Abdullah İbn Abbas’tan rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
“Allâh’ın, hafaza melekleri dışında yeryüzünde melekleri vardır. Onlar, düşen ağaç yapraklarını (da) yazarlar.
Sizden biriniz ıssız bir yerde/çölde yolunu kaybederse, ‘Ey Allâh’ın kulları, bana yardım edin’ diye nidâ etsin!”.
Bezzâr (v. 292/904), Taberânî (v. 360/970) ve Beyhakî’nin (v. 458/1065) rivâyet ettiği bu hadisin Râvîleri sağlam kimselerdir. isnâdı hasen kabul edilmiştir.
Bu rivayetle ilgili bir şey dememişsiniz Hasen diye mi? Verdiğiniz bilgilerden bahsedilmişti. Ve bu Tebarini selef değilmidir? Nevevi imam değilmidir? Sapık tasavvufçu hangisi yada bunlarla ne alakası var?
Sahih hiç bir hadis kitabında geçmeyen aktarmış olduğunuz rivayet; hadis değil bilakis İbn-i Abbas'ın kendi sözüdür. Hatta Türkçe'ye yanlış Tercumesi yapılmıştır. Bilmiyorum tasavvufcular buna özel çaba sarf etmişler midir? Ciddi kuşkularım var.
"Ey Allah'ın kulları! Bana yardım edin" şeklinde değil, doğrusu "Allah'ın kullarına yardım edinki size merhamet edilsin" şeklindedir.
Senin aktardığın metin görüldüğü gibi yanlış mana verilmiştir.
İşte aşağıda metnin orijinal hali ve doğru manası:
عن ابن عباس قال : « إن لله عز وجل ملائكة سوى الحفظة يكتبون ما سقط من ورق الشجر ، فإذا أصاب أحدكم عرجة بأرض فلاة فليناد أعينوا عباد الله يرحمكم الله تعالى
"Allah'ın kullarına yardım edinki size merhamet edilsin"
Rivayet İbn-i Ebi Şeybe Musannef 105, Beyhaki, Şuabul İman 161'de geçmektedir.
Sıhhatine dair hiçbir yerde açıklama yazılmamıştır. Bahis konusu olan bu rivayet ayrıca çok meşhur bir rivayette değildir.
İmam Taberi; tefsirinde , her ayette İbn-i Abbas'tan nakil getirmesine karşı bu rivayeti tefsirinde zikretmemiş.
Sadece Fahreddin Razi; tefsiri "Mefatihul Gayb" eserinde Bakara Suresi'nin 30. ayetinde bu rivayeti İbn-i Abbas'tan getirmiş ancak rivayetin sıhhati hakkında hiçbir yorumda bulunamamıştır.
Yani "Ey Allah'ın kulları bana yardım edin" cümlesi ile "Allah'ın kullarına yardım edin ki merhamet olunasınız" cümleleri birbirinden çok farklı anlamdaki cümlelerdir.
Çünkü birinci cümlede; istiane
(yardım duası) nidası direk meleklere iken;
ikinci cümlede meleklere yönelik bir istiane nidası yoktur.
Bundan dolayı birinci cümleyi tevil etmek mümkün değilken;
ikinci cümleyi tevil edebilmek mümkündür.
Şunu hiç düşünmüyor musunuz ki; İnternet ortamında bulduğunuzdan dolayı, sahih mi, zayıf mı-uydurmamı olduğunu araştırmadan ileride kendine delil olabilir mi fehmiyle buraya aktarıyorsun ve sahih olup olmadığını bilmiyorsun? Neden aktardığın rivayetin sıhhatiyle ilgili şerhini koyamadığını da mı düşünmüyorsun?
Hadis; sahih hadis kitaplarında aranır ama sizin rivayeti, Tefsirlerin arasında rivayetlerini arıyoruz? Zaten onlarca muteber tefsirde de bulunmamaktadır
İmam Taberi'nin tefsiri özellikle Mucahid ve hocası İbn-i Abbas'ın kavilleri üzerine bina edilmiştir. Ancak bu rivayeti İmam İbn-i Cerir et-Taberi hiçbir şekilde kullanmamıştır. Bu ciddi anlamda rivayetin sıhhatine dair bana bilgi vermektedir. Sadece İbn-i Cerir değil başka diğer tefsirlerde de böyle bir rivayet yoktur. Sen tasavvuf kitapların arasında bulursan bari oradan aktar.
Kuran-ı Kerimde pek çok ayette "muşriklerin denizde fırtınaya tutulunca sadece Allahtan yardım isteyip dua ettiklerini, karaya çıkmalarından sonra Allahtan başkasına dua ettiklerini" bildirerek muşrik olduklarını bildirirken , bu muşriklerden ilerde saf tutup flama başı olanlar kimlerdir?