellemek için bu uğurda aşamalı olarak zikrettiğimiz tedbirlerden sonra (rağmen) kişi kufrunde ısrar ediyor ise mudahâle durumunda öldürülmesi durumunda bir vebal olmayacağına inanıyorum. (Allahu âlem). Bu uğurda kendisi öldürülürse de inşeAllah şehiddir.
Rasulullah (s.a.v.) : "Kim, canı (nefs) uğrunda ölürse şehiddir, kim namusu (ailesi) uğrunda ölürse şehiddir; kim malı uğrunda ölürse şehiddir"
(Tirmizi, Diyat, 21; Musned, 2/221)
 
DjKarakurt Çevrimdışı

DjKarakurt

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
mudahâle durumunda öldürülmesi durumunda bir vebal olmayacağına inanıyorum. (Allahu âlem) bende senin inandığın şekilde inanıyorum türkiye Dar'ul Harb ile Darul İslam arasında Dar'ul Cahiliyye :)
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt