Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Allah’i Birlemek- Muhammed Asım El Makdisi

E Çevrimdışı

ebuhasanelmakdisi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Muhammed Asım'ın Akidemiz Kitabından ALLAH’I BİRLEMEK
(TEVHİDULLAH)

Tevhidullah konusunda diyoruz ki: Allah tektir.Rububiyetinde, uluhiyetinde, isimlerinde ve sıfatlarında O’nun ortağı yoktur.O’ndan başka yaratıcı yoktur, O’ndan başka Rabb yoktur, O’ndan başka rızık veren ve Malik yoktur. Tüm alemi eviripçeviren O’ndan başkası değildir. Kendi fiillerimizde O’nu birlediğimizgibi, kendi fiillerinde de O’nu birleriz.İbadetimizde, kastımızda ve irademizde O’nu birleriz.O’nun dışında kendisine ibadet edilecek yoktur. Allah’ın zatının, meleklerinin, ilim sahiplerinin, adaleti ayakta tutanların şehadet ettiği gibi, O’ndan başka ilah olmadığına şehadet ederiz ki O aziz ve hakimdir. Bu yüce kelimenin isbat etmiş olduğu, ibadeti yalnızca Allah’a has kılma, bunun gerekleri, vacipleri ve hukuklarına bağlı kalırız. Ve yine bu kelimenin reddettiği şirki ve onun benzerlerini de reddederiz.

İman ederiz ki Allahu Teala’nın canlıları yaratmasındaki gaye, sadece O’na kulluk etmeleridir. Rabbimiz şöyle buyurur: “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (1) Secde, rüku, adak, tavaf, kurban, dua, kanun koyma ve buna benzer bütün ibadet şekillerinde Allahu Teala’yı birlemeye davet ediyoruz. Allahu Teala şöyle buyurur: “De ki: Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm hepsi alemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben Müslümanların ilkiyim.” (2) Rabbimizin emri, hem kevni(3) ve hem de şer’i (4) olan bütün işleri kapsamaktadır. Kainatın kaderi konusunda tek hakim O’dur. O, alemi evirip çeviren ve bu alem üzerinde istediği ve hikmetinin gerektirdiği gibi hükmedendir. Yaratma işinde O’nu birlediğimiz gibi, hüküm konusunda da O’nu birleriz. Hükmünde ve O’na yapılması gereken ibadetlerde de hiç kimseyi O’na ortak koşmayız. Allahu Teala şöyle buyurur: “Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O’na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir!”(5) Helâl, O’nun izin verdiği, haram da O’nun yasakladığıdır: “Hüküm Allah’tan başkasının değildir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir.”(6) Allahu Teala dışında kanun koyucu yoktur. O’nun dışındaki bütün kanun koyuculardan uzak durur, onları terk eder ve reddederiz..
Allahu Teala dışında hiçbirini Rabb olarak kabul etmeyiz, Allahu Teala’dan başkasını veli edinmeyiz. İslam dışında hiçbir dine uymayız. Bu nedenle kim Allahu Teala dışında kanun koyucu ve hakim edinir, Allah’ın şeriatına aykırı olan kanunlarında ona uyar ve onunla birlikte hareket ederse, şüphesiz Allah’tan başkasını Rabb edinmiş ve İslam’dan başka bir din kabul etmiş olur. Allahu Teala şöyle buyurur: “Gerçekten şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkin ederler. Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah’a ortak koşanlardan olursunuz.”(7) “(Yahudiler) Allah’ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (Hristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i (İsa’yı) rabler edindiler.” (8) İsimlerinde ve sıfatlarında yüce Rabbimizi birleriz. O’nun adaşı, benzeri ve dengi yoktur. Allahu Teala şöyle buyurur: “De ki: O Allah birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur.”(9) Allahu Teala, Kitabı’nda ve Nebisi’nin Sallallahu Aleyhi ve Sellem sünnetinde kendisini nitelediği yüce ve mükemmel sıfatlar konusunda tektir. Yarattıklarından hiçbirini O’nun sıfatlarından biriyle nitelendirmeyiz ve isimlerinden biriyle isimlendirmeyiz.

Allahu Teala için hiçbir örnek vermeyiz ve yarattıklarından birini ona benzetmeyiz. Rabbimizin isim ve sıfatlarından herhangi birini inkar etmeyiz. Allahu Teala’nın kendi nefsini vasıflandırdığı ve yine Rasulü’nün O’nu vasıflandırdığı sıfatlara, tahrif(10) , ta’til(11),keyfiyetlendirme(12) ve temsile kaçmadan, mecaz manasında değil hakikat manasında iman ederiz Allahu Teala şöyle buyurur: “Göklerde ve yerde bulunan en yüce sıfatlar O’nundur. O, mutlak güç ve Hikmet sahibidir.” (13) Rabbimizin kendisini nitelendirdiği sıfatlardan hiçbirini inkar etmeyiz. Kelimeleri, kullanıldığı anlam dışında kullanarak tahrifte bulunmayız. Bu konuda, Allahu Teala’yı tenzih etmek ve yüceltmek bahanesi ile bu sıfatlar hakkında yoruma ve şüpheye kaçmayız. Allah’a ve Rasulü’ne Sallallahu Aleyhi ve Sellem teslim olmayan ve şüphelendiği konuyu kendisinden daha iyi bilen bir kimseye sormayan kişi, dini konusunda şüphelerden kurtulamaz. Kişinin sebatı ancak tam manası ile Allah ve Rasulü’ne teslim olması ile mümkün olur. Kim yasaklanan bir konunun peşine düşer ve Allah ve Rasulü tarafından yapılan açıklamalar ile yetinmezse, sahih iman ve saf Tevhid’den uzak olur. İman ederiz ki Allahu Teala, Kitabı’nı apaçık bir Arapça ile indirmiştir. Dolayısıyla Allahu Teala’nın sıfatlarının manasını bilir ama keyfiyetini Allah’a havale ederiz. Bu meselede biz, “Ona iman ettik, hepsi Rabbimizin katındandır” (14) deriz. Cehmiyye’nin ta’tilinden ve Müşebbihe’nin temsilinden Allah’a sığınırız.

Allahu Teala’nın sıfatları konusunda ne Cehmiyye ve ne de Müşebbihe’yi takip ederiz. Bilakis, Rabbimizin bizden istediği gibi nefy ve isbat arasında orta bir yol tutar ve istikamet üzere oluruz. Allahu Teala şöyle buyurur: “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur.” (15) Kim ta’til ve teşbihten sakınmazsa, ayağı kayar ve Allah’ı tenzih konusunda isabet edemez.

Biz bu konuda (diğer konularda olduğu gibi), Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat olan selef-i salihinin usulünü takip ederiz. Bunlardan biri de, Allahu Teala’nın Kitabı’nda bildirildiği ve Rasulü’nden Sallallahu Aleyhi ve Sellem mütevatir olarak aktarıldığı gibi, Allah’ın semalar üstünde Arşa istiva etmiş olduğu meselesidir. Allahu Teala şöyle buyurur: “Gökte olanın sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır.” (16) Bu, Rasulullah’tan Sallallahu Aleyhi ve Sellem aktarılan şu hadiste de geçmektedir: Muaviye bin Hakem es-Sülemi’den şöyle rivayet edilmiştir: “Dedim ki; ‘Ey Allah’ın Rasulü, benim bir cariyem var. Ben onu dövdüm’. Bu, Rasulullah’a ağır geldi. Bunun üzerine, ‘Onu azad edeyim mi?’ diye sordum. Rasulullah, ‘Onu buraya getir’ dedi. Onu getirdim. Ona, ‘Allah nerededir?’ diye sordu; ‘Semadadır’ karşılığını verdi. ‘Ben kimim’ diye sordu; ‘Sen Allah’ın Rasulüsün’ karşılığını verdi. Bunun üzerine Rasulullah şöyle buyurdu: ‘Onu azad et; zira O mü’mindir.’” (17) Gerçek budur, bize göre bu konuda şüphe yoktur. Biz, semanın Allah’ı gölgelediği ya da O’nu taşıdığı gibi ortaya atılan yalan ve batıl düşünceler ile ilgili olarak selefin yaptığını yapar ve bu görüşleri kabul etmeyerek Allahu Teala’yı bu düşüncelerden tenzih ederiz. Selef-i salih tarafından böyle bir konu üzerinde durulmamış olsa da, sapık bid'at ehli tarafından bu tür görüşlerin bize atfedilmesi nedeni ile bu meseleye değindik. Allahu Teala şöyle buyurur: “O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kuşatmıştır.” (18) “Şüphesiz Allah gökleri ve yeri, nizamları bozulmasın diye tutuyor.” (19) “Göğü de, kendi izni olmadıkça yer üzerine düşmekten korur.” (20)“Göğün ve yerin O’nun buyruğu ile durması da O’nun varlığının delillerindendir.” (21) İman ederiz ki Allah Subhanehu ve Teala Arş’a istiva etmiştir. Rabbimiz şöyle buyurur: “Rahman, Arş’a istiva etmiştir.” (22) ‘İstiva’yı, istila olarak yorumlamayız. Bilakis ‘istiva’nın anlamı Arap dilinde olduğu gibidir ki Allahu Teala Kur’an’ı bu dil ile indirmiştir. Allahu Teala’nın istiva etmesini, yarattıklarından birinin istiva etmesine benzetmeyiz.
Biz bu meselede, İmam Malik’in dediği şu sözü söyleriz: “İstiva malumdur ve buna iman etmek vaciptir. Bu istivanın keyfiyeti meçhuldür ve bu konuda soru sormak bid’attır.” Allahu Teala’nın nüzûlu, gelmesi ve Kitap ve Sünnet’te haber verilen diğer sıfatları hakkında da anlayışımız budur. Allahu Teala’nın arşa istiva ettiğine ve semaların üzerinde olmasıyla birlikte kullarına yakın olduğuna iman ederiz. Rabbimiz şöyle buyurur: “Kullarım sana beni sorarlarsa bilsinler ki ben, şüphesiz onlara yakınım.” (23) Buhari ve Müslim’in ittifak ettikleri bir hadiste şöyle geçer: “Ey insanlar! Kendinize acıyın; şüphesiz siz ne bir sağıra, ne de bir gaibe dua ediyorsunuz! Sadece işiten, gören ve yakın olan bir zata dua ediyorsunuz. Sizin dua ettiğiniz Allah şüphesiz sizden birine, bineğinin boynundan daha yakındır.”

Allahu Teala, nerede olurlarsa olsunlar kullarının ne yaptıklarını bilendir. Rabbimiz şöyle buyurur:“Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür.” (24) Allahu Teala’nın, “O, sizinle beraberdir” sözünden, zındıkların anladığı gibi; Allah’ın kullarıyla karıştığı, onlardan bir kısmıyla bütünleştiği veya birleştiği ya da buna benzer küfür ve sapık akidelerde bulunan manalar çıkarmayız. Bilakis bu tür anlayışların tamamından Rabbimize sığınırız. Allahu Teala’nın kulları ile olan birlikteliği, genel birliktelikten farklı özel bir birlikteliktir. Bu, Rabbimizin buyurduğu gibi yardım, başarı ve hidayet birlikteliğidir. Allahu Teala şöyle buyurur: “Allah şüphesiz sakınanlarla ve iyilik yapanlarla beraberdir.” (25)
Dolayısıyla Allahu Teala, arş’a istiva etmiş ve semalar üzerinde yükselmiş olması ile birlikte, nerede olurlarsa olsunlar kulları ile de birliktedir ve onların ne yaptıklarını bilir, kendisine dua eden kimseye de yakındır. Allahu Teala, mü’min kullarını korur, destekler ve onları himaye eder. O’nun, kulları ile olan bu yakınlığı ve birlikteliği, yüceliği ve semalar üzerinde yükselmesi ile çakışmaz. Şüphesiz hiçbir yaratık, sıfatları konusunda O’nun gibi değildir. O, yakın olması ile birlikte çok yüce, yüceliği ile birlikte de çok yakındır. Allahu Teala’nın kulları üzerindeki hakkı olan bu yüce Tevhid’in meyvelerinden birisi, Muaz bin Cebel hadisinde geçtiği gibi, muvahhid kimsenin cenneti kazanması ve cehennemden kurtulmasıdır. Bu meyvelerden birisi de, Allahu Teala’yı, noksan sız ve yüce sıfatları ile bilerek tazim etmek, O’nu, benzerleri ve eşi olmaktan tenzih edip tesbih etmek, Allahu Teala’ya, yaratma konusunda şirk koşmasa da ibadet, hüküm ve kanun koyma konusunda şirk koşan kişilerin akılsızlıklarını ve bu konuda kendilerini Allah’a denk tutan kişilerin çelişkilerini bilmektir. Zira onların yaratma konusunda Allah’a ortaklıkları yoktur. Mülk, rızık veya gözetleme konusunda da hiçbir nasipleri bulunmamaktadır. Bu meyvelerden birisi de; kalbin ve ruhun, yaratılanların esaretinden kurtulması ve kulun hem dünya ve hem de ahiret hayatında netliğe kavuşmasıdır. Birbiriyle çekişme içerisinde olan bir çok ilaha ibadet eden, onlara dua eden, korku ve ümidinin kaynağı bu ilahlar olan kişi; Rabbini birleyen, yalnız O’ndan korkan, O’ndan ümid eden, kastını, iradesini ve ibadetini sadece O’na has kılan kimse gibi olmaz...

Ey İslam’ın ve Müslümanların koruyucusu olan Allahım! Sana ulaşıncaya dek senin Tevhid’in üzere bizleri sabit kıl!


(1) 51 Zariyat/56,(2) 6 En’am/162-163,(3) Yaratma emri,(4) İnsanların uymaları ve uygulamaları istenen yol,
(5) 7 A’raf/54,(6) 12 Yusuf/40,(7) 6 En’am/121, (8) 9 Tevbe/31,(9) 112 İhlas/1-4,(10) Tahrif; aslında bir şeyi asıl halinden uzaklaştırıp, değiştirmek bozmak hakkında kullanılan, bir şeyi cihetinden, yönünden başka bir tarafa çevirmek demektir.Tahrif kipi mübalağa ifade eder. Sözün tahrif edilmesi ise hatıra gelen ilk anlamdan lafzın ancak zayıf bir ihtimal ile kendisine delâlet ettiği bir başka anlama kaydırmak demektir. (11) Ta’til; boşluk, boş olmak ve terketmek demek olan âtıl olmaktan gelen bir lafızdır. Yüce Allah’ın: "Sahipsiz kalmış kuyular" (22 Hac/55) buyruğunda da bu kökten gelen lafız kullanılmıştır. Yani sahipleri terketmiş işlevsiz kalmış demektir.Burada bundan kasıt, ilahi sıfatları reddetmek ve bu sıfatların Allah’ın zatı ile kaim olduklarını kabul etmemektir. (12) Allahu Teala’nın sahip olduğu sıfatların şu keyfiyette olduğuna inanmak yahut ta sıfatlar hakkında bunların nasıl olduğunu soruşturmaktır.(13) 30 Rum/27,(14) 3 Al-i İmran/7,(15) 42 Şura/11, (16) 67 Mülk/16,(17) Müslim, Ebu Davud ve Ahmed rivayet etmişlerdir. Muaviye bin el-Hakem es-Sülemi hadisinden.(18) 2 Bakara/255,(19) 35 Fatır/41, (20) 22 Hacc/65,(21) 30 Rum/25,(22) 20 Taha/5,(23) 2 Bakara/186, (24) 57 Hadid/4,(25) 16 Nahl/128
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Birbiriyle çekişme içerisinde olan bir çok ilaha ibadet eden, onlara dua eden, korku ve ümidinin kaynağı bu ilahlar olan kişi; Rabbini birleyen, yalnız O’ndan korkan, O’ndan ümid eden, kastını, iradesini ve ibadetini sadece O’na has kılan kimse gibi olmaz...
Cok güzel bir tesbit, ...

Allah SubHanahu wa Ta'Ala razi olsun, ...
 
Üst Ana Sayfa Alt